Kılıçdaroğlu: Lamı cimi yok bu zorba gidecek

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu bugün partisinin yeni vizyon belgesini açıkladı. Kılıçdaroğlu, "Bugün siyaset üstü beyin takımıyla tanışacaksınız. Dünyadan ve Türkiye'den itibarlı 70 kişi" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun öncülüğünde bugün İstanbul’daki Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleşen 'İkinci Yüzyıla Çağrı Buluşması'nda vizyon belgesini açıkladı. Kılıçdaroğlu, "Yeni sistemi bugün açıklıyorum. Bugün siyaset üstü beyin takımıyla tanışacaksınız. Dünyadan ve Türkiye'den itibarlı 70 kişiden oluşan bir ekipten söz ediyoruz" dedi. Kılıçdaroğlu'nun açılış konuşmasının ardından konuşmacılara geçildi. Kılıçdaroğlu'nun konuşma yapacakların isimlerini açıkladığı sırada, Genel Sekreter Selin Sayek Böke'nin adını söylemesi ile alkışlar güçlendi. Böke'nin konuşmasını yaparken de Kılıçdaroğlu'ndan sonra en yüksek alkışı alması dikkat çekti. Katılımcılar arasında kadınların yüksekliği dikkat çekiciydi.

Kapanış konuşması için tekrar kürsüye çıkan Kılıçdaroğlu, "Türkiye için kalbi atan altı lideriz biz. Meral Hanım'ın partisini nasıl zorluklarla kurduğunu biliyoruz. Meral Hanım merttir, Temel Bey bilgedir ve cesurdur. Ahmet Bey vatan söz konusu olduğunda bir araya gelmekten bir an bile tereddüt etmedik. Ali Babacan'ın uygulama tecrübesini ve başarısını biliyorum. Bu zaferi iyi, cesur ve yürekli insanlar kazanacak" dedi.

Kılıçdaroğlu, "İktidarımızın ilk üç yılında yüz milyar dolar yatırım gelecek. Ben bu parayı kesinlikle getireceğim" ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamasından satırbaşları:

"Teşekkür ederim. O da olacak arkadaşlar. Sabırla olacak, her şey olacak, her şey bu ülkede çok ama çok güzel olacak bundan emin olmanızı isterim.

Önce herkese merhaba. Heyecanlı mısınız? Sizin kadar en az ben de heyecanlıyım ve dolayısıyla heyecanla cümlelerime başlıyorum. Size bugün bir çerçeve çizmek istiyorum. Asıl konuşmamı kapanışta yapacağım. Bu giriş konuşması.

Sayın Genel Başkanlarım, değerli yol arkadaşlarım ve sevgili dostlarım. Bugün sizleri Türkiye için uyanmanın ve ayağa kalkmanın ve büyümenin vizyonunu ortaya koymak için davet ettik.

Değerli yol arkadaşlarım, bugün burada halkımızdan ne için oy isteyeceğimizi öğreneceksiniz. Bir kere şunu çok net olarak ifade edeyim. Sadece bir adaya, başka bir tek adama, bir zümrenin çıkarına asla oy istemeyeceksiniz. Artık oyu halkımızdan, herkes için daha iyi bir yaşama, yeni bir düzene, yeni bir Türkiye hayaline, yeni bir siyaset kültürüne ve yeni bir siyaset üstü anlayışa oy isteyeceksiniz. İşte bu yeni sistemi bugün açıklıyorum. Onun için bugün dinleyeceğiniz sadece bir krizden çıkma programı olmayacak. Evvel Allah orası nispeten çok daha kolay olacak. Krizden alnımızın akıyla ve hep birlikte çıkacağız. Asıl zor olan ülkenin yeniden yapısal bir krize girmesini kalıcı olarak engellemek. Çünkü bu ülke durmaksızın krizlere girdi, krizlerden çıktı, krizlere girdi yine krizlerden çıktı. Şimdi de derin bir krizin içerisindeyiz. Sürekli aynı girdaba düşen halkımız ekonomik ve sosyal olarak dayanılmaz acılar çekti.

'BUGÜN KADER DEĞİŞTİRME GÜNÜ'

Bugün ülkenin kaderini değiştirme günüdür. Bunun için yönetim anlayışımızı, yaklaşımımızı kökten değiştirmeliyiz. Ancak bunun çaresi mevcut tek adam gitsin başka bir tek adam gelsin değildir. Tek adam gitsin mi? Evet gitsin. Tek rejimi bitsin mi? Evet bitsin. Ancak, yerine bir sistem, çalışan yeni bir sistem gelsin. Yeni bir tek adam aramıyoruz. Bugün bizden bambaşka bir sistemin altyapısı dinleyeceksiniz. Türkiye, cumhuriyetin ikinci yüzyılında bir daha artık böyle acımasız, adaletsiz ve kutuplaşmış dönemler yaşamayacak. Partimizin İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesinde ilan ettiğimiz gibi ülkemizin üzerine çöken karabulutları dağıtıp Türkiye'yi çağdaş uygarlığa ulaştırma ve onu aşma kararlığını bugün bir adım daha ileriye taşıyoruz. Türkiye’yi kurumları yeniden inşa edilmiş, sistemi yasal çerçeveye oturtulmuş, toplumsal güven ve huzurun hakim olduğu, bölgesinde barışın ve refahın merkezi haline geldiği bir Türkiye’yi inşa edeceğiz. Dolayısıyla meselemiz sadece hükümeti devralma meselesi değildir. Mesele Mustafa Kemal Atatürk'ün o büyük hayaline sahip çıkmaktır. Ve onun vizyonunu tam anlamıyla hayata geçirmek. İnşallah bu bize nasip olacak.

'SİYASET ÜSTÜ BİR BİRLİK KURDUK'

Bugün yepyeni bir güç birliğiyle tanışacaksınız. Bir siyaset üstü birlik. Oluşturduğumuz bu yeni siyaset üstü beyin takımından bazı isimleri burada göreceksiniz. Dünyadan ve Türkiye’den konusunda uzman ve itibarlı 70 kişiden oluşan büyük bir güç birliğinden söz ediyorum. Biliyorsunuz, hem ülkemizi karış karış gezdim, hem de dünyanın önemli ülkelerine gittim. Bilim, teknoloji ve yatırımın iki büyük merkezi olan ABD’ye ve İngiltere'ye gittim ve ziyaretlerde bulundum. Ne derlerse desinler inandığım vizyon yolculuğundan asla bir geri adım atmayacağım ve vazgeçmeyeceğim. Çünkü ne istediğimi ve bu yolun nereye varacağını daha başlarken biliyordum. Hepiniz şuna inanın. Bay Kemal çıktığı yoldan asla geri adım atmaz. Kısa bir süre sonrada Almanya’ya gideceğim. Orayı da yakından takip etmenizi özellikle diliyor ve rica ediyorum. Seyahatlerimde ve sonrasında bahsettiğim bu 70 değerli isimle tek tek görüştüm, onları siyaset üstü güç birliğine katılmaları için davet ettim. Dolayısıyla elimizde üç büyük güç var. Birincisi, bize inanan halkımız. İkincisi, sizler yani siyasi gücümüz. Üçüncüsü ise dostlarımızla kurduğumuz siyaset üstü güç birliğimiz.

Unutmayın değerli arkadaşlar, bizler siyasi ve siyaset üstü, rozetli veya rozetsiz hepimiz ülke için, vatan için birlikteyiz.

Bir daha ifade edeyim. Unutmayın değerli arkadaşlarım, değerli yoldaşlarım, değerli vatandaşlarım, değerli dostlarım. Bizler siyasi ve siyaset üstü, rozetli veya rozetsiz hepimiz ülke için, vatan için birlikteyiz.

'70 DEĞERLİ İSİM İKTİDAR İÇİN ÇALIŞMAYACAK'

Bahsettiğim bu sistemi hangi mantıkla oluşturdum. Bu değerli 70 kişi Türkiye için 24 saat çalışan bir güç birliği olacak. Bir daha ifade edeyim. 24 saat çalışan bir güç birliği olacak. Bir kısmı günü bitip uyumaya hazırlanırken dünyanın diğer yanındaki vatanseverlerimiz ve dostlarımız güne merhaba diyecekler. Devlet 7 gün 24 saat çalışacak. Zamanın, mekanın, enlemlerin, boylarım ötesinde kesintisiz üreten Türkiye'yi şimdiden inşa etmeye başlıyorum.

Bakınız, bu 70 değerli isim ne bir kişi için, ne bir parti için, ne de iktidar için çalışacaklar. Onlar vatanları için çalışacaklar vatanları.

Çünkü Bay Kemal olmak böyle bir şey. Çünkü benim işim birleştirmektir. Çünkü benim işim sistemi kurmaktır. Çünkü benim işim sistemi çalıştırmaktır. Benim işim o sistemi ayrıca kalıcı kılmaktır.

Bugün bizimle ülkeyi birlikte dönüştürmeye cesaret edenlerin bazılarını huzurlarınıza çağıracağım. Önce onlar anlatsınlar. Sonra ben çıkıp adım adım yapacaklarımızı özetleyeceğim. Buradan dinleyeceğiniz değerli konuşmacılar, tüm karanlığa rağmen ışığa çok yakın olduğumuzu size anlatacaklar.

Sayın Jeremy Rifkin ile tanışacaksınız. Kendisi Almanya’da Merkel'in endüstri ve sanayi teknolojileri danışmanıydı. Çin Devlet Başkanı'nın da danışmanlığını yaptı. Benim de yeni endüstriyel dönüşüm başdanışmanım. Dünyanın ilk 10 ekonomisi arasında gösterilen Sayın Daren Acemoğlu bizimle birlikte olacak. Ben Sayın Acemoğlu'nun gelecek yıllarda Nobel ödülü alacağından da yüzde yüz eminim. Sayın Öztrak, ülkeye nefes aldıracak makroekonomik çözümleri. Sayın Böke, dijital kalkınma ve yeşil dönüşümü. Sayın Hakan Kara ve Sayın Refet Gürkaynak, para politikalarını. Sayın Ufuk Akçiğit, istihdam politikalarını. Sayın Hacer Foggo ise sosyal politikalarımızı anlatacak.

Bu değerli isimlerle kurduğum sistem Türkiye'yi hızlıca karanlıktan çekip aydınlığa çıkaracak. Cumhuriyet kendi özünden güç alarak yeniden şahlanacak. Haydi başlayalım."

Kemal Kılıçdaroğlu açılış konuşmasının ardından kürsüyü Jeremy Rifkin'e bıraktı. Beyin takımında yer alan isimlerin konuşmalarının ardından Kemal Kılıçdaroğlu kapanış konuşması için yeniden kürsüye çıkacak.

RIFKIN ‘İKLİM KRİZİNİ’ ANLATTI

Kılıçdaroğlu’nun başdanışmanı Jeremy Rifkin, toplantıya video konferansla bağlandı.

Rifkin, şunları söyledi:

"Bilimsel, teknik ve ekonomik girdi sağlayacağım. Türkiye’nin kapsamlı bir yön haritası oluşturmasına yardımcı olacağım.

Sayın Kılıçdaroğlu ülkesini bir dönüşümden geçirecek. Bu bir sanayi dönüşümü. Benim ekibim AB’de temel mimari görevlerde yer aldı ve ayrıca Çin’de… Sayın Acemoğlu ile birlikte çalışıyor olmak mutluluk verecek bana.

Son dönemdeki iklim çalışmaları bize şunu gösteriyor. Akdeniz’deki ülkeler dünyanın geri kalanında yüzde 20 daha hızlı ısınıyor.

En hızlı yağmur azalımı da bu bölgede görülüyor. Bu şekilde devam ederse burası yaşanamaz hale gelecek.

Her Akdeniz ülkesinin bu konuyu ele alması gerekiyor. Birlikte çalışırsak başarılı olabiliriz. Bütün Türk halkının dayanışma içerisinde olması gerekiyor bu yolculukta.

Bunu akılda tutarak bir düşüncemi paylaşmak istiyorum. Türkiye’de Akdeniz havzasında yaşayan insanlar iklimin farkında. Çok ciddi seller yaşanıyor. Yaz aylarına geldiğimizde ise kuraklık ve susuzluk yaşanıyor."

ÖZTRAK: ÜLKEMİZİN POTANSİYELİNİ İYİ BİLİYORUZ

Rifkin'in ardından ekonomi politikalarını anlatmak üzere kürsüye Faik Öztrak çıktı. Öztrak şunları söyledi:

 "Bu yeni dönemi devletler, iyi hazırlık yapan milletler yeni dönemin kazananı olacak. CHP olarak Cumhuriyet'in ikinci yüzyılında ülkemizi 4. endüstri devriminin takipçisi ve tüketicisi değil; geliştiricisi ve üreticisi yapmaya kararlıyız. Temiz enerjiyle, temiz fonlarla, temiz bir toplumla tertemiz bir ülkeyi inşa edeceğiz. Ülkemizin potansiyelini gayet iyi biliyoruz.

Zenginleşeceğiz. Milletimizi, orta gelir tuzağından kurtaracağız. Kimseyi geride bırakmayacağız.

'CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMINI ÇANKAYA KÖŞKÜ'NE TAŞIYACAĞIZ'

Merkez Bankası'nın başına tüm dünyanın saygı duyduğu birisini atayacağız. Merkez Bankası'nın araç bağımsızlığını güvence altına alacak yasal düzenlemeleri hemen yapacağız. Ekonomik ihtiyaç ve öncelikleri gözeterek 2023 bütçesini yeniden yapacağız. Şatafata ve israfa son vereceğiz. Cumhurbaşkanlığı makamını ait olduğu yere, Çankaya Köşkü'ne taşıyacağız.

'İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'Nİ YENİDEN YÜRÜRLÜĞE SOKACAĞIZ'

Ülkemizde hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Sendikalaşmanın, örgütlü toplumun önünü açacağız. Cinsiyet eşitsizlikleriyle etkin şekilde mücadele edeceğiz. İstanbul Sözleşmesi'ni yeniden yürürlüğe sokacağız.

Dolaysız vergileri esas alan, dolaylı vergilerin ağırlığını azaltan vergi yapısını tesis edeceğiz. Sendikalaşmanın, örgütlü toplumun önünü açacağız. Eğitimde fırsat eşitliğini sağlayacağız.

Cinsiyet eşitsizlikleriyle etkin şekilde mücadele edeceğiz. Kadınların iş yaşamına katılımı önündeki engelleri kaldıracağız. Kadınların toplumsal hayattaki konumunu güçlendireceğiz. Kadına yönelik şiddete sıfır tolerans göstereceğiz. İstanbul Sözleşmesi'ni yeniden yürürlüğe sokacağız."

CHP'nin “İkinci Yüzyıla Çağrı” toplantısında Yoksulluk ve Dayanışma Ofisi Koordinatörü Hacer Foggo da kürsüden dinleyenlere seslendi:

"Türkiye tarihinin en zor dönemlerinden birini yaşıyor. Yokluğu da varlığı da birlikte yaşadık ve atlattık. Son 20 yıldır Türkiye'de gittikçe derinleşen yoksulluk adaletsizliğe yol açıyor. Zenginin daha zengin yoksulun ise daha yoksul olduğu ve bunun doğal karşılandığı bir zamanın içindeyiz. Bu memlekette eşitsizlik bu kadar derin ve yakıcı olmamıştı. Çünkü bu memleket bu kadar umursamaz bu kadar kötü bir yönetim anlayışıyla karşılaşmadı. Bu adaletsiz sisteme karşı CHP iktidarının ilk hedefi yoksulluğu kökten bitirmek olacak.

CHP iktidarının ilk 6 ayında Aile Destekleri Sigortası Kurumu kurulacak. Tüm sosyal yardımlar tek bir çatı altında toplanacak. Hiç kimse sosyal yardım almak için kapı kapı dolaşmak zorunda kalmayacak. Devlet, zorda olanın ayağına gidecek."

PROF. DR. KARA: YOKSULLUKLA MÜCADELE İÇİN KAYNAK GEREKİYOR

Merkez Bankası'nın eski Başekonomisti ve Bilken Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kara, video konferans yoluyla toplantıda konuştu. Kara, şunları ifade etti:

"Yoksullukla mücadele için kaynak gerekiyor. Sürdürülebilir bir büyüme, gelir artışı lazım. Ayağı yere basan bir makro çerçeve oraya koymak gerekiyor. Önümüzdeki dönemde bir makro istikrar programının ana bileşenleri, özellikle makro finansal taraftan bakılınca nasıl olmalı, teknik görüşlerimi dile getireceğim.

Geçmişten ders alıp, geleceğe yönelik politikaları tasarlamak gerekiyor. Türkiye'nin önemli bir deneyimi var. 2001 krizi sonrası uygulanan politikalar. Bu politikalardan alınabilecek dersleri anlatıp, Türkiye'ye özgü, makro finansal tasarım nasıl oluşturulabilir, buna ilişkin görüşlerimi açıklamak istiyorum.

Önümüzdeki dönemde maliye politikalarının tasarımında daha detaylı, biraz daha kapsamlı, kalkınmayı destekleyecek bir politika anlayışına ihtiyaç var."

'TÜRKİYE'DE ENFLASYONUN BU KADAR YÜKSEK OLMASININ NEDENİ ADININ TÜRKİYE OLMASI DEĞİL'

Bilkent Üniversitesi İktisat Bölümü Başkanı da video konferansla toplantıya bağlandı. Gürkaynak, şöyle konuştu:

"İktisadi durumumuz kötü. Sadece iyi niyetle değil, uzmanlıkla daha iyisinin olması mümkün. Bazen Türkiye'de olup biten şeyleri dünyanın bize bir tezahürü olarak anlatmaya çalışıyorlar. Halbuki böyle değil. Türkiye her ülke gibi bir ülke. Türkiye'de enflasyonun bu kadar yüksek olmasının nedeni adının Türkiye olmasından kaynaklanmıyor. Dünyada olup biten bizi de etkiliyor. Dünyanın her tarafında olduğu gibi kötü politikalar kötü sonuçlar doğuruyor. Dünyanın hiçbir yerinde işe yaramayacak politikalar Türkiye'de de yaramıyor.

'Enflasyonu göze aldık çünkü büyümek istiyoruz.' 1970'lerde bütün dünya bunu denedi ve çuvalladı. 'Enflasyonu yükselteyim ama büyüyeyim', böyle bir şey yok, hiç olmadı! Türkiye'de de olmadığını görüyoruz ve bir kere daha görmemize gerek yoktu. 90'larda da gördük bunu.

Ekonomik vizyonla ilgili kürsüye çıkan CHP'li Sayek Böke'nin açıklamalarından satırbaşları:

"Bilim insanları konuştu dinledik öğrendik işte biz bilimle siyasetin köprüsünü kurmaya geliyoruz tüm bilim insanlarını bilimle siyasetin köprüsünü kurma iradesi gösteren tüm siyasi liderleri ve siyasetçileri, bizi izleyenleri tüm halkımızı aynı coşku ile selamlıyorum. Büyük bir değişimin eşiğindeyiz. 85 milyon ortak geleceğimizin ne olacağına dair keskin bir yol ayrımındayız. Ülkemizi dünyanın ucuz emek gücü deposuna dönüştüren, halkı yoksullaştıran, rantçı, bilimden uzak ekonomik anlayışla mı devam edeceğiz; yoksa hak temelli kalkınmayla emeğe ve üretime değer veren yeni bir anlayışla, çağı yakalayan bugün bizde varız diyen yeni kalkınma hikâyesi ile mi? Bizim tercihimiz, bizim vizyonumuz belli. Türkiye’yi cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında kalkındıracağız. Ve toplumun tüm kesimleri hep birlikte zenginleşeceğiz. Bugün yaşanıyor olan bu ağır yıkıcı kalıcı bir şekilde hep birlikte ortada kaldıracağız. Nasıl mı? Üretimi dönüştüreceğiz.

Bugün ekonomi ranta dayanıyor. Dönüştürdüğümüzde üretmen yatırımlara dayanacak. Bugün ekonomi ağır bir sömürü düzeni içerisinde yürüyor. Yarın kalkınma olacak. Bugün vergi yükü halkın omuzuna bırakılmış vaziyette. Yarın adaletli bir vergi düzeni olacak. Dönüşen üretimle istihdam yaratacağız, verimlilik yaratacağız, gelirleri artıracağız, hayat pahalılığına son vereceğiz. Kaliteli hayatları hep birlikte yaşayacağız. Bugün ü. Buçuk milyon insanımız işsiz. Yaklaşık üç milyon insanımız ara dahi bulayamayacağını düşündüğü için iş aramayı bile bırakmış. Ama umutsuzluğa yer yok. Üretimi dönüştürdüğümüzde herkes için iş herkes için istihdam olacak. Bugün çalışanların yüzde 65’i asgari ücret veya ona yakın ücret alıyorlar. Ama umutsuzluğa yer yok. Üretimde yapacağımız dönüşle verimlilik artacak ve ücretler herkes için yükselecek. Bugün dünyanın çalışanlar için en kötü çalışma koşullarına sahip 10 ülkesinden biri Türkiye. Ama üretimde yapacağımız dönüşümle güvenceli istihdamda sosyal adaleti mutlaka sağlayacağız. Bugünün rantçı zihniyeti, doğayı katlederek iklim krizinin en ağır koşullarıyla halkı baş başa bırakmış vaziyette. Ama üretimde yapacağımız yeşil ve mavi dönüşümle yani temiz üretimle nefes alacağız. Bu dönüş yarını beklemeyecek bu dönüşüm iktidar olduğumuz gün başlayacak.

Dünya yeni bir üretim devriminin eşiğinde. Bu devrim bilgiye veriye bilginin ürettiği yeşil ve yeni teknolojilere dayanıyor. Daha önceki üç büyük sanayi devrimini ıskaladık. Bu sefer ıskalamayacağız. Parçası olacağız. Hatta öncüsü olmaya geliyoruz.

"Yeteneklere insanına üreticisinin kapasitesine yatırım yapan yeni bir kamucu anlayışla geliyoruz. Yani ülkemizi girişimci ve dinamik bir devlet anlayışı ile yönetmeye geliyoruz. Kamu üreticinin hem öncüsü hem destekçisi hatta kuralları birlikte belirleyeceği demokratik ortağı olacak. Biz üretimi dönüştürürken üç temel hedefimiz olacak. Güvenceli ve kaliteli işler yaratmak, dönüşümü sağlamak ve üretimi yeşil yapmak. Yani kimseyi geride bırakmayan adil bir dönüşüm için geliyoruz.

YÖK'ü kaldıracağız, Boğaziçi'ni ve diğer üniversiteleri hep birlikte özgürleştireceğiz. Barış imzacısı akademisyenleri yeniden okullarıyla yeniden öğrencileriyle buluşturacağız."

PROF. DR. DARON ACEMOĞLU: EĞİTİM DÜZEYİ VE KALİTESİ ÇOK DÜŞÜK DURUMDA

Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde (MIT) öğretim görevlisi olan Ekonomist Prof. Dr. Daron Acemoğlu, Böke'den sonra video konferansla toplantıya katılan bir diğer isim oldu. Acemoğlu'nun açıklamaları şöyle:

"Eğitim düzeyi ve eğitim kalitesi çok kötü durumda. Türkiye'den gelen öğrencilerin uluslararası sınavlardan aldığı notlar çok düşük. Ya da Türkiye'deki öğrencilerin üniversiteye gitme, liseden mezun olma oranları Avrupa'ya ya da Güney Amerika'ya oranla çok düşük.

'GELİR ÇOK EŞİTSİZ DAĞITILIYOR'

Teknolojiye yatırım yapmamak, verimsiz büyüme, insan kaynaklarını doğru kullanmamak... Bunun çok net bir sonucu var; düşük verimli istihdam, düşük ücret düzeyi, yoksulluk... Bu yoksulluk problemini çözmek istiyorsak verimliliği artırmak lazım. Türkiye'deki problem bundan da derin. Çünkü olan gelir çok eşitsiz bir şekilde dağılıyor.

Karşımıza çıkan tablo çok negatif. Ama ben karamsar olarak görmüyorum Türkiye'nin geleceğini. Burada iyimser olacak şeyler de var. Bunların içinde en önemlisi Türkiye'nin potansiyelinin çok yüksek olması ve çözümlerin çok açık olması. Bunlar kısa dönemde ekonominin makro ekonomik olarak normalleşmesi. Orta dönemde teknolojiye, bilime yatırım yapılması ve bunu doğru bir kurumsal yapıya oturtmak."

KILIÇDAROĞLU KAPANIŞ KONUŞMASI İÇİN TEKRAR KÜRSÜYE ÇIKTI

Programın kapanış konuşması yeniden kürsüye gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Yapacaklarımızın bir önizlemesini gördünüz. İzlerken güzel şeyler öğrendik. Önce umutsuz olmamamız gerektiğini bize öğrettiler. Net anlaşılsın istiyorum, Türkiye'yi tek bir kişi değil liyakate dayalı bir sistem yönetecek. Türkiye'nin kökten bir değişime ihtiyacı var. Herkes için çalışan bir sisteme ihtiyacı var. Böyle bir Türkiye mümkün ve emin olun iktidara geliyoruz. Bu ülkede hiç kimse korkuyla uyanmayacak. Bireyler gelip gidecek ama ülke bir daha asla savrulmayacak. Bu benim güzel ülkeme bırakacağım en büyük ve en güzel mirasım olacak.

'ANAMUHALEFET PARTİSİ BAŞKANI OLARAK SESLENMİYORUM'

Bugün verdiğimiz kavga Türkiye'nin yarın nasıl bir ülke olacağının kavgası. Bugün bu sahneden size anamuhalefet partisinin genel başkanı olarak seslenmiyorum, kuracağımız sistemin, büyük güç birliğinin bir parçası olarak sesleniyorum.

Bir de bizim siyasi birlikteliğimiz var: Altılı Masa. Türkiye için bir araya gelen, kalbi Türkiye için atan altı vatansever liderin masasıdır o. Bu insanların en büyük motivasyonları aldıkları ya da alacakları oylar değil. Ülke söz konusu olunca ideoloji farklılıkları teferruattır dememiz bu masanın en büyük gücüdür. Türkiye için kenetlendik, biz altı lider olarak birlikte yürümeye devam edeceğiz.

Meral Hanım'ın partisini nasıl bir mücadele verdiğini ben çok iyi biliyorum. Meral Hanım merttir. Temel Bey bu Altılı Masa'yı kurarken sırtına nasıl bir yük yükleneceğini bilmiyor muydu, biliyordu. Ama Temel Bey bilgedir ve cesurdur. Ahmet Bey'le vatan söz konusu olduğunda bir araya gelmekten bir an bile tereddüt etmedik. Onun deneyimi ve entelektüel birikimi bize her türlü katkıyı sağlayacak. Ben Gültekin Bey'de Menderes ve Demirel'in gençliğini, onların ruhunu görüyorum. Ali Babacan'ın uygulama tecrübesini ve başarısını biliyorum, bütün dünya da bu gerçeği biliyor. Bu zaferi iyi, cesur ve yürekli, dürüst insanlar kazanacak.

'BAY KEMAL BU SORUNU DA ÇÖZDÜ'

Türkiye dahil dünyanın her yerinden, işinde en iyi uzmanlar ve siyaset üstü vatanseverlerimizle, bunun için buluştum. Altılı Masa'yı oluşturan partilerimizin de çok iyi kadroları var. Bu değerli insanlarla birlikte çalışıyoruz. Tabii ki en iyileri bulmak yetmez. Onların elini de güçlendirmek de gerekir.  Bu büyük birlikteliğin başarılı olması için kaynağa ihtiyaç var. Açık ve net söylüyorum, Bay Kemal bu sorunu da çözdü. 

İktidarımızın ilk 6 ayında, milletimizin ferahlaması için hızlı çözümlerimiz hazır. İlk adım halkımıza nefes aldırmak, sonra kalıcı refahı sağlayacağız. Gerçekleştirdiğim uluslararası temaslarda, toplamda 5 trilyon 461 milyar dolarlık fon yöneten yatırım bankaları ve girişim sermayesi fonlarıyla verimli toplantılar yaptım. Aralarında tefeci yoktu. Aralarında kara para sahipleri yoktu. Aralarında baronlar yoktu, şaibeli kişiler yoktu.

İktidarımızın ilk 3 yılında en az 100 milyar dolar doğrudan yatırım gelecek. Ben bu parayı kesinlikle getireceğim. Peki bu yeterli mi, hayır. Dünyanın her yerinde bağımsız çok büyük varlık fonları var. İktidarımızın ilk 3 yılında, onlardan da en az 75 milyar dolar yatırım alacağız. Ayrıca yeri yurdu, kaynağı belli, temiz ve sürdürülebilir fonlardan en az 150 milyar dolar yatırım getireceğiz. Özellikle hedefimiz Avrupa’nın ve Uzak Doğu’nun emekli fonları olacak. Norveç ve Singapur gibi.

'BU PARAYI ONLARIN BORÇ DEFTERİNE YAZDIM, KURUŞ KURUŞ ALACAĞIM'

Türkiye büyük kaynaklara ve potansiyele sahip bir ülke. Ancak yolsuz yönetim yüzünden halkımız hiçbir şeyden pay alamıyor. Ama Bay Kemal, çetelerle ve yolsuzluk yapanlarla mücadele etme sözü verdi. Çünkü ben kirli sermayenin adamı olmam. Kirli sermayenin çaldığı 418 milyar doları, borçları olarak onların defterlerine yazdım. Ben biliyorum onlar neden sürekli benimle görüşmek istiyorlar, neden aracılarla haber gönderiyorlar, neden arkamdan iş çeviriyorlar, neden anketçileri, sureti muhalefetten gözüken medya kalemlerini satın alıyorlar. Kuruş kuruş, dünyanın neresinde neyiniz var hepsini biliyorum. Bu parayı hukuk için sizden alacağım, kurtulamazsınız!

Bu ülkede ücretli çalışanlara hiçbir zaman büyümeden pay verilmedi. Yetmezmiş gibi sahte enflasyon oranıyla çalışanların maaşları gasp ediliyor. Bugün devleti yönetenlerin bu ülkenin onurlu çalışanlarına borcu var. Bizim yaptığımız hesaplara göre, devletin maaş alanlara yani ücretlilere en az 300 milyar dolar borcu var. Biz, bu borcu ödemeye geliyoruz. Çalışanlar için gelir vergisi tarifesini yeniden düzenleyeceğiz. Sırtlarındaki vergi yükünü alacağız. Para onların cebine yansıyacak ve biz borcumuzu ödemiş olacağız. Gerçek zenginleşme de böyle olur. 

'PROJELERİMİZİ 5 KOLONA AYIRDIM'

Özetle güven ortamı yaratarak yatırımı çekeceğiz. Temiz yönetimle halktan çalınanları halka iade edeceğiz. Akılcı yönetimle Türkiye’yi hızla krizden çıkaracağız. Bunları yapacağız. Ama yetmez. Halkımızı zenginleştireceğiz. Kalıcı refaha ulaşacağız. Vizyonumuz, yol haritamız, projelerimiz hazır. Tüm bu projelerimizi, ‘Türkiye’nin ikinci yüzyılını inşa etme’ başlığı altında birleştirdim.

Halkımızı kalıcı zenginliğe ulaştıracak projelerimizi 5 kolona ayırdım. Birinci kolon bugün detaylarını Sayın Rifkin ve Sayın Böke’nin anlattığı kolon, "Endüstriyel dönüşümü gerçekleştirmek". Türkiye’nin uluslararası rekabet gücünü artırarak, topyekun kalkınmayı böyle sağlayacağız. Tüm Türkiye üretecek. Başta İstanbul olmak üzere, metropollere yığılan nüfus, içi boşaltılan Anadolu’da istihdam imkanı bulacak. Böylelikle bu modelde, Marmara ve Ege bölgesinden tersine göç teşvik edilecek.

İkinci kolonumuz "İşgücü dönüşümü". Çünkü bu kalkınmayı gerçekleştirmek için, eğitimde fırsat eşitliğine, üniversitelerimizin bilgi üretmesine, yüksek yetenek inşasına ve bu köklü dönüşümü gerçekleştirecek nitelikli iş gücüne ihtiyacımız var. Üçüncü kolon "Enerji"’. Dünyanın içinde bulunduğu enerji krizi derinleşiyor. Bu yüzden enerjide bağımsızlığımızı sağlamak, önceliğimiz olacak.

Tabii enerji krizi, karşı karşıya kaldığımız tek global kriz değil. Önümüzdeki yıllarda daha da artacak olan gıda krizi var. Bu yüzden dördüncü kolonumuz "Gıda bolluğu ve bereketi". Çünkü aç çocuklarla, evlatlarımızla endüstriyel devrimi gerçekleştiremeyiz. Milletimizin en büyük zenginliklerinden biri bereketli topraklarımız. Bu beceriksiz yönetim bizi buğdaya da nohuta da dışa bağımlı hale getirdi. Artık egemenliğimizi kısıtlayan bu düzeni değiştireceğiz.

Beşinci kolonumuz "Hızlı istihdam artışı". Projelerimiz ile bu bölgelerde, ilk etapta yaklaşık 3.5 milyon kişi istihdam edilecek. Sürdürülebilir iş edinme programları başlatılacak. 5 yıl içinde 13 milyon 500 bin kişi, sürdürülebilir iş edinme programlarına dahil edilecek. Tüm bunları gerçekleştirdiğimizde halkımız zenginleşecek. Kişi başına düşen milli gelirimizi, 20 bin doların üzerine çıkaracağız.

'DEVLETİN RASYONEL YÖNETİLMESİ GEREKEN DAMARLARINI KORUYACAĞIZ'

Özetle siyasetle, siyaset üstü liyakatli kadrolar bir arada çalışacak. Bu toplantıda vurgulamak istediğimiz bu. Çalışma prensipleri, asla sıcak siyasetin ajandasına kurban edilemeyecek. Gelen iktidarlar ekonomiyi, sanayiyi, kendi siyasal ajandalarına göre manipüle edemeyecekler. Bağımsız kalması gereken kurumlar, bağımsız kalacak. Çünkü inşa edeceğimiz büyük güç birliği, kalıcı bir sisteme dönüşecek. Ve kuracağımız sistem, devletin rasyonel yönetilmesi gereken can damarlarını koruyacak. Sistem güçlenince, ülke artık sürekli yapısal krizlerle de asla karşı karşıya kalmayacak.

'BU DÜZENİN SONUNA GELDİK'

Şu an iktidarın getirdiği enflasyonist ve değersiz Türk Lirası ekonomisiyle, emeği ucuzlatan politikaları, derhal çöp sepetine atacağız. Bunun yolu, endüstriyel dönüşümü sağlamaktır. Birinci ve ikinci sanayi devrimlerine geç kaldık. Emin olun ki ortaya koyduğumuz bu vizyonla yeni sanayi devriminin tam merkezinde olacağız.

Halk zenginleşecek. Refah adil dağıtılacak. Güçlü bir sosyal devlet ile Cumhuriyetin ikinci yüzyılında, halkımızı hak ettiği refaha ulaştıracağız. Zengini zenginleştiren, fakiri fakirleştiren bu düzenin sonuna geldik artık. Yanımızda en iyi insanlar var. Elimizde olanaklar var.  O zaman yapılacak tek bir şey kaldı: Kazanmak. İnanın başaracağız ve inanın kazanacağız. Altılı Masa hem Cumhurbaşkanlığını hem de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde çoğunluğu alacak.

'LAMI CİMİ YOK BU ZORBA GİDECEK'

Açık konuşmak zorundayım. Önümüzde aylar sürecek uzun mücadeleler ve ıstıraplar var. Korkunç kara propagandalar olacak. Çünkü medya ve kamu kaynakları onların elinde. Ama sonunda hak galip gelecek, halk galip gelecek. Bu her zaman böyle olmuştur. Çünkü halkın sesi, hakkın sesidir. Lamı cimi yok, bu zorba gidecek. Halktan çaldıkları her şey, yine halka dönecek. Zafer bizim olacak.

'İKTİDARA GELİYORUZ'

Bunun için; doğrul milletim diyorum, doğrul milletim! Asla başını eğme. Ayağa kalkın gençler! Ayağa kalkın kadınlar! Ayağa kalkın çocuklar! Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Söz veriyorum bu ülkeye hak, hukuk ve adalet mutlaka gelecek. Ve söz veriyorum bu ülke yeniden doğacak. Söz veriyorum Atatürk’ün vizyonunu hayata geçireceğiz. Söz veriyorum yaşama sevincimizi geri alacağız. Çünkü ancak biz kazanırsak Türkiye kazanır. (İktidar sloganları üzerine) İktidara geliyorsunuz sevgili arkadaşlarım. İktidara geliyoruz en ufak bir endişeniz olmasın. 

'DÜNYANIN GÖZÜNÜN İÇİNE BAKIN VE HAYKIRIN'

Dünyanın gözünün içine bakın, ve haykırın: Ey dünya! Türkiye senin ucuz iş gücü alanın olmayacak. Türkiye senin mülteci kampın olmayacak. Türkiye senin çöp depolama alanın olmayacak. Sana rakip olmak için geliyorum ey dünya! Türkiye bir yıldız gibi parlayacak. Yeni Türkiye hayalimiz için yola çıkıyoruz, hayırlı, uğurlu olsun. Haydi arkadaşlar, başlıyoruz, başlıyoruz, başlıyoruz!"