Kılıçdaroğlu: Dünyanın hangi ülkesinde devlet mafya liderine koruma verir?

CHP lideri Kılıçdaroğlu, suç örgütü lideri Peker'in iddialarına ilişkin "Mafyanın büyüyeceği ortamı siyasi iktidar zaten yaratmış. Dünyanın hangi ülkesinde mafya liderine devlet koruma verir" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Halk TV'de “Liderler ile Söyleşi” programının konuğu oldu. Kılıçdaroğlu, organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in son dönemde geniş yankı bulan iddialarına, AK Parti iktidarının ekonomi yönetimine ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın pandemide zor günler geçiren yurttaşlardan ‘helallik’ istemesi ve bu konuda muhalefetten yükselen erken seçim çağrısına değindi.

HANGİ ÜLKEDE DEVLET MAFYA LİDERİNE KORUMA VERİR?

Kemal Kılıçdaroğlu, Sedat Peker'in iddiaları ve bununla ilgili iktidarın tutumu hakkında "Soruşturma başlatabilecek cesareti olan bir savcı çıktı mı? Savcıya araştır diye talimat veren var mı? Ben savcıysam, adım da Cumhuriyet Savcısı’ysa ben bunu araştıracağım deyip ortaya çıkan var mı? Biz mafyaya kızıyoruz. Mafyanın büyüyeceği ortamı siyasi iktidar zaten yaratmış. Kol kola geziyorlar, fotoğraf çektiriyorlar. Bir mafya liderinin İçişleri Bakanı ya da siyasi ile yan yana fotoğraf çektirmesi ne demektir? ‘Bana dokunma’ anlamına gelir. Sizin ne işiniz var onlarla? Düne kadar el bebek gül bebekti. Mitingler düzenlendi. Dünyanın hangi ülkesinde mafya liderine devlet koruma verir? 
Bu gücün arkasında siyasi otorite olmasa, polis bunları anında yakalar. Bakın emniyette bu ülkesini seven, haksızlıklara itiraz eden çok güçlü kadrolar var. Namuslu kadrolar var, nefes aldırmazlar" dedi.

'HİÇ İSTİFA ETMESİNE GEREK YOK'

Kılıçdaroğlu ayrıca 'İçişleri Bakanı Süleyman Soylu istifa eder mi?' sorusu üzerine "Hiç istifa etmesine gerek yok. Kapı gibi yerinde dursun, ‘onların arkasındayım’ desin açıkça. Bahçeli de söylesin, ‘gittim mafya liderini ziyaret ettim, gerekirse hepsini kucaklayacağım’ desin" ifadelerini kullandı.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, güçlendirilmiş parlamenter sistemle ilgili ittifak ortakları ve ittifaka katılmak isteyen partilere sunulmak üzere 150 sayfalık rapor hazırladıklarını açıkladı. Kılıçdaroğlu, “Biz bunu 1,5 sayfada maddeler haline dönüştüreceğiz. Daha sonra ilkeler konusunda kendi aramızda tartışacağız. Sonra liderler bazında bunlar imzaya açılır” dedi.

Kılıçdaroğlu, yurttaşların yardım beklerken Erdoğan’ın “helalleşmekten söz ettiğini” kaydederek, şunları söyledi:

'GERÇEKTEN HELALLEŞMEK İSTİYORSA, 5’Lİ ÇETEYE PARAYI VERMEYECEK'

“Helalleşme diyor, neyin helalleşmesi. Vatandaş sizden hibe bekliyor, bana yardım et diyor. Açım diyor. Erdoğan para yok diyemez, para var. Birileri için para var. Üstelik dolar ve euro var. Doların fiyatı yükseldiği zaman 5’li çete seviniyor. Tünelden geçerken, uçağa binerken ödeyeceksin. Peki esnaf, kahveci ne yapacak? Bırakın helalleşmeyi, bunlara imkan ver. İnsanların duygularını sömürmek amacıyla ‘Onların sıkıntıları nasıl unutturabilirim?’ Böyle bir çaba. Erdoğan gerçekten helalleşmek istiyorsa, 5’li çeteye parayı vermeyecek, esnafa dağıtacak.”

'ESNAF OY VERECEK DİYE DÜŞÜNÜYOR'

“Esnaf için 'nasıl olsa bana oy verecek’ diye düşünüyor Erdoğan. Ben (5’li çeteye) parayı vereyim… 21 elektrik dağıtım şirketi için fiyatlarında indirim yaptı, sağladığı imkan 21 milyar lira. Para yok diyor, para var. Ama siyasi tercih daha varlıklılardan yana.”

Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı, Gelecek ve DEVA partilerinin seçime giderken belirli ilkeleri olup olmadığı yönündeki soruyu “Bilmiyorum, bu konu hiç görüşülmedi. Şu var, güçlendirilmiş parlamenter sistemden neyi anladığımız konusunda ilkeler belirleyin diye bir çalışma var. Bizde de 150 sayfalık rapor hazırlandı. Sonra biz bunu 1,5 sayfada maddeler haline dönüştüreceğiz. Daha sonra ilkeler konusunda kendi aramızda tartışacağız. Sonra liderler bazında bunlar imzaya açılır” diye yanıtladı.

Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:

DEVLETİ SOYAN BİR TİCARET BAKANI: Devleti soyan bir ticaret bakanı. Üstelik bakan olmadan önce devletin başındaki kişinin eşinin adının kullanıldığını da resmi belgelere aktarılan bir ortamda siz bu kişiyi getiriyorsunuz, bakan yapıyorsunuz. Bakan, açıkça devleti soyuyor. Mafya ne yapar? Yine devam ediyorum. Bir kişiyi düşünün. Devletin en tepesinde ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni temsil ediyor. Temsil ettiği makamda oturan kişi, mal varlığı dolayısıyla tehdit ediliyor. ‘Mal varlığını araştırırız’ diyorlar. Bak kızdırmayınız. ‘Mal varlığımı araştırmayın’ diyemiyor. ‘Araştırmazsanız namertsiniz’ diyemiyor. Tehdide boyun eğiyor. Peki mafya ne yapacak o zaman? Yine, hazine ve maliye bakanı, 128 milyar doları yok eden adam, görevinden ayrılırken bir tweet atıyor. ‘At izi, it izine karıştı’ diye. At izinin it izine karıştığı bir ülkede mafya ne yapar? Bunu da vatandaşlarımız hafızalarının bir yerinde tutsunlar. Ne demek at izi, it izine karıştı? Yani devlet, devlet olmaktan çıktı. Hükümet, hükümet olmaktan çıktı. Türkçe tercümesi budur.

MAFYANIN DA AT KOŞTURABİLECEĞİ BİR ÜLKE YARATIYORSUNUZ SİZ: Bakın bütün bunlar, aslında mafyanın da at koşturabileceği bir ülke yaratıyorsunuz siz. Mafya lideri ne diyecek? ‘Kardeşim rüşvet alanı büyükelçi yaptın. Ne olmuş yani, ben de kokain satıyorum. O da yasak bu da yasak. Ama sen kanun tanımıyorsan ben de bunu tanımıyorum. İkimiz de geçinip gidiyoruz’ diyor. Devlet anlayışına bakın. Hükümet anlayışına bakın. Ya böyle bir devlet anlayışı olur mu? Böyle bir anlayışla devlet yönetilebilir mi? Efendim ben Man Adası’na parayı gönderiyorum. Oradan parayı getiriyorum. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne vergi vermemek için. O da diyor ki kokain satıyorum. Zaten kayıt dışı para, ben de vergi vermiyorum. ‘İkimizin yaptığı iş arasında ne fark var’ diyor?

BU GÜCÜN ARKASINDA SİYASİ OTORİTE OLMASA, POLİS BUNLARI ANINDA YAKALAR: Türkiye uyuşturucu madde ve insan kaçakçılığı merkezine adeta dönüştü. Bakın değerli arkadaşlar, Kolombiya’da bir gemi, 5 ton kokain… Yakalanıyor. Güzel. Nereye gidecek? Türkiye’ye… Türkiye’ye giden 5 ton bu kokainin nereye gideceği belli midir? Bellidir. Hangi adrese gideceği belli midir? Bellidir. Nerede peki bu bilgiler? Siz biliyor musunuz? Yine, Mersin Limanı'nda 615 kilogram kokain yakalandı. Bu söylediğim rakamlar milyar dolarlar bakın. 615 kilogram kokain, Mersin Limanı'nda yakalandı. Kime gidiyordu bu? Alıcısı kimdi? Bilen var mı? Yok. Mafyaya kızıyorlar. Yahu sen İçişleri Bakanısın. Bakın şunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bu gücün arkasında siyasi otorite olmasa, polis bunları anında yakalar. Bakın emniyette bu ülkesini seven, haksızlıklara itiraz eden çok güçlü kadrolar var. Namuslu kadrolar var, nefes aldırmazlar. Kokain ticaretine de haksızlığa da yolsuzluğa da nefes aldırmazlar. Ama arkasında siyasi güç olunca bir şey yapamıyorlar. Şimdi biz ne ile öğrendik bunu? AKP Genel Merkezi’nde çalışan bir gencin kokain kullanırken… Onun üzerinden. O çocuğun hiçbir günahı yok aslında. O çocuğu o hale kim getirdi? Çünkü o çocuk şunu görüyor. Yukardakini görüyor. Malı götürüyor. E ben de götüreceğim diyor. Balık baştan kokar mı? Kokar.

SORUŞTURMA BAŞLATABİLECEK BİR SAVCI ÇIKTI MI?: İçişleri Bakanı açıklama yapmış. Efendim ispat edemezlerse bilmem ne, kendimi yakarım mı böyle bir şey diyor. İyi de kim ispat edecek? Savcı. Hangi savcı soruşturma başlattı? Soruşturma başlatabilecek bir savcı çıktı mı? E yok. E peki kim? Ben mi gidip araştıracağım veya bir başkası mı? Peki savcıya şunları araştır diye talimat veren var mı, yok. Gönüllü olarak, Türkiye soyuldu açıkça, perişan edildi Türkiye. Ben savcıysam, adım da Cumhuriyet savcısıysa bu konuyu araştıracağım deyip ortaya çıkan bir savcı var mı?

KOL KOLA GEZİYORLAR, FOTOĞRAF ÇEKTİRİYORLAR: Biz şimdi kime kızıyoruz? Yahu mafyanın büyüyeceği bir ortamı siyasi iktidar zaten yaratmış. Kol kola geziyorlar. Fotoğraf çektiriyorlar. Bir mafya liderinin bir İçişleri Bakanı ile yan yana fotoğraf çektirmesi ya da bir siyasetçiyle yan yana fotoğraf çektirmesi ne demektir? Bak bana dokunma kardeşim anlamına gelir. Sizin ne işiniz var onlarla? Düne kadar el bebek, gül bebekti değil mi? Mitingler düzenlenmedi mi? Mitingler düzenlendi. Yahu siz dünyanın hangi ülkesinde mafya liderine devlet koruma verir ya? Polisi veriyorsunuz. Sen bunu koru diye… Her türlü mafyatik işlerde ne yaparsa serbest. Senin en büyük güvence de bak yanına polis verdim. O da seni koruyacak. Yahu akıl alacak şey değil ya. Ne diyorum? Vallahi de billahi de bunlar devleti yönetemiyorlar. Yönetemezler.

BEN BU ÜLKENİN POLİSİNE, JANDARMASINA GÜVENİYORUM: Yahu devlet soyuluyor. Kaçakçılar bir tarafta, kokainciler bir tarafta insan kaçakçıları bir tarafta. Ya şu Van Gölü’nde ölen insanlar ya… Botlar da ölen insanlar ya... Çoluk çocuk ya… Yol geçen hanına döndü ya. Soruyorsunuz. Polisi kimsenin suçlamaya hakkı yok. Bürokrasiyi kimsenin suçlamaya hakkı yok. Suçlanacak kişiler, onlara talimat verenler. Ben bu ülkenin polisine, jandarmasına güveniyorum. Savcısına da güveniyorum ama kardeşim, oturuyor orada ahkam kesiyor. Kılıçdaroğlu, Meral Akşener, efendim Babacan… Yahu kardeşim, devleti ben yönetmiyorum ki. Şu pespayeliğe bakın ya. Şu devlet yönetememezliğin geldiği pozisyona bakın ya. Ya kardeşim senin görevin, bunlarla mücadele etmek ya. Sen, AK Parti’ye en çok oy veren fakir mahallelerde nasıl uyuşturucuya alıştırıldıklarını biliyor musun? İçişleri Bakanı olarak veya Cumhurbaşkanı olarak. Bilmiyor ama ben biliyorum. O araştırma yaptırtmadı ama ben CHP’nin Genel Başkanı olarak araştırma yaptırttım.

MUHALEFETİN ERKEN SEÇİM ÇAĞRISI: Erdoğan Türkiye’yi seviyorsa süratle erken seçime gitmelidir. En büyük hakem halkın kendisi. Memnunsa zaten seçecektir. Hiç kimse vazgeçilmez değildir… Sen de dersin ki ‘Halep oradaysa arşın burada’.  Getireceksin sandığı halkın önüne koyacaksın. Gecikilen her gün esnaf üzerinde daha ağır bir yük bırakacaktır.

İKTİDAR ERKEN SEÇİME NASIL MECBUR KALIR: Bir, vatandaşa iktidar olduğumuzda nasıl daha iyi Türkiye’yi yönetiriz mesajını vermemiz lazım. Bunu vermeye çalışıyoruz zaten. İktidar olduğumuzda ilk 1 haftada ne yapacağımızı bile kamuoyuna deklare ediyoruz. Şunu yapmak istiyoruz, önce vatandaşı rahatlatacağız. İki, rahatlıkla her hareketi, aldığımız her kararı eleştirebileceksiniz. Biz de o eleştirilerden ders çıkaran siyasiler olacağız. Biz eğer topluma inançla ve güvenle bunları verirsek, vatandaş doğal olarak ‘Niye erken seçime gitmiyorsunuz?’ diyecek. Vatandaş bunların yönetemediğini görüyor. Bana söyler misiniz? Cumhuriyet tarihinin hangi döneminde bu kadar intihar oldu, işsiz bir kişi Meclis’in çatısına çıkıp ‘Bana iş bulun yoksa kendimi atacağım’ dedi. Tepeye oturacak kişinin ahlaklı bir insan olması, insanını sevmesi, hesap vermekten korkmaması lazım. Mal varlığını açıklaması lazım.

İTTİFAK BÜYÜRSE BABACAN VE DAVUTOĞLU DA OLACAK: Herkes rahat olsun. Bizim ittifakımızda CHP toplumda yaşayan herkesin güvencesidir. Bu güvencenin yanında Temel Bey, Meral Hanım, Demokrat Parti de olacak. Olursa ittifak büyürse, Ali Babacan, Sayın Davutoğlu da olacak. Hiçbir şey olmayacak. Türkiye rahatlayacak. Bayramı bayram gibi kutlayacak. Bayram kutlanıyor mu? Evlerde yas var. Koronadan ölenleri bile gizliyorlar.

128 MİLYAR DOLAN NEREYE GİTTİ?
: Biz ne diyoruz, bu döviz garantili 5’li çetenin yaptığı işler bırakın torunlarımızı, onların torunlarını borcun altına sokuyor.  Para yok diyorlar, para veriyorsun. Onlara para var. 128 milyar dolar nereye gitti? Türkiye bugün savaşa girse Merkez Bankası’nın kasasında 1 centi yok.

TÜRKİYE'NİN GELECEĞİNİ 5'Lİ ÇETEDEN KURTARALIM: (5’li çeteye gidenleri) Kamulaştıracağız. ‘Gelin buraya bizden önceki hükümetin yapmış olduğu anlaşmayı içinize sindirebiliyor musunuz’ diyeceğiz. ‘Sindiriyoruz’ derlerse biz sindiremiyoruz, gelin bunları maliyetini çıkaralım diyeceğiz. Gerçek maliyetler çıkacak. Üstüne makul bir kâr vereceğiz, al paranı, hadi güle güle. Gerekirse ben bunun için kampanya da açacağım. Türkiye’nin geleceğini 5’li çeteden kurtaralım. Hakkını teslim ediyorum zaten, kamulaştıracağım.  

NİYE TİCARİ SIR DİYORLAR: Devletin yaptığı yolun köprünün ticari sırrı mı olur? Niye ticari sır diyorlar, birilerine olağanüstü avantajlar sağladılar. Yargıya taşısınlar, dünyanın hangi ülkesinde böyle adaletsiz düzen kabul edilir. Bu soygun düzenine son vereceğiz.

ERDOĞAN İLE ŞİRKETLER ARASINDA ÇIKAR İLİŞKİSİ Mİ VAR?: Yeri zamanı geldiğinde hepsi ortaya çıkacak. Bu ülkede başka müteahhit mi kalmadı. İhale kanunu zaten iflas etmiş, ihale kanunu diye bir kanun yok. Cumhurbaşkanlığı makamı ihale dağıtma makamı mıdır? O zaman Kamu İhale Kurumu’nun ne işi var. Kapatalım. Şu an fiyatı, ihaleyi belirleyen bir kişi var, o da Erdoğan. Türkiye açıkça söylüyorum, resmen soyuluyor.

TÜRKİYE SAYGINLIĞINA DARBE YEMİŞ BİR ÜLKEDİR: Az önce söylediklerimi Millet İttifakı bileşenlerinin tamamı söylüyor. Devletin göz göre göre soyulduğunu onlar da görüyorlar. Millet İttifakı’nın dışındaki Sayın Babacan ve Davutoğlu onlar da söylüyorlar. Soygunu kabullenemeyiz, oraya noktayı koyacağız. Bu millet bizi iktidara tüyü bitmemiş yetimin hakkını savunun diye getirdi. Hepimiz güçlendirilmiş parlamenter sisteme ihtiyaç var diyoruz. Neden bu sistem Türkiye’yi batırdı. Düşünebiliyor musunuz, Türkiye Cumhuriyeti devleti yanlış yönetim yüzünden saygınlığına darbe yemiş bir ülkedir. Doğu Akdeniz’de karbon yataklarına bizi dahil ettiler mi? Hakkımız olan yerde size hak vermiyoruz dediler. Tam üye olacaktık Avrupa Birliği’ne şimdi hukuk sistemi askıya alınmış devlet görünümündeyiz. Efendim, polisler bilmem ne yaparken fotoğraf çekmeyeceksiniz. Anayasa’nın bana tanıdığı hakkı kullanmayacaksın diyor bir genelge ile. Başka, siz rüşvet alan bir kişiyi Türkiye Cumhuriyeti’nin büyükelçisi atadığınız zaman saygınlık mı kalır? Rüşvetle yaptırmadılar mı her işi. Bir ülke gösterin bana rüşvet alan birini büyükelçi tayin etsin, biz ikisini tayin ettik.

MİTHAT SANCAR’IN CUMHURBAŞKANLIĞI ADAYI AÇIKLAMASI: İttifakın genişleyip genişlememesi bugünkü sorun değil. Yerel seçimlerde ittifak yoktu, ama doğrudan doğruya bir ittifak oluştu. Önümüzdeki süreç içinde normal seçimler, milletvekilliği, cumhurbaşkanlığı seçimleri içinde oturur konuşuruz. Ama şöyle bir gözlemim var. Belli şeyleri belli zaman dilimi içinde ortaklaştırdık. Örneğin güçlendirilmiş parlamenter sistem. Bunları bir araya gelerek ortaklaştırmadık. Her parti kendi söylemini geliştirdi ama bir baktık ki sözcükler farklı da olsa aynı şeyleri söylüyoruz. HDP bizim ittifakın içinde değildi, nasıl bir pozisyon alır bilmiyorum. HDP’yi Cumhur İttifakı kendi yanında tutmak için özel bir çaba harcıyor. Seçimlerde, Kırmızı Bülten’le aranan kişiyi devletin televizyonuna çıkardılar. Ama ben bu milletin ferasetine güveniyorum, yemediler bunu. Halkı kendi ayak oyunlarıyla kandırabileceklerini sanıyorlar.

SEN PARA İSTİYORSAN, ÖNCE ONA İŞ BULACAKSIN: Öğrenciyken Kredi Yurtlar Kurumu’ndan kredi alan fakir ailelerin çocukları var. İş vermiyorsun. Sonra babanın mallarına haciz konuluyor. Sen para istiyorsan, önce ona iş bulacaksın. Biz ne diyoruz, faizler silinecek, iş bulduktan sonra ödenecek.

İKTİDAR PARTİSİNE BAĞLI BÜROKRASİYLE KARŞILAŞACAKSINIZ: Saray bürokrasisi dışında bürokraside sorun yok. Buradaki bürokrasi devre dışı bırakılmış durumda. Örneğin Dışişleri. Kimin Dışişleri Bakanı olduğu belli değil. Devletin liyakatli kadroları var, bunlar görev bekliyor. Görev vermiyorlar, niye? Çünkü yandaş değilsin. Ben devlette öyle yetiştim. Objektif sınavlarla girdim. Hesap uzmanlığı sınavını kazanmak çok zordu, kazandık. Kazandıktan sonra gördük. Bu sınavlarda torpil yapılmıyor. Biz yetişmiş nitelikli elemanı kapışırdık. Devlette planlama, teftiş kurulu, hesap uzmanları kapatıldı. Bu üç kurum devletin akademisi gibiydi. Her görüşten insan vardı, ama nitelikli insanlardı. Bunların tamamı yok oldu, bürokrasinin b’sini dahi bilmeyen insanlar getirildi. (Bürokrasiyi bilmeyen yandaş kadrolar CHP iktidar olduğunda) Zaten onların kendileri kendiliğinden giderler.

Kanun teklifini veren kişinin kanundan haberi yok. Neden saraydan haber gelmiş noktasına bile dokunmayacaksınız diye. Çek Kanunu sonra genelge ile düzelttiler.

ERDOĞAN'A 4 SAAT ULAŞAMADILAR: Akılda kalıcı olsun diye şunu söyleyeyim; pandeminin başında KDV’yi bire indirdiler, sonra uçakla seyahati yasakladılar. Derin bir çelişki var, neden yönetemiyorlar. Bütün kararlar bir kişiye bağlandığında yönetilmiyor zaten. Akdeniz’de bir gemimiz arandı. 4 saat kimse Erdoğan’a ulaşamadı kimse. Büyükelçi bir saat daha bana izin verin dedi, olmadı sonra gemimize girdiler. Kimse 4 saatte Erdoğan’a ulaşamıyor. Yarın savaş olsa ne olacak? Böyle bir hükümet olur mu? Çağdışı. İnsanlığın varlığından beri istişare vardır. Çocuğa ayakkabı alırken bile ona danışırsınız beğendin mi diye. Toplum bunu görüyor.

CUMHURBAŞKANI ADAYLIĞI: Millet İttifakı ile Cumhur İttifakı’nı şöyle karşılaştıralım. Cumhur İttifakı otoriter yapıyı destekleyen bir yapı. Bahçeli bile Cumhurbaşkanı adayımız Erdoğan’dır diyor. Demokrasiden uzak bir yapı. Millet İttifakı’nda ise bunlar oturulur konuşulur. Bu ittifakın kendi özgür iradesiyle belirleyeceği bir süreç olmalıdır. (Erken seçim talep eden ittifakın bunu konuşması gerekmiyor mu?) Biz zaten seçime hazırız. Bütün kadrolarımızla çalışıyoruz.

EMEKLİLERE İKİ MAAŞ İKRAMİYE AKILLARINA BİLE GELMEZDİ: Arkadaşlarıma şunu söylüyorum, sorunları dile getirmeyin, nasıl çözeceğimizi de anlatın. Bizim siyasette geliştirdiğimiz bir tavır var: Sosyal kimlikler üzerinden siyaset yapmak. Hiçbir siyasi parti apartman görevlilerinin sorunlarını dile getirmedi. Biz apartman görevlilerinin sorunlarını dile getirince bütün apartman görelileri bizi dinliyor. Taşeron işçileri de dile getirdik. Sendikalar dahi dinlemiyordu. Emeklilere iki maaş ikramiye mi? Akıllarına bile gelmezdi. E bunların da rahat yaşamaya hakkı var. Pandemi cezası diye bir ceza olmayacak. (HABER MERKEZİ)