Şair, kara saçlarını kestiğinde
Gülten Akın, modern şiirin ilk şair kadınıdır. Şiire girişi de esas itibarıyla 1960’ta yayımlanan ve “Kestim Kara Saçlarımı” adını taşıyan kitabıyladır. “Kestim Kara Saçlarımı” Gülten Akın”ın aynı zamanda bir şiirinin de adıdır.
“çocuk ağzınızla biraz daha durun
gittiğinizde güz gelmiş olacak
karayı kaldırın mavi koyun umudumu yitirmedim
beni çağırın gülümserken uykunun bir yerinde
eliniz beyazken uzatın isterim
karayı kaldırın sevgi koyun umudumu yitirmeyin”
Yukarıdaki dizelerden oluşan şiir betiği bir yıl önce bugün (4 Kasım 2015) yaşamını yitiren modern Türkçenin ilk şair kadını Gülten Akın’a ait. Gülten Akın’la ilgili başvurulacak kaynaklarda şu bilgiler bulunuyor: “İlk şiirini Son Haber gazetesinde 1951’de yayımladı. Daha sonra şiirleri Hisar, Varlık, Yeditepe, Türk Dili, Mülkiye gibi dergilerde çıktı. Şiirlerinde büyük ölçüde folklor öğelerinden yararlandı. Şiir üzerine yazılarını bir araya getiren ‘Şiiri Düzde Kuşatmak’ (1983) kitabında, halk kaynağına inme isteğini, ‘halkta var olan öz ve biçimi diyalektik olarak yükseltmek, şiiri yükseltirken halkın yaşamının ve yaşam biçimlerinin yükselmesine yardımcı olmak’ sözleriyle dile getiriyordu. Şiirleri pek çok dile çevrildi ve kırktan fazla şiiri bestelendi. Bestelenen şiirlerinden biri, Sezen Aksu’nun 1993 tarihli albümüne adını veren ‘Deli Kızın Türküsü’dür. 2008’de Dağlarca'nın ölümünden sonra Milliyet gazetesinin yaptığı yaşayan en büyük şair araştırmasında en çok oyu alan Gülten Akın, şiirinde bir doruk noktası olarak nitelenen 'Beni Sorarsan' adlı kitabını 2013’te yayımlamış ve bu kitabıyla Metin Altıok Şiir Ödülü’ne almıştı.
Akın, şiir dışında yedi adet kısa oyun yazdı. Ürettiği tiyatro metinlerinde kadın, evlilik, düzene yönelik eleştiriler, yoksulluk, yalnızlık, yaşlılık ve yabancılaşma gibi konular üzerinde durdu.”
Bir şair elbette ki kaynaklarda özetlenenden her zaman daha fazlasına sahiptir; hem yaşantı hem de yapıtları ve miras bıraktığı birikimiyle. O nedenle yazının bundan sonrasında en iyisi kendi bildiğimiz şair Gülten Akın’dan söz etmek olacak. Gülten Akın, modern şiirin ilk şair kadınıdır. Şiire girişi de esas itibarıyla 1960’ta yayımlanan ve “Kestim Kara Saçlarımı” adını taşıyan kitabıyladır. “Kestim Kara Saçlarımı” Gülten Akın”ın aynı zamanda bir şiirinin de adıdır. Bu şiir önemlidir. Çünkü daha yolun başında bir şair kadın olarak hangi zorluklarla karşılaşacağının bilincinde olduğunu gösterir. Nerede olduğunun, ne olacağının, başına neler gelebileceğinin farkındalığına dikkat çeker.
“Uzaktı dön yakındı dön çevreydi dön
Yasaktı yasaydı töreydi dön
İçinde dışında yanında değilim
İçim ayıp dışım geçim sol yanım sevgi
Bu nasıl yaşamaydı dön”
Bu dizeler bir yanıyla Walter Benjamin’in meşhur sözünü getiriyor akla: “Hiçbir zaman telafi edemeyeceğimiz bir şey vardır. O da on beşimizdeyken evden kaçmamış olmak.” Gülten Akın, yayımlandığı andan itibaren şiir okurunun dikkatini çeken şiirinde, geleneksel değerlerle arasını açmanın, yerleşik olandan ayrılmanın, bağımsızlaşmanın, baskıcı toplumsal yapıyla hesaplaşmaya girişmenin önemini ve gerekliliğini dile getirir. Kararlıdır “ev”den kaçacaktır. Yaşamayla nasıl bir ilişki içinde olacağını bildirir. Nasıl bir duruş sergileyeceğini betimler. Şair bunu da dışarıyla iç sesi aracılığıyla konuşarak yapar. “Yasaktı yasaydı töreydi dön/içinde dışında yanında değilim.”
Walter Benjamin’in kaçılmasını önerdiği ev aslında tam da Gülten Akın’ın hesaplaşmaya giriştiği bireyi, özgürleşmeyi, özgünlüğü, kimliği kuşatan yerleşik toplumsal değerler bütününün oluşturduğu ablukadır. Gülten Akın’ın kaçmak, kurtulmak istediği bir şey daha vardır: Gelenek. Bildiğimiz şiir geleneği. Şiirin geleneksel değerleriyle kendi anlayışını karşı karşıya getirir. Çatışmayı göze alarak gerçekleştirir bunu. Bu çatışmayı evin kapısın açıp çıkıp gitmesini sağlayacak bir çözüm olarak görür.
Gülten Akın, evde kalmama kararı vermiş ve gerçekleştirmiş; bir daha da eve dönmemiştir. Şair kara saçlarını boşuna kesmemiş olduğunu her dizesiyle kanıtlamıştır. Gülten Akın’ın dizesi zaman içinde, Turgut Uyar’ın “bir başkaldırma ancak saçlarından tutulur” dizesiyle diyaloğa dönüşmüştür adeta.
Orhan Koçak “Gülten Akın’ın Sesleri” başlıklı yazısında şairin sesini konu edinir. Koçak, Gülten Akın’ın dışarıyla konuştuğu iç sesi üzerinde de durduğu değerlendirmesinde ‘içsel ve kamusal ses’ tanımını yaparak ve hatta ‘ses’in tanımına başvurarak, Gülten Akın şiirindeki yansımasını irdeler. Orhan Koçak’a göre Gülten Akın’ın şiirinin sesini “özel ve içsel sesle, kamusal, hatta ‘komünal’ ses arasındaki gerilim” belirler.
“Kestim Kara Saçlarımı” başlıklı şiirin tamamını aktararak Orhan Koçak’ın değerlendirmesini örnekleyelim, şiirimizin büyük kazancı olan Gülten Akın’ı selamlayalım:
KESTİM KARA SAÇLARIMI
Uzaktı dön yakındı dön çevreydi dön
Yasaktı yasaydı töreydi dön
İçinde dışında yanında değilim
İçim ayıp dışım geçim sol yanım sevgi
Bu nasıl yaşamaydı dön
Onlarsız olmazdı, taşımam gerekti, kullanmam gerekti
Tutsak ve kibirli -ne gülünç-
Gözleri gittikçe iri gittikçe çekilmez
İçimde gittikçe bunaltı gittikçe bunaltı
Gittim geldim kara saçlarımı öylece buldum
Kestim kara saçlarımı n'olacak şimdi
Bir şeycik olmadı - Deneyin lütfen -
Aydınlığım deliyim rüzgârlıyım
Günaydın kaysıyı sallayan yele
Kurtulan dirilen kişiye günaydın
Şimdi şaşıyorum bir toplu iğneyi
Bir yaşantı ile karşılayanlara
Gittim geldim kara saçlarımdan kurtuldum