Kılıçdaroğlu Man Adası davalarını kazandı
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun avukatı Celal Çelik, 3 davada mahkemeler tarafından verilen 'yüz binlerce liralık' tazminat kararlarının Yargıtay tarafından bozulduğunu duyurdu.
DUVAR - Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 5 Aralık 2017 tarihinde yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve yakınlarının Man Adası'nda milyonlarca dolarlık hesaplarının olduğu iddiası üzerine açılan davalarda çıkan tazminat kararları Yargıtay'da döndü.
KILIÇDAROĞLU: HEPSİNİ KAYBEDİYOR BİRER BİRER
CHP lideri Kılıçdaroğlu, karara ilişkin yaptığı açıklamada "Kanmayın Saraydaki şahsın davalarla yaptığı algılara. Hepsini kaybediyor birer birer..." dedi.
Kılıçdaroğlu'nun avukatı Celal Çelik ise Twitter hesabından yaptığı paylaşımla, "Man Adası davalarında da kazandık" dedi.
Avukat Çelik'in konuya ilişkin yaptığı açıklama şöyle: "Bu kez Yargıtay, Erdoğan'a ders verdi! MAN Adası davalarında da Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu haklı çıktı ve kazandık! Suç işleyen sözde hakimlerce (3 davada) verilen yüz binlerce TL'lik kararlar Yargıtay tarafından bozuldu! Kazanmaya ve ders vermeye devam edeceğiz! Sözümüz söz!" dedi.
Bu kez Yargıtay, Erdoğan'a ders verdi!
— Celal ÇELİK (@CelikBaskan06) April 13, 2022
MAN Adası davalarında da Genel Başkan @kilicdarogluk haklı çıktı ve kazandık!
Suç işleyen sözde hakimlerce (3 davada) verilen yüzbinlerce TL'lik kararlar Yargıtay tarafından bozuldu!
Kazanmaya ve ders vermeye devam edeceğiz!
Sözümüz söz!
YARGITAY: SEÇİLMİŞ KİMSELER İÇİN İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN ÖZELLİKLE DEĞERLİ OLDUĞU AÇIKTIR
Evrensel gazetesinde yer alan haberde ise Yargıtay'ın kararında, Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı Erdoğan ve yakınları tarafından yurt dışına usulsüz para aktarıldığına ilişkin iddialarda bulunduğu, bu iddialarını Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülmüş olan soruşturmalara dayandırdığı belirtildi. Kararda bu konuşmaların TBMM çatısı altında parti grup toplantısı sırasında yapıldığı ve 'siyasi nitelikte' olduğu vurgulandı.
Kararda özetle şöyle denildi:
“Eleştirilerin hedefinde olan davacı Cumhurbaşkanı ve yakınları diğer davacıların konumu ve tanınırlığı nedeniyle makul eleştiri sınırları daha geniş kabul edilmelidir. Temsil ettiği seçmenlerinin talep, endişe ve düşüncelerini politik alana aktaran ve onların çıkarlarını savunan seçilmiş kimseler için ifade özgürlüğünün özellikle değerli olduğu açıktır.
Bu sebeple ifade özgürlüğüne getirilen kısıtlama, eğer bir siyasetçinin ve özellikle somut olayda olduğu gibi dönemin ana muhalefet partisi genel başkanının ifade özgürlüğüne yönelik ise dava konusu istemlerin çok daha sıkı bir denetimden geçirilmesi gerekmektedir.
Olayımızda göz önünde tutulması gereken ikinci husus ise, davalının konuşmalarında dile getirdiği iddiaların kamusal çıkarlarla ilgili olup olmadığıdır. Toplumu yakından ilgilendiren konuşmaların çerçevesinin baskın bir şekilde politik alanda kaldığı ve kamuyu ilgilendirdiği açıktır. Bu çerçevede Cumhurbaşkanı davacının yakınlarının adının geçtiği soruşturmaların ana muhalefet partisi lideri olan davalının sıkı ve yakın denetimi altında olması doğaldır.
Davalı, dava konusu konuşmasında doğrudan davacının ve yakınları olan diğer davacıların şahsını hedef almamış, konuşmasını esasen davacı Cumhurbaşkanı’nın siyasi kimliğine yöneltmiştir. Yapılan tartışmada kamu yararı bulunmaktadır.
Siyasi ortamda kullanılan söz ve ifadeler maddi temelleri olmasa bile ifade özgürlüğü kapsamındadır.
Demokratik toplumda müdahaleyi gerekli kılan bir hal söz konusu değildir. Aksine demokratik toplumun korunması ve çoğulculuğun sağlanması için ifade özgürlüğü kapsamında korunmalıdır. Yargıtay, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin istikrar bulmuş içtihatlarına göre de ifade özgürlüğü sınırları içerisinde kaldığı ve davacıların kişilik haklarına saldırı oluşturmadığından, davalının tazminat ile sorumlu tutulması yerinde görülmemiş, davanın tümden reddi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir."
NE DEMİŞTİ?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kasım 2017’de partisinin grup toplantısında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu, kardeşi, eniştesi, dünürü ve eski özel kalem müdürünün vergi cenneti olarak nitelenen Man Adası’ndaki off-shore şirketine 2011 yılında 18 milyon dolar gönderdiğini öne sürürek, swift mesajları ve dekontlar göstermişti. Ardından Kılıçdaroğlu hakkında Erdoğan ve yakınları tarafından üç ayrı tazminat davası açılmıştı. (HABER MERKEZİ)