Kendini konumlandıran anlatıcı
“Bir Gün Tek Başına”yı kült roman kılan Vedat Türkali’nin dönem ve insan gerçekliğine bakışı kadar, kurgu ve anlatımındaki ustalığıdır.
Edebi yolculuğun başlangıcında şiir vardır. Bunu sinemada senaryo yazarlığı izler.
1974’te “Bir Gün Tek Başına” romanıyla Milliyet Roman Ödülü’nü kazanması onu bir anda edebiyatımızın gündemine taşıdı.
“Bir Gün Tek Başına” bir dönem romanı olmasının yanı sıra, kurgu ve anlatımındaki ustalıkla da Türkali’yi edebiyat dünyamızda en çok sözü edilen roman / romancı kıldı.
27 Mayıs’ı oluşturan koşulların anlatımında Günsel ile Kenan’ın aşkının sürüklenişi, umut ve umutsuzlukla debelenen insanın trajik öyküsü dile getirilir.
Türkali’nin dönem gerçekliğine, insana; ülkenin siyasal ve toplumsal ortamına bakışı geniş bir perspektifte romana ağar.
Öyle ki; romancının anlatımı her durum ve gerçekliğin yansıtılmasında görsel bir şölene dönüşür.
“Bir Gün Tek Başına”yı kült roman kılan Türkali’nin dönem ve insan gerçekliğine bakışı kadar, kurgu ve anlatımındaki ustalığıdır.
Bu da onun daha sonraları neler yazacağını, okur / edebi ortam içinde merak ettirir elbette.
“Mavi Karanlık” (1983) işte bu süreçte ortaya çıkar… Türkali burada da ülkenin 1960 sonrasında sürüklendiği durumu anlatır. Toplumun cinnet geçirme hali, şiddetin ve çürüme / yozlaşmanın iç inceliği romanın dokusunu oluşturur.
Bir adım sonrasında Türkali’nin ülkenin siyasal tarihinde iz bırakan dönemleri anlatacağı romanlarıyla karşımıza çıktığını gözleriz: “Tek Kişilik Ölüm” (1989), “Güven” (1999).
Yaşanan zamana, zamanın ruhuna, olayların / durumların / insan öykülerinin içinden bakan Türkali, Türkiye’nin yakın tarihinin oluştuğu bütün süreçlere ayna tutar.
İnsanı anlatırken toplumu, toplumu anlatırken de insanı anlatma bilincini önde tutan bir anlatıcıdır.
“Bir Gün Tek Başına” romancılığımızda bir açılımdır. Yansıttıklarının ötesinde, dönem romanı yazmak kavramına da bir bakış / yöntem getirmesi açısından dikkate değerdir.
Vedat Türkali’yi anlamaya / anlatmaya asıl oradan başlamamız gerektiğini düşünüyorum.