Kim doğru söylüyor: Binlerce Türkiye vatandaşı Almanya’dan gönderilecek mi? 

FAZ, Almanya’da iltica başvurusu kabul edilmeyen binlerce Türk'ün geri gönderileceğini yazdı. Dışişleri ve Dezenformasyonla Mücadele Merkezi haberi yalanladı. Çünkü haber tamamen yanlış anlaşılmıştı.

Fotoğraf: Reuters
Google Haberlere Abone ol

Almanya’da ulusal çapta yayın yapan Frankfurter Allgemeine (FAZ) gazetesi, cuma günü, iltica başvurusu reddedilen binlerce Türk vatandaşının, kademeli olarak ülkelerine geri gönderileceği haberini verdi. Haberde, Alman ve Türk hükümetlerinin aylarca süren görüşmeler sonunda anlaştığı, bu anlaşma kapsamında önce iltica başvurusu reddedilen 200 kişinin, sonra da her hafta aynı durumda olan 500 Türk vatandaşının uçaklarla Türkiye’ye gönderileceği yazıyordu. 

Kulağa distopik gibi gelse de bu büyük bir haber ve elbette haber, Türkiye’de de FAZ’dan alıntılanarak kullanıldı. Ancak, haber burada pek çok açıdan yanlış anlaşıldı. Kimi sosyal medya kullanıcıları Almanya Türkleri ülkeden atıyor zannetti. Kimileriyse Almanya’dan Türkiye’ye gönderilecek kişilerin Suriyeli veya Afgan olduğunu ‘düşündü’ ve “Geri geliyorlar, inanılmaz” gibi ırkçı yorumlar yaptı. 

Akşam önce Türk Dışişleri Bakanlığı, peşinden de İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi haberi yalanladı. 

FAZ’ın ‘özel haber’ini uzun uzun yazmaya gerek yok, tüm ayrıntılar buradan okunabilir. Sakince okunursa aslında çok açık olan bu haberin neden bu kadar yanlış anlaşıldığı, pek çok kişinin hukuki bir süreç olan iltica prosedürünü bilmemesinden kaynaklanıyor olabilir. İyi ihtimal bu. 

Ancak, haberin yanlış anlaşılmasına neden olan bir neden daha var, o da ne yazık ki yabancı ve göçmen düşmanlığı!

HABERDE SÖZÜ EDİLEN SIĞINMACILAR KİMLER?

Türkiye ve Almanya arasındaki anlaşmayı üç A4 sayfası büyüklüğündeki ‘özel haber’iyle duyuran FAZ ve akşam saatlerinde anlaşmayı doğrulayan Almanya Federal İçişleri Bakanı Nancy Faeser, aslında başka bir şeyden söz ediyordu. Ama önce haberde kimlerden söz edilmediğine bir bakalım. 

Birincisi haberde Almanya’da vatandaşlık alan, oturma veya çalışma hakkı olan Türk vatandaşlarından söz edilmiyor. Yani, kimilerinin anladığı gibi Almanya’da yaşayan tüm Türk vatandaşları uçaklara konulup kademeli olarak ülkeden deport edilmeyecek. Haberin şoke etmesi, kulağa distopik gelmesi muhtemelen bu yanlış anlamadan kaynaklanıyor. Paniğe gerek yok: Yasal olarak Almanya’da bulunma hakkı elde etmiş Türkiye vatandaşları Almanya’da kalmaya devam edecek. 

İkincisi haberde, açık bir şekilde 'iltica başvurusu kabul edilmeyen Türk vatandaşları' deniyor ve hiçbir şekilde Almanya’ya sığınan, örneğin Suriye veya Afganistan gibi üçüncü ülke vatandaşlarından söz bahsedilmiyor. Fakat işte buna rağmen haber, sosyal medyada ırkçı hezeyanlara yol açtı. Kimileri Almanya’nın ülkelerinde bulunan Suriye veya Afgan vatandaşlarını Türkiye’ye yollayacağını zannetti. Sebep? İşte burası bizi ne yazık ki yabancı ve göçmen düşmanlığına çıkarıyor. Ama belki kimi göçmenlerin Türkiye’nin Avrupa sınırında oradan oraya atılması, boğulacakları bilinse de Ege’de botlarının geri itilmesi, istendiği zaman sınır kapılarına yığılmaları ve siyasi pazarlıklarda rehine haline gelmeleri de bu ırkçı hezeyanları besliyordur. 

SIĞINMACI KİME DENİR?

Gelelim haberde aslında kimlerden bahsedildiğine… Haberin başlığında konu zaten açık, “Almanya yüzlerce sığınmacıyı Türkiye'ye sınır dışı ediyor” yazılmış.

Fakat madem anlaşılmadı, burada sığınmacı kimdir ve kime denir sorularını yanıtlamak lazım. Uluslararası Af Örgütü'nün tanımı şöyle: 

“Sığınmacı, ülkesinden ayrılmış olan, zulüm ve ağır insan hakları ihlallerinden korunmak için başka bir ülkeye sığınan, ancak hukuki anlamda henüz mülteci olarak kabul edilmeyen ve sığınma başvurusunun sonucunu bekleyen kişidir. Sığınma talep etmek bir insan hakkıdır. Bu da herkesin sığınma talebinde bulunmak üzere başka bir ülkeye girmesine izin verilmesi gerektiği anlamına gelir."

Almanya’da ise sığınma yani iltica süreci Dublin Prosedürü’ne göre işletiliyor. 'Handbook Germany' sitesinde “Nasıl iltica başvurusu yaparım?” sorusuna şu yanıt veriliyor: “İltica prosedürü sırasında, bir kişinin Almanya'da sığınma hakkı alıp almadığı kararlaştırılır. İltica prosedürünün nasıl işlediği İltica Yasası’nda düzenlenmiştir. İltica prosedürü birkaç adımdan oluşur: İltica başvurusu, Dublin kontrolü, görüşme, karar. İltica prosedürü resmi olarak iltica başvurusu ile başlar. Ancak, iltica başvurusunda bulunabilmeniz için önce kayıt olmanız gerekir. Bu kayda Asylgesuch denir.”

ALMANYA’DA KAÇ TÜRK VATANDAŞI SIĞINMACI VAR?

FAZ’ın özel haberinde, Almanya'daki bu durumda olan 13 bin 500'den fazla Türk vatandaşının ülkeyi terk etmesi gerektiği yazıldı.

Habere göre geçen yıl (2023), Türk sığınmacıların sayısı bir önceki yıla göre yüzde 150'den fazla artarak keskin bir yükseliş gösterdi. Geçen yıl toplamda 62 bin 624 Türk vatandaşı Almanya’ya iltica başvurusu yaptı. Böylece Türkiye, Almanya'daki menşe ülkeler arasında Suriye'nin ardından ikinci sıraya yükseldi. Bu yıl ise rakamlar düşmeye başladı ve Türkiye, Afganistan'ın ardından üçüncü sıraya geriledi. Haberde Türk vatandaşlarının sığınma başvurularının sadece yüzde 13'ünün kabul edildiği belirtildi ve “Bu da Türkler için koruma oranının Suriyeliler ya da Afganlardan çok daha düşük olduğu anlamına geliyor” denildi. Geri gönderilmek istenenler, işte bu yüzde 13’e giremeyen, iltica başvuruları çeşitli sebeplerle kabul edilemeyen kişiler.

Peki, kim bunlar? Tartışma yaratan bu haberin detaylarına bakalım. Türkiye’den Almanya’ya göçün önemli bir nedeni olarak, 'resmi enflasyonun yüzde 80'in üzerinde olduğu kötü ekonomik durum' gösterildi. FAZ muhabirleri, 2023’ün ikinci yarısında Türkiye’den başvuru sayısının belirgin bir şekilde artmasını, “Bu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeniden seçilmesinin muhalefet destekçileri arasında yarattığı umutsuzluk hissiyle ilgili” sözleriyle yorumladı ve şöyle devam etti: 

“Devlet baskısının sürekli olarak yüksek düzeyde seyretmesinin yanı sıra, Şubat ayında meydana gelen yıkıcı deprem de göçün önemli bir nedeni oldu. Depremzedelere 10 binden fazla kişiye kısa süreli vize verilmiş ve bu kişilerden bazıları daha sonra Almanya'ya iltica başvurusunda bulunmuştur. Ayrıca, Türklerin Sırbistan için vizeye ihtiyaç duymaması ve bu nedenle yalnızca bir sınırı, genellikle Macaristan sınırını geçmeleri göçü kolaylaştırmıştır.”

SIĞINMACILARIN YÜZDE 84’Ü KÜRT

Haberde ayrıca, Türkiye’den sığınma talebinde bulunanların sayısındaki artışın sebeplerinden birinin ülkedeki 'Kürt olgusu' olduğu yazıldı ve 2023 yılında sığınma başvurusu yapanların ‘yüzde 84'ünün Kürt olduğunun belirtildiği’ yazıldı. Haberde bu konudaki yorum şöyle: “Türkiye'nin güneydoğusundaki Kürt bölgelerinde yoksulluk, siyasi baskı ve Türk devletine yabancılaşma özellikle yüksek.”

İşte, cuma günü Türkiye’de kimilerini şoke eden, Türk Dışişleri Bakanlığı ve İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin yalanladığı haberde söz edilen kişiler bunlar: Türkiye’den zulüm ve ağır insan hakları ihlallerinden korunmak için kaçtıklarını belirterek sığınma isteyen kişiler. 

Alman İçişleri Bakanı Nancy Faeser, X platformdaki resmi hesabından doğruladığı anlaşma da bu. “Alman İçişleri Bakanı anlaşmayı doğrularken, Türk Dışişleri neden inkar ediyor?”, kafa karışıklığına da tüm bu yanlış anlaşılmalar neden oldu.  

Oysa Bakan Faeser’in, Berliner Morgenpost gazetesine verdiği ve anlaşmayı 'büyük ilerleme' diye tanımladığı demeç de gayet açıktı. İçişleri Bakanı, “Türkiye'ye geri dönüşlerin daha hızlı ve etkin bir şekilde gerçekleştirilebilmesini ve Türkiye'nin Almanya'da kalmasına izin verilmeyen vatandaşlarını daha hızlı bir şekilde geri almasını sağladık. Bu, düzensiz göçün sınırlandırılması yönünde atılmış bir adımdır” dedi. Bakan, ‘düzensiz göç’ten söz ediyordu. 

FAZ, pazar günü aynı konuda ikinci bir haber yaptı. Haberde Türkiye ve Almanya arasındaki bu anlaşmanın kimi siyasi çevrelerde tepki çektiği belirtildi ve şöyle dendi: “Yeşiller ve SPD'li politikacılar, yüzlerce sığınmacının bundan böyle hızlı bir şekilde ülkelerine sınır dışı edilmesini öngören anlaşmayı eleştirdi. Eleştirilerin odağında Türkiye'de yoksulluk ve siyasi baskıyla karşı karşıya olan Kürtlerin sınır dışı edilmesi yer alıyor.”

Sonuçta FAZ’ın haberi hafta sonu boyunca iki ülkede tartışma yarattı ama sebepleri epey farklıydı.