YAZARLAR

Kırıkkale, hep kalbi ‘gırıg’ mı kalacak?

İlk isminin “Kırıkkal” olmasından mıdır Kırıkkalelilerin ara ara kalbinin kırıklığı bilinmez ama “yayaların yoldan, arabaların kaldırımdan gittiği” bu şehrin barındırdığı güzellikleri görünce eminim kalbiniz coşacak, yüzünüz gülecek.

“Çocukluğumuz Kırıkkale’de geçti. Dünyanın en berbat yeri. (...) Her sabah uyandığımızda Türkiye’de olmadığımız için şükrediyoruz.”

Hemen Kırıkkaleliler kızmasın! Bu sözler bana değil, “Collateral” dizisindeki Berna isimli karaktere ait. Hatta bu diziden haberdar olmadan önce Ekşi Sözlük’te “Kırıkkale dünyanın en berbat yeri” diye bir başlık olduğunu ve altına da yirmi sayfa yazı yazıldığını görünce inanın ben de çok şaşırdım. Gerçi yıllar önce Beşir Atalay’ın aday gösterildiği Kırıkkale’yi beğenmeyerek “kıytırık il” yorumunu yaptığı ses kayıtlarını hatırlayanlar vardır aranızda. Bu sözlerden sonra “Kıytırıkkale” diye başlıklar atılmasına çok bozuldu Kırıkkaleliler ama bu “tabii ki” oy oranlarına hiçbir şekilde yansımadı. Hatta komedyen Baturay Özdemir’in “Çocukluğumun bir kısmı Kırıkkale’de geçti. Küçük il, küçük il. 250 bin insanın medeniyetten kaçış projesi gibi” sözlerine daha çok kızılmış olabilir. Gerçi Türkiye’de daha vahim örneklere şahit oluyoruz ya neyse...

“Kırıkkale Belediyesi” ismini kullanan bir Twitter hesabından yapılan paylaşımların bazıları...

GIRIGGALE VE GALDIRIMLARI

Her ne kadar ismini Kırıkköyü ile Kaletepe’nin kısaltılmasından aldığı söylense de Osmanlı arşiv belgelerinde bu bölge “Kırıkkal” olarak geçiyor. Zamanla da “Kırıkkale” hâline geliyor. Malumunuz ülkenin ortasına doğru gittikçe “k” harfinin kullanımı gitgide azalıyor. Adında en çok “k” harfi olan ilimizde de bu durum geçerli. Birine “Nerelisin?” sorusuna “Gırıggaleliyim” cevabını alırsanız şaşırmayın. Gerçi Kırıkkaleliler de “Kırıkkale... Kırıkkale... Hangisiydi?” gibi ikinci soruya şaşırmıyorlar. Bir de onların kaldırımdan değil de yolda yürümesine şaşırmazsanız iyi olur. Ben eskiden bu özelliğin Bilecik’e haiz olduğunu sanırdım, meğer anavatanı Kırıkkale’ymiş. Hatta “yayaların yoldan, arabaların kaldırımdan gittiği şehir” olarak biliniyor. Öyle ki kaldırımdan giderken arkanızdan bir korna sesi duyabilir ve kaldırımdan gelen bir arabanın “Yoldan gitsene gardaşım” demesine de şahit olabilirsiniz. Geçmişte belediye seçimlerinde billboard’larda “Kırıkkale’yi kaldırımla tanıştırdık” diye propaganda yapıldığını okuduğumda baştan inanmadım, gerçekmiş!

SİLAHA ADINI VEREN ŞEHİR

Silahları oldum olası sevmem, korkarım da... 1997’deki mühimmat fabrikasındaki patlamada yaşananları okumak bile bu korkumun haklı olduğunu göstermeye yetti bana. Bu şehirde belediyenin “Silaha adını veren şehir” yazılı bir anıtı bulunması acaba Kırıkkalelilerin göğsünü kabartıyor mu? Bir yandan ilin sanayisi de buna dayalı. 1920’lerde İmalatı Harbiye Fabrikası, top ve mühimmat fabrikaları şehirleşmenin çekirdeğini oluşturmuş. Sayısı artan fabrikalar işçi sayısını, işçiler mahalleleri, mahalleler şehri büyütmüş. Kendisi de Kırıkkaleli olan Prof. Dr. Sadık Tural’ın verdiği bilgilere göre, 1970-1980 döneminde Makine Kimya fabrikalarında çalışan idealist ustalar emekli olmuş veya geldikleri yerlere ya da başka şehirlere göçmüşler. Tam da bu yıllarda şehrin sosyal ve kültürel yaşamında da değişimler başlamış. Meyve bahçeleri içindeki evleriyle şirin bir Anadolu kasabası olan Kırıkkale farklı bir yapılaşma içine girmiş. Mesai bitiminde çay bahçelerinde işçilerin aileleriyle bira içmesinin, İspanyol paça pantolonlu erkeklerle mini etekli kızların birlikte gezmesinin yerinde şimdi yeller esiyor. Biralar evlerde içiliyor, buluşmalar gizli gizli yapılıyor. Şehre üniversite açılmasının etkileri daha önceki yazılarda anlattığım illerden çok farklı değil. Üniversiteliler de ceplerinde paraları varsa eğlenmek ya da rahat rahat gezmek için 70 kilometre mesafedeki Ankara’yı tercih ediyor. Gerçi bir arkadaşım bahsetti; Kırıkkale’de güzel bir bilardo kültürü varmış; rakibin sayı aldığında parmak şıklatılarak tebrik edildiği, aralarına yabancı biri katılsa da kısa sürede bilardo sayesinde kaynaşıldığı, saygılı ve sevgili bir kültür... Kırıkkale’nin eskiden Ankara’nın ilçesiyken 1989 yılında il olduğunu hatırlatalım ve yazımıza devam edelim.

Kırıkkale merkez

KIRIKKALE’NİN ÖZETİ

Ekşi Sözlük’te “Affirmation” isimli yazar, Kırıkkale’yi şöyle özetlemiş: “Kırıkköy, MKE Lojmanları, MKE Yüzme Havuzu Tesisleri, Tüpraş, Tüpraş kreşi, MKE Açık Hava Düğün Salonu, Yenimahalle, dolmuş, Zafer Caddesi, Çarşamba Pazarı, Kazım Karabekir Caddesi, Atatürk İlköğretim Okulu, patlama, Kırıkkale-Ankara karayolu, Kayadibi yemekleri, annanem, babannem, bayram günleri, su böreği, siyah el ve diş boyayan çekirdek, MKE Lokali, cuma eğlenceleri, çocukluğum, mutlu günlerim, annem...”

Kırıkkalelilerin birçoğu için bu özet, büyük anlam ifade ettiği kadar oradaki yaşamların ve şehrin de özeti gibi... Hatta şehirle ilgili hiç bilgi bulunmayan belediyenin sayfasındaki sanal turla Zafer Caddesi’ni bulup yolda bir aşağı bir yukarı gidebilirsiniz ama biz bu arkadaşımızın özetinden ve merkezden daha fazlasını merak ediyoruz.

YERALTI ŞEHRİ

Kırıkkale’de konut, cami, höyük, tümülüs, ören yeri, yapı olarak 143 ayrı yerde koruma altına alınmış sit alanı bulunuyor. İl merkezinde yer alan Kaletepme’de ve Kapulukaya baraj inşaatı kazılarından ortaya çıkan Etilere ait mezar taşları, çanak ve çömlek kabartmalar, mermer heykeller, lahit kapakları ve sikkeler, Hattuşaş’a seksen kilometrelik mesafede bulunan bölgenin önemli bir yerleşim merkezi olduğunu gösteriyor. İpek Yolu’nun güzergâhındaki ilin altından başlayalım dilerseniz turumuza.

Sulu Mağara

“Sulu Mağara” olarak bilinen Yeraltı Şehri, kent merkezine bir kilometre mesafede. Yapılan araştırmalarda yatay olarak gelişmiş, yarı doğal (giriş ve havuzlu salon) yarı yapay (küplü ve alt maden galerisi), düden konumlu fosil bir mağara olduğu ortaya çıkmış. Yakınında tek ya da iki katlı yapıların da bulunduğu 285 metrelik mağara, ören yeri olarak ziyarete açık.

Çeşnigir Köprüsü
ÇEŞNİGİR KÖPRÜSÜ VE EFSANESİ

Kızılırmak’ın üzerinde 13. yüzyılda yapılmış, 110 metre uzunluğunda, altı metre genişliğinde, on üç kemerden oluşan Çeşnigir Köprüsü’nün bir de büyük kemeri var. İşte o kemerle ilgili de bir efsane var. Efsaneye göre; sefere giderken Kızılırmak’ın sığ yerinden geçen padişah buraya köprü yapılmasını emretmiş. Ustalar ve mimarlar, yedi-sekiz defa köprüyü yapmaya uğraşmışlar ama her defasında ortadaki büyük kemeri tutturamadıkları için köprü yıkılmış. Neticede Rum asıllı Hıristiyan bir mimar, bu köprünün yıkılmaması ve büyük kemerin tutturulabilmesi için Allah’a gece boyunca yalvarıyor. Bir ara dalıp rüyasında kızı ile oğlunun kurban edilip onların kanı ile yoğrulan iki taşın köprüye konulması ile büyük kemerin tutturulmuş ve köprünün kurulmuş olacağını görüyor. Bu rüya üzerine adam, kızı ile oğlunu kurban ediyor; onların kanı ile yoğrulan taşları köprünün büyük kemerine yerleştiriyor ve büyük kemer tutuyor. Padişah seferden dönerken köprüyü beğeniyor ve mimarlarını çağırıyor; “Çok kısa sürede çok güzel köprü yapmışsınız” diyor. Mimarlar da “Sayenizde hükümdarım” diyorlar. Hükümdar, bu söze sinirleniyor. “Nasıl olur da siz benim sayemde yaparsınız? Bu yapılan eserler Allah’ın sayesinde yapılmıştır. Ben sizin köprünüzden geçmem” diyor. Padişah, yine Kızılırmak’ın sığ yerinden geçip otağına gidiyor.

Çeşnigir Köprüsü

Çeşnigir Kanyonu’nda, kanyonu tepeden gören cam teras, yürüyüş parkuru, tekne turu, yöresel ürünler satış alanı, yeme içme alanları da bulunuyor. Bu arada köprü, Mimar Sinan tarafından yeniden yapılmış ve sonraları köprünün ayak kısımları su içerisinde kalmış.

Hasandede Peribacaları
PERİBACALARI

Yanlış başlık atmadık, evet, Kırıkkale’nin de peribacaları var. Dünyada çok az yerde rastlanan “Kırmızı Peribacası” oluşumları, Hasandede kasabasında yer aldığı için “Hasandede Peribacaları” olarak anılıyor. Ziyaretinizi özellikle gün batımına denk getirirseniz harika bir manzarayla karşılaşabilirsiniz.

Karaahmetli Tabiat Parkı
KARAAHMETLİ TABİAT PARKI

Gezmekten yoruldunuz; piknik ya da kamp yapmak istiyorsanız Karaahmetli Tabiat Parkı’nda enerji toplayarak birçok aktivite ile burada zaman geçirebilirsiniz. Kapulukaya Barajı’nda on üç balık türü ve kıyısındaki alanda toplam altmış üç kuş türü yaşıyor. Baraj gölü nesli tehlike altındaki su samurunun da yaşam alanı. Nisan, mayıs ve haziran ayları hariç yıl boyunca, Kırıkkale’nin en önemli hobilerinden olta balıkçılığı da yapılabiliyor.

Lavanta Vadisi
LAVANTA VADİSİ

Lavanta vadileri, son zamanlarda hiç olmadığı kadar insanların ilgisini çekiyor. Uçsuz bucaksız Balışeyh Lavanta Vadisi ve Karaahmetli Lavanta Tarlaları’ndaki görsel şölende muhteşem fotoğraflar çekebilir, lavantaların arasında salıncağa binebilirsiniz. Yaklaşık otuz beş dönüm alana sahip Lavanta Vadisi’nde yöre halkının ürettiği doğal ürünlerin yanı sıra geleneksel el sanatı ürünlerinin satışının yapıldığı stantlar ve çay bahçesi yer alıyor. En ideal ziyaret zamanı temmuz ayı...

Dinek Dağı
DİNEK DAĞI VE YEŞİL VADİ

Şehrin yorgunluğundan kaçma imkânı sunan bir diğer yer de Dinek Dağı Atlı Safari ve Doğa Parkı. Göl kenarında konaklamak için bungalov evler de var. İlginizi çekiyorsa burada ata binebilir ve ok atabilirsiniz. Ha bir de yedi metrelik dev salıncaklar ve zipline bulunuyor.

Obaköy Yeşil Vadi

Yine bir başka dinlenme alanı Obaköy ve Yeşil Vadi, Ankara’dan geliş yönünde, Kızılırmak kıyısında yer alıyor. Burada benim en çok ilgimi çeken ekolojik tarım uygulamaları yapabilme imkânına sahip olmanız. Obaköy’de ayrıca akvaryum, yöresel çadır, ırmak kenarı iskeleler, ağaçlandırma alanları, yiyecek-içecek alanları, oyun ve spor alanları, yürüyüş alanı, asma köprü, padok alanı ve şelale bulunuyor. Sekiz kilometrelik Turkuaz Bisiklet Yolu, Yeşil Vadi’den başlayarak, Obaköy’e kadar Kızılırmak boyunca devam diyor.

Rahmi Pehlivanlıoğlu Müzesi
KRALLARIN RESSAMI

Kırıkkale’de, dünya çapında ün kazanmış, “Kralların Ressamı” olarak anılan Rahmi Pehlivanlı’nın doğduğu evi ve eserlerini görerek, hayat hikâyesini dinleyebileceğiniz bir müze bulunuyor. 1953-1990 yılları arasında yirmi beşten fazla kral, kraliçe ve devlet adamının portrelerini çizen Pehlivanlı’nın en ünlü tablolarından biri ise “Zina” ismini taşıyor ve 1967 yılında Vatikan yönetimi tarafından çok beğenilmiş, dönemin papası IV. Paul tarafından madalya ile ödüllendirilmiş.

Taş Mektep Hacı Taşan Kültür Merkezi
TAŞ MEKTEP VE DİĞERLERİ

“Taş Mektep” olarak bilinen Hacı Taşan Kültür Merkezi ise müzik dinletisi için mola verebileceğiniz bir yer. İki yıl bu ilde yaşadığı için Kırıkkalelilerin gururla sahiplendiği Neşet Ertaş’ın, Hacı Taşan’ın ezgilerini dinleyebileceğiniz tarihî mekânda, Bozlak Kültürü ve Abdallık geleneğine uygun organizasyonlar gerçekleştiriliyor.

Kırıkkale’nin merkezinde “Tarihi Kırıkkale Evleri” konseptinde oluşturulmuş çarşıda gezdikten sonra görebileceğiniz diğer yerler ise şöyle: Macera Park, Balışeyh-Ballı Camii ve Türbesi, Koçubaba Camii ve Türbesi, Haydar Sultan Camii ve Türbesi, Nur Camisi, Hasandede Camisi ve Türbesi, Silah Müzesi...

Yine ilde daha fazla doğal güzellik görmek isterseniz Pehlivanlı Yaylası (Balışeyh), Azgın Yaylası (Balışeyh), Gümüşpınar Yaylası (Balışeyh), Suludere Yaylası (Balışeyh), Yeşilkaya Yaylası (Balışeyh), Hodar Yaylası (Bahşılı), Bedesten Yaylası (Bahşılı), Kamışlı Yaylası (Bahşılı), Sarıkaya Yaylası (Bahşılı), Koçu Yaylası (Delice) gibi yerlere doğru da rotanızı çevirebilirsiniz

Kırıkkalelilerin Neşet Ertaş’ı gururla sahiplendiğinden bahsettik. O zaman yazımızı onun dizeleri ile bitirelim:

“Garip bülbül gibi feryat ederiz

Cehalet elinde küskün kederiz

Cahiller elinde küskün kederiz

Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz

Dünya senin vatanın mı yurdun mu?”

Not: Fotoğraflar, Kırıkkale Valiliği, Kırıkkale İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ve www.kirikkale.com.tr sitelerinden alınmıştır. Daha fazla bilgi için bu linki ziyaret edebilirsiniz.


Serpil Kurtay Kimdir?

1978 yılında Almanya’nın Esslingen kentinde doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Bilecik’te tamamladıktan sonra Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden 1999 yılında mezun oldu. 1995-2003 yılları arasında Evrensel Gazetesi’nde muhabir, istihbarat şefi ve haber müdürü olarak çalıştı. Ardından on altı yıl Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün dergisinde editörlük ve genel yayın yönetmenliği görevinde bulundu. Çeşitli dergilerde yazarlık, kitap editörlükleri yaptı, yayın süreçlerinde görevler aldı. Hâlen kitap editörlüğüne, Antalyaspor Kulübü’nün dergisinde ve Gazete Duvar’da da yazılarına devam ediyor.