Dünyanın bütün saatleri adına!
Sevişmenin ihtişamına saçmasapan cinsiyetçi anlamlar yükleyerek gölge düşürenlere artık hiç tahammül edemiyorum. Sanat, kültür, bilim ve estetikten tatminsiz kim varsa hepimizi zehirliyorlar. Sadece id biriktirmişler içlerinde. O id tanımlı bir başkası; anne, baba veya nefretine sebep olan herhangi biri. Herkese onu yansıtıyorlar.
Parthenogenesis. Üreme biçimlerinden birinin adı. Döllenmesiz üreme. Bazı insanlar da öyle ürüyor. Ne biyolojik ne tıbben mümkün. İnsan o türden bir bitki veya hayvan değil, biliyorum. Ama aksine inanıyorum.
Bir zamanlar hayatı kendilerine zehir etmeye karar vermiş otuzlu yaşlarda iki genç kadın tanımıştım. İyi eğitimli bekar. Tek eksikleri zehirlenmekti. Toksikoloji ihtisaslarını hızlı ama özenli yaptıklarını gözlerdim. Birikimlerinin ardında itinalı otodidakt zehirlenme eğitimi olmasa bu derece başarı kaydedemezlerdi. Dayanışmaları, atladıkları her küçük ayrıntı hakkında üzerinden defalarca geçmeleri şaşırtıcıydı. Mükemmeldiler. Canlı cana yakın ama öfkeliydiler. Başkalarından özenle sakladıkları mahrem laboratuvar mesailerini fark etmek zordu. Bir şekilde görmüş olanlara karşı çok saldırgandılar.
MAHVEDİŞLER
Sevişmenin ihtişamına saçmasapan cinsiyetçi anlamlar yükleyerek gölge düşürenlere artık hiç tahammül edemiyorum. Sanat, kültür, bilim ve estetikten tatminsiz kim varsa hepimizi zehirliyorlar. Sadece id biriktirmişler içlerinde. O id tanımlı bir başkası; anne, baba veya nefretine sebep olan herhangi biri. Herkese onu yansıtıyorlar. “Aslında her şeyin bir açıklamasının olması durumu insanın keyfini kaçırıyor. Mesela anne sevgisinin. İnsanlarda bunun daha kuvvetli olmasının sebebini biliyor musun? Çünkü maymun yavrusuyla kıyaslandığında her çocuk neredeyse prematüre doğar. Dünyaya böylesine olgunlaşmış gelebilmek için karnında 20 ay geçmesi gerek. Yani bir yılda bir insanın anca aldığı yolu onlar doğduklarında almış oluyorlar. İnsanda ise kadın, yavrusunun sadece içinde değil, dışında da taşımak zorunda kalır. Sonra da bir türlü bırakamaz. Çocuk büyür, ama anne de ona yakışır, bir türlü ondan ayrılamaz.
“Çocukken bana, gün gelecek anneni kusmuk gibi içinden çıkarmak isteyeceksin deseler, hayatta inanmazdım.” (Şişkin, 75.)
Ursula K. Le Guin’in dediğini anlıyorum (Dümeni Yaratıcılığa Kırmak, çev. Damla Göl, Hep Kitap, İstanbul, 2017.) Bu hikâyenin de başladığından başka bir yerde bitmesi gerekiyor, kurmaca olsa da olmasa da. Dümeni kırıyorum. Aksi halde kimsenin aklında kalamam. Ben mühim değilim ama sıradan da olsa benden bir hikâye bırakmalıyım. Bana nasıl üredikleri belli iki genç kadından söz ettiniz, erkek miydi yoksa; tuhaflar, haklısınız. Canım sıkıldı. Şu köpek çok havlıyor. Ve premodern/modern/akışkan bütün saatler bir arada çalışıyor.
SONA DOĞRU
Bitsin artık bu hikâye, başlamadığı yerde. Şule Gürbüz'ün saatlerini derleyip yayınlamayı düşünmez misiniz? Bakın sizin için üç ayrı kitaptaki yazılarını bir araya getirdim
ALATURKA SAAT ALATURKA ZAMAN
İçindekiler
“Alaturka saat, alaturka zaman”
“Osmanlı saatçileri”
“Olmayanlar”
“Saat kulelerinin varlığı ve yokluğu üzerine”
“Usta ile bir konuşma (Şule Gürbüz – Recep Gürgen)”
Zamanın Görünen Yüzü, YKY, İstanbul 2009.
“Mekanik saat tâmiri ve tâmirciliği üzerine”
“Ahmed Eflâkî Dede”
“20. yüzyılda evi terk edip sokak saati olanlar”
“Eve saat almak”
“Saate bakmak”
Saat Kitabı, Mili Saraylar, İstanbul 2011.
“Ezani saat ve Müslüman saat algısı”
“Türkler nasıl saat yapar?”
"Mekanik saat ustalığı" Topkapı Sarayı Saat Koleksiyonu. Dünyanın Kıskandığı Saatler, KTB Topkapı Sarayı Müzesi, İstanbul 2012.