Artık şiirin raf ömrü yok; saf ömrü var
Yeni bir oluşum olan ve ilk kitaplarının hazırlığını sürdüren No yayınları, yeni ve alternatif bir yayıncılık modeli öneriyor ve deniyor. Savaş Çekiç’in görsel yönetmenliğini üstlendiği No yayınlarının, projesiyle hem var olan koşulların dışına çıkmayı hem de sürdürülebilir bir itirazı nasıl gerçekleştireceğini yayınevinin yayın yönetmeni Turgay Kantürk’e sorduk.
Bugün artık görülüyor ki şiir yayını, özellikle şiir kitaplarının yayını geleneksel tarzda sürdüğü müddetçe şiir okurla yeteri kadar buluşamıyor . Şiiri, şiire uygun biçimde şiirin ilkelerinden ödün vermeden okura ulaştırmak şiir yayıncılığının önceliği olmalı. Ancak bugünün koşulları ve yayıncılık anlayışı için böyle bir sorun söz konusu değil gibi. Öte yandan var olan koşullar içinde şiir, şiir kitabı yayımlamak da adeta deveye hendek atlatmak kadar zorlaşmış durumda. Yayınevleri hiçbir şey için nazlanmıyorlar şiir kitabı yayınlamak konusunda nazlandıkları kadar. Birçok şiir yayıncısı, şairine telif ödemediği gibi üstüne baskı masraflarını gerekçe göstererek ücret talep ediyor.
Var olan yayıncılık pratiğine kültür endüstrisinin yarattığı kültürel çölleşme tehdidine yönelik itirazlar, karşı çıkışlar her zaman söz konusu. Ancak bu itirazların sürdürülebilir bir model oluşturmak bakımından zayıf kaldığını da söyleyebiliriz.
Yeni bir oluşum olan ve ilk kitaplarının hazırlığını sürdüren No yayınları, yeni ve alternatif bir yayıncılık modeli öneriyor ve deniyor.
Savaş Çekiç’in görsel yönetmenliğini üstlendiği No yayınlarının, projesiyle hem var olan koşulların dışına çıkmayı hem de sürdürülebilir bir itirazı nasıl gerçekleştireceğini yayınevinin yayın yönetmeni Turgay Kantürk’e sorduk. Yanıtlar için teşekkür ediyoruz…
Öncelikle No nedir, nasıl bir yayıncılık anlayışı içeriyor, nasıl bir model oluşturuyor diye sorayım?
Bilirsin "No" eski bir hikâye; önce basılabilir tüm ürünleri kucaklayan bir dergi olarak çıktı birkaç sayı, daha sonra "No Edebiyat" çıktı ve o da birkaç sayı sürdü. Bu arada "N027 Yayıncılık" olarak şiir kitapları da yayımladık. O döngü içinde dikkat çeken, ama dağıtım, tanıtım gibi sorunları olan, bizim de asıl işimiz olmayan bu alanda bocaladık açıkçası. İşin "No" kısmı burdan geliyor ve bir itirazı da barındırıyor.
Gelelim bugüne; senin girişte söylediklerin ve bu durumun şairler özelinde yarattığı sıkıntı ve yayınevlerinin sırtlarında bir kambur gibi taşıdıkları, üç beş şiir kitabı yayımlayarak sürdürdükleri bir şiir yayımlama durumu var. Artık şiirin raf ömrü yok; saf ömrü var. Bu saf ömrü sürdürebilmesi için de by-pass gerekiyor. No da tam burada anlam bulacak sanrım. No açık bir alan yaratmayı hedefliyor. Ama kontrollü bir alan. Bu alanda sınırlı sayıda (150 adet) basılacak kitaplar olacak ve bu kitaplar okurlara yazarlarının ve yayıncılarının bir armağanı olacak. Satış dışı tutulacak bu kitaplar yazar, yayıncı tarafından okur-yazarlara dağıtılacak ya da bir kitabevinde armağan olarak verilecek. Şiiri baskı ömrünü de dilediğimiz gibi kontrol edip yeniden çoğaltmaya, hatta okurun kendi çoğaltmasına izin veren bir tutum bu.
No modelini oluşturan proje nasıl ve hangi gerekçelerle oluştu?
Yukarıda söylediğim şeyler gerekçeleri de içinde barındırıyor. Kıyıda köşede kalmış, merkezden uzak şairlerin de içinde olmasını istediğimiz bir proje bu. Özel bir tasarımı da gerektiren, yayın olasılığı az olan verimleri de öncelikli olarak bu projede görebiliriz. Kimi yayınevlerinin uzak tarihler vererek beklettiği kimi çalışmalar okura ulaşma konusunda tazeliklerini yitiriyorlar. Bu baskı öncelikli üretim, sosyal medya gibi alanlarda da kontrolsüz ve estetize edilmemiş yalan yanlış bir çoğalmaya da dönüşüyor. No az ve öz yayın ve baskıyla birçok şeye itiraz edenleri de yan yana getirmeyi de amaçlıyor. Şiirsel bir dayanışma da diyebiliriz bu duruma. Dijital dünyanın olanaklarını, bu dünyaya karşı kullanmak istiyoruz da diyebiliriz. Yıkmaktan çok, yıkılmamaya özen gösteren naif bir anarşizm de barındırıyor bu durum.
No’nun tasarladığı yayıncılık modeli aynı zamanda yayıncılık pratiğine, kültür endüstrisine bir karşı çıkış anlamı da içeriyor. Yapıtın okura sunumu sürecine yaratıcı olarak şairi, yazarı da değişik bir tarzda dahil eden bir özgürlük alanı arayışı da olarak görünüyor? Nasıl yorumlarsınız?
Tam da söylediğin yerde durmaya gayret edeceğiz; seçici ve seçkinci arasındaki farkı çözmüşlerin, yayıncılarla uğraşmaktan ve gereksiz diyaloglarla ürün yayımlamak için çaba harcayanların kesişme noktası da olabilir No. Bu bir model oluşturur mu? Sürdürülebilir olabilir mi? Yaşayıp göreceğiz. Bu projede maddi manevi gönüllülere gereksinim var açıkçası. Açık bir mutfak gibi. Kendi malzemenle, başkalarının getirdiği malzemelerle yapılıp, sunulan ve tüketilen ve de paylaşılan bir şölen yemeği gibi. Tam da bu…
No yalnızca şiir kitapları yayımlayan bir pratik mi olacak, edebiyatın başka türleri de dahil olacak mı?
Şimdilik şiirle başlıyoruz. Ama diğer türlere de kapalı değiliz açıkçası. Biri çeviri 4 kitap tasarım aşamasında ve şiir okurları, şiir dostları nisan ayı içinde bu satış dışı kitaplarla bir yerlerde karşılaşabilirsiniz. Bir bedel ödemeden edinebilirsiniz; ödeyeceğiniz tek bedel okumak olacak…
YENİ ÇIKAN KİTAPLAR
Yağmurları saymak
Yasak Meyve yayınlarından çıkan "Yağmurları Sayma Makinesi" Gülçin Sahilli’nin üçüncü kitabı. Sahilli’nin daha önce yayımlanmış "Mavi Esme Boran" (2014) ve "Gül Kedisi" (2015) adlı kitapları bulunuyor. Gülçin Sahilli’nin kitap olarak yayımlanan "Yağmur Sayma Makinesi" daha önce daysa olarak 2015 Attilâ İlhan şiir Özendirme Ödülü’ne değer görülmüş.
Sahilli’nin şiirlerindeki zaman zaman masalsılaşan dili, yer yer anonim deyişlere kadar giden söyleyişisi kendisine geleneksel şiirin içinde bir yer aradığı izlenimi veriyor. Ancak şiirlerinde bazen şimşek örneği görülen özgün, bir o kadar da şaşırtıcı imgeleri ve dizeleri günümüzün "anti lirik" şiir biçemine yaklaştırıyor onu. "Ebemkuşağının kızı" diyor kendisine. Bunu şiirlerin öznesi olan şairin ruh haliyle ilgili olarak da söylemek mümkün. Şair ebemkuşağı gibi birçok şiirinde şiirin diliyle görünmek için yağmurun indirdiği tülün açılması hatta yırtılması gerekiyor. "Yağmur Sayma Makinesi" şiirsel gelişim sürecini devam ettiren bir şairin üçüncü kitabı diyebiliriz. Şiir okurları, “dağa çıkan elma kurtları” gibi dizelerin de peşinden gitmeyi ihmal etmezler diye düşünüyorum… Gerekmedikçe "italik konuşmayan" şairin sitemkâr sesi eninde sonunda duyulur…
BU AYIN DERGİLERİ…
Kültür sanat edebiyat ve şiirin varlığı
Varlık dergisi çıktığı zamandan bugüne kadar sürdürdüğü yayın çizgisiyle gerçek anlamda bir "okul dergi" olmanın gereklerini sağlamış az sayıda örnekten biridir… Hem geniş ürün yelpazesi hem de eski yeni ve değişik kuşakların yapıtlarına açık yapısıyla her zaman ilgi çekici olmayı sürdürüyor. Derginin nisan 2017 tarihli son sayısında şiirleriyle Hüseyin Yurttaş, Adnan Özer, Alper Çeker, Hüseyin Peker, Soner Demirbaş, Nezih Akıl, Cihan Hişmioğulları ve Cemre Bedir yer alan isimler.
Edebiyat Yeni e Nisan’17
Aylık olarak yayımlanan kültür sanat edebiyat dergisi Yeni e’nin son sayısı (nisan 2017) çıktı. Derginin bu sayısında şu isimlerin şiirleri yer alıyor: Refik Durbaş, Mustafa Köz, baht, Altay Öktem, Ahmet Çakmak, Murat Atıcı, Gülçin Sahilli, Levent Karataş, Ziya Boz, Barış Acar, Nilgün Emre, Salih Çınar Han, Zeliha Cenkci, Can Acer, Önder Karataş, Emrullah Alp.
Şiirin Mühür dergisi
İki ayda bir yayımlanan şiir dergilerinden biri de Mühür. Vural Bahadır Bayrıl’ı ve "seksen şiiri"ndeki yerini dosya konusu yapan derginin mart nisan 2017/ 69. sayısı yayımlandı. Derginin bu sayısında şiirleriyle şu isimler yer alıyor: Berna Olgaç, Zafer Acar, Yılmaz Arslan, İbrahim Gökburun, Mehmet Sadık Kırımlı, İsmail Cem Doğru, Enver Topaloğlu, Onur Sakarya, Pınar Uçarlar, Aykut Nasip Kelebek, Selami Karabulut, Selim Sina Berk, Abdullah İlhan, Kahir Temimoğlu, Çev. Ali GünvaR (Bob Dylan), Attila Yaşrin, Güray Çelik, Fatih Yavuz Çiçek ve Sena Gökçe.
Sözcükler dergisi
Sözcükler dergisinin 66'ncı sayısı yayımlandı. İki ayda bir yayımlanan derginin Mart Nisan 2017 tarihli son sayısında şu isimlerin şiirleri yer alıyor: Cevat Çapan, Refik Durbaş, A. Kadir, küçük İskender, Ali Özgentürk, Adonis, Salih Bolat, Ferruh Tunç, Adnan Metin, Umut Ünalan, Aytekin Karaçoban, Zarife Biliz, Seda Tunç, Nafia Akdeniz ve Emin Kaya.
KISA… KISA…
Behçet Aysan Şiir Ödülü
Türk Tabipler Birliği’nin, Sivas’ta şeriatçılar tarafından kundaklanan Madımak Oteli’nde katledilen Dr. Behçet Aysan ve 36 kişi anısına verdiği "Behçet Aysan Şiir Ödülü"nün son başvuru tarihi 1 Mayıs’a kadar uzatıldı. 2016 Behçet Aysan Şiir Ödülü için daha önce belirlenen son başvuru tarihi 1 Nisan 2017’ydi.
Behçet Aysan Şiir Ödülü’nün seçici kurulu Doğan Hızlan, Cevat Çapan, Ahmet Telli, Orhan Koçak, Semih Gümüş, Ali Cengizkan, Turgay Fişekçi’den oluşuyor.
Ödül için başvuru koşulları şöyle:
* Ödüle 2016 yılı Ocak ayından sonra yayımlanmış bir kitap ya da yayına hazır bir kitap dosyası ile aday olunabilir.
* Ödüle kişiler kitap ve dosya ile kendileri doğrudan katılabilir ya da yayımlanmış şiir kitaplarını sivil toplum örgütleri, yayınevleri ve üçüncü kişiler, şairin onayı alınmak koşuluyla önerebilirler.
* Ödüle aday olacak şairler; adı, açık adresi ve kısa yaşam öyküsüyle birlikte kitaplarını ya da şiir dosyalarını TTB Merkez Konseyi GMK Bulvarı Şehit Daniş Tunalıgil Sok. No:2 Kat:4, 06570 Maltepe-ANKARA adresine gönderecekler.
Sonuç 2017 yılı Haziran ayında açıklanacak. Ödül, kazanan şaire düzenlenecek törenle verilecek.
ŞİİR TARİHİNDEN TADIMLIK…
Bu haftanın "şiir tarihinden tadımlığı", Ece Ayhan’ın dönüp dönüp okuduğumuz, dönüp dönüp okumaya doyamadığımız şiirlerinden biri olan "Meçhul Öğrenci Anıtı" başlıklı şiiri olsun:
Buraya bakın, burada, bu kara mermerin altında
Bir teneffüs daha yaşasaydı
Tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür
Devlet dersinde öldürülmüştür
Devletin ve tabiatın ortak ve yanlış sorusu şuydu:
-Maveraünnehir nereye dökülür?
En arka sırada bir parmağın tek ve doğru karşılığı:
-Solgun bir halk çocukları ayaklanmasının kalbine!dir.
Bu ölümü de bastırmak için boynuna mekik oyalı mor
Bir yazma bağlayan eski eskici babası yazmıştır:
Yani ki onu oyuncakları olduğuna inandırmıştım
O günden böyle asker kaputu giyip gizli bir geyik
Yavrusunu emziren gece çamaşırcısı anası yazdırmıştır:
Ah ki oğlumun emeğini eline verdiler
Arkadaşları zakkumlarla örmüşlerdir şu şiiri:
Aldırma 128! İntiharın parasız yatılı küçük zabit okullarında
Her çocuğun kalbinde kendinden daha büyük bir çocuk vardır
Bütün sınıf sana çocuk bayramlarında zarfsız kuşlar gönderecek.