Kayyımdan mülakatta soru: Barbie bebeğin sevgilisi kimdir?

Van Büyükşehir Belediyesi’ne kayyım atanmasının ardından 5 yıl önce usulsüz yapılan mülakatla işten çıkarıldıklarını belirten 306 taşeron işçi, haklarının iadesini istiyor.

Van Taşeron Emek ve Adalet Platformu Sözcüsü Zafer Uyar
Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Van Büyükşehir Belediyesi’ne kayyım atanmasının ardından taşeron yasasıyla kadroya geçmelerine karşın mülakatta elenerek işten atıldıklarını belirten 306 işçi, kazanılmış haklarının verilmesini istiyor. Van Taşeron Emek ve Adalet Platformu Sözcüsü Zafer Uyar, "Bunlar 'efsane Çeçen komutanı kimdir, Barbie bebeğin yanındaki sevgilisi kimdir ve kırk haramilerin lideri kimdir' diye absürt sorularla biz 440 kişiyi elediler. İtirazlarımız üzerine 136 işçiyi geri aldılar, 306 işçi dışarda kaldı" dedi.

'BİZLERİ KENDİLERİNE MALZEME OLARAK KULLANDILAR'

ANKA'nın haberine göre Zafer Uyar şunları söyledi:

"2018 yılında Van Büyükşehir Belediyesi’nde çalışmakta iken usulsüz mülakat ile işten atıldık. 4 Aralık 2017’de 696 nolu KHK ile taşerondan kadroya geçiş yasası Meclis'ten geçti. Bu yasadan faydalandık. O yasa ile kadroya geçiş yaptık. Yasa gereği kurum formalite bir mülakat yapacaktı. İşçileri taşerondan asıl kadroya geçirmek için, dönemin Çalışma Bakanı ve Adalet Bakanı’nın açıklamaları vardı, 'mülakatlardan hiç kimse elenmeyecek, hiç kimse işinden olmayacak ve mülakatlar formalite olacak' diye. Dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu Anadolu Ajansı canlı yayınında ‘Cumhurbaşkanı bu yasayı çok büyük zorluklarla çıkardı. Kaymakamlara, valilere sesleniyorum; ‘Hiç kimse bu yasayı sabote etmesin hiç kimse mülakatla çalışanları işten atmasın' dedi. Bu bize umut oldu fakat Tüm Türkiye’de uygulanan bu söylem Van’da karşılık bulmadı. Van Belediyesi o zaman kayyum olan şu anki Trabzon Büyükşehir Belediye başkanı Murat Zorluoğlu ve Kayseri Talas belediye başkanı Mustafa Yalçın’dı. Bunlar 'efsane Çeçen komutanı kimdir, Barbie bebeğin yanındaki sevgilisi kimdir ve kırk haramilerin lideri kimdir' diye absürt sorularla biz 440 kişiyi elediler. Bir hafta sonra yaptığımız itirazlar sonucu herhangi bir yargı kararı olmadan ikinci mülakat olmadan 440 işçi içerisinde 136 işçiyi geri aldılar. 306 işçi dışarda kaldı. 306 işçi de yasa çıktığında belediyeye kadro için müracaat etmişti. Belediye yaptığı arşiv araştırmasından sonra resmi yazı ile bizlere kadro almaya hak kazandınız yazısı tebliğ edildi. Yani aslında bizler arşiv araştırmasını ve güvenlik soruşturmasını geçmiştik. Kurumun kararı siyasi bir karardır. Gittikleri yerlerde milliyetçi oyları devşirmek için bizleri bir nevi kendilerine malzeme olarak kullandılar.  

'BÜTÜN KAMUOYUNUN DESTEK VERMESİ GEREKİYOR'

Bizler Mustafa Yalçın ve Murat Zorluoğlu’nun keyifle ve zevkle işten attığı işçileriz. Girmiş olduğumuz 4 mülakatta aynı sorular soruldu. Prosedür aynı şekilde işliyor. Sınavlara giriyoruz mesleğimizle alakalı olmayan sorular sorulmasına rağmen soruları doğru biliyoruz. Komisyon üyeleri bize hayırlı olsun diyor. Bir hafta 10 gün sonra sonuçlar açıklandığı zaman herkes tek elden başarısız sayılıyor. Kamuoyuna soruyorum, bu işçilerin içinde makine operatörleri var, üniversite mezunu ve öğrencileri var. Hiç mi birisi o soruları bilip mülakatı geçemiyor. Van kamuoyu da bu konuya duyarsız, bu konu Van Gölü’nden daha önemlidir. Sadece muhalif kesimin destek vermesin değil bütün kamuoyunun destek vermesi gerekmektedir. Bir il başkanı veya kayyumun kararı Van’da 306 insanı mağdur ediyor. 7 arkadaşımız da hayatını kaybetti ve bu binleri aileleriyle birlikte 10 binleri buluyor. Ama kimse bu taşın altına elini koymuyor. Bu insanlar açlıktan ölsünler, gebersinler zaten bizim cenahtan değiller gibi söylemlerle bizleri açlığa mahkûm ediyorlar. Unuttukları bir şeyler var; bizler mücadeleci gelenekten gelmekteyiz. Asla ama asla pes etmeyeceğiz. Biz o kurumda işe başlayacağız. Onlar tarih olacaklar çünkü kazanılmış hakkımız var. Hukuk, yargı ve toplumun vicdanı önünde de kazanılmış hakkımız var. Benim çocuklarıma ve hayatını kaybeden arkadaşlarıma sözüm var ben bu mücadeleyi bırakmayacağım. Son girdiğimiz mülakatlarda doğru veya yanlış verdiğimiz cevap tutanakları ortada yok. Islak imzalı tutanaklar yok. Bu bir nevi suçtur. Mahkeme ve kamuoyunu aldatmaya yöneliktir. Mahkemenin tespiti halinde tek elden imzalanmış olan tutanakların tespiti halinde 25 daire başkanı ve komisyon üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunacağız. Maddi manevi tazminat davası açacağız çünkü bilerek ve isteyerek kurumu ve devletin hazinesini zarara uğratmaktadırlar.”

'MAĞDURİYETİN ÖTESİNDE BİR ZULME UĞRUYORUZ'

Mehmet Emin Çomak ise şunları söyledi:

"2017 yılından beri bir mağduriyet yaşıyoruz. Mağduriyetin ötesinde bir zulme uğruyoruz. Hatta ikinci sınıf bir muamele görüyoruz. Bir dönemler rahipler, soylular ve köleler vardı. Şu anda bize yaşatılanlar tamamen budur. Bu süreçte 7 arkadaşımızı kaybettik. İntihara sürüklenen oldu. Kalp krizi geçiren oldu. Bunların tamamen sebebi bölgemizde yaşanan ekonomik sebeplerden dolayıdır. Örneğin bir arkadaşımızın kapısına icra gittiğinde kalp krizi geçirmesi, bayrama iki gün kala kendi çocuğuna elbise alamadı diye 3. kattan intihar eden ve beyin kanaması geçiren arkadaşlarımız oldu. Bizler bu sürecin peşini bırakmayacağız çünkü bir insan eğitim, sağlık ve yaşam hakkından vazgeçemez. İnsanı ayakta tutan eğitim sağlık ve yaşam hakkıdır. Bizler öyle bir toplumda yaşıyoruz ki akşam evimizde yemek yiyemiyoruz. Makarna ile ekmek yiyoruz açlık sınırının bile altındayız. Kendim memleketimde evimde mülteci durumundayız. Yargı önünde toplum vicdanında sahip olduğum haktır. Bunun yayında girdiğimiz 4 mülakat kısmet olursa 5. mülakata gireceğiz. Artık bu mülakat furyasında doğru bildiğimiz soruların bile bize yanlış olarak geri dönmesini istemiyoruz çünkü geçtiğimizi biliyoruz. 306 kişiden bir kişi bile bilip geçemez mi? Bana bugüne kadar sorulan tüm soruları biliyorum onları ezberledim. Sonuç itibarıyla bu hukuksuzluğun kaldırılmasını talep ediyorum. Kamuoyunun ülke yönetiminin ve tüm cenahların yardımını talep ediyoruz." (HABER MERKEZİ)