Kasetlerin gölgesinde siyaset yapmak

Siyaseti tasarlamak için servis edilen kasetler nedeni ile bireylerin Anayasa ile güvence altına alınan kişilik hakları ve özel aile yaşantıları ihlal edilmektedir.

Fotoğraf: Pixabay
Google Haberlere Abone ol

Yazıma küçük alıntılarla başlamak istiyorum fakat her nedense herkes bildiği halde içimden olay kahramanlarının isimlerini yazmak gelmiyor, ancak çok bilindiği için yazmam da zorunlu oldu. Figaro’nun Düğünü adlı operada Susanna rolüyle profesyonel sahne yaşamına geçiş yapan Soprano Ayhan Aydan  “Kocamla iki gün önce konuştuk. 'Adnan Menderes’e aşık oldum, beraberliğimizi noktalayalım. İkimiz de medeni insanız, senin de İclal  ile yakınlığını biliyorum’ dedim. Serinkanlılıkla karşıladı. Ben dün yeni taşındığım apartmana yerleştim. Bu gece de sayın ve büyük aşkımı misafir edeceğim!..” diyor ve Yassıada'ki sözde bir mahkemede şöyle sürdürüyor "Ben ondan çocuğum olmasını her istediğimde bana, benim 3 erkek evladım var, hem günah, hem de büyük skandal olur. Burası Avrupa değil diyor. Yine böyle bir konuşma sonrasında ben odamın kapısını vurup yatak odasına geçtim, üstüme de kilitledim. Bir süre sonra salona çıktığımda, bir not bırakarak gittiğini gördüm: ’-Her şey bitmiştir artık!..."

Her şey bitince yollar ayrılır. Fakat ölümsüz aşklar yaşar.

Suzan Sözen adlı roman yazan bir başka kadın daha var. O da şöyle diyor ”Kocamı Bitlis’e tayin etmişlerdi, bir arkadaşım da Adnan Menderes beyle temasımı temin etti. Adnan bey beni aradı, geldi bende kaldı, ertesi gün kocamın İstanbul’da kalmasını sağladık."

Siyasilerin özel yaşamları, seks skandalları ve kasetleri genel olarak kendilerini ve ailelerini bağlar. Onlar eşlerine, çocuklarına, yakınlarına, dostlarına hesap versin diye düşünürüz. Ancak bazen bu olayların siyaseti birebir ilgilendirdiğini görmekteyiz.

Örneğin Deniz Baykal 2002 yılından itibaren yürüttüğü CHP Genel Başkanlığından 10 Mayıs 2010’da “ Benim CHP Genel Başkanlığından  istifa etmem hiçbir şekilde bu komploya teslim olmak ya da kaçmak anlamına gelmez. Tam tersine bu bir meydan okumadır. “diyerek istifa etti.

Memleket Partisinin lideri Muharrem İnce ise kendisinin olduğu söylenen kaseti eşi ile izlediğini şöyle anlatıyordu “Eşim o sırada 20 metre kadar ötedeydi, hemen çağırdım yanıma ve dedim ki; Bak porno kasetim çıkmış. Baktı ve hemen, Yok, bu sen değilsin, dedi. Nereden anladın? Dedim. Bir, saat takmazsın. İki, kolunun altında kıl olmaz, dedi.  Ama işte bunun yaydılar."

Ancak başka nedenlerinde tartışma konusu olması sonucu Muharrem İnce Cumhurbaşkanlığı adaylığından çekildi.

Olcay Baykal’da eşinin kaseti için "O manşet, o yalan haber Deniz'i çok üzdü. Teknoloji ürünü montaj bir kaset gerçekmiş gibi, kişiler tespit edilmiş gibi sunuldu. Oysa rapor da oradaki kimlikler tespit olunamıyor diyor.” demişti.

MHP’nin çok önemli yöneticilerinin siyaset yaşamını Fethullahçı Terör Örgütünün hazırladığı kaset komplosu sona erdirdi. Kaset olayları silah yüklü tır olaylarında ve ayrıca 17-25 Aralık olaylarında da kullanıldı ve hatta Meclis kürsüsüne de taşındı.

Son kumpas kaseti CHP Erzincan Milletvekili Mustafa Sarıgül için servis edildi.

Kaset servisindeki amaç siyaseti tasarımı. Başarılı olduğu kadar iki kişiyi ve ailelerini ilgilendiren bir olay olmaktan çıkıyor. Aslında hedef kişiler değil, kişiler üzerinden demokrasiyi yönlendirmek.

Türkiye insanlar hatta resmi görevde olanlar bile birinin içtiği içkiye, vapurdan inen ya da mahkemede duruşmada olan bir kadının etek boyu ölçüsüne, soyadına, dinlediği şarkıya karışırsa, evdeki öğrenciyi kiminle olduğunu gözetlerse, bir insanın gülmesini, gebe bir kadının parkta yürüyüşünü eleştirirse, kendi ahlak anlayışını yaşama tarzını başkası içinde dayatırsa bundan cesaret alanlar da insanların yatak odasına kadar girer. 

Bazen bu olaylar nedeniyle kim kiminle çıktı, kim kiminle yattı gündem olur ve ülke sorunları bir süre geri planda kalır.

Ben eşini aldatan toplumu da ülkeyi de aldatır diyemem. Ancak Psikiyatrist Prof. Dr Nevzat Tarhan benim gibi düşünmüyor:

-“Eşini aldatan siyasetçi toplumu da ülkeyi de aldatmış olur. Siyasette insan ilişkilerinde güven en önemli unsurdur. Başbakanın etik olarak bu konuda açıkça uyarması önemlidir..."  Baykal'ın eşinden hiç söz etmeyerek, Nesrin Baytok'tan da 'o kişi' diye bahsetmesinin “Bastırılmış, ezilmiş bir kişilik” belirtisi olduğunu da belirtiyor.

Siyaseti de yönlendirmeyi amaçlayan kaset olaylarında partner de evliyse,bu aktörlerin eşleri de potaya giriyor. Kaset olaylarının yasal boyutu Anayasamızda ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde düzenlenmiştir.

Anayasanın 20. maddesinde herkesin özel yaşamına ve aile yaşamına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahip olduğu belirtilerek, özel yaşamın ve aile yaşamının gizliliğine dokunulamayacağı açıklanmıştır.

Özel yaşama ve aile yaşamına saygı;  kişinin mahremiyetinin, onur ve saygınlığının, adı ve soyadının oluşan kimliğinin,  kişisel verilerinin güvence içinde olması ve korunması demektir.

Anayasamıza göre Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir.”

Bu günlerde 9.Yargı paketi ile düzenlenmek istenilen kadının soyadı nedeni  ile güncel olarak tartışılan Avrupa İnsan Hakları Sözleşme’nin “Özel ve aile hayatına saygı hakkı” kenar başlıklı 8. maddesi ise şöyledir:  “(1) Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.  (2) Bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu olabilir.”

Anayasa’nın 17. maddesinin birinci fıkrasında ise, herkesin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu belirtilmektedir. Anayasamızın bu 17. maddesi  Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 8. maddesi çerçevesinde özel hayata saygı hakkı kapsamında güvence altına alınan hakların korunmasına karşılık gelmektedir.

Siyaseti tasarlamak için servis edilen kasetler nedeni ile bireylerin Anayasa, Avrupa İnsan hakları ve uluslararası sözleşmeler tarafından güvence altına alınan gerek kişilik hakları ve gerekse özel aile yaşantıları ihlal edilmektedir.