Kış kış cinler kış kış: 3000 sene önce Mezopotamya’da cinlerin mobilyaları
Eski Yakın Doğu’da da düşük yapma, doğum esnasında bebeğe veya anneye bir şey olacak korkusu yaygındı. Bu korkuların menşeinin Lamaštu olduğuna inanan insan ona kilden minyatür mobilya hediye ederdi.
Yaklaşık 3000 sene önce hazırlanmış bir muska şöyle bir büyü içerir: “Yatağımın başından beri bana doğru yaslanan, beni korkutup saklanmama neden olan, bana kabuslar gösteren (varlık) [...]. Kapı ve kapı kilidi (beni dinleyin): (tanrılarım) beni koruyacaklar!” (Wilhelm 1979 s. 40, Türkçe çeviri Demirdizen)
Yatak denilince akla istirahat etmek ve uyumak için bir çeşit mobilya gelir. Fakat uyuyan insan savunmasızdır. Bir de bu insan yeni doğmuş kundakta bir bebekse savunmasızlığı kat ve kat artar. Mezopotamya ve çevresinin, yani Eski Yakın Doğu ve Akdeniz’in doğu sahillerinin insanları, milattan önce ve sonrasında bir cinin bebek ve hamilelere musallat olduğuna inanırlardı. Bu inanca yaygın bir coğrafyada farklı versiyonlarda asırlar boyunca rastlayabiliyoruz. Bu cine karşı korunmak adına özellikle Mezopotamya ‘da çok sayıda çivi yazılı büyü metinleri, dualar ve muskalar günümüze kadar ulaştı. Böylece bu cinle ilgili detayları çivi yazılı metinlerden öğrenebiliyoruz. Örneğin, bir tablette şu ifadeler geçiyor:
“Gebeliğin aylarını hesaplayıp durur ve anne adaylarının kapısında pusuya yatar. Sığırları her fırsatta takip eder, öfkeli öfkeli etrafta dolaşır, delikanlıyı dua ederken, kızı oyun oynarken, (küçük) çocuğu ebenin kollarından koparır.” (Farber 2014 s. 283, Türkçe çeviri Demirdizen)
Bu metinden öğrendiğimiz kadarıyla cin sadece bebekler ve hamileler için değil, aynı zamanda büyük baş hayvanlar, genç erkekler ve büyük çocuklar için de hayati tehlike arz edebiliyordu.
LAMAŠTU İSİMLİ CİN NEREDE YAŞAR, NELER YAPAR VE NASIL ZARAR VERİR?
Tabletlerde bahsedilen cinin ismi Akadca Lamaštu (Lamaştu) idi. İsmin etimolojik anlamı tam olarak bilinmiyor. Metinlerden öğrendiğimiz kadarıyla bu cinin doğal habitatı toplumun yaşadığı yerleşim yerlerinin aksine meralar, çalılıklar, bozkırlar ve dağlardı. Lamatu’nun hayvanlarla yakın ilişkileri vardı. Zira bozkırlar ve dağlar bu cinin ve hayvanların ortak yaşam alanlarıydı. Yaklaşık 3800 sene önce yazılmış bir tablette, Lamaštu’nun yaşadığı yerde kalıp orada yabani hayvanlara süt annelik yapması dileğinde bulunulur:
“Güzel kokulu dağa tırman, […] sürüdeki hayvanları, bir yaban eşeğini, bir ceylanı kap, yabani boğaları, tekeleri, geyikleri ve dağ keçilerini; […] bozkır hayvanlarını doğurt […]!” (Farber 1987 s. 257, Türkçe çeviri Demirdizen)
Bu dua metninde kısaca Lamaštu’nun insanlardan uzak durması tavsiye edilir. Çünkü o yabani hayvanlara annelik yapamazsa kendisi insanların bebeğine annelik yapma görevini üstlenecektir. İnsanlar, bu inançla onu bebeklerinden, hamilelerden, yeni doğum yapmış annelerden, ahırlarındaki hayvanlardan uzak tutmaya çabalar. Annelik, süt annelik ve ebelik görevini yerine getiremezse Lamaštu evin drenaj borularından, açık ev pencerelerinden, kapı eşiğinden haneye tecavüz edebilir. Kanlı adet bezlerine, hayvan ve insan dışkına ve akla gelen hijyenik olmayan her şeye karşı zaafı vardır. Eve girmeyi başardığında ise sinsice hamile kadının doğuma kalan günlerini hesaplar ve pusuya yatar. Doğum esnasında ebe rolüne girer ve bebeği bu şekilde kucağına alıp, göğüslerinde anne sütü gibi biriken zehiriyle bebeği emzirir ve ölümüne neden olur. Bir başka dikkat edilmesi gereken konu ise Lamaštu’nun ağlayan bebekle bir süre ilgilenilmediği takdirde dayanamayıp bebekle kendisinin ilgilenmesidir. Sonuç olarak Lamaštu’nun gazabından kurtulamayan öncelikle bebekler ve kadınlar, ama genç insanlar ve hayvanlar da dahil olmak üzere ateşler içinde kıvranır ve yaşamlarını yitirebilirlerdi. Günümüzde lohusalık humması veya halk arasında Albastı diye adlandırdığımız bir durumdu. Çivi yazılı tabletler sayesinde binlerce sene önce Mezopotamya halklarının kendi imkanlarıyla bu kritik hastalıkla mücadelelerine şahit oluyoruz.
Peki Lamaštu bütün bu kötülükleri neden yapıyordu? Sadece anne olup evcilik oynamak mıydı amacı? Bu cinin kurbanları sadece bebekler değildi. Bebekler ve anneler çoğunlukta olsa da erkeklere ve ahırdaki hayvanlara da musallat olabilirdi.
Zira Lamaštu‘nun en temel amacı, kurbanlarının etini kemiklerinden sıyırarak yemek ve kanlarını içmekti. Başka türlü beslenemediği ve ihmal edildiği takdirde kendi kendine faaliyete geçer ve ihtıyacı olan her şeyi insanların ve hayvanların hayatlarına kast ederek ele geçirirdi. Günümüzde teşhislerini rahatlıkla koyabildiğimiz ani bebek ölümü sendromu, gebelik sonrası düşük ve yüksek ateşli ölümcül hastalıkların hepsi Eski Yakın Doğu’da Lamaštu’nun eseriydi.

LAMAŠTU’NUN DIŞ GÖRÜNÜŞÜ
Lamaštu aslan başlı, eşek kulaklı, köpek ve eşek dişli olarak tasvir edilirdi. Karın altı kuş tüylerinden oluşur. Yüzü solgun ve sarıdır. Dişleri de sarı renktedir. Kısa eteğe benzer bir giysi giyer. El ve ayak parmakları uzun kartal pençeleri şeklinde, vücudu bir leopar gibi beneklidir. Göğüsleri açık ve biriyle bir domuzu, diğeriyle bir köpeği emzirir. Pençeleriyle birer iki başlı yılan tutar.
LAMAŠTU’DAN KORUNMA
İnsanlar, evlerini Lamaštu’ya karşı muskalarla ve dualarla korurlardı. Yeni doğan bebek ve anne için evin en önemli köşesi kuşkusuz yatak odasıydı. Özellikle yatak ve beşiğin muskalarla, dualarla ve büyülerle kötülüklerden arındırılması ve temiz tutulması gerekiyordu.

İnsanlar, evin duvarlarına Lamaštu’yu tasvir eden muskalar asarlardı. Peki, insanlar bu çok korktukları cinin resmini bir de evlerine neden asıyorlardı derseniz açıklaması oldukça basit ve bir o kadar da zekice. Bu cin, o kadar dehşet saçıcıydı ki kendi görüntüsünden ödü kopardı. O nedenle çok kez insanların bu cini korkutmak için duvarlara onun tasvirlerini çizdiklerini biliyoruz. Özellikle evin içine sızdığı yerlerde, örneğin ev drenaj borularının karşısındaki duvarlara resmi çizilirdi. Ayrıca insanlar kendi yaşam alanlarına gelmemesi için bu cine ihtiyaç duyabileceği ve dilediği her şeyi sunarlardı. Günlük ihtiyaçlarını kendi başına karşılasın ve insanların yerleşim yerinden uzak mutlu mesut yaşamını sürdürsün orada yabani hayvanlarla oyalansın diye kendisine erzak, tabak çanak, kozmetik ürünleri, ayakkabı, kumaş, iğne iplik, su boruları ve çeşitli mobilyalar verilirdi.
Bütün bu detayları çivi yazılı kaynaklardan ve muskalardaki tasvirlerden biliyoruz. Zaman zaman Eski Yakın Doğu’da bulunmuş kilden yapılmış çok küçük minyatür mobilyalara rastlıyoruz. Bunların yanında yine kilden minyatür kayıklar da çokça ele geçti. Yazılı belgeler bize Lamaštu’yu defetme ritüellerinden oldukça detaylı bahsediyor:
“Sana bir yük gemisi yapacağım ve seni (bu) gemiye bindireceğim [...] […] nehiri, denizi, engin okyanusu geçmeni sağlayacağım. Seni tek bir ılgına, tek bir dala bağlayacağım. Def edildin! Defol!” (Farber 2014 s.164, Türkçe çeviri Demirdizen)
Minyatür mobilyaların ve kayıkların işlevini anlamak kolay değil. Fakat yukarıdaki ritüeli göz önünde bulundurursak akla şöyle bir soru geliyor: Bunlar Mezopotamya’da Lamaštu isimli cini defetme ritüellerinde mi kullanılıyordu? Bu gibi ritüellerde kilden figürler yapıldığını çok kez çivi yazılı tabletler sayesinde öğreniyoruz. Bu nedenle bazı akademisyenler bu minyatür mobilyaların ritüel amacıyla üretildiğini savunuyor.
Kilden minyatür mobilyalar onun için hazırlanmış diye tahmin ediliyor. Lamaštu, Albastı’nın binlerce sene önceki temsilcisi. Ama o sıradan bir cinden ziyade Eski Yakın Doğu mitolojisinin en önemli cinlerinden biriydi. Onu defetmeye yönelik hazırlanan metinleri okuyup -sadece batıl inançlardan biridir- diye düşünebilirsiniz. Ama iki noktaya dikkat etmek gerekir.Her ne kadar doğaüstü varlıklardan yola çıkılsa bile her cin defetme ritüellerinde günümüze kadar güncelliğini koruyan tıbbi tavsiyeler ve uygulamalarla karşılaşıyoruz. Örneğin, hijyen konusunda verilen evi ve insanı her daim temiz tutma önerileri bir enfeksiyon bilinci olduğunu gösteriyor. Yapılan uygulamalar günümüzde enfeksiyon kapıldığında da akla gelen tedbirlerle örtüşüyor. Bir diğer dikkat çeken nokta ise bebek kaybetme korkusu. Eski Yakın Doğu’da da günümüzde olduğu gibi düşük yapmak, ani bebek kaybı sendromu ve doğum esnasında bebeğe veya anneye bir şey olacak korkusu çok yaygındı. Bu korkular herkesin her devirde yaşadığı kaygılar ve korkular değil mi? Bu korkuların menşeinin Lamaštu olduğuna inanan insan ona kilden minyatür mobilya hediye etse çok mu olur sizce?
*Assirolog, Ruprecht-KarlsUniversität Heidelberg, Almanya