Ağuçen Ocağı'ndan bir Alevi: Mahzuni
‘Yuh Yuh’, ‘Dom Dom Kurşunu’ gibi türkülerin söz yazarı usta ozan Âşık Mahzuni Şerif kitap oldu. 20 binden fazla şiiri 500'e yakın plağı olan Mahzuni ile ilgili bilinmeyenleri Ali Öztünç 'Devr-i Mahzuni' adlı eserinde anlattı.
ANKARA - Cumhuriyet sonrasının en önemli halk ozanları arasında gösterilen Âşık Mahzuni Şerif'in biyografisi "Devr-i Mahzuni" adıyla kitap oldu. Mahzuni'nin hemşehrisi, CHP Parti Meclisi Üyesi gazeteci Ali Öztunç'un kaleme aldığı eser Doğan Kitap'tan çıktı. 'Devr-i Mahzuni'yi yazma fikri ustanın büyük oğlu Ali Mahzuni ile yazar Ali Öztunç'un ortak kararıyla netleşti.
Ozanla ilgili birçok bilinmeyene yer verdiği kitabı için Ali Öztunç "Âşık Mahzuni hakkında çok fazla bilgi kirliliği vardı. Bu nedenle kitabı yazmak boynumun borcuydu. Yüzyıllar sonra da Mahzuni'nin eserleri okunacak. 20 bin şiirinin 3 bini türkü olmuş. Bu kadar eser sahibi Mahzuni'nin yaşadıklarının herkes tarafından bilinmesini istedik" dedi.
'ASIL ADI ŞERİF CIRIK'
17 Kasım 1939 yılında Maraş'ın Afşin ilçesine bağlı Berçenek'te dünyaya gelen Mahzuni Şerif'in asıl adı Şerif Cırık'dı. Mahzuni lakabını köyündeki Şakir Baba isimli kişinin "Mahzun bir yüzün var" sözünden sonra alan Âşık Mahzuni Şerif, 1971 yılında mahkemeye başvurarak Cırık olan soyadını Mahzuni olarak değiştirdi.
'AĞUÇEN OCAĞI'NDAN BİR ALEVİYİM'
Mahzuni Şerif kendisini halk ozanı olarak tanıtıyor. Siyasal hayatla dirsek temasını eserleriyle sağlayan ozan hakkında Alevi olmadığına dair birçok görüş ortaya atıldı. Ünlü ozanın "Ben Alevi olamam ki olsam da bilemem ki" türküsünden yola çıkarak birçok kişi tarafından Sünni olduğu iddia edilirken Mahzuni Şerif'in kaleme aldığı şu not bu tartışmaya noktayı koyuyor:
"Çok iyi bir Alevi olmama rağmen hayatımda hiç Alevicilik yapmadım. İnsanı insandan üstün görmek gibi bir yanlışa düşmedim. Uzun senelerdir Türkiye'de benim Sünni'den dönme bir insan olduğum hakkında çok yaygaralar koptu. Bu kesin olarak yanlıştır. Ama benim Elbistan-Hasanköy'de kalan akrabalarım il Hatay'da, Nurhak'ta, Sivas ve Malatya'da yerleşip kalmış olan akrabalarımın çoğu asimile edilerek Alevilikten Sünniliğe döndürülmüştür. Bu doğru. Hatta Hasanköy'de kalan babamın öz amca çocukları aşırı sağcı ve Turancı geleneklere bağlı birer Sünni olarak hayata devam etmektedir. Şurası muhakkak ki insan insandır.Ama ben Ağuçen Ocağı'ndan bir Aleviyim."
KENAN EVREN'İN ÖĞRENCİSİYDİ
Babasının hayalini gerçekleştirmek için Mersin Astsubay Okulu'na yazılan Mahzuni Şerif köyünden ayrılırken Çeşmi Siyahım eserini yazdı. 1960 Darbesi sırasında Ankara Ordu Donatım Okulu'nda öğrenim gören Mahzuni'nin harita hocası ve okul kurmay başkanı 1980 Darbesi'nin öncü ismi Kenan Evren'di. Askeri okuldaki öğrenciler arası siyasi tartışmaları körüklediği ve kurallara uymadığı gerekçesiyle atılan Mahzuni o günlere dair şunları not etmiş:
"İyi ki de kovuldum, çünkü askerliği sevmez olmuştum. Çünkü içinde evrensel güdüler taşıyan ve insanı Kâbe bilen bir gönül, bir sevda, bir aşk adamına eli silahlı meslek ayıptı, en azından uygun değildi."
'BU GELEN PİR SULTAN OLMALI'
Mahzuni Şerif Âşık Veysel'in Ankara Melek Sineması'ndaki konserinde Veysel'den önce sahneye çıktı. Mahzuni'nin sahnedeki performansının ardından ayağa kalkan Âşık Veysel çevresindekilere, "Bu gelen Pir Sultan olmalı. Ayakta karşılanmalı" diye söylendi.
İlk konser davetini Antep'ten alan Mahzuni Devr-i Mahzuni kitabının yazılmasında da büyük katkısı olan eşi Fatma hanımla orada tanıştı. Fatma hanımı kaçıran ve yıllar sonra ikinci eşi Suna hanımdan ayrılarak Fatma hanımla evlenen Mahzuni ilk kez bu yıllarda cezaevine girdi.
12 Mart askeri müdahalesinin ardından dönemin Başbakanı Nihat Erim'e atfen yazdığı "Erim erim eriyesin" türküsünün ardından gözaltına alındı. İşkence gören, tırnakları sökülen Mahzuni Şerif gözünü Maltepe Cezaevi'nde açtığında karşısında "Türk Sinemasının Çirkin Kralı" Yılmaz Güney vardı. 5 ay mahpusluktan sonra Antep'e, evine dönen Mahzuni, Neşet Ertaş ile yemek yediği sırada evinden iki kişi tarafından gözaltına alındı.
EN FAZLA TÜRKÜ DEMİREL'E
Siyasetçilere yazdığı yergileri herkesçe bilinen Âşık Mahzuni, tek övgü dolu şiirini 1980 öncesinde büyük saygı duyduğu Bülent Ecevit'e yazdı. En fazla şiiri ise Süleyman Demirel için kaleme aldı. Bunlar içinde en bilinen eseri 'Cafer'dir.
12 Eylül Darbesi Şerif ve ailesini ekonomik olarak zora soktu. 1983 yılında bağımsızlığını ilan eden "KKTC milli marşı" için şiir yazdı.
AHMET KAYA İÇİN: O BENİM GÖZÜM
Dostluğu yıllar öncesine dayanan Neşet Ertaş ile Mahzuni'nin yolu onlarca konserde kesişti. Birçok sanatçıyla türkülerini paylaşan Mahzuni, İbrahim Tatlıses'e de onlarca türkü verdi. Ahmet Kaya ile de yakın dost olan Mahzuni, Kaya'yı eşiyle Fransa'da ziyaret etti. Ahmet Kaya'nın elleriyle menemen yaptığı Mahzuni evden çıkarken balkondan el sallayan Ahmet Kaya'ya bakıp eşine şunları söyledi: "Ahmet çok hüzünlü. Sanki bana, 'Beni de al götür Mahzuni Baba' diyor." Bu ziyaretten 23 gün sonra Ahmet Kaya kalp krizi nedeniyle hayatını kaybetti.
GURBETTE HAYATINI KAYBETTİ
20 bin şiir, 453 plak, 71 kaset ve 11 kitap sahibi Mahzuni Şerif son konseri için Maraşlı hemşehrilerinden konser daveti aldı. Eşi Fatma ve oğlu Ali ile Fransa'ya konsere giden Mahzuni Şerif buradan Almanya'ya geçti. Akrabalarını ziyaret eden Mahzuni rahatsızlandı. 17 Mayıs 2002'de hayatını kaybeden Âşık Mahzuni Şerif binlerin katılımıyla vasiyeti üzerine Hacıbektaş'ta toprağa verildi.
YILMAZ ERDOĞAN İLE MAHKEMELİK OLDU
Mahzuni Şerif, Yılmaz Erdoğan'ın Vizontele-1 filminde "Çeşmi Siyahım" eserini izin almadan kullanması sebebiyle Erdoğan'la mahkemelik olmuştu.
KILIÇDAROĞLU VE ÖNDER MAHZUNİ İÇİN YAZDI
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Sabahat Akkiraz, Zülfü Livaneli, Uğur Dündar gibi isimler de Devr-i Mahzuni için birer yazı kaleme aldılar. Mahzuni'yi çağın en önemli üç büyük ozanı arasında gösteren Kemal Kılıçdaroğlu, Mahzuni'nin 'dürüst ve adaletsizliğe karşı sessiz kalmayan bir ozan' olduğunu ifade etti.
Babası Türkiye İşçi Partisi, amcası ise Türkiye Öğretmen Sendikası kurucuları arasında yer alan Sırrı Süreyya Önder, bu kurumların en etkin faaliyetleri olan konserlerde Mahzuni Şerif'i tanıdı. "Dom dom kurşunu" ağıtının doğru anlaşılamadığını söyleyen Önder kaleme aldığı yazısında Mahzuni için şunları söyledi:
"Duygu ve söz dünyamızda iz bıraktı Mahzuni Baba. Herkese nasip olmayan bir sevgiye nail oldu ve bunun getirdiği düşmanlıklarla da kalanları mahcup etmeyecek bir dirayetle boğuştu."