Kılıçdaroğlu: Türkiye’yi sarsacak müthiş, güzel projelerimiz var
CHP lideri Kılıçdaroğlu muhalefetin eleştirilerinin darbe söylemi olarak değerlendirilmesine tepki gösterdi ve 20 Temmuz 2016’da ilan edilen OHAL’i işaret ederek, “Darbeci bize hesap soruyor. 20 Temmuz darbesini yapan sensin kardeşim” dedi. Erdoğan’ın CHP'den korktuğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Neden saldırıyor? Çünkü kendisinden sonra CHP’nin geldiğini görüyor. CHP’den korkuyor. İstediği kadar eleştirebilir. Gece de büyük ihtimalle rüyasında en çok beni görüyordur" diye konuştu.
ANKARA - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Genel Merkez’de basın mensuplarının 2021 yılına yönelik sorularını yanıtladı. Darbe tartışmalarını değerlendiren Kılıçdaroğlu, “20 Temmuz’dan sonra Türkiye bir sivil darbenin zaten içindedir. Hem sivil hem askeri darbeye karşıyız” dedi.
Erdoğan’ın CHP’ye yönelik eleştirilerine de “Söyleyecek hiçbir şeyi yok. Gündem yaratamıyor. Birisini düşmanlaştırması lazım, onun için de en kolay olan, iktidara en yakın olan CHP. Kendisinden sonra CHP’nin geldiğini gördüğü için saldırıyor. Korkuyor Erdoğan, CHP’den korkuyor. İstediği kadar eleştirebilir. Gece de büyük ihtimalle rüyasında en çok beni görüyordur” dedi.
Kılıçdaroğlu, Boğaziçi Üniversitesi kapısına takılan kelepçe için, “Darbe döneminin o kelepçeden daha güzel fotoğrafı olabilir mi?” derken, Sağlık Bakanının SMA hastaları için kampanyaya “kirli kampanya sözlerine, “Umudun önüne para konulmaz. Acı olan ise bunun bir hekim tarafından dillendirilmesidir” eleştirisi getirdi.
Yarın seçim olacak gibi çalıştıklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Bütün hazırlıklarımız var. Kimsenin endişesi olmasın. Çok güzel projelerimiz var. Müthiş ama, Türkiye’yi sarsacak güzel projelerimiz var. Bunları kamuoyu ile paylaşacağız” dedi. Kılıçdaroğlu’nun sorulara yanıtları özetle şöyle oldu:
TÜRKİYE YÖNETİLMİYOR: Mutfaklarda yangın var. İnsanlar perişan. Her soruna çözüm ürettik ve her sorun için hükümetin önüne çözüm koyduk. Eksik ya da yanlış bulabilirler ama onlar da çözüm koysunlar. Çözemiyorlarsa demeliler ki biz Türkiye’yi yönetemiyoruz. Türkiye yönetilmiyor. Bakınız ekonomide aldıkları kararlar, taban tabana ters. Bir dönem geliyor faizi düşürelim, bir dönem faizi artıralım. Döviz yükselsin, döviz düşsün. Ekonomiyi neden dövizle faiz arasında bir eksene oturttular. Bu ülkenin büyümeye, istihdama, üretime ihtiyacı yok mu?
HALKTAN YANA YÖNETSELER, TEFECİLERİN KUCAĞINA OTURMAZLARDI: İşsizlik gerçekten yakıyor. Artık yeter diyoruz, çözüm üretin. 18 yılda Türkiye Londra’daki bir avuç tefeciye hizmet eder hale geldi. Soruyorum, 18 yıldır ülkeyi yönetiyorsun. 19. yıla girdik. Nasıl olur da 83 milyon vatandaşı Londra’daki bir avuç tefeciye teslim ettin. Dünyanın en yüksek faizini ödüyoruz, neden? Halktan yana mı yoksa bir avuç tefeciden yana mı davranacak ülkeyi yönetenler? Halktan yana yönetseler işsizlik olmazdı, tefecilerin kucağına oturmazdı hükümet, kimse adalet sorunu var mı diye sormazdı.
VATANDAŞA SAHİP ÇIKANLARA OY VERİN: Türkiye’nin çözülemeyecek hiçbir sorunu yoktur. Sorunu çözecek olan insanın kimliği önemlidir. Sorunu çözecek insan halk gibi yaşamalıdır. İşsizlik varsa odaklanmalıdır. Adalet, adalet, adalet diyecektir. İsrafa izin vermeyecektir. 13 uçakla gezmeyecektir. 3 bin korumayla gezmeyecektir. Vatandaşları arasında ayrım yapmayacaktır. Hiçbir kadına vitrin süsü demeyecektir. Kendi vatandaşına hakaret etmeyecektir. Her türlü eleştiriyi saygıyla karşılayacaktır. Demokrasiye inanacaktır. Demokrasinin erdemini, bütün İslam dünyasına da anlatacaktır. Bu topraklar bir çocuk yatağa aç giriyorsa, o gece uyumayacaktır. Sorunu çözecek insanın nitelikleri budur. Vatandaşlara sesleniyorum, bu vatandaşlara sahip insanlara oy veriniz, yanında durunuz. Biz 2021’de sorunu çözecek insanların siyasette yükselmelerini istiyoruz. Vatandaşın da artık yeter demesini bekliyoruz.
ŞU AN TÜRKİYE BİR SİVİL DARBENİN İÇİNDEDİR, HEM SİVİL HEM DE ASKERİ DARBEYE KARŞIYIZ: (Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un 27 Mayıs’la ilgili açıklamasının ardından darbe ) 20 Temmuz’dan sonra Türkiye bir sivil darbenin zaten içindedir. Biz hiçbir darbeyi savunmadık. Demokrasinin bu noktaya gelmesinin temelinde darbeler vardır. Darbelere karşı çıkmak hepimizin ortak görevidir. Ama biz hem askeri hem sivil darbelere karşıyız. Şu an Türkiye bir sivil darbenin içindedir. 12 Eylül’de Kenan Evren ve arkadaşları ne yaptıysa, 20 Temmuz’dan sonra bunlar da onu yaptılar. 15 Temmuz’u fırsat bilip OHAL ilan ettiler, OHAL koşullarında anayasayı değiştirdiler, şimdi o darbe koşulları aynen devam ediyor. Biz sivil darbeye de karşıyız. Erdoğan’ı eleştirmeye kaç kişi cesaret ediyor, Evren’i kaç kişi eleştirebiliyordu. O zaman da parlamento askıya alınmıştı, şimdi de buna yakın bir tablo var. Hem sivil hem askeri darbeye karşıyız.
GECE DE MUHTEMELEN RÜYASINDA EN ÇOK BENİ GÖRÜYORDUR: (Başbuğ’un açıklamalarının muhalefetin erken seçim çağrıları ile ilişkilendirilmesi) Erdoğan’ın CHP’yi hedefe koyup eleştirmesini anlıyorum. Çünkü söyleyecek hiçbir şeyi yok. Gündem yaratamıyor, var olan sorunları çözemiyor. Birisini düşmanlaştırması lazım, onun için de en kolay olan, iktidara en yakın olan CHP. Bu acizliğini, yönetemediğini, sorunların altında kaldığını gösteriyor. İstediği kadar saldırsın. Neden saldırıyor? Çünkü kendisinden sonra CHP’nin geldiğini görüyor. Korkuyor Erdoğan, CHP’den korkuyor. Neden, çünkü CHP iktidara geldiğinde devletin nasıl yönetileceğini sadece 83 milyon değil, bütün dünya görecek. İsrafla, yolsuzlukla nasıl mücadele edilir, vatandaştan alınan her verginin her kuruşunun hesabı vatandaşa nasıl verilir bunları görecek. Bütün dünya görecek. Erdoğan bunlara tahammül edemiyor. İstediği kadar eleştirebilir. Gece de büyük ihtimalle rüyasında en çok beni görüyordur. Muhalefeti bu işin içine katmak acizlik. Darbeci bize hesap soruyor. 20 Temmuz darbesini yapan sensin kardeşim. Ülkede düşünce özgürlüğü yok, yolsuzluklar soruşturulmuyor. Rüşvet alanın büyükelçi atandığı bir yerde neden söz edeceksiniz? Muhalefeti eleştirmek en kolayı. Eleştirmelerinden memnunuz, bu sayede doğruları geniş kesimlere anlatma fırsatı buluyoruz. Ama bir şeye cesaret edemiyorlar. Televizyonda karşımıza çıkmaya cesaret edemiyorlar. Çünkü kimin doğru, kimin yalan söylediği ortaya çıkacak.
PARTİ KAPATMA OLABİLİR, DARBE DÖNEMİNDEYİZ; HER ŞEY YAPILABİLİR: HDP’nin kapatılması çağrısı ve AK Parti’nin buna ses çıkartmaması… Bu AK Parti ile MHP arasındaki bir sorun. Oturup konuşsunlar. Bizim görüşümüz, anayasa açık, siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurudur. Parti kapatılabilir mi, kapatılabilir. Darbe dönemindeyiz, her şey yapılabilir. Ama doğru değil, demokratik standartları geriye götürür, var olan demokrasi kırıntısını da bitirir. Siyasi partilere her türlü eleştiriyi yaparsınız ama kapatma yoluna giderseniz bu doğru değil.
DARBE DÖNEMİNİN O KELEPÇEDEN DAHA GÜZEL BİR FOTOĞRAFI OLABİLİR Mİ? (Boğaziçi kampüsü kapısına kelepçe takılması) Türkiye, sivil darbenin içindedir. YÖK, 12 Eylül darbe hukukun sonucudur. Bugün devam ediyor. 12 Eylül darbecilerinin yasal düzenlemeleri hala yürürlükte. O dönem rektör nasıl atanıyorsa, bugün de aynı şekilde atanıyor. İstediğini Erdoğan rektör atıyor, tek şartı var, partili olması lazım, Erdoğan’ı alkışlaması lazım. Bilimsel özerkliğe önem vermemesi lazım. Görevi bu. Bu niteliklere sahipse rahatlıkla rektör atanabilir. Akademisyenlerin bildiri yayımlaması sonucu o akademisyenler üniversiteden atılıyorsa, geçmişte yaşanan darbenin Türkiye’de yaşandığını gösterir. Bir üniversitenin bir bilimsel, yönetsel ve mali özerkliğinin olması lazım. Bunlar varsa üniversite diyoruz. Darbe döneminin o kelepçeden daha güzel fotoğrafı olabilir mi? 20 Temmuz darbesinin fotoğrafı. Üniversite kapısına kelepçe vuruyorsunuz! Erdoğan, iktidara geldiğinde rektörleri üniversiteler seçiyordu. Üç adaydan birini cumhurbaşkanı seçiyordu. 20 Temmuz’dan sonra seçim kaldırıldı. 12 Eylül darbesi ile 20 Temmuz darbesi arasında hiçbir fark yok.
TÜİK, TAYYİP’İ ÜZMEYEN İSTATİSTİK KURUMU: 18 yılın sonunda Türkiye, ekonomik ve sosyal buhranla karşı karşıya. Toplumun alın teri ile geçinen kesimi, fatura ödemek zorunda kalıyor. Siyasi tercih böyle. Geniş kitleler, bu tercihe karşı çıkıyorlarsa, oylarını ve tercihlerini değiştirmek zorundadırlar, demokrasinin gereği budur. Kendilerini açlığa ve yokluğa mahkûm eden bir partiye destek vermeliler. Ak Parti şöyle yapıyor. Bazen espri içinde arkadaşlara ifade ediyorum, espri içinde; Tayyip’i Üzmeyen İstatistik Kurumu, TÜİK diye. TÜİK’e talimat veriliyor, enflasyonu o oranda açıklıyor. Siz Merkez Bankası Başkanı’nı dediğimi yapmadı diye görevden alıyorsanız, bunu yapmayan TÜİK’i de alırsınız. Gerçek enflasyon, yüzde 36,7, TÜİK’in açıkladığı yüzde 14,6. Vatandaşın yüzde 51,4’ü, yüzde 30’un üzerinde diyor. Bilim insanlarının rakamıyla, vatandaşınki aynı. Farklı olan TÜİK’in rakamı. Ezilen sınıflar biraz daha ezilecek, görünen tablo o. Fatura tümüyle oraya çıkacak.
PARLAMENTER SİSTEMLE İLGİLİ ÇALIŞMA YAPIYORUZ: Güçlendirilmiş parlamenter sistemle ilgili çalışmamız var. Parti içinde de dışında da görüşlere başvuruyoruz. Sadece biz değil. Gelecek Partisi yaptı, Millet ittifakını oluşturan diğer partiler de çalışmalarını yapıyorlar. Belli olgunluğa eriştikten sonra belki ittifakı oluşturan partiler bir ortak metin çıkarabilirlerse, Türkiye’nin önüne çok güzel bir metin konulmuş olacak. Bütün siyasi partiler bizim için değerlidir. Hangi siyasi parti yapar gönderirse, teşekkür ederiz. AK Parti de yapar gönderirse teşekkür ederiz. HDP yapıyor mu çalışma bilmiyorum ama yapıp gönderirse, memnun olurum.
BEN İTTİFAKIN SÖZCÜSÜ DEĞİLİM, BİR ARAYA GELİR KARAR VERİRİZ: (Millet ittifakının ismi parlamenter sistem ittifakı olabilir mi, böyle genişleyebilir mi?) Ben ittifakın sözcüsü değilim. Bir araya gelir karar veririz. Güçlendirilmiş parlamenter sistemle ilgili yaklaşımını, önümüzdeki günlerde her partinin başkanı kamuoyuyla paylaşacak. Sayın Akşener, bildiğim kadarıyla ilk grup toplantısında anlatacak. Bizim çalışmamız sürüyor. Güçlendirilmiş parlamenter sistem konusunda hemen oturalım, açıklayalım diye bir şey yok. Olgunlaşması lazım. Sonuçta bir ittifak, oturacak ve üzerinde çalışacak. Belli bir olgunluğa ulaştıktan ve genel başkanlar evet dedikten sonra genel başkanlar bunu kamuoyuyla paylaşabilirler. Önemli olan niyet. Bu gidişin, gidiş olmadığını, felaket zincirine yol açtığını görmemiz lazım. Eskiye dönelim değil. Darbe hukukundan arınmış birinci sınıf demokrasinin uygulandığı bir ülke olmak zorunda Türkiye.
DEMOKRAT PARTİ’NİN İTTİFAKTAN AYRILDIĞI İDDİASI ASPARAGAS: (Demokrat Parti, Millet İttifakı’ndan ayrıldı mı?) Hiç endişeniz olmasın, herhangi bir sorun yok. O haberleri belki Erdoğan’ı beslemek için yapıyorlar ama hepsi asparagas. Sayın Genel Başkan’la 3-4 gün önce birlikte yemekteydik.
ERDOĞAN’IN İSTİFA ETMESİ LAZIM: (Merkez Bankası’nın faiz artışı) Sağlıklı bir demokraside Erdoğan’ın o koltuktan inmesi gerekir. Faiz düşerse enflasyon düşecekti. Tam tersi oldu. O nedenle Merkez Bankası Başkanı’nı görevden aldın. Yeni bir kişiyi getirdin, o faiz arttırdı. İstifa etmesi lazım. Ama istifa edemez, çünkü kendini iktidara mahkum hissediyor. İktidardan gitmenin maliyetini o çok iyi biliyor. Erdoğan, tefecilere mahkum oldu.
KENDİNİ BAŞARILI GÖSTERMEK İÇİN DAMADI FEDA ETTİ: Ekonomide yapılması gereken en ivedi konu derhal Ekonomik ve Sosyal Konseyi’n toplanması. Sorunu yaşayana sormazsanız, nasıl çözüm üretecesiniz? Ama kibri görüş almaya izin vermiyor Erdoğan’ın. Zaaf olarak görüyor bunu. Ekonomik Konsey 5 Şubat 2009’dan beri toplanmadı. 2021’deyiz. Şimdi damadını da tasfiye etti. Bütün sorunu sırtına yıktı. Damadın suçu yok ki, talimatı Erdoğan veriyordu. Ama kendini başarılı göstermek için damadı feda etti. Sorunu çözemezler. Bilgi ve kapasiteleri yok, öngörüleri yok. Dünyayı okuyamıyorlar. Ekonominin e’sinden bile habersiz Erdoğan. Ekonomi tahsili görmüş! İyi ki başka bir tahsil görmedi.
KARA PARAYI AKLAYAN ÜLKE OLDUK: (Vergi Barışı) O kadar acz içindeler ki fuhuş paralarından, uyuşturucu paralarından, insan kaçakçılığından elde edilen paraları Türkiye’ye vergisiz nasıl getiririz, arayışı içindeler. Kanun çıkartıyorlar, buralardaki paraları getirmeleri için. 21. Yüzyılın Türkiye’si, kara parayı aklayan ülke haline geldi. Rüşvetçilerin, kaçakçıların parası… Vergi cennetlerinden gelecek paraya yüzde 30 vergi kesilecekti. Buraların belirlenmesi için kararname çıkacaktı. 2006’dan beri çıkmıyor. Neden çıkmıyor? Erdoğan, bu soruya neden bir türlü yanıt vermiyor. MASAK önüne koyar hemen. Erdoğan devlette vergi cennetlerini temsil edecek eleman kalmadı diyorsa, ben hemen listeyi gönderirim.
MÜTHİŞ, TÜRKİYE’Yİ SARSACAK PROJELERİMİZ VAR: (Erken seçim) Seçimlerle ilgili öngörü var mı? Türkiye’de bir öngörüde bulunmak mümkün mü? Kimsenin, önümüzdeki ay ne olacağını bilme şansı yok. Öngörü için sağlıklı planlama lazım, elimizde bir veri olması lazım. Bir öngörüde bulunmak mümkün değil. Biz yarın ya da 2023’te seçim olacakmış gibi çalışıyoruz. Bütün hazırlıklarımız var. Kimsenin endişesi olmasın. Çok güzel projelerimiz var. Müthiş ama, Türkiye’yi sarsacak güzel projelerimiz var. Bunları kamuoyu ile paylaşacağız. Bunların hazırlıklarını yapıyoruz. Türkiye bu badireden nasıl çıkar, bunun altyapıları, görseller dahil üzerinde çalışılıyor. (Seçimde kaybetmeniz durumunda kişisel kariyeriniz için ne düşünüyorsunuz) Kişisel kariyerim için herhangi bir düşüncem yok. Özel bir kariyer peşinde değilim. Kişiselleştirmek karakterime de uygun değil. Benim sorunum Türkiye. Türkiye huzura kavuşursa bundan daha büyük mutluluğum olamaz. Herkesin iş aş sahibi olduğu bir Türkiye. Biz de rahat ederiz o zaman.
KAMULAŞTIRMA İNTİKAM DUYGUSUYLA YAPILMAZ; MALİYET, KAR VERİLECEK, MESELE BİTECEK: (Hazine garantili projeler nasıl iptal edilecek?) Türkiye’yi bu yükten kurtaracağız ama bunu derken haksızlık yapacak değiliz. Maliyetini çıkaracağız önce. Kaça mal ettin? Devlette bu işin uzmanları var. Maliyeti çıkar, sonra TOBB’a sorulur, makul bir kar konulur. Parasını, kar marjını ödeyip kurtaracaksınız. Türkiye, torunlarımız büyük bir yükten kurtulmuş olacak. İntikam duygusuyla yapmayacağız. Siyasette intikam olmaz. Hukukun üstünlüğü neyi öngörüyorsa öyle yol alınır. Bu ihaleler bir kere yasalara aykırı yapıldı. Bunların ayrıntıları değerlendirilir. Kimseyi mağdur etmeyiz. Maliyet, artı makul karı vereceğiz, mesele bitmiş olacak.
TÜRKİYE CUMHURBAŞKANI ARMAĞAN EDİLEN UÇAĞA BİNMEZ: Fuat Oktay uçak sayısını açıklamış, ben 13 diyordum, 8 uçakmış meğer. Biri Katar’ın bağışladığı. Bu yüzden Katar Emiri’ne minnet borçlu. Türkiye Cumhuriyeti gibi bir devletin tepesinde oturan vatandaş armağan edilen uçağa binmez ya, devleti bu kadar aciz duruma soktular. Anlamakta zorlanıyorum ama bunu da yaptılar.
VARLIK FONU DENETİM RAPORU PANDEMİ NEDENİYLE GECİKMİŞ, PES: Türkiye Varlık Fonu denetim raporu Meclis’e pandemi nedeniyle gelmemiş. Pes. Aklın alacağı bir şey mi? Yalan söyleyecekseniz bari, akla uygun söyleyin. Covid oldu deyin denetim kurulu. Toplumun bile gülümseyerek söylediği yalanlardan siyasetin kaçınması lazım.
UMUDUN ÖNÜNE PARA KONULMAZ: (Sağlık Bakanının SMA hastaları için kampanyaya “kirli kampanya” sözleri) Umut her zaman değerlidir. Umudun önüne para konulamaz. Para, umudu desteklemek zorundadır. Acaba karşı çıkanlar, kendi çocukları aynı pozisyonda olsa karşı çıkarlar mı? Başkasının çocuğunu kendi çocuğu gibi görmeyen insan, devleti sağlıklı yönetemez. O annelerin durumunu o beyler biliyor mu? Para her şey değil, insandır esas olan. Parayı öncelerseniz, insanın sorunları ikinci sıraya düşer. Acı olan ise bunun bir hekim tarafından dillendirilmesidir.
AŞIYI KİM NE ZAMAN OLACAK, ONU KONUŞMALIYIZ: Aşı konusunda benim açıklama yapmam doğru olmaz, Aşı gelirse oluruz. Karşı çıkmak doğru değil. Kararı doktorlar verir. Çin aşısı mı başka bir aşı mı daha iyi, kötü? Bunu tartışmak yerine, kim ne zaman aşı olacak, bunu tartışmalıyız. 5 maskeyi dağıtamayan iktidar var. Aşılar geldi, kim olacak? Köydeki ne zaman olacak, mahalledeki ne zaman olacak? Aşıların dağıtımı nasıl olacak? Bunları bilmiyoruz. Toplumun önüne bir aşı takvimi koymak zorundalar. Maske takvimi koyamadılar, bari bir aşı takvimi koyun.
SÖZLÜ SINAVLA İLGİLİ GEREKİRSE GENELGE YAYIMLARIZ: (Belediyelere alında sözlü sınav iddiası) Sizden duyuyorum, sorarım, varsa kesinlikle doğru bulmam. Bana kalsa mülakatı kaldırırım, KPSS’den kim yüksek aldıysa ona göre ihtiyaç karşılanır. O konuda Seyit Bey’e söyleyelim, gerekirse biz bir genelge yayımlarız.
SON 10 YILDA EN BÜYÜK DEĞİŞİMİ YAŞAYAN PARTİ CHP: (Fikri Sağlar’ın türbanlı hakim açıklamaları) Gereksiz bir tartışma, herhangi bir değerlendirmem de yok. Türkiye’nin gündeminde olmayan bir tartışmayı Türkiye’nin gündemine getirmenin hiçbir mantığı yok. Sayın Sağlar’ın açıklamaları bizim partimize zarar vermez. Son 10 yılda en büyük değişimi yaşayan parti CHP’dir. Erdoğan, bunu sindiremiyor. CHP, sokaktaki vatandaşın partisidir. Erdoğan’ın dokunamadığı bütün kesimlere CHP dokunuyor. Taşeron işçilerin sorununu biz çözdük. Asgari ücreti belediye olarak onlardan fazla veriyoruz. CHP’li belediyeler, Erdoğan’ın dışarıdan aldığı borcun faizinden daha düşük faizle borç alıyor. Erdoğan, bunların dillendirilmesini istemiyor. CHP artık 2021 yılının en güven veren partisidir. Söylediği her söz, eleştirileri doğrudur.
GİRGİN DETAYLI AÇIKLAMA YAPACAK: (CHP’li Girgin hakkında Pınar Gültekin cinayeti ile ilgili babasına davadan vazgeç dediği iddiası) Bir iftira var. Sonuna kadar gidin ve hesabını sorun. Ses kaydı, HTS varsa onu isteyin. Milletvekili milletvekilliğinden istifa ederim dedi. Daha ne desin! Partileri, partilerin üyeleri üzerinden, şöyle ya da böyle suç işleyen üzerinden yargılamak doğru değil. Bir suçu tümüyle partiye yıkmak kadar yanlış bir şey yok. Kişi suç işlemişse savcının harekete geçmesi ve gereğini yapması lazım. Partinin de gereğini yapması lazım. Gereğini yapıyor muyuz, yapıyoruz. Bu kadar basit. (Gültekin’le ilgili iftirayı! kim atıyor?) Önümüzdeki günlerde bu konu ile ilgili detaylı açıklama yapılacak, hiç meraklanmayın.
PARTİMİZ GAYET İYİ SORUN YOK: (Yeni parti kuracağını açıklayan Muharrem İnce’nin istifa dilekçesi genel merkeze ulaştı mı?) Bilmiyorum. Genel Merkez’den kim ayrıldı, kim ayrılmadı, her an bilemiyorum. Partimiz gayet iyi, herhangi bir sorunumuz da yok.