Muhalefet, Erbakan anmasında buluştu: İnsanca yaşam için bir aradayız

Muhalefet liderleri Necmettin Erbakan anmasında bir araya geldi. Karamollaoğlu, Davutoğlu ve Kılıçdaroğlu yaptıkları konuşmalarda gelecek inşasına vurgu yaptı.

Google Haberlere Abone ol

İSTANBUL - Eski başbakanlardan Necmettin Erbakan'ın vefatının 11. yıldönümü dolayısıyla düzenlenen 'Erbakan Haftası' etkinlikleri başladı. Saadet Partisi'nin ev sahipliğinde İstanbul'da düzenlenen anma etkinliğine Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nun yanısıra CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve Demokrat Parti Genel Başkanı Gökhan Uysal, HÜDAPAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Medeni Yılmaz ve HDP Milletvekili Nimetullah Erdoğmuş katıldı.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in babasının cenazesine katıldığı için etkinlikte yer alamazken, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener konusunda açıklama yapılmadı. Akşener'i İYİ Parti Sakarya Milletvekili Ümit Dikbayır temsil etti.

Yoğun katılımın gerçekleştiği anma programın bu yılki teması ‘adil devlet ve insanca yaşam’ oldu. 

İL BAŞKANI: BARIŞA HİZMET EDİYORUZ

Programın açılış konuşmasını yapan İstanbul İl Başkanı Ömer Faruk Yazıcı “Erbakan hocamız, farklılıklar sebebiyle ayrılmayı değil, farklılıklarla birlikte olabilmeyi öğretti. Biz de bugün aynı öğretiyi hayata geçirmenin mücadelesi içerisindeyiz. Erbakan Hocamız; barışa hizmet etti, biz de barışa hizmet ediyoruz. Herkes gibi kendisi de kutuplaştırmanın siyasal puan getireceğini biliyordu ama 'memleket evlatları arasında ayrı gayrı olmaz' diyerek kardeşliği tesis etti. Bizler de kardeşliği en büyük gayemiz ediniyoruz.
Bizler de bugün bütün sorunlarımızın tek çözümünün adalet olduğunu biliyor, adaleti tesis etmek için çalışıyoruz. Mesele ülke ve millet olduğu zaman her şeyi bir kenara bırakarak bir masa etrafında toplanmayı esas olarak kabul ediyoruz. Hep birlikte gayret edilince nice zaferler kazanılacağını, nice başarılara imza atılacağına inanıyoruz. İşte bugün bu salonda hocamızın inşa etmek için mücadele ettiği Türkiye’nin fotoğrafını görmenin sevinci içerisindeyiz” dedi.

 KARAMOLLAOĞLU: KARDEŞLİĞİN TEMİNATIYIZ

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu da konuşmasında, Saadet Partisi'nin 'kardeşlik yurdu bir Türkiye'nin teminatı' olduğunu ifade etti. Erbakan Haftası etkinliklerinin ana temasının, “Adil Devlet ve İnsanca Yaşam” olarak belirlendiğine vurgu yapan Karamollaoğlu "Çünkü adalet; mülkün, yani devletin temelidir. Adaletin olmadığı yerde ne devletten, ne düzenden, ne de insanca yaşamdan bahsetmek mümkün değildir. Adalet, bir gömleğin adeta ilk düğmesidir. O yanlış iliklendiği takdirde, diğer tüm işler yanlış gidecektir. Ne yazık ki, tıpkı bugün olduğu gibi... Maalesef Türkiye’nin de, dünyanın da en büyük problemi, adaletsizliktir. Adalet konusunda yaşananlar çifte standarttır. Merhametin yerini nefretin, şefkatin yerini öfkenin, diyalogun yerini çatışmanın, adil paylaşımın yerini sömürünün almış olmasıdır" dedi.

1 MİLYAR İNSAN YATAĞA AÇ GİRİYOR

Karamollaoğlu konuşmasına şöyle devam etti:

Soruyorum;
-Bugün yeryüzünde yaşayan 8 milyar insandan 1 milyarı her gece yatağa aç giriyor.. Böyle bir dünyada adaletten ve insanca yaşamdan bahsetmek mümkün mü? 80 ailenin servetinin 8 milyar insanın gelirinden fazla olduğu bir dünyada, adil paylaşımdan bahsetmek ne kadar mümkün? Her 10 saniyede bir çocuk açlıktan hayatını kaybediyor (Günde 10.000). 1,5 milyar insan günlük 1 doların altında gelirle hayata tutunmaya çalışıyor, böyle bir düzende insanca yaşamdan bahsetmek mümkün mü?

SAVAŞIN İLK KAYBEDENİ ÇOCUKLAR

İşte şimdi Ukrayna’da yeni bir savaş patlak verdi. Unutmayalım savaşın ilk kaybedeni çocuklardır. Yeryüzündeki savaş ve çatışmalardan dolayı 82 milyon insan mülteci durumunda. Son 10 yılda 2 milyondan fazla çocuk bu çatışmalarda hayatını kaybetti, 6 milyon çocuk sakat kaldı.

TÜRKİYE İÇİN SORALIM; 16 MİLYON İNSAN AÇLIK SINIRINDA İKEN İNSANCA YAŞAMDAN BAHSEDİLEBİLİR Mİ?

Böyle bir dünyada barıştan, adaletten, güvenden huzurdan bahsetmek mümkün mü? Maalesef, üzülerek söylüyorum; hiçbirimiz "evet, mümkündür" diyemiyoruz ve diyemeyiz! Peki, Türkiye'de durum farklı mı?
Şimdi aynı soruları bir de Türkiye için soralım...
-Asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığı bir ülkede insanca yaşamdan bahsedilebilir mi?
-16 milyon insanın açlık, 50 milyon insanın yoksulluk sınırının altında yaşadığı bir ülkede insanca yaşamdan bahsedilebilir mi.
-5 milyondan fazla ailenin elektrik faturalarını ödeyemediği, 6 milyondan fazla hanenin sosyal yardım almadan geçinemediği bir ülkede, insanca yaşamdan bahsedilebilir mi?
-Her 3 gencimizden birinin işsiz olduğu bir ülkede,
-Yüzbinlerce ataması yapılmayan öğretmenin olduğu bir ülkede,
-İşçi ve memur maaşlarının yoksulluk sınırının altında kaldığı bir ülkede,
-EYT ve KHK mağduriyetlerinin yıllardır giderilemediği bir ülkede,
-Çocuklarına bez ve mama dahi alamayan milyonlarca ailenin olduğu bir ülkede;
-Adaletten, adil bir devletten, adil paylaşımdan ve insanca yaşamdan bahsetmek mümkün müdür? Maalesef, hayır!

 ÇABAMIZ ADİL DEVLET VE İNSANCA YAŞAM İÇİNDİR

İşte Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın mücadelesinin en önemli hedeflerinden birisi ‘Adil Devlet ve İnsanca Yaşam” içindi. Biz de bugün O'nun çizgisini takip ediyor; O'nun mücadelesini referans alıyoruz. Tıpkı Erbakan gibi, bu güzel ülkenin imkan ve kaynaklarının bir avuç yandaşa aktarılmasına rıza göstermiyoruz. Tıpkı Erbakan gibi, Türkiye’nin varlıklarının haraç-mezat elden çıkarılmasına karşı çıkıyoruz. Tıpkı Erbakan gibi, milleti borca ve bankaya mahkum eden faizci politikalara evet demiyoruz. Erbakan’ın, yalınayaklarıyla bir dilim ekmek için ekmek arabasının arkasından koşmak zorunda kalan küçük çocuğun hakkını aradığı gibi; biz de karnını doyurabilmek için akşam pazar yerlerinde artık toplayan insanların hakkını arıyor, bunun mücadelesini veriyoruz.

BİR DİĞER ÖNEMLİ SORUN KUTUPLAŞMA

Bugün Türkiye’nin bir diğer önemli problemi de kutuplaşmadır. Bir araya gelip konuşamamaktır. Oysa hepimiz bu ülkenin insanıyız; dertlerimizi, sıkıntılarımızı birlikte çözmemiz gerekir. Kutuplaşan değil, kucaklaşan bir Türkiye’yi birlikte inşa etmeliyiz.

DİYALOG İÇİN BURADAYIZ

Bizler; çatışma için değil, diyalog için buradayız. Kutuplaşma için değil, kucaklaşma için buradayız.
Bizim şiarımız;
Çifte standart değil adalettir. Üstünlük taslamak değil eşitliktir. Sömürü değil hakça paylaşımdır.
-Baskı ve tahakküm değil insan hakları ve hürriyettir. Şeffaflıktır, ehliyettir, liyakattir, dürüstlüktür. Dayatma değil uzlaşmadır.

GEREKİRSE BEDEL ÖDERİZ, BU MİLLETE BEDEL ÖDETMEYİZ 

Bizim mücadelemiz Ahmet gitsin Mehmet gelsin mücadelesi değildir. Biz şahıslarla değil zihniyetlerle uğraşırız. Biz isimlere değil ilke ve prensiplere bakarız. Tıpkı Erbakan gibi bedel öderiz ama bu millete asla en ufak bir bedel ödetmeyiz.

DAVUTOĞLU: NEDEN 28 ŞUBAT?

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, anma töreninde yaptığı konuşmada Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem'le ilgili metnin açıklanacağı toplantının 28 Şubat'a neden denk geldiğini şu sözlerle anlattı: “Yarınki parlamenter sistem buluşmasının 28 Şubat’a denk gelmesi üzerine yapılan spekülasyonlara da şunu söylemek isterim. Pazartesi günü olmasını istiyorduk, en uygun tarih oydu. Ama bir gerekçe daha ekleyecekseniz; 28 Şubat tarihi parlamenter demokrasiye darbe vurulan en vahim tarihtir, işte parlamenter demokrasiye darbe vurulan o tarihin gününde biz, tekrar TBMM’yi siyasetin merkezi yapmaya geleceğiz."

Davutoğlu, Necmettin Erbakan'la ilgili olarak ise şu ifadeleri kullandı:

ÇELİŞKİYİ DOYASIYA YAŞADI: Hocamızın okuduğu İstanbul Erkek Lisesi’nde okudum. Hocamız, bir ilim adamı olarak, Müslüman ilim adamlarının İslam dünyasında yaşadığı çelişkiyi doyasıya yaşadı ve hakkını vermeye çalıştı. Doğu-batı denkleminden bahsediyorum. Sömürgecilik karşısından ezilmiş İslam dünyasının aydınları çıkış yolu arıyorlardı ve bu çıkış yolu, bizim medeniyet değerlerimiz ile batının sanayi devrimiyle bir araya gelen teknolojik altyapısını bir araya getirme çabasıydı. Onun için ‘ağır sanayi’ derken ‘önce ahlak ve maneviyat’ diye haykırdı. Bütün İslam dünyasının meselesini geri kalmışlık olarak gördü ve çözümünü bilimde aradı. Asla taklitçi olmadı. Asla kolay yolların arkasından gitmedi. Birileri ‘montaj sanayi’ derken o ‘ağır sanayi’ dedi… İnancıyla bilimi öyle bir sentez etti ki bize miras bıraktı… Bütün gençlere aktaracağımız husus şudur; bütün bu bilimsel gelişmelerin öncüsü olacaksınız ama asla yüreğinizden ve vicdanınızdan gelen sesi unutmayacaksınız.

KİMSE YOLUNDAN ÇEVİREMEDİ: ‘Önce ahlak ve maneviyat’ dedi. Siyasi gücü mutlaklaştırmadı. Siyasi gücü elde etmeye çalıştı ama onun esiri olmadı. Fedakarlık gerektiğinde vakarla ödedi. Bugün İslam dünyasının en önemli meselesi siyasi gücün ahlaktan ayrıştırılmış olmasıdır. İslam dünyası çok zengin bir zümre ile onun dışında kalan fakir bir, -onun içinde bizim ülkemiz de var ne yazık ki- fakir halkın adaletsizliği yaşıyorsa, İslam dünyası çürümenin neşet ettiği ülke haline gelmişse hocamıza kulak vermek gerekir. Biz, siyasi gücü ahlakla buluşturmadıkça Necmeddin Erbakan’ın talebesi olma iddiamızı gündeme getiremeyiz. Necmeddin Erbakan’ı kimse yolundan çeviremedi. Kimse de onu uzlaşmaz birisi olarak görmedi. Mücadele etti. Mücadele ettiklerine sabırla yaklaştı. Refah Partisi kapatıldığı gün, ‘Bu, tarihi akış içinde basit bir olaydan ibarettir’ dedi. Zaman gösterdi ki basit bir olay arkasından nice olaylar yaşadık. Erbakan’ın hayatında konuşmadığı, sohbet etmediği hiçbir lider olmadı… Koalisyonlar dışında seçim ittifakları kurdu. Birilerinin ‘niye bir araya geliyorsunuz’ sorusundan korkmadı. Nasıl Erbakan Hoca’mız bütün milletin temsilcilerini bir araya getirirken kınanmaktan korkmadıysa biz de bugün hangi siyasi düşünceye sahip olursa olsun herkesle bir araya gelmeye kararlıyız. Ülkemizin geleceğini böylesi bir dünya ve siyaset anlayışında görüyoruz.

KILIÇDAROĞLU: YENİ BİR GELECEK İNŞA EDEBİLMEK İÇİN HELALLEŞMEK

Necmettin Erbakan anmasında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise şunları söyledi:

KIRGINLIKLARI GİDERMELİYİZ: Helalleşme çağrısını, ilk olarak geçen yıl düzenlenen Merhum Erbakan'ın anma toplantısında dile getirmiştim. O gün tüm bu kırgınlıkları ve acıları gidermeliyiz. Bütün bir geçmişi bir yana bırakarak helalleşmeliyiz demiştim. Grup toplantısında detaylandırdığım helalleşme çağrısını, ilk ifade ettiğim yerin Merhum Erbakan için düzenlenen bir anma toplantısında olmasının memnuniyetini taşıyorum.

DİLSİZ ŞEYTAN OLMAMAK İÇİN: Benim için helalleşme, yaşanan mağduriyetlere istinaden oluşan hukuki hak ve taleplerden vazgeçmek değildir. Yaşanan acıların yarattığı kişisel ve toplumsal yaraları sineye çekmek, geçmişi unutmak ve unutturmak da değildir. Aksine helalleşme, geçmişte her ne gerekçeyle her ne yaşanmış olursa olsun, yaşananların hukuki, ahlaki ve vicdani sonuç ve sorumluklarından kaçmamak ve kaçınmamaktır. Helalleşme, geçmişimizle yüzleşebilmek demektir. Helalleşme, biz siyasetçilerin birbirine yönelik olarak ve eğer mağduriyetlerine neden olduğumuz kişiler varsa, onların da karşısına içtenlikle, samimiyetle çıkıp özür dileyebilmektir. Benim için helalleşme, hep beraber yeni bir gelecek inşa edebileceğimize yönelik inancımın tezahürüdür. Helalleşme nerede bir kötülük varsa ya da tüyü bitmemiş yetimin hakkına ve beytülmale el uzatanlardan bağımsız ve tarafsız yargı yoluyla hesap sormayı engellemez. Çünkü helalleşme kimseye kin tutmamaktır. Ama haksızlıklar karşısında da dilsiz şeytan olmamaktır.