Kent ve Köy: Farklı dünyaların çocukları

Kent ve köy çocukları arasındaki fırsat eşitliği makası büyüyor. Kentte yaşayan bir çocuğun rutini, kırsalda yaşayan bir çocuğun hayali olabiliyor.

Google Haberlere Abone ol

VAN -  Köylerde yaşayan çocuklar, kentteki yaşıtlarına göre bir dizi dezavantajla karşı karşıya kalıyor. Kentteki imkanlara erişimde yaşanan farklar, eğitim, sağlık ve sosyal gelişim açısından köy çocuklarını olumsuz etkiliyor.

Birçok sivil toplum örgütü, sosyal destek platformları ve gönüllüler dezavantajlı durumdaki köy çocuklarına sosyal ve ekonomik destek sağlamak için kolları sıvasa da yeterli olmuyor. Kent ve köy arasındaki makas gittikçe açılıyor.

Van ve bölgesinde bir gönüllülük ağı olarak çalışan; Umuda El Uzat Sosyal Sorumluluk Projesi ve Ubuntu Topluluğu, sosyal medya üzerinden kendilerine ulaştırılan desteklerle kırsalda yaşayan çocukları ziyaret ediyor. Gönüllüler, çocuklar için aktiviteler düzenliyor ve kendi tabirleri ile çocuklarla ‘hediyeleşiyor.’

Umuda El Uzat Sosyal Sorumluluk Projesi ve Ubuntu Topluluğu gönüllüleri şu ana kadar onlarca köyde yüzlerce köy çocuğuyla bir araya geldi. Gönüllülerle, Van’daki köylerde yaşayan çocukların yaşamış oldukları sorunları ve dejavantajlarını konuştuk.

Umuda El Uzat Sosyal Sorumluluk Projesi gönüllüsü Sosyolog Esra Bayram

‘BAZI KÖYLERİMİZDE ÇOCUKLAR İLK KEZ BALON GÖRÜYOR’

Umuda El Uzat Sosyal Sorumluluk Projesi gönüllüsü Sosyolog Esra Bayram, “Kentteki yaşıtlarının sahip olduğu bir oyuncağa hiç erişememiş bir köy çocuğu için bir oyuncak sadece ‘oyuncak’ değildir” diyor ve yakın zamanda Van’ın bir köyünde tanık oldukları olayı şöyle anlatıyor: “Geçtiğimiz gün yine bir köye gittik. Orada çocuklara balon da dağıtmıştık. Çocuklardan biri balonunu patlattı. O balona çok büyük bir değer yüklemişti. Balon patladıktan sonra çok üzüldü. Ben de başka bir balon cebimden çıkarıp uzattım ona ama istemedi. Balonu şişirip verdikten sonra onun balon olduğunu anladı. Gerçekten bazı köylerimizde çocuklar ilk kez balon görüyor. O kadar çok sahipleniyorlar ki o balonları yakalarına ilikliyorlar.”

‘İLK DEFA PASTA ÜFLEYEN ÇOCUKLAR GÖRDÜK’

Kırsalda yaşayan bir çocuğun kentte yaşayan bir çocuğa göre daha asosyal olduğunu gözlemlediklerini belirten Bayram, bunun sebebini ise şöyle açıklıyor: “Köyde yaşayan bir çocuğa, gelecekte babasının ya da annesinin yapmış olduğu işleri devam edirecek olan kişi olarak bakılıyor. Çocuklara bir yetişkinmiş gibi davranıldığına şahitlik ediyoruz. Bu yüzden kırsalda yaşayan birçok çocuk, ‘çocuksu’ birçok şeyden mahrum kalıyor. İlk defa pasta üfleyen çocuklar gördük.”

KÖYDE KIZ ÇOCUK OLMAK…

Köyde çocuk olmak zor, köyde kız çocuk olmak ise daha zor. Kırsalda yaşayan kız çocukların, erkek çocuklara göre daha fazla dezavantajlı olduğunu belirten Bayram, “Kız çocuklar, erkek çocuklara göre daha olgun davranıyorlar. Yani daha az ‘çocuk’ olabiliyorlar. Bu durum genellikle onlara giydirilen toplumsal cinsiyet rollerinden de kaynaklanıyor. Bir etkinlik esnasında zıplamak isteyen bir kız çocuğu, önce erkek kardeşine bakıyor. Daha sonra sanki bir onay almış gibi zıplamaya başlıyor” diyor.

Ubuntu Topluluğu gönüllüsü Zilan Çağlar
‘KENT VE KÖY ARASINDA BÜYÜK BİR UÇURUM SÖZ KONUSU’

Ubuntu Topluluğu gönüllülerinden biri olan Zilan Çağlar ise kent ve köy arasındaki makasın daha fazla açıldığına dikkat çekiyor: “Artık teknoloji çağındayız. Yeni nesil, teknoloji ile büyüyor. Ancak yüzümüzü kırsala döndüğümüzde bırakın teknolojiyi, bir balon cepte saklanılıyor. Kent ve köy arasında büyük bir uçurum söz konusu. Biz yüzümüzü kırsala nasıl döneceğiz? Olumsuz bir durum yaşandığında bile en son ulaşılan yerler kırsal kesimler oluyor. Nitekim bunu 6 Şubat depremlerinde de görmüştük.”

‘BATI VE DOĞU ARASINDA DA BÜYÜK BİR FARK VAR’

Daha önce de Antalya’da birçok köyde benzer gönüllülük projeleri içinde bulunan Çağlar, Antalya ve Van’ın köylerini şöyle kıyaslıyor: “Doğunun ve batının kırsalını ve kırsalda yaşayan çocukların yaşamlarını rahatlıkla kıyaslayabiliyorum. Antalya’daki köyler Van’ın ilçe merkezleri gibi. Van’da bir çocuğa oyuncak araba hediye ettiğimizde gözlerinin içi parlıyor. Fakat, Antalya’nın birçok köyünde, oyuncak araba hediye ettiğimiz bir çocuk ‘akülü araba isterim’ diyebiliyor. Yani sadece kent ile kırsal arasında değil, aynı zamanda batı ve doğu arasında da büyük bir fark var.”

Umuda El Uzat Sosyal Sorumluluk Projesi gönüllüsü Kemal Parin
‘BAZEN BİR YIL İÇERİSİNDE ÜÇ DEFA ÖĞRETMEN DEĞİŞİYOR’

Kent ve köy çocukları arasındaki en temel eşitsizliklerin başında eğitim geliyor. Okul ve öğretmen eksikliği, alt yapı yetersizliği, birleştirilmiş sınıflar ve diz boyu kar arasında uzun süren okul yolları, köy çocuklarının eğitim konusundaki başlıca dezavantajları arasında yer alıyor.

Eğitim konusunda yaşan sorunlara, Umuda El Uzat Sosyal Sorumluluk Projesi gönüllüsü Kemal Parin dikkat çekiyor: “Kırsalda çocukların eğitim konusunda da büyük sorunları var. Köy okullarında öğretmenler kalmıyor. Normalde bir öğretmenin dört sene görev yapması gerekirken, bazen bir yıl içerisinde üç defa öğretmen değişiyor. Bu durum, çocukların gelişimini olumsuz etkiliyor. Sürekli öğretmeni değişen çocuklar ile tek öğretmenden eğitim gören çocuklar arasında çok fark var. Bunu gittiğimiz köylerde rahatlıkla gözlemleyebiliyoruz. Çocuklar tam bir öğretmene alışmışken, o öğretmen gidiyor. Yerine gelen yeni öğretmene alışmak ise zaman alıyor.”

Ubuntu Topluluğu gönüllüsü Musab Yıldız
‘HALEN KIRSALLARDA, KÜÇÜK YAŞTA EVLİLİKLER SÖZ KONUSU’

Kırsalda yaşanan en önemli sorunlardan biri de çocuk yaşta evlilikler. Okul hayatına devam edemeyen ya da okul olmadığı için kent merkezindeki bir okula gidemeyen kız öğrenciler, hem yaşadıkları evi çekip çeviren kişi oluyor hem de çocuk yaşta evlendirilebiliyor. Bu konuya Ubuntu Topluluğu gönüllülerinden Musab Yıldız başından geçen bir olayı anlatarak şöyle örnek veriyor: “Başkale’de İran sınırına yakın bir köye gittik. Orada ilk okul vardı ancak lise yoktu. Mesafeden ötürü taşımalı eğitim de oraya gitmiyor. O köydeki bir kız çocuğu yanımıza gelip, lise okumak istediğini söyledi. Ancak kendi imkanlarıyla okula gidip gelebilecek bir imkân da yoktu. Eğer lise okumazsa ailesinin onu evlendirecek olmasından korkuyordu. Halen kırsallarda, küçük yaşta evlilikler maalesef söz konusu.”