Kederin anlatısı: Besna
Besna, Süheyla milyonlarca benzer isim, hepsi kadın. Dünya nüfusunun yarısı, diğer yarısı da bizim doğurduklarımız. Neşet Ertaş ne güzel demiş. ' Kadın insandır, erkek insanoğlu' diye...
Nuray Şen
'Besna', bir kederler kitabı. Penceresiz, ışıksız dünyalarında büyüyemeden daha telef edilen küçük kadınların hikâyesi... Bu hayatta kadın olmak çok zor. Ortadoğu coğrafyasında kadın olmak ne kadar da zor. Yaşam öyle ucuz, öyle kahırlı, öyle adaletsiz...
Roni Kaya, bir gazeteci kimliği ile, belki de çocukluğundan beri bildiği, dinlediği, şahidi olduğu kadın hikâyelerini anlatıyor. Olduğu gibi. Sade, çarpıcı... Yazar kimliği ile zalim erkeklerin eli altında hizmete, doğurmaya, biat etmeye ve ne yaşarsa yaşasın susmaya zorlanan çocuk kadınların kederine batırıyor elini. Kalemi kedere batıyor. Yorumu okuruna bırakıyor. Vicdan terazisinde tartılsın diye.
Bu, bir farkındalık yaratma çabası. Yaranın kabuğunu kaldırma, görünür kılma isteği. Erkekler dünyasında kadına şiddet bir erkek hakkı olarak benimsenmiş. 'Karısını dövmeyen erkek mi var?' cümlesiyle bu normalleştirmeye dikkat çekiyor. Biliyoruz ki, şiddet çok yaygın kullanılan bir 'terbiye etme' yöntemi. Gördüm, duydum, dinledim, devrimcisinden faşistine, dincisinden ateistine, köylüsünden şehirlisine, eğitimlisinden eğitimsizine 'kocaların' kendi evlerinin mahremiyetinde eşlerine sözlü ve fiziki şiddet uyguladıklarını. Ve bir çoğunun hatta eşlerinin gözünün içine baka baka, kadın haklarının en ateşli savunucuları olduklarının şahidiyim.
Şiddet münferit bir olay değil ki, bir sistem bu. Kadınlar yüzyıllar boyu erkek egemenliğine razı edilmiş. Her türlü yöntem denenmiş. Dinsel metinlerle desteklenmiş. Ataerkil sistem, bu rızanın üstünde kendini yaşatmaya devam ediyor. 'Koca bu, sever de döver de...' öğretilen, öğrenilen bir kavram oluyor.
Besna, kurbanlık koyun alınır gibi sıkı bir pazarlıkla gelin gidiyor hiç görmediği, huyunu suyunu bilmediği bir adama. 13 koyun karşılığında... Çocuk gelin, çocuk anne oluyor. Gördüğü şiddete dayanamayıp baba evine gidiyor ama o kapı çoktan kapanmış. Koca evinden ise ancak kefenle çıkabilir...
Bir masal gibi dinleriz kimi zaman kederleniriz. Kimi zaman şahit oluruz da susarız korkudan. Duyarız bazen, dayak normalmiş gibi geçip gideriz. Bazen de kendimiz yaşarız. 'Çocuklarım var' deriz, 'nasıl geçinirim...' deriz, 'bırakmaz beni öldürür' deriz, katlanırız her türlü şiddete. Ve bazen de itiraz ederiz, sy syf., içimizdeki isyana yol veririz ki aksın. Eyleme dökeriz. Onurumuz için.
Besna, Süheyla milyonlarca benzer isim, hepsi kadın. Dünya nüfusunun yarısı, diğer yarısı da bizim doğurduklarımız. Neşet Ertaş ne güzel demiş. ' Kadın insandır, erkek insanoğlu' diye. 'Besna'yı okurken bunları düşündüm.
Teşekkürler Roni Kaya, teşekkürler...Emeğine, yüreğine, sevgine, nefesine sağlık. Yolun hep açık ve çiçekli olsun.