Kimse kimseyi kandırmasın: Elde var sıfır
Hayati ya da iddialı olunan hiçbir konuda Türkiye’nin “bir şeyler elde ettik” diyebileceği bir sonuç yok. Görüşmelerden çıkan sonuç koskoca bir hiç.
Günlerdir beklenen NATO zirvesi ve daha önemlisi Joe Biden - Recep Tayyip Erdoğan görüşmesi nihayet gerçekleşti. Herhangi bir sonucun çıkmasını bekleyen var mıydı bilinmez ancak belirli konuların gündeme geleceği ve bu konularda görüşmelerin nasıl olabileceği konusunda günlerdir yazılıp çiziliyor(du).
“Büyük buluşmanın” gerçekleştiği şu günlerde yaşanan birkaç gelişmeyi sırlayalım önce:
- Türkiye İdlib’te bulunan Suriyelilere Türkiye kimliği vermeye başladı, Suriye bu adımı kınadı.
- Afrin’de bir hastaneye bombalı saldırı yapıldı. Türkiye’de basın saldırıyı YPG’nin yaptığını öne sürdü.
- TSK ve Suriye ordu mevzileri arasında küçük çaplı çatışmalar ve top atışları yaşandı.
- Türkiye Ukrayna’ya Siha sattı, Polonya ile satış anlaşması imzaladı.
- Geçtiğimiz günlerde bir yetkilisini Şam’a gönderdiği öne sürülen Suudi Arabistan’ın veliaht prensi Muhammed Bin Selman’ın Beşşar Esad ile ilişkileri geliştireceği öne sürüldü.
- BAE güvenlik birimlerinin Türkiye’de hükümeti sarsan açıklama / iddialarda bulunan Sedat Peker ile görüşme yaptığı açıklandı.
- İsrail, Suriye’nin orta ve güney bölgelerindeki bazı hedeflere Lübnan hava sahası üzerinden saldırıda bulundu.
- İranlı bir yetkili Suriye’de bulunmaya devam edeceklerini ifade etti.
- İsrail’de yeni hükümet güvenoyu alarak göreve başladı.
- İran’da seçimler yapılacak.
Bu listenin bir kısmı doğrudan bir kısmı da dolaylı olarak Erdoğan - Biden görüşmesi ile ilgili sayılabilir. Öyle ya birisi küresel güç, diğeri küresel güç olma iddiasında bir cumhurbaşkanı tarafından yönetilen bölgesel güç arasında yapılan bir görüşme. Eh bütün bu konular ele alınmıştır, Türkiye görüşlerini ortaya koymuştur ve ağırlığı kabul gören bir partner olarak bundan sonra bu başlıklarla ilgili majör roller üstlenecektir.
Oysa öyle değil. Ve zaten öyle olmaması bile bizim açımızdan durumun vahametini ortaya koyuyor.
Konuşulması gerekenlere birkaç başlık daha eklememiz gerekiyor:
- Fethullah Gülen('in iadesi) meselesi
- Kürtlerin Suriye’deki durumu
- Afganistan’daki pozisyonumuz ve gelecekteki olası pozisyonumuz
- Biden’ın Ermeni Soykırımı kararı
Açıklamalara göre konuşulanlar neler?
- S400 meselesi
- F35 meselesi
Hayati ya da iddialı olunan hiçbir konuda Türkiye’nin “bir şeyler elde ettik” diyebileceği bir sonuç yok.
Tam tersi Afganistan’da polisliğe talibiz onun için bile naz yaptıkları belli. Eğer yeterince ikna edici olabilirsek o görevi burnumuzu sürterek verecekler. Bu gerçekleşirse olan gençlerimize olacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarında “Taliban’ın da onay vermesi” gibi bir ifade var. öyle olsa bile Kore zamanında olduğu gibi gençlerimiz yine bilmedikleri coğrafyalarda ölecekler.
ABD Suriye’de "Türkiye’nin kaygılarını dikkate almadan" kendi politikalarını devam ettirecek. Kürt treni yol almayı sürdürecek. Türkiye’nin kırmızı çizgi olduğunu belirttiği her şart ihlal edilmeye devam edecek. Bunun sonucu içeride baskının daha da artması olabilir.
Erdoğan S400 meselesinde geri adım atılmayacağını söyledi. Bu, ABD’nin de geri adım atmayacağı anlamına geliyor. O halde aksiyon ve macera dolu bölümler gelecek demektir. F 35’ler ile ilgili de bir gelişme yok.
Halkbank gibi meselelerin ise ele alınıp alınmadığı belli değil. Ama zaten buralara gelene kadar çok sayıda daha önemli başlık vardı.
Görüşmelerden çıkan sonuç koskoca bir hiç. Türkiye elbette ABD ile her konuda uzlaşmak zorunda değil. Ancak görüşmelere giderken bizatihi iktidar sözcüleri tarafından yaratılan hava “ABD’nin yumuşama beklentisiydi.” Öyle olmadığı görüldü. Yani kısaca “elde var sıfır” diyebiliriz.