Platon’un ipliği pazara çıkarken
İtalyan düşünür Adriana Cavarero’nun Platon’a Rağmen/Antik Felsefenin Feminist Bir Yeniden Yazımı kitabı artık Türkçede. Penelope, Trakyalı Kadın Hizmetçi, Demeter ve Diotima, kadim Yunan anlatılarının dört figürü etrafında, ölümü kutsayan eril sembolik düzenin ipliklerini söküyor Cavarero; söküp bırakmak için değil, doğumu kutsayan, ölüme değil doğuma yönelik bir düşüncenin kuruluşu için.
Evindar A. Duran
Örer ve söker. Örer ve söker. Bu Penelope.
Gökyüzündeki yıldızlara bakarken çukura düşen filozofu görür ve kahkahayı basar. Bu Trakyalı Kadın Hizmetçi.
Kızı Hades tarafından kaçırılınca doğurmayı da bereket saçmayı da keser. Bu Demeter.
Filozofa aşkı anlatır, öğretir. Bu Diotima.
EŞİKTEKİ DÖRT KADIN: VARLIKLARI BİR TÜR YOK OLUŞ ÖYKÜSÜ
Eşikteki dört kadın. Düşünce tarihinin, aydınlanma ve sonrasında evrensellik iddiasını temellik eden Batılı düşünen erkek-fail tarafından zimmete yazılan eki Yunan kesitinde, öyküler, anlatılar, diyaloglar arasında belli belirsiz, varla yok arasında görünüp kaybolan dört kadın. Bir iz, bir işaret, bir metaforik öğe, bir atıf figürü olarak sözü edilen dört isim.
Odysseus’un yanında Penelope. Thales’in yanında Trakyalı Kadın Hizmetçi. Hades’in yanında (Persepone ile) Demeter. Platon/Sokrates’in yanında Diotima. Varlıkları bir tür yok oluş öyküsü gibi; sözlerinin, ilk ve (kimi zaman) son defa sözlerinin edildiği yerde bir hareket, bir düşünce örgüsü, bir akış tamamlanıp bir yenisi açılıyor. “Yeni”nin, kadim Yunan felsefesinin büyük inşacısı, mimar Platon’un başlattığı, varlığın-dünyanın ve onun düşüncesinin anlamını ölüme bağlayan anlayışın üstünü örttüğü, kapattığı nice kadın figüründen dördü. Yeni bir anlamlandırma sisteminin hafriyatının içindeki dörtlü.
Adriana Cavarero, bir kazıcı. Antik Yunan anlatılarının içinde, büyük anlatıların içinde, orasında burasında görülen dört kadının kuşatıldığı anlamlandırma toprağını (çamurunu) kazıyor. Platon’a Rağmen, Platon’u kazıyor.
Penelope sadece bir metafor olarak var Platon’da. Kadın hizmetçi tek cümlede geçen bir yan karakter. Demeter, sadece ismin etimolojisi üzerinde durulan Kratylos’ta var, sayısız isimden biri olarak. Diotima, bir söyleşide, Şölen’de başlıca karakterlerden biri.
“Sonsuz” olan, “anlam” için temel başvuru olan, insanın ana “yönelimi”ni belirleyen, ölüm değil doğumdur: Platon, ölümü temel referans, varlığın/insanın ölümlü oluşunu başlatan değilse bile kurumsallaştıran isimdi. O, ilk “ana katli”nin örtülmesini ve süreğenleştirilmesini sağlayan zirvedir. O, ölüden/ölümden, ruhu tertemiz, tanrılar kadına ait, evrensel ve tabii ki ERKEK insanı, insanı insan yapan öğeyi alarak dünyanın nihilist yorumunu başlatır. Böylece, doğuma, doğurmaya, plasentaya, kadına ait kiri, dünyayı, yaşamı başlatan hareketi, yani kadını oyundan düşürür.
'KADIN'IN BÜTÜN OLARAK YOK OLUŞU
Evrensel insan, erkektir artık. Kadın yine doğuruyor olsa da artık, artık yaptığı sadece ERKEK insanın tohumunu almak, taşımak, dünyaya getirmek ve besleyip gözetmektir. Kadın artık erkek-insan failin kendisine gösterdiği yerde, evde bekleyendir. “Kadın” artık bütün olarak yoktur aslen bu öyküde, eksik bir insan, eksik erkek olarak vardır. Eksik etek. O kadar ki, aşk bile cinsel farkın en iyi görünebileceği aşk bile erkekle erkek arasında tamdır. Eros, erkekle kadının değil, erkekle erkeğin aşkının motorudur.
Platon’un şöyle bir değinip geçtiği Penelope, bir tür feminist kahramana dönüşüyor; belki daha doğru bir ifadeyle Penelope’nin örme ve sökme işlemi bir feminist kurucu edime dönüşüyor Cavarero’nun d/okumasıyla. Homeros’un anlatısı neredeyse baş aşağı ediliyor; Odysseus değil Penelope kahramana dönüşüyor. Eril sembolik düzenin işlerliğini kesintiye uğratan, kapitone noktalarının sökülmesini mümkün kılan kahramana.
Böylelikle, cinsel fark kavramı ekseninde Batı felsefesinin, varlığının, metafiziğinin ölüme-yönelik varoluşuna karşı, yaşama-doğuma yönelik yeni bir düşünme, anlamlandırma imkanı, imkanlar alanı açılıyor. Elbette, eski Yunan figürlerinin izi sürülürken, kadın düşünürlerin metinleri de iş başında, işbirliği içinde tutuluyor: “Doğum”a, ölüme karşı doğuma ilk güçlü vurguyu yapan Hannah Arendt, eril sembolik düzene karşı, “Baba Katli”nden önce “Ana Katli”nin bulunduğu fikri çalımıyla bayrak açan Luise Irigaray, “beden”in filozofu Judith Butler, şair Bianca Tarozzi... hem örme hem sökme işleminde Cavarero’nun tezgahında fikir, cümle ve dizeleriyle, düşünsel jest ve mimikleriyle, iş ortakları olarak her kritik işlemde işlikteki yardımcılar olarak beliriyor. Böylelikle, ölümden ölüme koşan, doğumu örtüleyip kadını ikincilleştirerek, ölümü kutsayıp dünyayı/bedeni nihilizme terk eden eril evrenselliğin ipliği pazara çıkarılıyor.
Bir tanıtım yazısını aşacak ama not etmeli yine de: Cavarero’nun bu kısa ama etkileyici kitabı bitirilince, “antik Yunan’dan Batı’ya uzanan” düşünce çizgisinin kesintisizliği fikri de hayli tüleriyor aslen, İtalyan Filozof “Batı düşüncesi”nin kendini tarihlendirmeye ilişkin bu kesintisizlik kabulünü veri olarak almış görünüyorsa da…
Cavarero çeviren Otonom, ne güzel bir iş yapmış. “Cadı Kazanı”nda daha ne güzellikler var. Devamı gelse ne güzel olur. Misal, “Horrorism”i çevrilse, şu korkuyla boğuşulan günlerde... Ne güzel olur.