Katliamın üzerinden 7 yıl geçti: Suruç için adalet
Suruç Katliamı'nın yedinci yıldönümünde Diyarbakır ve İstanbul'da anma etkinlikleri düzenlendi. Kadıköy'de, katledilen 33 kişi için ‘adalet zinciri’ eylemi yapıldı.
FERHAT YAŞAR / SEMRA YANSİT
DUVAR - 7. yıldönümünde Suruç'ta katledilen 33 kişi Diyarbakır ve İstanbul'daki etkinliklerle anıldı. İstanbul Kadıköy'de 'adalet zinciri' oluşturdu. Suruç’ta katledilen 33 kişinin fotoğrafları ve “Suruç için adalet herkes için adalet” dövizi taşıyan kalabalık adına açıklama yapan Mücahit Arbas, “Barbar IŞİD çetelerine karşı devrimi savunan ve inşa eden devrimcilerin yoldaşlarıydı 33 düş yolcusu. Onlar Gezi’den Rojava’ya sınır tanımayan yolculardı. Katliamın faillerinden olduğunu kendi ağzıyla kameralar önünde ilan eden Ahmet Davutoğlu bırakalım sanık olarak dinlenmeyi; tanık sıfatıyla dahi dinlenmedi. Mahkeme heyeti tarafından 33'ler ve Suruç gazileri yüzde 50 kusurlu ilan edilmiştir. Suruç ailelerinin, avukatlarımızın hiçbir talebi kabul edilmezken ağızlarından çıkan her söz soruşturma konusu olmuştur" dedi.
‘İŞBİRLİKÇİLERİ TANIYORUZ’
Arbas, şöyle devam etti: “Sürdürdüğümüz adalet mücadelesinde Suruç katilleri ve işbirlikçilerini tanıyoruz. Karşımızdakiler Suruç’un, Ankara’nın, Deniz Poyraz’ın, Berkin Elvan’ın, Nadira’nın, Rabia Naz’ın, Hande Kader’in, Soma’da maden işçilerinin ve nicemizin katilleridir. Yoksulluğumuzdan sorumlu olanlardır, devrimcileri işkencelerde katledenlerdir, kadınlara, LGBTİ+’lara yönelik saldırıların failleridir. Amed, Suruç ve Ankara'nın öfkesiyle buradayız.”
‘SURUÇ KATLİAMI, SAVAŞ KONSEPTİNİN İLK ADIMIYDI’
Suruç katliamında hayatını kaybedenler Diyarbakır’da da anıldı. Diyarbakır Eğitim-Sen 1 No'lu şubede Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) ve TİP'li öğrencilerin düzenlediği etkinliğe 5 Haziran Aileleri, HDP İl Yönetimi, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) ve Emek Partisi de katıldı.
“Gitmek” belgeselinin gösterimiyle başlayan etkinlikte konuşan TİP’li öğrenci Eren Ezgi, “Yargı ve adalet düzeninde sorumluluklar yerine getirilmelidir. Ahmet Davutoğlu ‘Eğer 7 Haziran ile 1 Kasım arasından ne olduğunu açıklarsam kimse yerinde duramaz’ dediğine göre davada dinlenmelidir. Oyuncak arabalarının bombalar altında sürüklendiği saldırıda sanıklar duruşmalara getirilmiyor, kamera kayıtlıları kesiliyor ve IŞİD yandaşları sokaklarda gezmeye devam ediyor” ifadelerini kullandı.
‘SURUÇ’TA SAVAŞ YENİDEN DEVREYE GİRDİ’
ESP PM üyesi Satiye Ok ise Suruç Katliamı'nın iktidarın Ortadoğu arenasında Rojava ve Türkiye'de Kürt halkının kazanımlarına yönelik başlattığı savaş konseptinin ilk adımlarından olduğunu ifade etti. Ok, "Erdoğan ‘Kobani düştü, düşecek’ demişti. Ancak beklenilen olmayınca katliamlarla dolu tarihler yaşanmaya başladı. Bu gençler Gezi ve Kobanî ruhunu birleştirmek ve inşa etmek üzerine bir kampanyayı yürüttüler. Türkiye halklarıyla Kürdistan halkları arasında barış köprüsü kurmak için yola çıktılar. Bu sadece IŞİD saldırısı değil. Bu, emperyalistler ve Türk burjuvazisinin de ortaklaşa gerçekleştirdiği bir saldırıdır. Siyasi iktidarın savaş konseptini yeniden başlattığını biliyoruz. Suruç patlaması ile savaş yeniden devreye girdi” dedi.
‘KATLİAMLAR BİRBİRLERİYLE İLİŞKİLİDİR’
5 Haziran patlamasında yaralanan Lisan Çalan ise “5 Haziran çözülmezse Suruç ve Ankara da çözülmez. Tüm davaları takip edip dayanışma oluşturmak zorundayız. Bu davalar birbirine bağlı ve katiller aynı. Bu mücadele alanını genişletmeliyiz. 5 Haziran davası çok sessiz yürütülüyor. Bu dayanışmanın büyümesi için hem alanlar da hem de mahkeme salonlarında olmalıyız” ifadelerini kullandı.