YAZARLAR

Kazanan oyunda ısrar

Fenerbahçe'nin iç sahada rahat bir galibiyet alması hem kendi özgüveni hem de karşılaşacağı rakiplerin cesaretini kırması açısından değerli. Sarı lacivertliler bu sezon belki de ilk defa "büyük takım" futbolu oynayarak maçı domine etti. Mourinho'nun önümüzdeki haftalarda da kazanan oyunda ısrar etmesi önemli.

Süper Lig'de çıktığı 9 karşılaşmada 2 beraberlik 1 yenilgi alarak zirveden uzaklaşan Fenerbahçe, Galatasaray-Beşiktaş derbisinin olduğu haftada hata yapmadı.

Haftaiçi oynanan Manchester United maçının kadrosunda rotasyona giden Mourinho, bu sezon neredeyse hiç maç kaçırmayan Tadic ve Szymanski'yi yedek oturttu. Stoper ikilisini Becao-Djiku ile kuran Portekizli teknik direktör, ileri uçta da En Nesyri ve Dzeko'yu birlikte sahaya sürdü.

99 SENDROMU

Sarı lacivertlilerde çıta, geçen sezon toplanan 99 puan olduğu için şu ana kadar sergilenen oyun ve alınan skorlar hem eleştiri hem baskı unsuruydu.

Örneğin Mourinho Fenerbahçesinin bu sezon sık sık eleştirildiği konulardan olan defansı geride kurma anlayışı yavaş yavaş terk edilecek gibi duruyor. Sezon başında Djiku-Çağlar ikilisine şans veren Mourinho'nun Djiku-Becao'ya dönmesiyle birlikte defans hattı da daha önde kurulmaya başlandı. Bu değişiklik, takımın birçok defosunu da örttü.

Takım boyunun kısalması hem hatlar arasındaki boşlukları kapattı ve daha kompakt bir görüntü yarattı hem rakip sahada yapılan baskıyla atak sürekliliğini sağladı. Böylece top daha çok sarı lacivertlilerde kaldı ve oyun rakip yarı sahaya yıkıldı. Bodrum karşılaşmasında da sık sık Becao ve Djiku'nun yerden paslarla Dzeko ve Nesyri'yi bulmaya çalıştığını gördük. Takım boyunun stoperler ve santrforlar arasında, yani en geridekiler ile en ileridekiler arasında bu pas alışverişinin yapılabileceği kadar kısalması sarı lacivertlilerin hücumlarının da daha olgun gelişmesiyle sonuçlandı.

Taktiksel yaklaşımdaki bu değişiklik sayesinde ilk yarıda yüzde 78 gibi bu sezon için rekor olan bir topla oynama oranına ulaşıldı. Yine bu sayede sadece ilk yarıda rakip ceza sahasında 23 kere topla buluşarak tehlike yaratıldı. İkinci yarıda hem skor avantajının etkisiyle hem oyuncu değişikliklerinin tempoyu düşürmesi nedeniyle maçı yüzde 66 topla oynama oranıyla tamamlayan Fenerbahçe, bu sezonki belki de en rahat galibiyetini almış oldu.

FRED'İN MUADİLİ

Ayrıca Bodrum maçı, kadroda şu ana kadar yeterince forma şansı bulamayan oyuncuların da bireysel performanslarıyla öne çıktığı bir karşılaşma oldu. En Nesyri'nin United'ın ardından Bodrum karşısında da golünü atması hem moral hem süreklilik kazanmasına olumlu yansıyacaktır. Üstelik Dzeko'yla birlikte ilk 11 başlaması, önümüzdeki haftalarda tek santrfor çıkacağı maçlarda üstleneceği rolü daha iyi kavraması açısından da önemliydi.

Bir diğer kendini gösteren isim İrfan Can Kahveci oldu. Jeneriklik volesiyle tribünleri ateşlemesi bir yana, ilk golde açtığı ortayla bu takıma neler katabileceğini bir kez daha gösterdi. Belki asist yazılmadı ama kalecinin hata yapmasını sağlayarak Nesyri'ye gol imkanı yarattı. Sağ kanatta Osayi ile kurduğu kimya ve rakibe hata yaptıracak bu ortaları ve şutları deniyor olması, İrfan Can'ın başka defolarına rağmen ileriki maçlarda daha fazla süre almasını sağlayabilir.

Sarı lacivertliler için en önemli oyuncu performansı ise kuşkusuz Ambrabat'tan geldi. Sık sık stoperlerin arasına girerek top alan ve geriden oyun kuran Faslı futbolcu, Fenerbahçe'nin geçen seneden beri yaşadığı bir sorun olan "Fred'siz oyuna" da çare olmuş gözüküyor. Elbette hem oyundaki rolü hem becerileri açısından Fred'in muadili değil, farklı bir oyuncu. Ancak bugünkü gibi Fred'in olmadığı maçlarda geriden oyun kurma ve orta sahada bağlantıları sağlama rolünü gayet başarıyla üstlenebileceğini gösterdi. İyi performansını ikinci golde Dzeko'ya yaptığı asistle de taçlandırdı Ambrabat. Fred'le birlikte oynayacakları maçlarda birbirlerinin performansını yükseltmeleri de muhtemel.

SOLDAKİ UYUMSUZLUK

Eksik gözüken noktalardan birinin ise İsmail Yüksek'in 8 numara performansı olduğunu söyleyebiliriz. Oyunun fiziksel yönünde eksiği bulunmasa da topu ayağına aldığında doğru tercihleri yapmakta zorlandı milli futbolcu. Üçüncü bölgede baskıda ne kadar başarılıysa topu hücum oyuncularıyla buluşturmakta o kadar sıkıntı yaşadı. Ambrabat'ın oyunda yüklendiği rol de göz önüne alınırsa İsmail Yüksek'i bu sezon muhtemelen 6 numaradan çok 8 numarada izleyeceğiz. Milli futbolcunun toplu oyunda da kendini geliştirmesi gerecek gibi gözüküyor.

Ancak sarı lacivertlilerde gözlü görülen en büyük eksiklik sol kanatta Kostic ve Maximin arasındaki uyumsuzluktu. Dediğimiz gibi, Fenerbahçe'de çıta geçen sezon toplanan 99 puan. O oyunun en öne çıkan unsurlarından biri de sol kanatta Ferdi-Tadic ikilisinin katkısıydı. Dolayısıyla Ferdi-Tadic gibi üst düzey bir kimya ve oyun zekasından Kostic-Maximin gibi bir uyumsuzluğa geçiş sarı lacivertliler için bir gerilemedir. Ferdi'nin takımdan ayrılmasından beri Jayden-Maximin arasında da aynı uyumsuzluk zaten söz konusuydu. Üstelik Jayden hücum katkısı konusunda da eksik kalıyordu. Jayden'ın uzun süreli sakatlığı nedeniyle muhtemelen sezon sonuna kadar Kostic-Maximin kanadını izleyeceğiz. Kostic hücum katkısı veren, sık sık çizgiden bindiren bir oyuncu. Ancak bu bindirmelerinin ne kadarı Maximin tarafından görülüyor bu tartışılır. Maximin'in skor katkısı bir yana, oyun içinde kendisiyle al ver yapmak, Maximin'den top istemek pek kolay değil. Bodrum karşısında da birkaç kez Kostic çizgide müsait pozisyonda beklerden Maximin'in üç kişinin üzerine top sürdüğü sahneler izledik. Üstelik her ne kadar Bodrum'un kafasına kaldırmaya fırsatı olmamış olsa da daha ciddi rakiplere karşı bu ikilinin defansif zafiyetlerinin sorun yaratması da muhtemel.

Toparlayacak olursak, Fenerbahçe'nin iç sahada rahat bir galibiyet alması hem homurdanmaları kesmesi hem kendi özgüveni hem de karşılaşacağı rakiplerin cesaretini kırması açısından değerli. Sarı lacivertliler bu sezon belki de ilk defa "büyük takım" futbolu oynayarak maçı domine etti. Mourinho'nun önümüzdeki haftalarda da kazanan oyunda ısrar etmesi önemli.