YAZARLAR

Kitap temel ihtiyaç mı?

İnsanların kitap yazma özgürlüğü, yayınlama özgürlüğü, kitaplara ulaşma özgürlüğü sınırlanamaz, bırakın sınırlanmasını kitaba ulaşmanın kolaylaştırılması, özendirilmesi için tedbirler düşünülür.

Geçen sene tam da bu vakitler yine bu konuyu yazmışım: Okur var ama kitapçı yok. Pandemi döneminde kitaba ilgi arttı, ama kitap alınabilecek, yeni kitapları görüp tanıyabilecek kanallar önemli oranda tıkandı. Zaten AVM’lere kimse girmiyor, zincir kitapçılara uğrayan yok, kapanma filan derken sokak kitapçıları da ulaşılmaz oldu; yayıncıların yeni kitaplarını okurla buluşturdukları iki önemli kanal kaldı: Marketler ve internet kitapçıları. Geçen hafta hükümet, marketlerde kitap satışını yasaklayarak bu konuda da yapacağını yapmış oldu.

Geçen yıl kitabın temel bir ihtiyaç maddesi olup olmadığı Batılı ülkelerde epey bir tartışılmıştı. Amerika’dan Yunanistan’a kitapçıların kapanması ya da kapanmaması meselesi gündem oluşturdu, kimileri kitapçılarını açık tuttu. Fransa kitabı bir temel ihtiyaç maddesi olarak tanımladı ve kitapçıların ne olursa olsun açık kalmasına karar verdi. Hatta öğreniyoruz ki yayıncılık sektörüne has bir destek mekanizmasını yürürlüğe koyarak pandemiden zarar görmemeleri için adımlar attı. Batılılar için kitap satışları meselesi kapanmış durumda; Covid de o kadar büyük dert değil. Ne de olsa kitabı, özgür düşünceyi ve bilimi dert edinen bir uygarlık olarak ihtiyaç duyulan aşıyı hızla geliştirdiler, önce bol bol kendi milletlerine yaptılar ve neredeyse normal hayatlarına döndüler. Biz ise evlerimize kapanmış salgının doğal yollardan hafiflemesini beklerken kitaba ulaşamama meselesi daha da derinleşti. Adeta bir kitap yasağı halini alarak gündeme geldi.

Önü plastik bantlarla kapatılmış, içinde en tanınmış yetişkin ya da çocuk yazarlarının sevilen kitapları öylece bekleyen market rafının fotoğrafı geçen haftanın sosyal medya yıldızlarından biriydi. Güya uzun kapanma sırasında açık kalan marketlerde, hastalık yayılmasın diye sadece temel ihtiyaç maddelerinin satılmasına izin veriliyor. Kitap raflarına uygulanan tecridin gerekçesi bu. Peki kitap bir temel ihtiyaç maddesi değil mi? 1. sınıf Hayat Bilgisi seviyesinde bile kitap bir temel ihtiyaç maddesi. Yine de belli olmaz, ekonomi bu işe farklı bakıyor olabilir. Dolayısıyla sorunun bilimsel cevabını ekonomistlere bırakmak lazım. Ama kim ne derse desin bizim için kitap en önemli temel ihtiyaçlarımızdan biri. Hayatımızın merkezinde yer alan, onsuz yapamayacağımız bir şey. Sadece kitap kurtları için değil, özgür düşünceye inanan herkes için de kitap en temel ihtiyaç maddelerinden biri olması gerekir. İnsanların kitap yazma özgürlüğü, yayınlama özgürlüğü, kitaplara ulaşma özgürlüğü sınırlanamaz. Bırakın sınırlanmasını, kendi kültürüne, birikimine, yaratıcı insanlarına değer veren her toplum için kitaba ulaşmanın kolaylaştırılması, özendirilmesi için tedbirler düşünülür. Kitabın yasaklanmasını çağrıştıracak, satışını engelleyecek her tür uygulamadan uzak durmaya çalışılır. İnsanlığı ileriye taşıyacağı, toplumları geliştirip, ülkeleri daha yaşanılır kılacağına inanılan yeni düşünceler, hayaller ve hikayelerin önü hep açık tutulur. Kitabın her koşulda bir tür dokunulmazlığı olmasına özen gösterilir. Ülkenin yazarlarına, bilim insanlarına, düşünürlerine değer vermek bunu gerektirir.

Ama tabii bu sonuçta siyasî bir mesele. Bugün otokrat uygulamaları nedeniyle eleştirdiğimiz iktidardan kitap konusunda böyle bir hassasiyet beklemek hayalperestlik olurdu. Nitekim ne içki ne kitabı yasaklarken insanların yaşam biçimlerini, değerlerini umursamıyorlar. Neticede kitap rafını kapatan bandın arkasında Ahmet Ümit, Selçuk Şirin, Yılmaz Özdil, Elif Şafak, Zülfü Livaneli, Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu gibi iktidarı eleştirmekten çekinmeyen isimlerin kitaplarının olması da onları rahatsız etmiyor. Halimizin tercümesi neticede budur.