Vüs'at O.Bener'in tavşancığı!
Vüs'at O.Bener'in, eşi Ayşe Bener'e yazdığı mektuplar Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlandı. Kitap Bener'in eşine olan aşkını gözler önüne seriyor.
DUVAR - Geçtiğimiz aylarda Yapı Kredi Yayınları’ndan Murat Yalçın’ın hazırladığı Vüs’at O. Bener imzalı “Canım Tavşancığım- Ayşe Bener’e Mektuplar (1969- 1987)” isimli kitap, okuyucuya usta yazarın hayatının bir dönemini onun ağzından okuma fırsatı sunuyor. Eşi Ayşe Bener’e yazdığı mektupları üç bölümde ele alarak anlatan kitapta; öykü, roman ve oyun yazarı Vüs’at O. Bener’in kişiliğine dair çokça bilgi yer alıyor.
Kişisel ve toplumsal olayları ve olguları algılayışı, kavrayışı ve tepkimeleri yazarın usta kaleminden dökülen çocukça sevgisine dair güçlü bir anlatı… Seksen yedi mektuptan oluşan kitap, kitabın yazıldığı dönem de düşünüldüğünde, ülkenin ve toplumun geçirdiği dönemeçlere, yazarın kendine, eşine, ülkesine ve toplumuna dair duyduğu endişeye dair “bir yanılsama olarak kurmaca metne inanmakta zorluk çeken” Bener’in kaleminden dökülen bir belge- yazıt niteliği de taşıyor.
Bir kadın için kurulan en güzel cümleler...
İlk bölümde (1969- 1971) ele alınan elli altı mektupta, yazarın eşine dair hissettiği tutku, özlem ve sevgi dikkati çekiyor. “Ancak senin ince ellerinde uyanabilen nisan çiçeklerine selam ederim.” derken şiirsel bir hasreti dile getiriyor yazar. Anlatımı detaylarla sahiciliği bütünlüyor bir bir... Eşini İstanbul’a uğurladıktan sonra evine döndüğünde “gidişlerinde kahvaltı tabağını, üç dört zeytin çekirdeğiyle bulmak hep dokunmuştur bana.” diyerek yazıyor eşinin gidişinden sonra ilk mektubunu.
Yazar, ilk mektuplarından birinde, Ayşe Bener’e meftun, retorik bir cümleyle tanımlıyor ilişkilerini: “Ancak; bir umutsuzluğa boyun eğmişle, bir umutsuzluğa boyun eğmiş; coşkusuz, ama dingin, bir yakın tükenişe, bir yakın SON’a birlikte yürümeği düşünebilirler!” Tutku ve aşkla geçen bir dolu mektup ile süregiden ilişki Vüs’at O. Bener’in 11.06.1970 tarihli mektubuyla “toplumsallaşıyor.” 15- 16 Haziran 1970 tarihli Büyük İşçi Direnişi’nin hemen öncesinde yazılan mektupta yazar, “Biz kendi sorunlarımızla boğuşurken, DIŞARDAKİ kaynaşmaları görmezden geldik! Görmedik! Bizim İstanbul ve civarı işyerlerinde direnişe geçileceği haberi geldi! Bir işyerinde şimdilik oturma grevi yapıyor işçiler! (Radyo da yayınladı!)” diyerek gündemin yoğunluğuyla bir süre ilgilenmek zorunda olduğunu ve görüşemeyeceklerini söylüyor.
İkinci bölümde (1979- 1980) ele alınan yirmi dokuz mektupta, yazarın darbe öncesi Türkiye’sine dair siyasi ve ekonomik kaygıları ve uyarıları dikkati çekiyor. Canterbury’ye yerleşen eşi Ayşe Bener’e bu dönemde yazdığı mektuplarda yazar, toplumsal ve bireysel yalnızlığından dem vuruyor. Bir sene içerisinde rakıya gelen yüzde iki yüz zamdan veryansın ederken, süregiden kargaşa ve ölümlere takriben eşine yolladığı mektupta “Zayıflığa yenik düşmek kolay, aptallık! Zayıflığa içerle, öfkelen! Öfke iyi gelir adama. Atma içine her şeyi!” diyerek eşine verdiği nasihatte kendine sesleniyor aslında. 21 Ekim 1979 tarihli Pazar günkü mektubunda yazar, “Terör, her gün birkaç kurban almakta…” diyerek yaşanan sürecin altını çiziyor ve “…boşuna saymayalım katlandıklarımızı, unutmayalım bugünleri, koşullarımızı, eksiklerimizi abartmayalım! Her dert, bazen bir gülümsemeyle, bir çift içten sözle, şakacıkla atlatılabilir.” diyerek iyimser yanını koruyor.
"Bu PİS bilgileri edinmezden önce, daha insandım"
Sık sık kendisiyle hesaplaştığı bu bölümde Vüs’at O. Bener, yazar kimliğinin hukukçu kimliğine nasıl baskın çıktığını ve aslında “kim olduğuna” dair varoluşsal sorularına da cevap arıyor. “Oysa, ‘dille uğraşmayı’ ne çok seviyorum! ‘Hukuk’ denilen ve hiçbir çözüm getirmeyen bence, bir uğraşı gerçekten benimseyemedim hiç! Bu yüzden ‘tatsız’, robot bir yaratık oldum, çıktım! Bu PİS bilgilerin edinmezden önce, daha insandım,, gene huzursuz ve huysuz, ama içimde sürekli adanmışlığını bekleyen yaratma özlemini diri tutabiliyordum. Şimdi o özlem öylesine derinlerde ve uykularda ki, tümden umud keseceğim neredeyse!”
Üçüncü bölümdeyse (1987) eşine yolladığı iki mektubu kaleme alıyor yazar. Bu mektuplarda öne çıkan şey, 1987 yılı kış mevsiminde yaşanan sıkıntılar…
Öyküleri, romanları ve oyunları ile tanıdığımız yazar Vüs’at O. Bener’in imzasını taşıyan bu kitap ile yazarın incelikli anlatımı sayesinde bilinmeyen yönleriyle karşılaşacaksınız.