Kelepçeli muayene ayrımcılığı

Adalet Bakanlığı, kelepçeli muayeneyle ilgili düzenlemelerin yapıldığını duyurdu. Ancak söz konusu düzenleme mahpuslar arasında ayrımcılığa yol açıyor.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Cezaevlerinde tutulan mahpusların en çok şikayet ettiği konuların başında gelen kelepçeli muayeneyle ilgili yeni düzenlemeler kapıda... Adalet Bakanlığı, Ceza İnfaz Yasası’nda değişiklik öngören bir çalışma başlattı. Yasadaki ‘Hekim talimatıyla kelepçeli muayene yapılabilir' hükmü kaldırılacak. Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİİST), kelepçeli muayeneyle ilgili çok sayıda başvuru aldıklarını söyleyerek yapılacak ‘düzenlemenin’ birçok sorunu da beraberinde getireceğini belirtti.

'DÜZENLEME HUKUKA AYKIRI'

Adalet Bakanlığı’nın yaptığı çalışma sonucu yasadaki 50. madde düzenlenecek. Buna göre, doktorların 'kelepçeli muayene' yetkisi kaldırılacak. Söz konusu düzenlemenin ekimde teklif olarak TBMM’ye sunulacağı, ancak teklifte “terör örgütüne üye olmak” suçundan ve “karşısındakine zarar verebilecek derecede şiddet eğilimi gösteren” hükümlü ve tutukluları kapsamayacağı belirtiliyor.

CİİST Hukuk Sorumlusu Avukat Ruken Altun, düzenlemenin hukuka aykırı olduğunu söyledi. Altun, “Uluslararası standartlar, sözleşmeler ve protokoller; sağlık hakkı konusunda toplumun her kesimine olduğu gibi mahpuslara da eşit bir şekilde uygulanmasının devletin bir yükümlülüğü olduğunu vurgulamakta. Türkiye’de de Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı hakkında kanunun (5275 s.k.) 6.maddesinin f fıkrasında; 'Ceza infaz kurumlarında hükümlülerin yaşam hakları ile beden ve ruh bütünlüklerini korumak üzere her türlü koruyucu tedbirin alınması zorunludur' cümlesiyle yaşam ve sağlık hakları koruma altına alınmıştır” diye konuştu.

MAHPUS MUAYENESİ NASIL OLMALI?

Ruken Altun, mahpus muayenelerinin insan haklarına uygun bir şekilde olması gerektiğine dikkat çekerek şöyle devam etti:

“Türkiye’de mahpusların sağlık hakkı alanında yaşadıkları sorunların başında kolluk kuvvetlerinin muayene odasında bulunmayı istemeleri ve kelepçeli olarak muayene dayatılması geliyor. Kolluk kuvvetlerinin muayene sırasında yer almak istemesine; Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı tarafından imzalanan ‘Üçlü Protokol’ kapsamında tutuklu ve hükümlülerin muayenesi sırasında yalnız olamayacaklarını öngören 61. maddesi dayanak olarak gösterilmekte. Mahpuslar hasta mahremiyetine saygı gösterilen bir ortamda muayene edilmek zorundadır ve muayene sırasında kolluk kuvvetlerinin muayene odasında bulunmaması gerekmekte. Muayene eden hekim ciddi bir güvenlik riski oluşturduğu yönünde önemli delili olduğunu düşünüyorsa talebi üzerine, muayene esnasında kolluk kuvvetleri değil sağlık kurumunun güvenlik personeli hazır bulunmalı. Aksi durumda, adli raporun geçerliliği tartışmasına dayanak oluşturabilmesi için kolluk kuvvetleri muayene odasında bulunmuş ise bu durum hekimin raporunda belirtilmesi gerekmekte.”

Ruken Altun

‘AYRIMCILIK YASAĞINA AYKIRI’

Kelepçeli muayene düzenlemesinde suç ayrımı yapılmasının ayrımcılık yasağı ilkelerine aykırı olduğunu belirten Altun şunları söyledi:

“Adalet Bakanlığı’nca yapılan açıklamada Ceza İnfaz Yasası’nda 'kelepçesiz muayene' konusunda düzenleme yapılacağı belirtiliyor. Yapılacak düzenlemede Terörle Mücadele Kanunu (TMK) kapsamında hapishanede bulunan ve cinayet suçunu işleyenlerde, kelepçesiz muayene kararının hekime bırakılmasını öngöreceği ifade ediliyor. Mahpusların sağlığa erişim hakkından faydalanabilmelerinin önünde engel teşkil eden 'kelepçesiz muayene' düzenlemesinde suç ayrımı yapılması ayrımcılık yasağı, eşitlik ilkesi gibi temel ilkelere aykırılık oluşturmakta.

Mahpuslara Muameleye Dair Birleşmiş Milletler Asgari Standart Kuralları olan Mandela Kuralları infazda eşitliği öngörmekte. 'Kelepçesiz muayene' konusunda yapılması beklenen düzenleme ayrımcı temellidir ve bu kurallara tamamen aykırılık oluşturmaktadır. Hapis Cezası sadece özgürlükten yoksun bırakmayı içerir, hapsetme koşulları asla ek bir cezalandırma olarak kullanılmamalıdır. Ancak en temel hak olan ve doğrudan yaşam hakkıyla bağlantılı olan sağlık hakkından faydalanmak isteyen siyasi ve belli suçu işlediği söylenen mahpusların kelepçeli muayene edilmesi ve kolluk kuvvetleri yanında muayene edilmeye zorlanmaları mahpusları ikinci kez cezalandırılmaları anlamına gelmekte.”

‘AYRIMCILIĞI MEŞRULAŞTIRIR’

CİSST Hapiste Engelli ve Sağlık Tematik Alan Temsilcisi Helin Akyol ise düzenlemenin suç tipine göre ayrımcılığı meşrulaştıracağını vurguladı.

Akyol, “Avukat arkadaşımızın da belirttiği gibi yasada kelepçeli muayene tam olarak tanımlanmamış ve muğlak bırakılmıştır. Buradaki temel sorun sağlık hizmeti alan mahpusun ‘hasta’ olarak değil ‘mahpus’ olarak kodlanmış olmasıdır. Doğrudan sağlık hizmetini veren ve kelepçe ile korunduğu iddia edilen sağlıkçıların meslek odasının yaklaşımları ve bu konudaki açıklamaları dikkate alınmamakta. Türk Tabipler Birliği'nin bu konudaki bildirgesine göre de kelepçelerin açtırılmasını 'hekimin görevi' olarak nitelendirmekte. Yeni yapılan düzenleme de ‘Terörle Mücadele Kanunu (TMK) kapsamında hapishanede bulunan ve cinayet suçunu işleyen’ mahpusları kapsamamakta. En temel insan haklarından biri olan ‘sağlığa erişim’ bu yeni düzenlemeyle suç tipine göre ayrımcılığı meşrulaştırmakta. Bizim bu zamana kadar aldığımız başvurular da gösteriyor ki bu yöntem sadece ‘hekim talimatıyla’ değil kolluk güçlerinin dayatmasıyla da yapılmakta" dedi. 

Helin Akyol

‘ENGEL ORANLARINDA CİDDİ ARTIŞLAR MEYDANA GETİRMEKTE’

Dernek olarak kelepçeli muayene nedeniyle birçok mahpustan başvuru aldıklarını belirten Akyol son olarak şunları söyledi: “Basına yansıyan haberlerden de takip edebileceğiniz üzere kelepçeli muayeneyi kabul etmediği için hakkında soruşturma açılmış hekimler bulunmakta. Kelepçeli muayene gibi insanlık onurunu hiçe sayan uygulamalar yüzünden hastane sevki istemeyen, tedaviyi reddeden birçok ağır hasta ve engelli mahpus var.

Dernek olarak hasta veya engelli siyasi mahpuslardan bu hak ihlaline yönelik çok sayıda başvuru almaktayız. Örneğin en son gelen başvurulardan biri kanser hastası bir mahpusun hastaneye sevk ve muayene sırasında yaşadığı insanlık dışı muameleler yüzünden tedaviyi reddetmesiyle ilgiliydi. CİSST olarak tekerlekli sandalyede ya da yatalak olduğu halde kelepçeli muayene dayatılan mahpuslardan hak ihlaline uğradıklarına ilişkin başvurular almaktayız. Adli Tıp Kurumu’ndan ‘hayatını tek başına idame ettiremez’ raporu olan mahpuslar dahi kelepçeli muayene ile karşılaşabilmekte. Hayatını tek başına idame ettiremeyen, refakatçi olmadan kendi yemeğini yiyemeyip, kendi çamaşırını yıkayamayan bir mahpus nasıl bir tehlike arz ediyor da kelepçe bir güvenlik yöntemi olarak uygulanmakta?  Birçok mahpus bu muameleyi onur kırıcı olarak gördüğü için sağlığa erişim hakkından faydalanamamakta. Bu durum da hastalıkları ve engel oranlarında ciddi artışlar meydana getirmekte. ‘Sağlığa erişim’ hakkının suç tipine göre düzenlenmesi bunun temel bir hak olarak görülmediği, cezalandırma aracı olarak kullanıldığı anlamına gelmekte.”