Karamollaoğlu: Bütçede gariban yok
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, haftalık basın toplantısında konuştu. Karamollaoğlu, AK Parti iktidarına bütçe ve ekonomi eleştirilerinde bulundu.
DUVAR - Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, haftalık basın toplantısında yaptığı açıklamada, 2021 bütçesini 'tükenmişlik bütçesi' dedi. Karamollaoğlu, "Bu bütçede, Türkiye'de yaşayan dertli ve gariban insanlar yok maalesef, sadece birkaç seçilmiş insan veya torpil yapılarak ihale alan insanlar var. Bu bütçede, Türkiye’nin kaynaklarının aktarıldığı 3-5 şirket var, 19 bin liralık işe 17 milyon lira ödenen kimseler var, bir avuç mutlu azınlık var ama bu millet yok. Bu bütçe, Türkiye'nin dertlerine derman olabilecek bir bütçe değildir" dedi.
Karamollaoğlu'nun açıklamalarından başlıklar şöyle:
BÜTÇE EKONOMİNİN AYNASIDIR: Hemen belirtelim ki bütçe bir hükümetin kimliğidir, ekonomi anlayışının aynasıdır. Gelin hep birlikte 2021 Bütçe rakamlarına bir göz gezdirelim. Bütçe beklentisi olarak; 1 trilyon 101,1 milyar lira, bütçe giderleri ise 1 trilyon 346,1 milyar lira… Böylelikle bütçe, 245 milyar lira “açık vermeyi” hedefliyor! Bakınız Bütçe ’de en dikkat çekici rakamlardan birisi faize ödenecek miktar. İktidar her yıl kırdığı faiz rekoruna bir yenisini daha eklemeye niyetli görülüyor… 2021 bütçe hedefinde faize ayrılan miktar 179,5 milyar lira. Hemen belirtmek istiyorum ki faiz hedefindeki bu dehşet verici rakam bizi son derece endişelendiriyor. Bütçe rakamları bir iktidarın kimliğini ele verir. Bütçede faize ayrılan pay 179,5 milyar lirayken. Buna karşın yatırımlara ayrılan pay 103.7 milyar lira… Tarıma ayrılan pay ise 22 milyar lira. Halbuki Gayri Safi Milli Hasıla üzerinden hesap edersek milli gelirin en az yüzde 1’nin tarıma destek olarak ayrılması lazım. Yani 43 milyar lira ayrılması gerekirken onun yarısı bir para ayrılmış. Kısaca söylersek bu bütçe; ülkemizin iflasını gösteren bir bütçe… Bu bütçe tükenmişlik bütçesi…
ERDOĞAN ŞİİRİ SEVER: Cumhurbaşkanı şiiri çok sever hatta şiir sebebiyle başı derde girdi. Ben de kendisine Necip Fazıl’ın dizelerini hatırlatmakta fayda görüyorum: "Allahın on pulunu bekleye dursun on kul / Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul / Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa / Yaşasın, kefenimin kefili karaborsa!" Çok açık bir şekilde söylemek istiyorum; bu bütçe milletin bütçesi değil… Bu bütçede; Sivas’ta 500 liralık yardım için metrelerce kuyruk oluşturanlar yoktur… Bu bütçede Saraçhane’de bir tas sıcak çorba için kuyruğa giren yüzlerce gariban yoktur… Bu bütçede asgari ücretle çoluk çocuğunu okutmaya çalışan, evini geçindirmeye çalışanlar yoktur. Bu bütçede işsizler yok, işçi ve memur yok… Bu bütçede Türkiye’nin seçilmiş/atanmış kişileri veya torpil geçilen şirketleri var. Bu bütçede yap işlet devret ile yapılan otoyollar, köprüler var... Bu bütçede 19 bin liralık işe 17 milyon lira ödenen kimseler vardır. Yine görülüyor ki; aslan payı her yıl olduğu gibi bu yılda rantiyeciye, bir avuç mutlu azınlığa aktarılacaktır. Yine en çok faiz lobisi kazanacaktır. Rakamlar bunun habercisidir.
İFADELERİMİZİ ÇARPITANLAR OLDU: Bir markete girdiğimiz zaman bebek mamalarının çalınmaması için kilitli kutularda muhafaza edildiğini görmeye başladık. Peki bu tedbir niye alınıyor; mamalar o kadar pahalanmış ki, bazı anne babalar çaresizlikten, yoksulluktan buna tevessül ediyorlar. Bakınız son bir yılda; bebek bezi yüzde 40, bebek maması yüzde 32, süt yüzde 50 zamlanmış. Bir kutu mama 200 liranın üzerine çıkmış… İşte bu tablo Türkiye’nin acı tablosudur, ülkemizin, insanımızın gerçeğidir. Bizim bazı ifadelerimizi çarpıtanlar oldu. Bir insan bir şey söylediği zaman onu anlamıyorsa gelir sorar düzeltmesini ister ama anlıyor da çarpıtıyorsa bu düpedüz ahlaksızlıktır. Bu ahlaksızlığı yapanlar hakikaten garibanın halini hiç anlamayanlar. Biz ne dedik ekonomide iki rakam belirtilir! Açlık sınırı ve yoksulluk sınırı. Normal şartlarda bir ülkede hedef 8 bin lirayı yakalamak olmalıdır, bu bir yılda olmaz ama bir süreç belirlenir 10 sene sonra veya 15 sene sonra Türkiye’de yaşayan insanın eline yoksulluk sınırında bir ücretin geçmesi gerekir. En önemli adımlardan birisi de asgari ücretten vergi alınmaması primlerin de devlet tarafından karşılanmasıdır. Eğer bu yapılırsa asgari ücret 2900 liranın üstüne çıkar ve eşel mobil sistemi ile de enflasyonun üzerinde yüzde 7 reel zam yapılmalıdır. Bu yapıldığı takdirde 3 bin 300-3 bin 500 gibi bir rakama tekabül eder. Bu sağlanırsa bundan sonra her sene bu yo l takip edilirse 10 yıl sonra asgari ücretlinin eline geçen para yoksulluk sınırına yaklaşır.
COVİD SÜRECİNDE ALINAN KARARLARA GÜVENEMİYORUZ: Salgının etkisi ne yazık ki şiddetli bir şekilde hissediliyor, dünyada aşı ile ilgili yapılan çalışmaları ise yakinen takip etmekteyiz. Fakat burada bazı soruları Sağlık Bakanlığımıza yöneltmek istiyorum. Aşı konusunda niçin Çin menşeli aşı tercih edildi? Bunu kaça alıyoruz? Bu aşıyı satın alma sürecinde hangi şirketler aracılık yaptı? Orada 10 olan burada 15’e mi satılacak yoksa 80'e mi bilmek istiyoruz. Niçin şeffaflık yok? İlk dalgada başarılı bir şekilde götürülmeye çalışılan süreç rakamların şeffaflığını kaybetmesi ile ne yazık ki akamete uğratıldı. Hali ile Covid salgın süreci şeffaf götürmeyen iktidarın aşı ile ilgili aldığı kararlara da güvenemiyoruz. Bu sorulara cevap verilmesinin doğru olacağını düşünüyoruz.
AB ÜYESİ BİR TÜRKİYE OLABİLİR: Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı en önemli sorunlardan birisi AB zirvesinin yapılmasıdır. AB zirvesinde alınacak kararlar sonrası Türkiye’nin ciddi yaptırımlar ile karşı karşıya kalması söz konusu. AB Parlamentosunda şaşalarla karşılanmış bir ülkeydik şimdi ise tam tersi. Biz AB aşığı değiliz, AB üyesi bir Türkiye olabilir mi? Olabilir ama Türkiye İslam ülkeleri ile yaptığı anlaşmalara sadık kalacaksa bu olabilir. Bunu rahmetli Erbakan Hocamız söylemişti zamanında… Belirtelim ki biz Mavi Vatan, Doğu Akdeniz gibi konularda hükümetin yanındayız. (HABER MERKEZİ)