Kasırga kapıya dayandı, ekonomiyi nasıl bir tablo bekliyor?

Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısıyla sahada başlayan savaş, küresel çapta ekonomik savaşa da dönüştü. Ekonomistler, Türkiye ve dünya ekonomisini bekleyen sonuçları ve olası krizleri anlattı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - 24 Şubat 2022, dünya siyasi ve ekonomi tarihinin dönüm noktalarından biri olarak şimdiden kayıtlara geçti. Rusya'nın Ukrayna saldırısını başlatmasıyla birlikte sahadaki savaş ekonomi alanına da taşındı.

Rusya'ya yönelik arka arkaya açıklanan ve ilk başta 'hafif' bulunan ekonomik yaptırım kararlarının dozu gün geçtikçe arttı ve iş Rusya'nın önde gelen banka ve finans kuruluşlarının SWIFT (yurtiçi ya da yurtdışı bankalar arası para transferi yapabilen sistem) sisteminden çıkartılmasına kadar vardı. ABD ve Avrupa, Rusya Merkez Bankası'nın rezerv ve varlıklarının yönetimiyle ilgili işlemleri de yasakladı.  

YAPTIRIMLAR NEYİ HEDEFLİYOR? 

ABD ve Avrupa, yaptırım kararlarının hedefini; Rusya'da enflasyonun artması, alım gücünün baltalanması ve yatırımların azalması olarak sıralıyor. Yapılan açıklamalarda, Rusya ekonomisinin çökertileceği öne sürülüyor.

RUSYA'NIN DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ YERİ

Peki ekonomideki tablo ne, süreç nereye doğru gidiyor? Savaşın ve yaptırımların küresel ekonomideki etkisinin çerçevesini çizebilmek için Rusya'nın dünya ekonomisi içindeki yerine bakmak gerekiyor. Rusya Merkez Bankası verilerine göre, ülkenin toplam ihracatı 2021'de 489,8 milyar dolara çıktı. Bunun 110,2 milyar doları petrol, 68,7 milyar doları petrol ürünlerinden oluştu. Doğalgaz ihracatından gelen para 61,8 milyar dolar olarak açıklandı. Ülkenin toplam ithalatı ise geçen yıl 293 milyar dolar olarak kayıtlara geçti.

TÜRKİYE'NİN TİCARETİ 40 MİLYAR DOLAR

İki ülke arasındaki savaş, Türkiye ekonomisini de yakından ilgilendiriyor. Türkiye'nin geçen yıl Rusya ve Ukrayna ile yaptığı dış ticaret hacmi 40 milyar doları buldu. Türkiye'nin dış ticaret hacminin 500 milyar dolar olduğu hatırlanacak olursa, yüzde 8'lik kısmının Ukrayna ve Rusya bağlantılı olduğu görülüyor. 40 milyar dolarlık ticaretin 32,5 milyar doları ise Rusya ile gerçekleşti. Bunun 5.5 milyar doları ihracat, 27 milyar doları ithalat olarak açıklandı. Yabancı turistlerin yaklaşık yüzde 25'i de bu iki ülkeden geldi. 

.
Türkiye'nin inşaat sektörü için de Rusya oldukça önemli. Türk müteahhitlik firmaları geçen yıl yurtdışında 29,3 milyar dolarlık iş aldı, bunun 11 milyar doları Rusya'dan. Hazır giyimde ise markaların Ukrayna'da 267, Rusya'da 655 mağazası var.

TÜSİAD Baş Ekonomisti Gizem Öztok Altınsaç, Rusya-Ukrayna krizinin Türkiye ekonomisine başlıca yansımalarının petrol kanalı, tarım ve ithalat kanalı, turizm kanalı ve kur korumalı mevduatın Hazine’ye çıkması olası maliyetinde görüleceğine işaret ediyor. Altınsaç'ın hesaplamalarına göre tüm bu kanalların ilk başta Türkiye ekonomisine 30-35 milyar dolarlık ek maliyet oluşturması bekleniyor. 

UZMANLAR NE DİYOR?

Peki alınan yaptırım kararlarının ve Rusya'nın karşı hamlelerinin, küresel ekonomiye ve Türkiye ekonomisine doğrudan ve dolaylı etkileri ne olacak? Ekonomide en çok hangi sektörlerde dalgalanma bekleniyor, bunun yansımaları günlük hayata nasıl etki edecek? 
Dr. Ali Rıza Güngen, Ekonomist Murat Kubilay ve Finansal Analist Mehmet Çağdaş Işim'in değerlendirmeleri ışığında, savaşın ekonomide yaratacağı depreme başlıklar halinde bakalım...

RUSYA'NIN YILLIK SWIFT İŞLEM HACMİ 800 MİLYAR DOLAR

Açılımı Dünya Bankalar Arası Finansal Telekomünikasyon Derneği olan SWIFT, dünya çapında sorunsuz para transferi için çok önemli bir sistem. Merkezi Belçika’da. Günde yaklaşık 42 milyon işlem talimatı verilen sistemin 11 bin 500 kullanıcısı var ve 250 ülkede kullanıyor. Rusya'da  291 Swift üyesi var. Bunların arasında Rusya Merkez Bankası'nın yanısıra bankalar ve şirketler bulunuyor. Rusya SWIFT'in en çok kullanıldığı 6. ülke konumunda. Tüm Swift akışı içerisindeki Rusya’nın payı ise yüzde 1,5 civarında ve yıllık ortalama 800 milyar dolarlık transfer gerçekleştiriyor. Rusya'nın 2021 yılı gayri safi yurt içi hasılasının 1,5 trilyon dolar olduğu göz önüne alındığında sistemin önemi daha net görülebiliyor.

GÜNGEN: GERİYE KALAN SON BİR ADIM

SWIFT adımının Rusya ve zincirleme olarak küresel ekonomiye etkilerini, York Üniversitesi'nden misafir öğretim üyesi Dr. Ali Rıza Güngen Gazete Duvar'a anlattı.

Güngen: Stagflasyon tehlikesi 1 hafta öncesine göre çok daha yüksek.

Finansal yaptırımların kademeli olarak artırıldığını belirten Güngen, geriye son bir adımın kaldığına vurgu yaparak, şunları söyledi: "28 şubat sabahı itibariyle ABD ve Avrupa, Rusya Merkez Bankası'nın rezervlerinin kullanımına kısıtlama getirdi. Ancak Avrupa'nın enerji alanında Rusya'ya bağımlılığı nedeniyle istisnalar var; alım satımda gerçekleşecek işlemler ve sadece kritik bankaların SWIFT'ten çıkarılması nedeniyle en azından şu an için tamamen finansal izolasyona hapsedildi demek doğru değildir. Fakat son yaptırımların da bu kadar hızlı geleceğinin beklenmediğini göz önünde bulundurmak gerekiyor. 

 FİYAT BASKISI DAHA DA ARTACAK

Rusya'ya yönelik finansal yaptırımlar açısından geriye tek bir adım kaldı; İran gibi tüm kritik kurumlarını ve enerji işlemlerini de engelleyebilirler. Tabi bu adım da atılırsa kriz daha da derinleşir. Halihazırda son bahsettiğim adımların atılmaması durumunda dahi fiyat baskısı gelecek. Enerji fiyatlarındaki artış tüm metalarda fiyat artışını beraberinde getirecek. Bu etkinin boyutlarını kestiremiyoruz.

DAHA DÜŞÜK BÜYÜME, DAHA YÜKSEK ENFLASYON

Zincirleme etki ekonomilerde daha düşük büyüme ve daha yüksek enflasyona yol açabilir. Stagflasyon tehlikesi 1 hafta öncesine göre çok daha yüksek. Artan enerji fiyatları tüm sektörlerde maliyetleri yukarı çekeceği için enflasyonu yükselten bir etki yapacak. Tabi oluşacak ekonomik tabloda, merkez bankalarının alacağı tutum ve savaşın ne kadar uzayacağı da belirleyici etkenlerden olacak, şimdiden net ifadeler kullanmak zor. Suudi Arabistan ve diğer OPEC ülkelerinin ne kadar petrol temin edeceği fiyatların belirlenmesinde bir diğer unsur olacak. Ancak ellerinden gelen her şeyi yapsalar dahi 2022'de daha düşük büyüme ve yüksek enflasyon göreceğiz."

ENERJİ BUMERANGI

Rusya'ya yaptırımlar konusunda 'Batı'yı en çok tereddüde düşüren konuların başında kuşkusuz enerji yer alıyor. AB ülkeleri, kullandıkları doğalgazın yüzde 90'ını ithal ediyor. Gaz fiyatlarının Ocak 2021'den bu yana 7 kat artması enerji krizine neden olmuştu. Savaşla birlikte bu krizin daha da derinleşmesi riski yüksek. Ancak enerji konusunda Avrupa ve Rusya'nın bağımlılıklarının da karşılıklı olduğunu akıldan çıkarmamak gerekiyor. Çünkü Rusya'nın da dış ticaret gelirlerinin ağırlıklı bölümünü gaz, petrol ihracatı oluşturuyor. 

Gazprom, 2021 yılında gaz ihracatından 55 milyar dolar gelir elde etti.

RAKAMLARLA RUSYA'NIN ENERJİ İHRACATI

Rakamlarla bakacak olursak, karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor:

🔸Rusya Federal Gümrük Servisi verilerine göre ülkede petrol ihracat hacmi 2021 yılında 2020'ye oranla yüzde 3,8 azalarak 230 milyon tona geriledi. Hacim düşmesine rağmen petrol fiyatlarındaki yükseliş nedeniyle Rusya'nın ihracat geliri yüzde 51,8 artışla 110 milyar dolar oldu. Savaşın başlamasıyla birlikte brent petrolün varil fiyatı 7 yıl sonra 100 doları aştı.

🔸Gazprom'un boru hatlarıyla doğalgaz ihracat hacmi, 2021'de bir önceki yıla göre yüzde 0,5 artarak 203 milyar metreküpe yükseldi. Bu dönemde, şirketin gaz ihracat geliri yüzde 120 arttı ve 55,5 milyar dolar oldu. 

🔸Analistler, bin metreküp doğalgaz fiyatının 90-100 dolar bandının üzerinde olmasının şirketin kâra geçmesini sağladığını söylüyor. Gazprom'un bin metreküp doğalgaz ihracat fiyatı ise Aralık 2021'de bir önceki aya göre yüzde 2,7 artarak 517 dolara çıktı. Şirketin geçen yıl ortalama ihracat fiyatıysa 273 dolar bandında gerçekleşti.

🔸Avrupa Birliği petrol ihtiyacını yüzde 25'ini, doğalgaz ihtiyacının yüzde 39'unu ve kömür ihtiyacının da yüzde 42'sini Rusya'dan karşılıyor.

🔸Petrol ve doğal gaz ihracat tutarı, Rusya'da federal bütçenin yaklaşık yüzde 40'ını oluşturuyor.

ENERJİYE ZAM HER ŞEYE ZAM DEMEK

Günümüzde, elektrik üretiminde de doğalgaz çevrim santralleri önemli bir paya sahip. Enerji ise ekonominin tüm vücuda kan pompalayan kalbi konumunda. Bu alandaki fiyat artışları tarımsal üretimden sanayi ürünlerine tüm alanlarda zincirleme zam demek.
Hesaplamalara göre, Brent ham petrol fiyatındaki her 10 dolarlık artış Türkiye’nin enerji ithalatı giderlerine 4 buçuk ila 6 milyar dolarlık ek yük bindiriyor. 

KUBİLAY: DÜNYA GENELİNDE HENÜZ İKTİSADİ BÜZÜLMEYE YOL AÇMAZ

Finans uzmanı, akademisyen Murat Kubilay, Rusya'nın dünya ekonomisinin başlıca pazarlarından biri olmamakla birlikte başlıca mineral ve hidrokarbon üreticileri arasında yer aldığına dikkat çekti.

Kubilay: Finansal sözleşmelerle bu yaptırımlar belirli maliyetleri olmakla birlikte kısmen aşılabilir.

"Dolayısıyla Rusya'ya yönelik yaptırımlar dünya genelinde bir iktisadi büzülmeye yol açmasa da artan emtia fiyatlarıyla bu aktivitede yavaşlamaya neden olabiliyor" diyen Kubilay, mevcut tablonun Türkiye ve dünya ekonomisine ilişkin yansımalarını ve beklenen etkileri anlattı:

"Türkiye, Rusya ve Ukrayna ile özellikle tarım, turizm ve enerji gibi alanlarda ticareti bulunduğu için daha fazla olumsuz etkilenecek ülkeler arasında yer alıyor. Türkiye'nin içinde bulunduğu ağır ekonomik durum nedeniyle buradaki ihracat kayıpları, mal tedariki zorlukları diğer ülkelerle kıyasla daha zarar verici olacak. Fakat ne kadar kötüleşebileceğini görmek için Ukrayna'daki savaşın ne derece süreceğini ve ne kadar şiddetleneceğini bilmemiz gerekiyor.

YÜZDE 5 İLA 10 EK ENFLASYONA NEDEN OLABİLİR

(Savaşın ve yaptırımların enflasyona etkisi) Fiyatların daha ne kadar artabileceğini bilmiyoruz. Bu, yaptırımların şiddetine ve Rusya'nın cezalandırma amaçlı tedariki kısıp kısmamasına bağlı. Fakat kesin olan şu ki, Türkiye'de mevcut fiyatlar, Merkez Bankası'nın enflasyon hedefindekiyle uyuşmayan derecede yüksek seyrediyor. Muhtemelen şu aşamada yüzde 5 ile 10 ek enflasyona neden olabilecek bir durum yaşanabilir.

10 MİLYAR DOLARLIK BELİRSİZLİK

(Turizm kaybının cari açığa etkisi) Geçen yıl 4,7 milyon Rus turist gelmişti, 1 milyonu aşkın da Ukrayna'lı turist, bu sayının pandemi sonrası normalleşme adımlarıyla ikiye katlanması bekleniyordu. Fakat beklenti gerçekleşmeyecek, bu da yaklaşık 10 milyar dolarlık bir gelirden ekonominin mahrum kalabileceği anlamına geliyor. Tabi yaz sezonuna henüz zaman var, farklı bir tablo oluşma ihtimali de bulunuyor.

RUSYA TAMAMEN YALITILMIŞ DEĞİL

(Rusya'ya yaptırımların kapsamı) İlk olarak; bütün bankaları ve bütün ana para birimlerini kapsayan yaptırımlar hâlâ yok. İkinci olarak; örneğin hava sahası kapandığı zaman Türkiye hava sahası açık kalıyor, dolayısıyla Rusya tamamen örtülmüş olmuyor. Bunun haricinde Rusya'nın Çin ile ciddi bir ticareti var, ana ticaret ortağı, artı iki ülkenin merkez bankaları arasında anlaşmalar var. Bunlar da bir hülle yoluyla en azından zorunlu ticaretin yapılmasını diğer ülkelere karşı sağlayabilir. Finansal sözleşmelerle bu yaptırımlar belirli maliyetleri olmakla birlikte kısmen aşılabilir. Fakat yaptırımların şu haliyle dahi Rusya ekonomisi için çok ağır olduğu aşikar."

IŞİM: PETROLDEKİ 1 DOLARLIK ARTIŞIN ENFLASYONA ETKİSİ YÜZDE 0,04

Küresel ekonomi üzerindeki en önemli enflasyon baskısı da enerji fiyatlarındaki yükselişten geliyor. Enerji fiyatları nedeniyle Euro Bölgesi enflasyonu ocakta yıllık yüzde 5'ten yüzde 5.1'e yükselerek rekor kırdı.

Işim: Merkez bankaları faiz artışlarını kesinlikle yapamayacak. Çünkü borsaların istihdam üzerindeki oranı çok yüksek. 

Türkiye'de ise TÜİK ocak ayı enflasyonunu 48,69, üretici enflasyonunu yüzde 93,59 olarak açıkladı. Merkez Bankası toplantı özetlerinde, gıda ve enerji fiyatlarındaki yükselişe vurgu yapıldı.

Finansal analist ve Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) üyesi Mehmet Çağdaş Işim, enerji fiyatlarındaki dalgalanmaların enflasyona olası etkilerine ilişkin yaptığı hesaplamayı şöyle aktardı:

"Yaptığım hesaplamalara göre petrol fiyatlarındaki 1 dolarlık yükseliş, enflasyon üzerinde yaklaşık olarak 0,04 oranında artışa sebep oluyor. Bu da yaklaşık 1 birim artışın cari denge üzerinde 31, 32 milyon dolar civarında bir etkiye neden olması demek. Doğalgazda da aşağı yukarı benzer geliyor sonuçlar. Onda da yüzde 0,03 civarında artışa neden oluyor, yaklaşık 25 milyon dolar civarında bir birim artışı. 2015 yılından baz aldım, o zaman brent petrol yaklaşık 50 dolardı, (şu anda fiyat ikiye katlanmış durumda) çarptığımız zaman 50 ile 50 birimlik artışı yaklaşık yüzde 0,2'lik bir artışa sebep oluyor aslında enflasyon üzerinde.
.

Birim hesap üzerinden yansıyan bu oran, enerji fiyatlarının enflasyonda çok ciddi etkisi olduğunu gösteriyor. 

Enerji fiyatlarındaki artışın yanısıra turizm gelirlerinde meydana gelecek olan milyarlarca dolarlık bir kayıp söz konusu olabilir. 

MERKEZ BANKALARI BU DURUMDA FAİZ ARTIŞINA GİDEMEZ ÇÜNKÜ...

Savaş ve yaptırımlar, küresel ekonomi üzerinde ise daha derin hissedilecek. Küresel ekonomide bir likidite krizi var ve bundan dolayı faiz artışlarına gidilecekti. Bu mevcut tablo nedeniyle faiz artışlarının erteleneceğini düşünüyorum. Çünkü ekonomi ilişkilerinde karşılıklı mütekabiliyet var, örneğin Rusya para kaybederken, arz sahibi olarak ABD'de Avrupa Birliği de para kaybediyor. Bunlar üzerinden baktığımızda karşılıklı arz-talep ilişkisinde bir daralma olacak. Bunun da dünya ekonomisine etkisi negatif olacak doğal olarak. Ekonomilerin büyüme oranlarını bu yıl tekrar tekrar güncellediğini göreceğiz. 

Şu an için stagflasyon riski görmüyorum. (Savaş ve yaptırımların merkez bankalarının olası davranışlarına etkileri) Şu anda benim gördüğüm faiz artışlarını kesinlikle yapamayacaklar. Çünkü borsaların istihdam üzerindeki oranı çok yüksek. Hem Avrupa Birliği'nde hem de ABD tarafında istihdamı doğrudan etkiliyor borsalara olan yatırım. Şu anda borsayla korelasyon hali çok yüksek onlarda. Haliyle faiz artırdığınız zaman borsalarda belli bir düşüş olacak çünkü piyasadan para çekmiş oluyor, 9-10 trilyon dolarlık bir paradan bahsediyoruz sadece ABD Merkez Bankası tarafında, AB tarafı da benzer. Politikayı ve savaş durumunu gözleyecektir merkez bankaları, 'acaba ne kadar uzayacak?' diye."

TAHIL KRİZİ ENDİŞESİ: FİYATLAR İKİYE KATLANABİLİR

Rusya krizinin dünya ekonomisinde yaratacağı bir diğer sorun gıda alanında yaşanacak. Dünya tahıl üretiminin yüzde 10'u Rusya'da, yüzde 3'ü Ukrayna'da yapılıyor. Rusya'nın yıllık tahıl ihracatı 38 milyon ton, Ukrayna'nın tahıl ihracatı ise 24 milyon ton. İki ülke, dünya toplam tahıl ihracatının yüzde 29'unu gerçekleştiriyor. ABD Tarım Bakanlığı verilerine göre 2021-22 yılında küresel buğday ihracatı tahmini 204,4 milyon tondan 206,7 milyon tona çıktı.

Ulusal Hububat Konseyi verilerine göreyse; geçen yıl dünya genelinde yaklaşık 770 milyon ton buğday üretildi. Dünya buğday ihracatının yüzde 20'sini Rusya gerçekleştirdi. Türkiye'nin uluslararası buğday ticaretinde yüzde 3,3 civarında payı bulunuyor. Türkiye'nin iç pazardaki buğday tüketimi yıllık 20 milyon ton. Ulusal Hububat Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Özkan Taşpınar'a göre Türkiye iç piyasada kendine yetecek kadar buğdayı üretiyor. Ancak buna rağmen geçen yıl yüzde 65'i Rusya'dan, yüzde 15'i Ukrayna'dan olmak üzere 9 milyon ton buğday ithal etti. Taşpınar'a göre buğday ithalatı un ihracatçıları için yapılıyor ve olası sıkıntı da öncelikle bu kesimi etkileyecek.

Dünya tahıl üretiminin yüzde 10'u Rusya'da, yüzde 3'ü Ukrayna'da yapılıyor.

Rusya ve Ukrayna, buğdayın yanı sıra arpa, ayçiçeği ve mısır konusunda da en büyük üretici ülkelerin başında geliyor ve bu alandaki ihracat payları yüzde 30'u buluyor. Türkiye geçen yıl ayçiçeği ithalatının yüzde 70'ini bu iki ülkeden yaptı. Ayçiçek yağının tonu şimdiden 1400 dolardan 1500 dolara çıktı ve 1800 doları bulabileceği ve önümüzdeki günlerde piyasada yağ sıkıntısı görülebileceği uyarıları yapılıyor.

İşin diğer yönünü ise Türkiye'nin iki ülkeye sattığı domates, nar, mandalina, limon ve portakal gibi ürünlerin pazarlanmasında  yaşanabilecek sorunlar oluşturuyor.

Savaş nedeniyle bu zincirin kopması ya da aksaması halinde ortaya çıkaracağı sonuç, özellikle bu iki ülkeden en büyük buğday alıcısı konumundaki Türkiye, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da arz sıkıntısı yaşanması... Buğdayın fiyatı geçen yıl yüzde 21 artarken, bu yıl yüzde 100'ü bulabileceği endişesi hakim.

TURİZMDE 5-6 MİLYAR DOLARLIK KAYIP KAPIDA

Türkiye ekonomisi açısından en önemli noktalardan biri de turizm gelirlerinde yaşanacak düşüş olacak. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre turizm gelirleri geçen yıl 24 milyar 482 bin dolar olarak gerçekleşti. Türkiye'ye 2021 yılında gelen turist sayısı ise  29 milyon 357 bin kişi olarak kayıtlara geçti.

Yabancı turistlerin yüzde 19’unu (yaklaşık 4 milyon 700 bin) Rus turist oluşturdu. Ukrayna’dan gelen turistlerin oranı da yüzde 8,3 (2 milyon) oldu.

Türkiye'nin hava sahasını kapatmamasının en önemli nedenleri arasında Rusya'nın turizmdeki payı yer alıyor.

Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Yönetim Kurulu Başkanı Firuz Bağlıkaya, 2022 yılı için turizm hedefini; 45 milyon ziyaretçi ve 35 milyar dolar gelir olarak açıklamıştı. Ancak bu iki ülkeden yeni rezervasyon sayısı yüzde 70 azalırken, tablonun mart ortasında netleşeceği beklentisi hakim. İki ülkeden gelecek turistlerden elde edilecek gelirin de 5-6 milyar dolar azalacağı ifade ediliyor.

DOLARIN YÜKSELİŞİ DIŞ BORCUN KATLANMASI DEMEK

Merkez Bankası'nın son açıkladığı verilere göre Türkiye'nin kısa vadeli dış borcu 124,1 milyar dolar, toplam dış borcu ise 453 milyar dolar. Bunun üzerine bir de doları dizginlemek gerekçesiyle getirilen kur korumalı mevduat hesaplarında BDDK verilerine göre 469 milyar 230 milyon TL bulunuyor. Örneğin doların 15 lira seviyelerinde olması durumunda kur korumalı mevduatların Hazine'ye ek maliyeti yaklaşık 50 milyar lirayı bulacak. Özetle ekonomik krizin üzerine gelen savaşın dolarda yol açacağı her 1 kuruşluk artış, dış borcun da devasa miktarlarda artması demek.