Kılıçdaroğlu: Bütün belediye başkanlarımızın telefonlarını dinliyorlar
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne başlatılan teftişe yönelik konuşan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin belediye başkanlarının dinlendiğini ve belediyelere 'özel masa' kurulduğunu söyledi.
DUVAR - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İçişleri Bakanlığı'nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na 'teftiş' başlatmasıyla ilgili konuştu. "Yerel yönetimlerde CHP'nin başarısını Erdoğan bir türlü sindiremedi" diyen Kılıçdaroğlu, bunun bir gündem değiştirme çabası olduğunu belirtti.
Gazetelerin Ankara temsilcileriyle bir araya gelen Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından şunlar öne çıktı:
BELEDİYE BAŞKANLARI İÇİN ÖZEL MASALAR KURDULAR: Yerel yönetimlerde CHP’nin başarısını Erdoğan bir türlü sindiremedi. Belediye başkanının Milli İstihbarat Teşkilatı mı var? Ama onların yanında terör örgütleriyle kucaklaşan bir sürü adam var. Hazmedemedikleri için saldırıyorlar. İçişleri Bakanlığı müfettişleri görevlendirmiş. Geç kaldın kardeşim. Daha önce gönderseydin bari. Sadece o değil ki... Bizim bütün belediye başkanlarımızın telefonlarını dinliyorlar. Başkanlar için özel masalar kurdular, bütün alınan elemanlara bakıyorlar. Baksınlar. Eğer terör örgütüyle iltisaklı varsa ilgili kamu kuruluşu devlet geleneğinde uyarılır. Ekonominin kötü gidişinin halk tarafından yeterince içselleştirilmesini istemiyorlar.
İKTİDAR İBB'NİN KAYNAKLARINI KULLANMAK İSTİYOR: AKP'nin İstanbul üzerinde çok fazla durmasının temel nedeni, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin kaynaklarını arzu ettiği şekilde kullanmak. Orayı Ekrem bey derledi, toparladı, Uluslararası finans desteği sağladı... Devletin bütçesini çok rahat kullanamıyorlar ama “İstanbul’u alırsak seçimlerde istediğimiz kadar rahat para harcarız” gibi bir anlayışları olabilir. Türkiye'yi rezil etmeye kimsenin hakkı yok. İsterlerse 100 tane müfettiş göndersinler. Mansur Yavaş için de faturaları PKK'lılar dağıtacak demişlerdi. İktidarda kalmak için atmayacakları yalan yok.
10 DAKİKADA ERDOĞAN’I DAĞITIRIM: Erdoğan, konuşmasının bütün bir saatini bana ayırmış. Bir saat konuşur ama 10 dakika cesaret edip televizyonda karşıma çıkamaz. Yüreğin varsa A-Haber duruyor orada, çık karşıma. Çıkamaz. İlk 10 dakikada dağıtırım onu ve tüm sinirlerini bozarım.
CUMHURBAŞKANI OLACAK KİŞİNİN DEVLETİ TANIMASI, BİLMESİ LAZIM: Cumhurbaşkanı adayı konusunda bir görüşmemiz olmadı. Erken buluyoruz. Hukuk, anayasa, özgürlükler konusunda görüş birliği sağlandı. Ekonomi konusunda da sağlanmalı. Bileşenlerle konuşursak cumhurbaşkanı olacak kişinin devleti tanıması, bilmesi lazım. Biz popstar falan seçmeyeceğiz. Hem ittifakı bir arada tutacak hem de devletteki dönüşümü sağlayacak birisi olması lazım. (Aday kim olacak tartışması...) Bu konunun tartışılması hiç doğru değil. “Siz ister misiniz?” Onore bir görevdir. İttifak aday ol deyince “olmam” diyemezsiniz. Bunu sağa sola çekmenin bir mantığı yok. Gazeteci arkadaşlar yorum yazıyor, ben de bazen tebessüm ederek okuyorum.
ÇETE DENMESİNDEN RAHATSIZLAR: (Cengiz Holding, Limak Holding, Kalyon Holding, Kolin Holding ve Makyol Holding ile görüşme iddiaları) Hayır. Zaten bizimle görüşmeyi de pek istemeyebilirler. Çete denmesinden rahatsız olduklarını biliyorum. Tıpkı YSK üyelerinin çete dememden rahatsız oldukları gibi ama kamu kaynaklarının sağlıklı, tutarlı, şeffaf ihalelerle değil de birilerinin talebi üzerine verilmiş olması, döviz garantili verilmesi kabul edeceğimiz bir uygulama değil. Bu siyaset ile iş insanlarının devleti soyma konusunda işbirliği yapmaları demektir.
GERÇEK RAKAMLARI AÇIKLAMIYORLAR: (TÜİK Başkanı Sait Erdal Dinçer’in, Kılıçdaroğlu’na randevu vermemesi ile ilgili, “Kurumu siyasi tartışmaların bir parçası haline getirmek istemedim” demesi...) Kendi internet sitesini okumamış mı bu adam? Orada randevu almadan gelebilirsiniz diyor. Kendi sitesiyle çelişen bir adam TÜİK’i yönetir mi? Onun tek rolü Saray’dan aldığı talimatın gereğini yapmak. Gerçek rakamları açıklamıyorlar. Korkmalarından, utançlarından bu.
Kılıçdaroğlu, CHP'nin Meclis'e sunacağı “Erdoğan'a yöneltilecek 11 soru” önergesini de açıkladı. “Erdoğan eliyle bu soygun oldu” diyen Kılıçdaroğlu soruları şöyle sıraladı:
1- Erdoğan, 22 Kasım'da, döviz kurlarındaki artışı “kurdaki rekabet gücü” olarak değerlendirdi. Dolar kuru 11 lira 5 kuruş idi. Erdoğan kendisine “tedbir al” diyen iktisatçıları dinlemedi? Doların 18 lira 33 kuruşu görmesini neden bekledi? Bu politikadan bir gecede neden vazgeçildi?
2- Erdoğan'ın açıkladığı “Çin modelini”, 3 Aralık'ta Hürriyet manşet yaptı. O gün dolar kuru 13 lira 43 kuruş idi. Liranın değerini düşürerek, milleti fakirleştirerek, ucuz iş gücü haline getirmeyi amaçlayan bu modelden neden vazgeçildi?
3- Erdoğan, döviz artışını sürekli dış güçlere bağladı. Yeni Hazine Bakanı Nureddin Nebati, “dış güçler yok!” dedi. O gün, dolar kuru 13 lira 86 kuruş idi. Erdoğan doları, 8 lira 31 kuruştan, 18 lira 33 kuruşa kadar getiren güçlere neden sessiz kaldı? Millet iç güçler tarafından bir gecede soyuldu.
4- Erdoğan'ın 20 Aralık'ta yaptığı açıklamalarının gecesinde, Ziraat Bankası Genel Müdürü, “1 milyar dolar civarında bir para bozduruldu” dedi. BDDK'ya ait rakamlar ise aksine vatandaşın 218 milyon dolar döviz aldığını gösteriyor. Bu durumda o gece o dövizleri kimler sattı?
5- Sicili kabarık Amerikalı Finans şirketi J.P Morgan 18 Aralık'ta müşterilerine, “Türk Lirası için yeni algoritma emri almayacağını, eski emirlerin de en kısa sürede iptal edilmesi” tavsiyesinde nasıl bulunabildi? Bu finans şirketi 20 Aralık gecesi olacaklardan, nasıl haberdar oldu? Şirkete “Türkiye'de danışmanlık yapma” izni neden verildi?
6- 21 Aralık sabahtan 22'si akşamına kadar Merkez Bankası'nın arka kapısından 4,5 milyar dolar, toplamda 19,1 milyar dolar satıldı. Eğer Erdoğan bu rakamlara “doğru değil” diyecekse, araştırma önergemize kabul oyu verir.
7- Merkez Bankası'nın net döviz rezervleri 17 Aralık itibariyle, -46,7 milyar dolar. Yani kasada tek sent yok. Milletin kendisine emanet ettiği bankasına ait olmayan rezervleri arka kapıdan hangi kanuna, hangi kurala dayanarak sattı?
8- Erdoğan, 20 Aralık'tan bir gün önce “faiz indirmeye devam edeceğim, Ben Müslüman'ım naslar neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim” dedi. Madem Müslüman'dın, neden Türk Lirasına dolar üzerinden faiz artışı yaptın?
9- Özel bankaların ödeyeceği faiz bile Hazine'nin sırtına yüklendi. Acaba bu hangi dinin kitabında var? 84 milyonu kefil yapmak, hangi dinde caiz?
10- Merkez Bankası'nın faizi Eylül'den bu yana 19'dan 14'e indi. Hazine'nin borçlanma faizi 17'lerden 23'lere çıktı. Bu faiz lobilerinin isteğinin gereği mi?
11- Erdoğan, yaptığı operasyonla fakirden aldı, zengine verdi. Bu küçük yatırımcıları neden çarptın Erdoğan? Milletin alın terine, emeğine köpük deyip, neden bir gecede hüplettin? (HABER MERKEZİ)