KHK ihraçları sonrası dersler: 'Allah muhafaza...'
Olağanüstü Hal Kapsamında ilan edilen toplam 12 KHK ile yükseköğretim kurumlarındaki görevlerinden ihraç edilen kimi akademisyenlerin yerine alanları olmadığı halde derslere giren öğretim görevlileri geldi. Konuştuğumuz öğrenciler, aldıkları dersle ilgisi olmayan fikirleri dinlediklerini anlattı.
DUVAR - 1 Eylül 2016'dan itibaren Olağanüstü Hal Kapsamında ilan edilen toplam 12 KHK ile yükseköğretim kurumlarındaki görevlerinden ihraç edilen akademisyen sayısı 6 bin 81. Durum böyle olunca kimi üniversitelerin bazı bölümlerindeki öğretim görevlilerinin yeri boş kaldı. İhraç edilen ya da çeşitli iddialarla görevinden uzaklaştırılan öğretim görevlilerinin yerine başka öğretim görevlileri atandı ya da derslerine diğer alanlardaki öğretim görevlileri girmeye başladı.
'KADIN ERKEK YAN YANA OTURMADIK’
İsmini vermek istemeyen bir öğrenci Medeniyet Üniversitesi’nde “Eğitim Felsefesi” derslerine İlahiyat Bölümü’nden bir hocanın girdiğini, dersin felsefe dersinden çok din dersine benzediğini ve öyle ki çekindikleri için kadınlı, erkekli yan yana oturmadıklarını anlatıyor:
“Dersleri dini bilgilerle anlatıyordu. Biz çok ters düşüyorduk mesele hocayla. Bu tartışmalardan birinde bana ‘Sen Allah’ı mı inkar ediyorsun’ demişti. Ödevler dağıtılırken de sorun yaşadık. (Konuştuğum kişi çalışmak istediği ödev konusunu söylüyor. Konuyu beğenmeyen hoca zorunlu olarak başka bir ödev konusu vermiş kendisine. İsminin anlaşılmaması için bu bilgiyi habere almıyoruz.) Derslerde ‘Allah muhafaza biz kominist değiliz’ gibi söylemleri vardı. Üç cümlesinden biri ‘Allah muhafaza, böyle düşünceler sapkınlıktır, dinden çıkmadır’ gibi şeylerdi. Bir süre sonra derslere girmemeye başladım. Felsefe derslerinde değil de kendimi daha çok din derslerinde gibi hissediyordum. Sınıfta ses çıkaran olmuyordu. Dersi verelim de ne olursa olsun kafasında yaklaşılıyordu. Çünkü dersten kalırsan seneye aynı hocadan aynı dersi alacaksın. Değişen bir şey olmayacak. Arkadaşlar da dersi geçmek için ses çıkarmayıp, ödevlerinde dini konuları yüceltiyorlardı. Şöyle söyleyeyim anlamanız için. Derste kız erkek yan yana oturmaya çekiniyorduk. Sevgili olan arkadaşlarım bile o derste yan yana oturmazdı.”
‘GÜVENLİKÇİLER KAMERALARLA AMFİNİN ÖNÜNDE BEKLEDİ’
Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesinde okuyan bir başka öğrenci “Hukuk Felsefesi” derslerine başka bir üniversitenin ilahiyat fakültesi dekanının girdiğini ve derslerin “garip” bir hâl aldığını şu sözlerle anlatıyor:
“Hukuk felsefesinde son iki hocamız kalmıştı. Oldukça entelektüel, aydın, hoş insanlardı. Biri Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Ana Bilim Dalında Melike Belkıs Aydın hocamızdı. Diğer hocamız Anabilim Dalı Başkanı Ahmet Haluk Atalay’dı. İkisi de uzaklaştırıldı görevlerinden. Daha sonra onların yerine Osmangazi Üniversitesi İlahiyat Bölümü Dekanı’nı getirdiler. Bir dönem ondan ders aldım. İslami esaslar üzerinden ders anlatıyordu. Garipti. Can sağlığı, mal sağlığı, nesil sağlığı gibi ilkelerden bahsederek ‘hukuk da bunun üzerine inşa edilmeli’ diyordu. Hukuk felsefesinden bağımsız şeylerden bahsediyordu.”
Konuştuğumuz kişi ilk derste güvenlik görevlilerinin kameralarla amfinin önünde beklediğini de anlatıyor:
“Bizim ilahiyat fakültesinin dekanlık kadrosu 2019 yılında nerdeyse tamamen değişti. Gelen kişi de yeni atananlardandı. Herhalde olay bekliyorlardı, hazırlık mıydı neydi… İlk derste amfinin önünde güvenlik görevlileri yerini almıştı. 4- 5 güvenlik görevlisi ellerinde kameralarla bekliyorlardı. Derse girmeden önce oraya gelmişlerdi. Şaşırmıştık. Ders bitene kadar yerlerinden ayrılmadılar.”
‘SADECE İDEOLOJİK DERS ANLATMAYLA KALMIYOR’
İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde okuyan Buse Sezen, “Türk Hukuk Tarihi” dersini “İslam Hukuku” içeriğiyle anlatıldığını paylaşıyor:
“Türk Hukuk Tarihi” dersi ‘Şer-i Hukuk’ dediğimiz ‘İslam Hukuku’ndan bahsedilen bir derse dönüşmüştü. Görmemiz gereken büyük çapta bir hukuk bilgisiyken biz sadece İslam hukuku gördük. Bu iş sadece ideolojik ders anlatmayla kalmıyor. Bir hocamız derste nerdeyse çokeşliliği savunan, LGBT-İ bireyleri aşağılayan sözler sarf etmişti. Kendi alanında uzman olan hocalarda bile bunları yaşıyoruz.”
‘NİTELİKLİ ÜNİVERSİTELER İŞGAL EDİLİYOR’
“Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzaladığı için 'terör örgütü propagandası” iddiasıyla 1 Eylül 2016 tarihinde yayınlanan KHK ile Kocaeli Üniversitesi, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü’nden ihraç edilen Hakan Koçak gelinen noktayı şu sözlerle değerlendiriyor:
“Özellikle taşra üniversitelerinden batıdaki üniversitelere yoğun biçimde bir tür işgal hareketi sürdürülüyor. Nitelikli, demokrat kadroların biraz yoğunlaştığı yerlerin dokusunu bozma amaçlanıyor. Ahbap çavuş ilişkileriyle atamalar yapılıyor. Bölüm başkanı bir gün uyanıyor ve kendi bölümüne kendisinin haberi olmaksızın birisinin atandığını ya da ilan açıldığını duyabiliyor. Olmadı bölüm başkanına bir tür talimat veriliyor. Bilmem kimin yakını, tanıdığı başka bir üniversiteden buraya atanacak gibi…”
Tüm bunları ideolojik anlamda söylemiyorum. Benden farklı ideolojik pozisyonları olup nitelikli olan hocalarımız da oldu. Dünya görüşlerimiz uyuşmazdı ama saygı duyardık. Şimdiki durum akademik birikime, mesleki bilgiye bakılmaksızın parti, cemaat gibi ilişki ağlarıyla belli yerlere gelen kişilerden ibaret şekilde sürdürülüyor. Diğer taraftan imza attığı için gitmeyen ya da imza atmayan nitelikli hocalarımız da kaldı geride. Onlara haksızlık etmek istemem.”