YAZARLAR

Kinofobi: Yasa çıkartmayın tedavi olun

“Kinofobi bir hastalıktır ve “Tüm fobilerde olduğu gibi, köpek korkusunun şiddeti de kişiden kişiye önemli ölçüde değişebilir.” Bir kişi sadece büyük köpeklerden korkuyor olabilir. Kinofobikler hayvan hakları savunucularını çıplaklık-sevici, cinsi sapıklık sevici falan sanacak kadar gerçek dünyayla ilişkisini kesmiş müptezeller de olabilirler.

Son dönemlerin en Orwellvârî yasası 7527 Sayılı, Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, temmuz ayının son günlerinde TBMM’den geçerek yasalaştı. Hayvanları koruma kanunu altında hayvan katliamına cevaz veren bir yasa başka nasıl tanımlanır ki? Korurken katletmek, katlettiğin canlının, ötanaziyi (eu, "iyi, güzel"; thanatos, "ölüm”) tercih ettiğini varsaymak başlı başına bir psikiyatrik sorun olsa gerek. Neyse, bu iş The Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders’ı (DSM) (Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı) hazırlayan American Psychiatric Association’ın (Amerikan Psikiyatri Birliği’nin) işi.

Ashley Marcin, Healthline (18 Eylül 2018) What You Should Know About Cynophobia (Kinofobi Hakkında Bilmeniz Gerekenler) başlıklı makalesinde kinofobinin ABD’de nüfusun yüzde 7 ila 9'unu etkilediğini belirtiyor. Hastalık, yukarıda zikrettiğim DSM-5TR’de resmî olarak tanınacak kadar yaygın. Marcin, tedavi gören kişilerin yaklaşık üçte birinin, köpeklere veya kedilere karşı mantıksız bir korkuya sahip olduklarının altını çizer.(1)

Türkiye’deki kinofobik oranı acaba kaç? Muhtemeldir, ABD’yi sollarız. Aklıma gelmişken, unutmadan, yazayım. Bakın Yem Sanayi Türk A.Ş. eski müdürü Ömer Lekesiz Yeni Şafak’ta ne demiş hayvan hakları savunucuları için “Şu sahne soytarıları Batılılara köpeklik etmede yüksek(!) dereceli bir alışkanlık kazandıkları için mi çocukları, kadınları, ihtiyarları parçalayan kudurgan sokak köpeklerine kendi karındaşlarından daha fazla sahip çıkmakla kalmıyor, bu sorunun halli için gayret gösterenlere de ahlaksızlıkta şirretleşmiş bir dille, kuduz olmuş bir köpek hiddetiyle saldırıyorlar?... Batıcı bir müptezel olmadığımız için köpek-seviciliğin nasıl bir duygu olduğunu elbette bilemeyiz, belki köpekler bilir ama köpek dilini bilmediğimiz için sonuç yine değişmez.”(2)

Lekesiz dayıya göre “Öte yandan bu sahne soytarılarının sadece köpek-sevici olmadıkları, aynı zamanda çıplaklık-sevici, cinsi sapıklık sevici de olarak, buldukları her fırsatta dini değerlere ve dindarlara sataştıklarını, küfür içinde yaşamayı ilericilik sandıklarını, kısaca insanlık vasatını dibe çekmeye çalışan şerli her düşüncenin taşıyıcısı olduklarını da unutmamamız gerekir.”

Bir idrak yolu enfeksiyonu ve ağız ishalidir ki Lekesiz dayıdaki, düşman başına, şöyle devam eder muhterem “Heyhat ki heyhat! Batıya köpeklik etmeyi çağdaşlık, miadını doldurmuş marksizmin nostaljisini yapmayı solculuk, kendi halkına düşman olmayı kemalistlik sananların dünyasında yaşamıyor muyuz?” He canım, sen getir üstünü.

Ne diyorduk, “Kinofobi bir hastalıktır ve “Tüm fobilerde olduğu gibi, köpek korkusunun şiddeti de kişiden kişiye önemli ölçüde değişebilir.” Bir kişi sadece büyük köpeklerden korkuyor olabilir -bilmem belki de, Allah vermeye, köpeklerin öldürülmesini istemeyenlerin Batılılara köpeklik yaptıkları sanrısıyla debeleniyor da olabilir- canlı köpeklerin yanında rahatsız olabilir, ancak köpekleri fotoğraflarda veya TV şovlarında görme konusunda sorunu olmayabilir. Hadi, Lisa Fritscher’in Coping with Cynophobia or the Fear of Dogs (Kinofobi veya Köpek Korkusu ile Başa Çıkma)(3) makalesinde yer almayan bir madde de ben ekleyeyim; kinofobikler hayvan hakları savunucularını çıplaklık-sevici, cinsi sapıklık sevici falan sanacak kadar gerçek dünyayla ilişkisini kesmiş müptezeller de olabilirler. Ben yazamam, korkarım da keşke Fritscher, Coping with Fascism and Fundamentalizm başlıklı bir makale yazsa da okusak.

Aubrey Bailey, What Is the Fear of Dogs? (Cynophobia)(4) başlıklı makalesinde kinofobinin terleme, baş dönmesi, mide bulantısı/ağrısı, nefes darlığı, uyuşukluk, üşüme ve yaklaşan kıyamet hissi gibi semptomlarının olduğunu belirtiyor.

***

Kinofıbi İttifakı’nın inadıyla 7527 Sayılı, Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun sonunda Meclis’te kabul edildi. Böylece Kanunun 1. maddesinin ilk fıkrasında yer alan “Kanunun amacı;” ibaresine -bu ifadeden sonra gelmek üzere- “insan, hayvan ve çevre sağlığı gözetilmek kaydıyla” ibaresi eklendi. 3. maddesinin birinci fıkrasının (f) ve (j) bentleri (k) bendinde yer alan “ve hayvanların rehabilite edileceği” ibaresi, "hayvanların sahiplendirilinceye kadar barındırıldığı ve rehabilite edildiği” şeklinde değiştirildi. Sahipsiz hayvan kavramı sahipli hayvanlar dışında kalan evcil hayvanlar olarak değiştirildi ve sahipli hayvan “Bir kişi, kuruluş, kurum ya da tüzel kişilik tarafından sahiplenilen, bakımı, aşıları, periyodik sağlık kontrolleri yapılan ve Bakanlık veri tabanına kaydedilen ev hayvanları" olarak tanımlandı. Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi yürürlükten kaldırılarak, (d) bendinde yer alan “hayvanlara bakan veya bakmak” ibaresi “hayvanları sahiplenmek” şeklinde ve (j) bendinde yer alan “ve güçten düşmüş hayvanların korunması” ibaresi “hayvanların sahiplendirilinceye kadar bakılmaları” şeklinde değiştirildi. Kanunun 6. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “3285 sayılı Hayvan Sağlığı Zabıtası Kanununda öngörülen durumlar dışında” ibaresi “kanuni istisnalar hariç” şeklinde, üçüncü fıkrasında yer alan “çevreye olabilecek” ibaresi “insan ve çevre sağlığı için oluşabilecek” şeklinde ve “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı” ibaresi “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı” şeklinde, dördüncü fıkrasının son cümlesi aşağıdaki şekilde ve altıncı fıkrasında yer alan “hayvanlara bakan veya bakmak” ibaresi “hayvanları hayvan bakımevi kurarak sahiplenmek” şeklinde değiştirildi.

Kanunun İkinci Kısım Dördüncü Bölüm başlığında yer alan “Öldürülmesi” ibaresi “Ötanazisi” şeklinde ve 13. maddesinin başlığı “Hayvanların ötanazisi” şeklinde değiştirildi. Maddeye birinci fıkrasından önce gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklendi ve mevcut ikinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “Öldürme esas ve usulleri” ibaresi “Öldürme ve ötanazi işlemine ilişkin esas ve usuller” şeklinde değiştirildi. Kanunun 14. maddesinin birinci fıkrasının (h) bendinde yer alan “Tıbbî” ibaresi “Kanunî ve tıbbî” şeklinde değiştirilerek, fıkraya aşağıdaki bent eklendi. 24. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “ve bu suretle bulundurduğu” ibaresi “veya sahiplendiği” şeklinde ve fıkranın son cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirildi. Kanunun 28. maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde yer alan “ikinci” ibaresi “dördüncü” şeklinde, (j) bendinde yer alan “hayvan başına iki bin” ibaresi “hayvan başına altmış bin” şeklinde ve aynı bentte yer alan “idarî para cezası.” ibaresi “; (o) bendine aykırı davrananlara hayvan başına elli bin Türk lirası idarî para cezası.” şeklinde değiştirildi ve ikinci fıkrasında yer alan “hayvan koruma gönüllüsü,” ibaresi madde metninden çıkarıldı. Kanunun 28/A maddesinin ikinci fıkrasına “birinci” ibaresinden sonra gelmek üzere “, ikinci ve üçüncü” ibaresi eklenmiş ve yedinci fıkrasında yer alan “hayvan koruma gönüllüsü,” ibaresi madde metninden çıkarıldı. Kanunun ek 1. maddesinin başlığı “Yerel yönetimlerin sorumluluğu” şeklinde değiştirilerek, birinci fıkrasında yer alan “büyükşehir ilçe belediyeleri ile diğer” ibaresi madde metninden çıkarıldı, fıkraya “korunması ve” ibaresinden sonra gelmek üzere “sahiplendirilinceye kadar” ibaresi, ikinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “olmayan belediyeler” ibaresinden sonra gelmek üzere “ile il özel idareleri” ibaresi eklendi ve fıkranın üçüncü ve dördüncü cümleleri ile üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirildi. Kanunun geçici 4. maddesi “Büyükşehir belediyeleri, il belediyeleri ve nüfusu yirmi beş bini aşan belediyeler 31/12/2028 tarihine kadar ek 1. maddenin birinci fıkrasında belirtilen hayvan bakımevlerini kurmakla ve mevcut bakımevlerinin koşullarını iyileştirmekle yükümlüdür.” şeklinde tadil edildi. Belediyelerin 31/12/2028 tarihine kadar birinci fıkra gereğince hayvan bakımevleri kurmak, rehabilitasyon işlemlerini gerçekleştirmek ve sahipsiz hayvanlara sahiplendirilinceye kadar bakmak için kesinleşmiş en son bütçe gelirlerinin binde beşi oranında kaynak ayırmalarına karar verildi.  Kanunun; 5. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “veya ona bakan” ibaresi, dördüncü fıkrasında yer alan “ve kontrollü hayvanları bulundurma ve” ibaresi ile 17. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “ev hayvanları ile” ibaresi metinden çıkarıldı.

Okurken sıkıldınız mı; belki de okumadınız yukarıdaki paragrafı? Ama onlar, bu yasaları çıkarırken hiç sıkılmadılar; hatta utanmadılar da.

Keyifli günler…


NOTLAR: 

(1) Cynophobia: Understanding Fear of Dogs (healthline.com)

(2) Sahne soytarılarının sefaleti | Ömer Lekesiz (yenisafak.com)

(3) Coping With Cynophobia or the Fear of Dogs (verywellmind.com)

(4) Fear of Dogs (Cynophobia): Causes and Treatment (verywellhealth.com)


Mete Kaan Kaynar Kimdir?

1972 yılında Ankara’da doğan Prof. Dr. Mete Kaan Kaynar, Hacettepe Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun oldu. Yüksek lisans ve doktorasını aynı bölümde tamamladı. Çalışmalarına bir süre Westminster Üniversitesi, Centre for Study of Democracy’de misafir araştırmacı olarak devam etti. Halen Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Siyaset ve Sosyal Bilimler Anabilim Dalı öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Türkiye siyasî hayatı ve kurumlarının yapısı, tarihsel dönüşümü, işlev ve işleyişlerini konu edinen çeşitli makale ve kitapların yazarlık ve editörlüklerini yapmıştır. Bunun yanında muhtelif gazete, dergi ve haber platformlarındaki güncel yazılarına da devam etmektedir. Mete Kaan Kaynar, Ankara Dayanışma Akademisi Kooperatifi (ADA), Bilim, Sanat Eğitim, Araştırma ve Dayanışma Derneği (BİRARADA), Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) 5 Nolu Şube ve Özgür Üniversite gibi kuruluşların gönüllüsü, Devrim Deniz, Umut Nazım ve Ekin Eylem’in babasıdır.