Kılıçdaroğlu, Erdoğan ve Yıldırım'la Beştepe'deki konuşmasını anlattı

Beştepe'ye bir kez gittiğini hatırlatan Kemal Kılıçdaroğlu, burada Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Binali Yıldırım'la devlet kadrolarına alımda liyakat konusunda eleştirilerini anlattığını aktardı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Karar TV'de Elif Çakır, Ahmet Taşgetiren, Akif Beki ve Taha Akyol'un sorularını yanıtladı.

Beştepe'ye, sadece 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında gittiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, devlet kadrolarının liyakatli şekilde oluşturulması konusunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve dönemin Başbakanı Binali Yıldırım'la konuştuğunu aktardı.

"Şöyle bir anım oldu: Malum saraya sadece bir sefer gittim" diyen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Sayın Erdoğan'a, 'Siz devlette liyakat sistemini mahvettiniz' dedim. 'Devlette liyakat çok önemlidir. Bakanlar bir şey söyledikleri zaman bürokratların itirazlarını da dinlerler. Rahmetli Turgut Özal'la Başbakanlık Konutu'nda gecenin ilerleyen saatlerine kadar çoğu zaman bir araya geldik. Rahmetli Adnan Kahveci, derdi ki Sayın Başbakan'a çok itiraz etmeyin. Özal sustururdu, onları dinleyelim bakalım ne diyorlar diye' dedim. Bunu Erdoğan'a da anlattım, Binali Bey oradaydı, dedi ki 'Kararı siyasiler verir'. Dedim ki, 'Elbette kararı siyasi verir ama yanlış bir kararsa ve uygulanırsa bürokrata niye beni uyarmadınız deme hakkı olmaz artık. Çünkü bürokrat doğruyu söyler, siyasetçi karar verir'. O açıdan çatıyı kurarken bakanlardan çok daha önemli bürokratik kadrodur, çünkü devlet onlardır." 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 25 Temmuz 2016'da Başbakan ve AK Parti Genel Başkanı Binali Yıldırım, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yle görüşmüş; darbe girişimi karşısındaki tutumları nedeniyle teşekkür etmişti. 

'DİYANET'İ KAPATMAYA KİMSENİN GÜCÜ YETMEZ'

Seçimi kazandıklarında Diyanet İşleri Başkanlığı kapatacakları iddiaları sorulan Kılıçdaroğlu, "CHP gelecek Diyanet İşleri Başkanlığı'nı kapatacak? Yüzde 100 emin olayım böyle bir soru sorulur mu diye? Diyanet İşleri Başkanlığı kuran, imam hatip okullarını, ilk ilahiyat fakültesini açan Cumhuriyet Halk Partisi, niye kapatsın? Diyanet İşleri Başkanlığı bu ülkenin temel kurumlarındandır birisidir. Atatürk, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı'nı kurmak için aynı gün iki ayrı kanun çıkarmıştır parlamentodan. Hiç kimsenin gücü Diyanet İşleri'ni kapatmaya yetmez" yanıtını verdi.

'AKLIMIN ALMADIĞI O KADAR ÇOK SUÇLAMA VAR Kİ...'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın suçlamalarının ve iddialarının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, "Centilmence bir yarış oluyor mu, hayır. Ben bugüne kadar seçim meydanlarında hiçbir zaman Sayın Erdoğan'ın adını dahi telaffuz etmedim. Kendi düşüncelerimizi, neler yapacağımızı anlattım. Ama karşı taraftan aklımın o kadar almayacağı, o kadar çok suçlamalar var ki, şaşırdım kaldım" dedi.

Erdoğan'ın ülke gündemini değiştirmek istediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Bu suçlamalara zaman ayırmak... O noktaya bizi çekmek istiyor. Yani ekonomiden kopalım, Türkiye'nin geleceğinden kopalım, demokrasiden kopalım, kısır bir tartışmanın içine girelim. Bu seçim Türkiye'nin kader seçimi. Bu seçimde otoriter bir yönetimden yana mı olacağız, demokratik bir yönetimden yana mı olacağız, bunun tartışılması lazım. Gerçekten mutfaklarda yangın var. İnsanlar geçinemiyor. Asgari ücret açlık sınırının altında kalmış" diye konuştu.

'MECLİS, TMSF'DE YOLSUZLUK SORUŞTURULMASIN DİYE KANUN ÇIKARDI'

"Devletin temel kolonlarını tahrip ettiler. Benim bütün amacım devletin kolonlarını yeniden inşa etmek. Yani demokrasiyi getirmek" diyen Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından başlıklar şöyle:

"Yargı gerçek anlamda bağımsız olmalı. Siyaset yargının işine karışmamalı. Güçler arasındaki denge sağlıklı bir denge olmalı. Parlamento, parlamento olmaktan çıkmış. Gerçekten şaşırıyorum. Mesela Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nu (TMSF) yöneten kişiler eğer bir yolsuzluk yaparlarsa, bu yolsuzlukları hakkında soruşturma ve kovuşturma açılmayacağına dair kanun çıktı. Akıl alacak şey değil. Ne demek! Türkiye Büyük Millet Meclisi yolsuzluk olursa soruşturma açılmayacak diye kanun çıkardı."

'AYM BAŞKANI'NA MEKTUP YAZDIM, PARLAMENTOYU BU YÜKTEN KURTARIN'

"Hatta ben Anayasa Mahkemesi Başkanı'na bir mektup yazdım. Dedim ki parlamento böyle bir kanun çıkardı, parlamento için çok ciddi bir kara leke, bunun düzeltilmesi lazım, lütfen açtığımız davayı erken ve bu yükten parlamentoyu kurtarın diye. Dolayısıyla kurumlar kendi içinde çalışamaz noktaya geldi."

'TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ'NİN GEMİSİ SEÇİM OTOBÜSÜNE DÖNDÜ'

"Amacım şu: Devletle partiyi ayırmak lazım. Şu anda devlet partileşti. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin gemisi iktidar partisinin seçim otobüsüne döndü. Akıl alacak şey değil. Biz karşıymışız gibi bir atmosfer yaratıyor. Niye karşı olalım? Tam tersine bu milli meseledir. Devletle partiyi ayıracağım. Bu konuda da çok kararlıyım. Devlet bakidir, parti gelip geçici. Bunu yaptığımız zamanda, devletin kolonlarını gerçek anlamda yeniden sağlıklı bir zemine oturttuğumuz zaman ben dünyanın en huzurlu insanı olacağım, gerçekten de çekilip torunlarımla oynayacağım."

'İSTERSE ERDOĞAN'LA A HABER'DE YAYINA ÇIKALIM, İSTİYORLARSA BEN TEK GİDEYİM'

(Adayların ortak yayına çıkma çağrısıyla ilgili soru üzerine) "Karşılıklı görüşerek, tartışarak bunu yapabilirsek halk daha sağlıklı karar verecek. AK Parti'ye oy veren sadece Erdoğan'ı dinliyor, bize oy veren diyelim sadece bizi dinliyor. Oysa ikimizi aynı ortamda hem onlara hem bize oy veren vatandaşlar dinleyebilmeli. Arzu ederlerse, onların televizyon kanalları var bir sürü. A Haber mesela başta, vallahi giderim. Gelsin A Haber'e gidelim. Hatta istiyorlarsa ben tek gideyim, ona da razıyım. Sayın Erdoğan kurmaylarıyla gelecekse kurmaylarıyla da gelebilir. Arzu ederlerse biz 6 lider, onlar da 5 lider gelebilirler. Oturup konuşabiliriz. Biz düşman değiliz ki." 

'ERDOĞAN'A KONUŞURKEN LİKAYATİ MAHVETTİNİZ DEDİM'

"Liyakatli bir bürokrasi oluşturacağız. Bakanı doğru brife edecek bürokratlar gerekli. Şöyle bir anım oldu: Malum saraya sadece bir sefer gittim, 16 Temmuz'du galiba. Bu konu konuşulurken Sayın Erdoğan'a, 'Siz devlette liyakat sistemini mahvettiniz' dedim. 'Devlette liyakat çok önemlidir. Bakanlar bir şey söyledikleri zaman bürokratların itirazlarını da dinlerler. Rahmetli Turgut Özal'la biz Başbakanlık Konutu'nda gecenin ilerleyen saatlerine kadar çoğu zaman bir araya geldik. Rahmetli Adnan Kahveci, derdi ki Sayın Başbakan'a çok itiraz etmeyin. Özal sustururdu, onları dinleyelim bakalım ne diyorlar diye' dedim. Bunu Erdoğan'a da anlattım, Binali Bey oradaydı, dedi ki 'Kararı siyasiler verir'. Dedim ki, 'Elbette kararı siyasi verir ama yanlış bir kararsa ve uygulanırsa bürokrata niye beni uyarmadınız deme hakkı olmaz artık. Çünkü bürokrat doğruyu söyler, siyasetçi karar verir'. O açıdan çatıyı kurarken bakanlardan çok daha önemli bürokratik kadrodur, çünkü devlet onlardır. Biz sokakta polisle karşılaştığımızda devlettir o, genel müdür devlettir ama bakan ayrı, siyasi bir kişidir." 

'HAKKINDA YARGI KARARI OLMADAN İHRAÇ EDİLENLEN GÖREVİNE DÖNMELİ'

(Kanun hükmünde kararnamelerle (KHK) kamudaki görevlerinden ihraç edilenlerle ilgili soru üzerine) "Bir kişiyi suçluyorlar, görevine son veriyorlar, savcıya gidiyor, savcı diyor ki bunda bir şey yok. Ama görev iade etmiyorlar. Bir şey yoksa iade edeceksin. İkincisi savcıya gidiyor, dava açıyor beraat ediyor. Beraat ettikten sonra başlatmanız lazım, yine başlatmıyorlar. Ben bu pozisyonda olanların derhal görevlerine iade edilmesi gerektiğine inanan birisiyim. Bunu söylediğim zaman da, vay efendim siz FETÖ'cüleri mi affediyorsunuz. Kardeşim adalet sadece benim için değil. Eğer adaleti savunuyorsanız, bu ülkenin mahkemeleri bunları suçsuz olarak kabul etmişse siz bunu tutamazsınız burada. Tazminat davası açsalar kazanırlar. Bir kişiyi bu kadar mağdur edemezsiniz."

'PARASI OLUP GÜLEN'İ ZİYARET EDENLERE HİÇBİR ŞEY OLMADI'

"Devlet, kin ve öfkeyle yönetilmez. 16 Temmuz'da benim Meclis'te yaptığım konuşma vardır. Devletin kin ve öfkeyle hareket etmeyeceğini, asla işkence yapılmaması gerektiğini, devletin vakarını uygun bir yargılama yapılması gerektiğini orada söyledim. Yenikapı'da da söyledim. Çünkü böyle karmaşık bir süreçte o kadar çok ihbar mektubu gelir ki.. Parası olan, sırtı kalın olan açıkça 17-25 Aralık'tan sonra bile gidip Gülen'i ziyaret edenlere hiçbir şey olmadı. Paralarını verdiler, hiçbir şey olmadı. Ama gariban, Bank Asya'nın önünden geçen adamı içeri attılar. Harp Okulu öğrencilerini de söyledim. Cezalandıracaksanız, öğrenciyi alıp, otobüse bindirip götüren adamı cezalandıracaksınız."

'ASKERİN BOYNUNU KESECEĞİZ DEDİLER, SONRA KHK ÇIKARDILAR'

"Saray'a gittim, dedim ki, 'Bakın köprünün başında askerin boynunu bıçakla kestiler ve bunu gösterdiler. Ben bunların yargılanmasını istiyorum. Bu olmaz. Cezayı devlet verir'. 'Tamam' dediler. Ama sonra kanun hükmünde kararname çıkardılar, bunlar yargılanamaz dediler. Ben bunların hepsini biliyorum."

"

(HABER MERKEZİ)