Murat Gülsoy ile Gölgeler ve Hayaller Şehrinde
Murat Gülsoy hem Cervantes’e kadar götürebileceğimiz kadim edebiyat geleneğinin kodlarıyla yazıyor hem de o geleneği kökten dönüştürmüş Oğuz Atay’ın açtığı yolu kullanıyor. Gölgeler ve Hayaller Şehrinde Gülsoy külliyatının diğer kitaplarına kıyasla yazarın bütün bu yazı geleneğiyle kurduğu ilişkinin daha açık seçik daha yoğun belirdiği bir eser.
Tümdar Bender
Murat Gülsoy’u takip edenler Oğuz Atay’a olan ilgisini bilirler. Onun “sadece yazmayı değil yazmak üzerine düşünmeyi de seven” bir yazar olarak edebiyatımızın en büyük “oyunbazı” üzerine çokça düştüğünü biliyoruz. Bu ilişkinin Murat Gülsoy edebiyatındaki etkisi yadsınamaz*. Ama ben okuruyla her türlü edebi oyunu oynamaya hazır bir anlatı olarak Gölgeler ve Hayaller Şehrinde’de bu etkiyi daha yoğun hissettim. Hem kurmaca içinde kurmaca olması bakımından hem Fuat’ın başkalaşımı ve “yitik yazar konfigürasyonuna” dönüşümü bakımından hem de kullandığı mektup dili bakımından Tutunamayanlar’ın yazı evrenine daha yakın buldum Gölgeler ve Hayaller Şehrinde’yi. Üstelik Oğuz Atay’dan miras bu evreni Doğu-Batı meselesi, delilik, yurtsuzluk, meşruiyet gibi zengin meselelerle genişletiyor Murat Gülsoy.
Ayrıca Tutunamayanlar’da olduğu gibi Gölgeler ve Hayaller Şehrinde’de de yayıncı kurmaca bir unsur olarak esere müdahalede bulunuyor. Bir oyun kahramanı olan Hamlet’in oyun içinde oyun yazmasına benzer bir şekilde. Bunlar Don Kişot’tan bugüne edebiyatın ironisini zenginleştiren yazı oyunları. Murat Gülsoy da tekrara düşmeden oynuyor bu oyunu.
Yazar-Kahraman’a Dönüşüm