John Lennon’ın ‘Fok Balığı’ olma hikâyesi
Lewis Carroll'un kaleme aldığı 'Mors ve Marangoz' şiiri, bugün Beatles'ın en sevilen şarkılarından biri olan 'I am the Walrus'a ilham oldu. Şarkının hayatımıza girmesini, Lennon'ın şiiri yanlış anlamasına borçluyuz.
Nergis Fırtına [email protected]
DUVAR - 1960’lı yılların başından beri, Rock’n Roll'a yeni bir soluk getiren Beatles’ın, sadece kendi jenerasyonunu değil, kendinden sonra gelen bir çok jenerasyonu etkilediği gün gibi aşikâr. Liverpool’dan çıkıp, dünyada ses getiren Beatles, 60’lı yılların ortasında yaşanan ABD-Vietnam Savaşı’nın bir bakıma ortaya çıkardığı ‘hippie’lik akımı ile birlikte daha politik bir tutum sergilediler.
Kaba tabirle ‘Savaşma, seviş!’ diyen Hippie’ler, Hindistan’ı, bilhassa Nepal’in başkenti Katmandu’ya bir nevi hac ziyaretinde bulundular. Dönemin genç jenerasyonunun duruşunu belirleyen en önemli faktörlerden biri de tabii ki de 1969 yılında düzenlenen Woodstock oldu.
2'nci Dünya Savaşı’nda İsviçreli bilim insanı Albert Hoffman tarafından, askerlerin daha iyi fiziksel koşullara sahip olması için üretilen LSD, daha sonra dönemin ‘sex, drugs and rock’n roll’ mottosunu belirleyen ‘madde’lerden biri oldu. Beatles’ın en sevilen şarkılarından biri olan ‘I am the Walrus’ da işte böyle doğdu.
HİKAYENİN EN BAŞI
Hikayenin biraz başına gidelim. Aslında her şey John Lennon’ın, Alis Harikalar Diyarında’nın yazarı Lewis Carroll’un kitabı ‘Aynanın İçinden’deki ‘Mors ve Marangoz’ hikayesini yanlış anlamasıyla başlıyor. Hatta yıllar sonra Lennon bir röportajında, hikayeyi yanlış anladığını Mors/fok balığı’nın aslında şiirdeki kötü karakter olduğunu söylüyor.
Hikayenin en başına gidersek, Lewis Carroll’un ‘Aynanın İçinden’ (Through the Looking Glass’) kitabında yer alan ‘Mors ve Marangoz’ (The Walrus and the Carpenter) şiirinden bahsetmek gerekir. Carroll’un 1871 yılında yayımladığı anlatı şiir kitapta, Tweedledum ve Tweedledee adlı tekerlemeler söyleyen karakterler tarafından anlatılır.
Yazıldığı günden bu zamana kadar yapılan yorumlara göre, ‘Mors ve Marangoz’ kimileri tarafından politik, kimileri tarafındansa dini referansları olan bir şiir olarak görülmüş ve yorumlanmıştır. Yapılan yorumlardan bir tanesinde Mors ‘Buda’, marangoz ise ‘İsa’ olarak ifade edilmiştir. Bazı eleştirmenler ise, Mors ve Marangoz’un konuşmalarının İsa ve Buda’nın öğretilerinin bir harmanı olarak görmüşlerdir. İngiliz deneme yazarı J.B. Priestley ve ABD’li akademisyen Walter Rusell Mead, şiirin politik olduğunu, Brileşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri’nin birer alegorisi olduğunu savunmuştur.
Şiiri henüz okumamış olanlar için, bahsetmekte yarar var. Bir anlatı şiiri olan ‘Mors ve Marangoz’, bir morsun ve bir marangozun, istiridyelerle tanışması üzerine şekilleniyor. Olay sadece 'istiridyelerle tanışmak' değil tabii. Arada geçen diyaloglar, bugün bu yazıyı yazmama vesile oluyor.
Mors ve Marangoz, deniz kenarında yürürken Mors, ıstakozların da kendilerine katılmalarını, fakat sadece belirli bir sayıdaki ıstakozların onlarla gelebileceği şartını koşuyor. Istakozlar arasındaki hiyerarşi kendini gösteriyor ve genç ıstakozlar kurallara uymayı reddediyor. Kaba tabirle, Mors bir süre sonra ıstakozlara ayak uyduramıyor ve ıstakozlardan koşmalarını istiyor. Belki de Lennon’ın bahsettiği ‘kötü’ olma durumunu, Mors’un açıkgözlülüğüne bağlayabiliriz.
'I AM THE WALRUS' DOĞUYOR
John Lennon’ın, Lewis Carroll’un şiiriyle tanışması, onun ilkokul dönemlerine denk geliyor. Çocukken okulda okuduğu ‘Mors ve Marangoz’ şiirinin, daha sonra ‘I am the Walrus’ şarkısına dönüşeceğini o dönem kendisi de kestiremezdi herhalde.
1967 yılında ilk olarak Magical Mystery Tour filminde duyulan şarkı, tabii ki de ‘Lucy in the Sky with Diamonds’ şarkısı gibi LSD etkisinde yazıldı.
Lennon, 1980 yılında Playboy dergisine verdiği bir röportajda, şarkının yazılma hikayesini şöyle anlatıyor:
“İlk satır bir haftada asit etkisindeyken yazıldı. İkinci satır, bir sonraki hafta yine asit etkisindeyken yazıldı. Yoko (Ono) ile tanıştıktan sonra tamamlandı. Bazı bölümleri Hare Krishna’dan ( Bir Hinduizm öğretisi) ilham alındı. O dönem herkes özellikle Hare Krishna ve Allen Ginsberg üzerine bir şeyler ortaya koyuyordu. ‘Elementry penguin’ bölümü basit şarkı okuma ile alakalı. Hare Krishna, tüm inancınızı bir ‘idol’e adamayla alakalı. O dönemler kesinlikle (Bob) Dylan gibi yazıyordum.”
Lennon ayrıca şarkıyla ilgili olarak yine, “Daha önce Lewis Carroll’un kapitalist ve sosyal sistemi yorumladığını anlayamamıştım. İnsanların ‘Beatles’ işlerini anlayamadığı gibi, ben de ilk olarak onun neyden bahsettiğini kavrayamadım. Daha sonra, şiire tekrar baktığımda Mors’un kötü karakter, Marangoz’un ise iyi olduğunu anladım. Ve Sonra ‘Kahretsin, yanlış adamı seçtim’ diye düşündüm. ‘Ben Marangoz’um’ demeliydim. Ama aynı olmazdı değil mi?” diyor.
'KRAL LEAR' DA NEREDEN ÇIKTI?
Şarkının orijinal versiyonunun sonunda, Shakespeare'in 'Kral Lear' oyunundan replikleri duyabilirsiniz. Bunun sebebi, şarkı stüdyoda kaydedilirken, Lennon'ın BBC'nin radyo yayınında Shakespeare'in 'Kral Lear' oyununu duyup, radyonun sesini açmasıdır. Şarkıda geçen diyalog, 4'üncü perde, 6'ncı sahnedeki Oswald'ın ölürken Edgar ile konuşmasıdır.
Şarkının hem orijinal sözlerine hem de Türkçe çevirisine baktığınızda, bir şey anlamamanız çok mümkün. John Lennon'ın en başta dediği gibi, insanların Beatles'ın işlerini anlamaması, belki de onları günümüze kadar getiren kült bir grup yaptı.
EK: