Kırılma maçında kırılmak
Kazansa maç fazlasıyla da olsa zirveye oturacak ve Galatasaray'ın hata yapmasını bekleyecek olan Fenerbahçe, bir kez daha bir kırılma maçında kırıldı. Hem liderlik yarışında moral ve özgüven kaybetti hem rakibini motive etti hem de matematiği zora soktu.
Derbiler sıra dışı olayların sıradan hale geldiği özel maçlardır. Güncel formu, kadrosundaki eksikleri ya da puan tablosundaki yeri hiç fark etmez, daha az hata yapan takım maçı kazanır.
Bu yüzden derbiler, yeni denemeler yapılacak maçlar değil, takımların en iyi ezberlediği, en güçlü olduğu yönü neresiyse onu sahaya yansıtması gereken maçlardır.
Aksi halde toplar direkten döner, basit top kayıpları pahalıya mal olur, adrenalin yüzünden gereksiz kartlar görülür, kolayca savuşturulabilecek bir orta sekerek gol olur. Sezona gösterişli bir giriş yapsa da son haftalarda kendini büyük bir kaosun içinde bulan, başkanını ve teknik direktörünü gönderen, ligde son 5 maçında 3 yenilgi, 2 beraberlik alan Beşiktaş, son 5 maçını kazanan ve liderlik umuduyla sahaya çıkan formda Fenerbahçe'yi 1-0 yener.
DENGE OYUNU
Karşılaşmaya iki takım da dengeli başladı. Ne ev sahibi Beşiktaş ne maçın favorisi olarak gösterilen Fenerbahçe oyunu rakip sahaya yıkarak domine edecek tempoyu gösteremedi. Siyah beyazlılar rakibini Musrati-Salih-Gedson'dan oluşan dişli orta sahasıyla ikinci bölgede karşıladı, kazandığı toplarla da Rafa Silva ve Immobile'yi defans arkasına kaçırmayı denedi. Nadiren başarılı olduğu anlarda ise Livakovic'in kurtarışları siyah beyazlıları soyunma odasına golsüz gönderdi.
Fenerbahçe ise bu sezon ilk defa iki kanatta iki sprinter kanatla, Maximin ve Oğuz'la maça başladı. Son 5 maçtır yedek kulübesinde oturan Dzeko ilk 11'e döndü, sağ bekte ise Osayi yerine Mert Müldür tercih edildi. Hücumun yönünü sol kanat olarak belirleyen sarı lacivertliler Maximin'in bire bir kaldığı pozisyonlarda çektiği şutlarla ve Dzeko'yu defans arkasına kaçırdığı pozisyonlarla gole yaklaştı ama tabelayı değiştirmeyi başaramadı.
KİMİN DAHA ÇOK İHTİYACI VARDI?
Mourinho maç sonu açıklamasında 0-0 için değil kazanmak için oynadıklarını söyledi ama sahada görünen daha farklıydı. Vasat geçen ilk yarının ardından takımlar ikinci yarıya da aynı 11'ler ve aynı oyun anlayışıyla çıktılar. Fenerbahçe Dzeko'yla, Tadic'le, Maximin'le ve En Nesyri'yle gol pozisyonlarına girdi ama maçın neredeyse hiçbir bölümünde rakip sahaya yerleşemedi, set oyunu oynayamadı. Üstelik rakibine de bir o kadar pozisyon verdi. İlk değişikliğini 67'nci dakikada Dzeko ve Maximin'i çıkarıp En Nesyri ve Szymanski'yi alarak, yani 5 haftadır kazanan formatına dönerek yaptı. Ama dakika 67 olmuştu ve Fenerbahçe'nin 3 puana Beşiktaş'tan daha çok ihtiyacı vardı.
Siyah beyazlıların için asıl öncelik, sarı lacivertlilere yenilmemekti. İçinden geçilen durum düşünüldüğünde Fenerbahçe ile beraber kalmak da kabul edilebilir bir sonuç olabilirdi. Şampiyonluk yarışında zirveyle farkı 3'e indiren Fenerbahçe ise derbiyi kazanıp Galatasaray ile puanları eşitleyecek, ertesi gün Sivas deplasmanına gidecek rakibi üzerinde baskı oluşturacaktı. Bu yüzden son dakikalarda 3 puan için risk alması beklenen takım Beşiktaş değil, Fenerbahçe'ydi. Ancak tempoyu yükseltemeyen sarı lacivertliler, oyunu da doğal akışına bırakınca derbilerin soğuk yüzüyle karşılaştılar. Maç boyunca yakaladığı net pozisyonları kaçıran Beşiktaş, maçta baskı ve stresin artacağı dakikalara girilirken bir kenar ortasıyla öne geçti. Fenerbahçe golden sonra çift forvete dönse de artık çok geçti, En Nesyri'nin kafası da direkten dönünce sarı lacivertliler sahadan eli boş ayrıldı.
MOURİNHO'NUN DERBİ KARNESİ
Jose Mourinho ya ligde fırtınalar estirip derbilerde galibiyet alamayan vatandaşı Jorge Jesus gibi, bu maçların psikolojisini kavrayamadı ya da kendi takımının gücüne güvenmiyor. Sarı lacivertliler, rakibi böyle dalgalı dönemden geçerken, kendisi de iyi bir form yakalamışken kaliteli ayaklarıyla çok daha baskın bir oyun oynamalıydı. Rakibini galibiyet için bu kadar cesaretlendirmemeliydi.
Mourinho'nun son maçlarda buldukları şansları iyi değerlendiren Samet ve Oğuz'a daha fazla süre vermek istemesi anlaşılabilir, ama bu maç özelinde savunmada Becao gibi daha sert bir stoperin rakip hücumcular üzerine daha yıldırıcı olacağı kesin. Oğuz ve Maximin'in aynı anda başlamasının da verimli olmadığı ortada. Sağ kanattaki Oğuz topla buluştuğu ender anlarda garanti paslar vermeyi tercih etti, ancak Maximin'in yerine sol kanada geçtiğinde daha efektif oldu. Maximin'in yerine kulübeden gelen daha dinç bir Oğuz'un da daha verimli olacağı kesin. Ayrıca sağ kanatta Tadic-Osayi ya da İrfan-Osayi gibi birbirini tamamlayan ikililer varken ilk defa önlü arkalı oynayan Oğuz-Mert tercihi de tartışmaya açık.
Beşiktaş'ın sert orta saha üçlüsüne karşı Ambrabat-Fred-Tadic üçlüsünün yumuşak kaldığı da ortada. Mourinho'nun üç tane olsa üçünü de oynatacağını söylediği Szymanski'yi böylesi bir maçta 67'de oyuna alması da tutarsızlık, İsmail Yüksek'e hiç dakika vermemesi de, standardının altında bir performans sergileyen Fred'i değiştirmek için 82 dakika beklemesi de.
Maç henüz 0-0'ken çift forveti denememesi ve rakibine önde basmaması da Mourinho'nun derbilere yaklaşımı açısından olumsuz tercihler oldu.
Sonuç olarak kazansa maç fazlasıyla da olsa zirveye oturacak ve Galatasaray'ın hata yapmasını bekleyecek olan Fenerbahçe, bir kez daha bir kırılma maçında kırıldı. Hem liderlik yarışında moral ve özgüven kaybetti hem rakibini motive etti hem de matematiği zora soktu.