Kılıçdaroğlu'ndan KKM eleştirisi: Böyle ballı börek bir sömürü mekanizması dünyanın hangi ülkesinde var?
Kılıçdaroğlu, KKM uygulamasını eleştirdi. Hesap sahiplerinin aldıkları faiz karşılığında hiç vergi ödemediklerini belirten Kılıçdaroğlu, "Böyle bir sömürü mekanizması hangi ülkede var?" dedi.
DUVAR - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Seçim, tek başına; bir siyasal iktidara meşruiyet kazandırmaz… Var olan saray iktidarı meşru bir iktidar değildir. Beka sorunu budur işte. Siyasal iktidarın ahlaki ve siyasi meşruiyetini kaybetmesidir. Çünkü bu meşruiyeti kaybettiği andan itibaren emperyal güçlerin oyuncağı haline gelir ve gelmiştir de. Tehdit unsuru haline gelmiştir” dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Genel Merkezi’nde CHP Kadın Kolları’nın düzenlediği “Eşitlik Gelecek” programına katıldı. ANKA'nın haberine göre Kılıçdaroğlu burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:
HANGİ YÜREK BUNU KALDIRABİLİR: 21 yıldır tek başına ülkeyi yöneten siyasal bir iktidar neden bugüne kadar bu sorunları çözmedi... Neden kadınların hakkını teslim etmedi. İşsiz sayısı arttı, yoksul sayısı arttı, insanlar dilenir noktaya geldiler, ekmek kuyruklarından tutun marketlerde en ucuz ne satılıyor onun arayışına girdiler. Pazar artıklarından yararlanmak ve o artıkları toplamak için annelerin fotoğraflarını zaman zaman gazetelerde görüyoruz. Pazar artığını toplayan bir annenin evine gidip, yemek yapıp, çocuklarının karnını doyurması için çaba harcaması, acaba hangi yürek bunu kaldırabilir? Hangi siyasi anlayış bunu kaldırabilir?
CHP’nin kadın il başkanları olarak bu tabloyu, toplumun her kesimine; her evdeki kadına, sokaktaki kadına, caddedeki kadına aktarmak zorundasınız. 21 yıldır iktidarda olan bir parti sorunların kaynağı haline geliyorsa, çok daha vahim.
Adalet ve ahlak anlayışı olmayan bir siyasal iktidar, ülkeyi yönetirken sorunları çözebilir mi? Adalet ve ahlak anlayışı olmayan bir siyasal iktidarın dünyanın hiçbir ülkesinde, hiçbir sorunu çözmediğini hepimiz biliyoruz. Devletin dini adaletse, ahlak adalete kardeş bir kavramsa, nasıl oluyor da adaletten ve ahlaktan uzak bir siyasal iktidarın sorunları çözmesini bekliyoruz. 21 yıldır eğer Türkiye bir sorunlar yumağına dönüşmüşse, sadece kadınlar açısından söylemiyorum bunu ben, 85 milyon için söylüyorum. Bir sorular yumağına dönüşmüşse ve bu sorunlar yumağı içinde milyonlarca insan gelecek endişesi taşıyorsa, kadın ve erkeğiyle; o zaman oturup düşünmemiz gerekiyor. Sadece düşünmek mi, hayır. Her bir evi tek tek gezip, her bir kadına yaşadığı sorunları ve o sorunların nasıl çözülmesi gerektiğini anlatmak zorundasınız. Anlatmazsanız CHP’nin kadın kolları ve il başkanı olarak görevinizi yapmamış sayılırsınız.
İKTİDARIN AHLAKİ MEŞRUİYETİ YOK: Biz 6 siyasi liderin imzaladığı Ortak Mutabakat Metninde çıkaracağımız ilk kanunlardan birisi siyasi ahlak kanunuydu. Siyasi ahlakın olmadığı bir yerde hiçbir sorun çözülmez. Siyasi ahlak nedir? Bu da bir başka soru. Eğer siz siyasi ahlak, devleti yöneten kurumun ahlaki meşruiyetini sorgulamaktır. Siyasi meşruiyetini sorgulamaktır. Ahlaki ve siyasi meşruiyeti olmayan bir siyasal iktidarın sorun çözme şansı yoktur. Örneğin, rüşvet aldığını bildiğiniz bir kişinin 85 milyonun da ‘Şu kişi rüşvet aldı’ diye bildiğiniz bir kişinin, bir ülkeye TBMM’yi temsil etmek üzere büyükelçi atanması, o siyasal iktidarın ahlaki ve siyasi meşruiyetinin olmadığını gösterir. Bunu anlatmak zorundasınız. Anlatmazsanız olmaz. Örnek vereceksiniz. Türkiye Cumhuriyeti Devletini temsil edecek, arabasında bayrağını taşıyacak olan bir büyükelçi eğer rüşvet almışsa, onu büyükelçi olarak tutamazsınız, tuttuğunuz andan itibaren iktidarın ahlaki ve siyasi meşruiyeti yok demektir.
MEŞRUİYETİ OLMAYAN SİYASAL İKTİDARIN ÜLKENİN SORUNLARINI ÇÖZME ŞANSI YOKTUR: Parlamentoda kürsüye çıkıp, anayasanın gereği olarak ‘Ben devleti yönetirken, tarafsız olacağım’ diye namusumuz ve şerefimiz üzerine yemin ediyor ve gereğini yapmıyorsak, gereğini yapmayan kişinin ahlaki ve siyasi meşruiyeti sorgulanır. Çünkü açıkça ben anayasanın gereğini yapmıyorum, yapmayacağım diyor. Ahlaki ve siyasi meşruiyeti olmayan bir siyasal iktidarın ülkenin sorunlarını çözme şansız yoktur ve çözemez zaten. Adaletten güç alır, ahlaktan güç alır bir siyasal iktidar. Çünkü ahlakın özü, ahlaklı davrandığınızda topluma güven vermiş olursunuz. Evet, bu insan asla yolsuzluğa bulaşmaz, kirli bir insan değildir. Güven vermiş olursunuz. CHP’lilerin temel görevi; konuşurken, anlatırken karşıdaki kişiye o güveni vermektir. Her biriniz kadın olarak gittiğiniz alanda o güveni vermek zorundasınız.
'BÖYLE BİR SÖMÜRÜ MEKANİZMASI DÜNYANIN HANGİ ÜLKESİNDE VAR'
Kılıçdaroğlu, Anayasa’nın 73’üncü maddesini okuyarak, herkesin mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlü olduğuna dikkat çekti. Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kur korumalı mevduat (KKM) uygulamaya kondu. Vergi veriyorlar mı? Bu rakamı lütfen not alın. Bugüne kadar KKM sahiplerine ödenen faiz 717 milyar lira. 717 milyar lira KKM sahiplerine ödenen para, faiz. Diyeceksiniz ki ‘E parası var, faiz alıyor.’ Ne dedik, herkes mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür. 717 milyar liraya faiz geliri elde edenler bir kuruş bile vergi ödemediler. Eğer bir toplumun bir avuç zümresi, yani sayıları 1 milyonu bile bulmaz. 84 milyon insandan topladığın vergiyi faiz olarak öder ve ondan sıfır vergi, yani hiç vergi almazsan, vergi almayan siyasal iktidarın hem anayasayı çiğnediği, hem ahlaki ve siyasi meşruiyetinin olmadığını kabul edersiniz. Yoktur böyle bir şey.
717 milyar dolar para ödeyeceğim, faiz. Bu devlete beş kuruş vergi ödemeyecek. Ama ekmek alırken vergi ödeyeceksiniz. Musluğu açarken dört çeşit vergi ödeyeceksiniz. Elektrik düğmesine basarken beş çeşit vergi ödeyeceksiniz. Sizin fakir veya zengin olmanızın hiçbir önemi yok… Yani şu anda saray hükümetinin ahlaki ve siyasi meşruiyeti yoktur. Yönetiyorlar, evet. Ama meşru değildir, ahlaki değildir. Yasal değildir, hukuka uygun değildir, anayasaya uygun değildir. Bunları bilmek ve anlatmak zorundasınız. Götürüp parayı bankaya yatırıyor, dolarlarını, eurolarını, milyarlarını. Bir döviz, faiz, vergi garantisi veriyorsunuz. Almayacağım diye. Böyle ballı börek, böyle bir sömürü mekanizması dünyanın hangi ülkesinde var. Açıkça 85 milyon insan sömürülüyor.”
'BU AHLAKİ ÇÜRÜMEDİR'
Kılıçdaroğlu sığınmacılar konusunda da şunları söyledi:
“Özellikle sınır illerinde görev yapan il başkanı arkadaşlarım, gideceksiniz. Sınır namustur diye bir tabela var, göreceksiniz. Buraya, bu siyasal iktidarın namusunu sorgulamaya geldim diyeceksiniz. Eğer hudut namustur diye burada yazıyorsa, bu hudutlar neden yol geçen hanı. Neden milyonlarca insan elini ve kolunu sallayarak Türkiye’ye girebiliyor? Türkiye yol geçen hanı mı, herkesin gelip at koşturduğu bir alan mıdır? Eğer bir siyasal iktidarın ahlaki ve siyasi meşruiyeti yoksa, sınırları koruyamaz. Neden? Çünkü parasını veren geçiyor. Neden? Çünkü yolsuzluk artı meşru hale geldi. Namuslu insanın suçlandığı, yolsuzluk yapanın da el üstünde tutulduğu bir rejimi ve düzeni yaşıyoruz. Siz bunları kadın olarak anlatmak zorundasınız. Bütün kadınlara anlatmak zorundasınız. Anlatmazsanız olmaz. Güvenle anlatmalısınız, bilgiye dayalı anlatmalısınız. Kaç sığınmacının geldiği belli zaten. Ama gizliyorlar, açıklamıyorlar. Kaçakların sayısını ise hiç bilmiyoruz. Hiçbir sınırımız güvenli değil. Hiçbir sınırımız güvenli değil ve hiçbir sınırımızda da bu sınırdan sığınmacı gelmez diye bir güvencemiz yok. Parasını veren gelir. Yolsuzluk meşrulaştıysa, oradaki insan da ‘Ben enayi miyim?’ diyor. Ben de paramı alacağım diyor. En yukarıdaki köşeyi dönüyorsa, ben de döneceğim diyor. En yukarıdaki yolsuzluk yapıyorsa, ben de yolsuzluk yarım diyor. Yolsuzluk almayı ve rüşvet almayı kendisine hak görmeye başlıyor. Bu nedir biliyor musunuz? Ahlaki çürümedir.”
Kılıçdaroğlu, Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcı olduğunu hatırlatarak, Türkiye’de adalet kavramının unutulduğunu ve Anayasa Mahkemesi kararlarının “en alttaki hakim tarafından uygulanmadığını” söyledi. Kılıçdaroğlu, “Anayasa Mahkemesi kararlarını en alttaki hâkim ‘Ben senin kararlarını uygulamıyorum’ deme cesaretini gösteriyorsa, artık o siyasal iktidarın ahlaki ve siyasi meşruiyeti yoktur” dedi.
'ERDOĞAN'IN MAL VARLIĞI NEREDE?'
Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Eğer yukarıdaki temiz değilse. Devleti yöneten temiz değilse ve kirliyse, devleti yöneten her türlü yolsuzluğu meşru gören noktaya gelmişse, artık o ülkeyi sağduyu ile yönetemez. Ne diyordu Erdoğan? Bu can bu tende kaldıkça papazı asla alamazsın. Hepimiz alkışladık. Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı bir başka ülkenin bizim yargı kararlarını sıfıra indirme gibi düşüncesine açıkça karşı koymuş, üstelik canını da ortaya koymuş. Ne kadar sürdü, 1 hafta. Sonra ne oldu? ‘Bak senin mal varlığını araştırırım, papazı ver’ dedi. Götürdü, papazı teslim etti. Kirliliğin hangi boyutlara ulaştığını bilmeniz lazım, yolsuzluğun hangi boyutlara ulaştığını bilmeniz ve bunları anlatmanız lazım. Erdoğan’ın mal varlığı nerede? Türkiye’de değil, yurt dışında...”
'SEÇİM BİR SİYASAL İKTİDARA TEK BAŞINA MEŞRUİYET KAZANDIRMAZ'
Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeleri yaptı:
“Ben bunları attım ya, biliyorum şimdi havuz medyası diyecek ki, ‘Olur mu, bunlar seçimle geldi.’ Seçim, tek başına; bir siyasal iktidara meşruiyet kazandırmaz. Diyecekler ki örnek var mı? Var tabi. 1980 darbesinden sonra, 82 Anayasası halk oyuna sunuldu. Oranları vereyim size. O darbe anayasasını kabul edenlerin oranı yüzde 91,37. Yani bu ülkenin yüzde 91’i darbe anayasasına evet dedi. Hayır diyenlerin oranı yüzde 8,63. Ben o yıllarda İstanbul’da kamu görevlisiydim, hayır diyenlerden birisi de benim. Bu yüzde 8’inci içinde ben de varım. Ama az önce söyledim, salt halkın oyunu aldım diye onu kimse meşru kabul etmez. Meşruiyet sıradan bir kavram değildir. Toplumun seni kabul etmesi lazım. Toplumun aldanmayan kesiminin seni kabul etmesi lazım. Duyguları, inançları sömürülmeyen kesimin seni kabul etmesi lazım. Benim duygularımı sömürüyorsan, inancımı, kimliğimi sömürüyorsan, onun üzerine kendi saltanatını kuruyorsan, bu ona meşruiyet kazandırmaz. Meşruiyet farklı bir kavramdır... Var olan saray iktidarı meşru bir iktidar değildir. Beka sorunu budur işte. Siyasal iktidarın ahlaki ve siyasi meşruiyetini kaybetmesidir. Beka sorunu bu demektir. Çünkü bu meşruiyeti kaybettiği andan itibaren emperyal güçlerin oyuncağı haline gelir ve gelmiştir de. Tehdit unsuru haline gelmiştir.”
'BUNU DA MI DIŞ GÜÇLER YAPTI?'
Bu arada Kemal Kılıçdaroğlu, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin ton başına 6 bin lira olarak açıkladığı mısır alım fiyatları ile ilgili Twitter hesabında açıklama yaptı. Kılıçdaroğlu’nun paylaşımı şöyle:
“Açıklanan yıllık resmi enflasyon yüzde 58… Mazotun fiyatı yüzde103 arttı. Son 5 ayda gübreye gelen zam ortalama yüzde 90… Ama mısır üreticisine bu yıl verilen fiyat artışı sadece yüzde 5.3… Erdoğan’a sormak gerekiyor. Bunu da mı dış güçler yaptı? Bu kararı alırken hiç mi vicdanınız sızlamadı…” (HABER MERKEZİ)