Aslı Tohumcu: Gerçek hayat kitaplardan daha sert!
Aslı Tohumcu'nun kaleme aldığı Eksimus Serüvenleri'nin son kitabı Her Çocuğun Rüyası Can Çocuk Yayınları'ndan çıktı. Tohumcu, "Çocuklar çok iyi anlıyor bu kitap işinden, o yüzden sanki çocuklara yazmak daha zor. Çok iyi hayal etmek zorundasınız" dedi.
DUVAR - Aslı Tohumcu ile “Eksimus Serüvenleri”nin son halkası “Her Çocuğun Rüyası” kitabının yayımlanması vesilesiyle bir araya geldik. Beraber, süper güçleri, fantastik edebiyatı ve çocuk olmayı çekiştirdiğimiz Tohumcu, “çocuklar kitap işinden anlıyor” diyor.
Aslı Tohumcu’nun bundan 4 yıl önce “Üç Kişilik Ordu” ile yola çıktığı “Eksimus Serüvenleri” serisi, üçüncü kitap “Her Çocuğun Rüyası” ile sona eriyor. Kitap, tıpkı serinin diğer halkaları gibi, fantastik kurgusuna rağmen gerçekçi yaklaşımını koruyor. Süper güçlerle donanmış ikizler Kutlu ile Umay’ın maceralarını heyecanla okuduğumuz bu seri, Türkçe yazılmış fantastik ve bilimkurgu eserler arasında başarıyla anılabilecek bir örnek.
Bilenler bilir, her yeni gelişmeyle bulmacada hem bir parçanın yerine oturduğu hem de bir başka kapının kapandığı “Eksimus Serüvenleri” peş peşe atılan düğümlerle ilerliyordu. Bu düğümlerin hepsi ise serinin son halkasında, “Her Çocuğun Rüyası”nda çözülüyor. “Eksimus Serüvenleri”, işlerin hep iyilerden yana gittiği, kötülerin sürekli aptal ve kaybeden olduğu, iyimser macera kitaplarından biri değil. Okurunu oyunun içine çekerken tansiyonu yüksek tutmayı başarıyor ve kolay çözümlerle işin içinden çıkmayı reddediyor.
Seri, hitap ettiği yaş kitlesinin hayal gücünü ve problem çözme beceresini de ciddiye alıyor. Öte yandan çocuk okurlarına steril bir dünya yaratmaya çalışmıyor. Bir macera serisi olarak korku, gerilim ve aksiyon öğelerine ne kadar ihtiyacı varsa kullanmaktan çekinmiyor. Yine de “Eksimus Serüvenleri”, okuyan her çocuğun sokakta ya da televizyonda şahit olduğu şiddetin binde birini içermiyor. Aslı Tohumcu, çocuk okurlarını son derece ciddiye alan, ilgilerini uyanık tutacak bu seriyi, aynı ciddiyetle sona erdiriyor. Kimsenin okuma zevkini kaçırmaya niyetim yok fakat “Her Çocuğun Rüyası”, serinin diğer halkalarındaki “arkası yarın” hissine karşın yüreklerde iz bırakacak bir finalle sona eriyor.
“Eksimus Serüvenleri”nin sona erişi vesilesiyle bir araya geldiğimiz Aslı Tohumcu ile süper güçlerden, çocuk olma halinden ve fantastik edebiyattan konuştuk.
Eksimus Serüvenleri’nde birbirinden süper güçlü birçok çocuk tasvir ediyorsunuz. Siz bu güçlerden hangisine sahip olmak isterdiniz? Neden?
Teknolojinin çözebileceği bir şey olduğundan süper güçten sayılır mı bilmem ama, bir süper gücüm olsaydı ışınlanabilmeyi çok isterdim. Seyahat etmeyi seven bir insan olarak hem zaman kazandırırdı bana hem de ekonomik bazı güçlükleri ortadan kaldırırdı bu güç. Düşünsenize bu hafta sonu mesela, vize ya da para derdi olmadan iki günlüğüne Küba’ya gidip gelebilirdim bu sayede. Ya da bu gece Londra’da falancanın konseri mi var, konsere on dakika kala ışınlanarak bir sürü dertten kurtulabilirdim.
En süperi de, Ursula K. Le Guin’in bir imza günü ya da söyleşisinin orta yerine ışınlanabilmek olurdu herhalde. İstanbul trafiği çilesinden kurtulacağımı da söylememe gerek yok elbette. İnsanoğlu doyumsuz tabii, ışınlanmaya ek olarak, zamanda ileri ve geri yolculuk edebilmeyi de isterdim. Roadl Dahl, Sempe, Gertrude Stein, David Bowie, Fredie Mercury gibi ya da daha uzak geçmişten, tanışamadığıma kahrolduğum herkesle teker teker tanışabilirdim. Ayrıca göremeyeceğim kesin olan bazı gelecekleri de deneyimleme şansını yakalardım. Bir ihtimal var mı, ne dersiniz?
Çocuk olmak başlı başına bir süper güç sayılır mı?
Eh tabii, günümüz dünyasında ve özellikle Türkiye’sinde muhakkak ki süper güçten sayılır çocuk olmak. Eğitim politikaları ve çocuk hakları açısından baktığınızda, çocuklar üzerinden dönen o kadar çok ve çirkin oyun var ki, buna rağmen çıldırmamaları mucize bence. Ayrıca teknoloji başta olmak üzere o kadar çok olumsuz uyarana maruz kalıyorlar ki. Bir de tabii çocuk olmanın getirdiği, bütün duygu dünyasının ve hareketlerinin, buna ehliyeti olup olmadığı meçhul bir yetişkinin yetiştirme şekline ve izinlerine bağlı olması da çok fena bir durum bence.
Çocuk olduğu için küçümsenmek, dikkate alınmamak, yarış atı gibi aptal okullarda, özel kurslarda koşturulmak da öyle. Bütün bunlara ve daha fazlasına katlanmak kesinlikle birden fazla süper güç ister.
Eksimus Serüvenleri şiddet unsurlarını ve ölüm gibi ögeleri kullanmaktan çekinmeyen, bu gerçekleri yumuşatmaya çalışmayan bir metin. Özellikle pedagogların aşırı hassas yaklaşımları ve onlardan etkilenen ebeveynlerin duruşu düşünüldüğünde bu biraz riskli bir iş gibi görünüyor. Siz, bu gerçekçilik dozunu nasıl ayarlıyorsunuz?
Eksimus Serüvenleri genelde ortaokula giden çocukların ve bazı büyük bücürlerin okuduğu bir seri. Ölüm ve şiddet de hayatın gerçeği ama bunun pornografisini yapmıyorum tabii bu kitaplarda. Eksimus Serüvenleri öncelikle ergenliğin kıyısındaki iki ikiz kardeşin, bir sabah uyandıklarında anne-babalarının tuhaf bir şekilde ortadan kaybolduklarını ve bazı süper güçlere sahip olduklarını öğrenmeleriyle anne-babalarını kurtarma derdine düştükleri bir seri.
Hikayenin, maceranın gerektirdiği meseleler var seride, ne eksiği ne fazlası sanki. Gerçeklik dozunu ayarlamaya gelince, bu içten gelen bir şey. Bir kitap yazarken gerçeklik dozu, macera dozu, fantazi dozu, uçukluk dozu gibi şeyleri özellikle düşünmüyorum, en azından ilk yazımda.
Hikayenin gerektirdiği, kahramanların ihtiyaç duydukları öğeleri kullanmaya çalışıyorum, umarım başarabiliyorumdur. Ayrıca artık hem bizde hem de zaten dünyada uzun zamandır her mesele yazılıp çiziliyor. Çocuklar bu dünyadan ayrı varlıklar değiller. Annesinin dinlediği haberlerde patlayan bombaları, tacize uğrayan çocukları, babasının okuduğu gazetede namus cinayetlerini, okutulmadığı için intihar eden genç kızları görüyorlar. Bunlar yazılıp çiziliyor. Gerçek hayat kitaplardan daha sert ne yazık ki.
Bu seriye başladığınızda böyle bir son tasarlamış mıydınız yoksa hikâyenin geldiği nokta size de sürpriz oldu mu?
Yazmaya başlarken anneyle babanın kurtulacağını biliyordum ama bu macera sırasında birilerini öldürebileceğim açıkçası aklıma gelmemişti. Oysa genelde genel akışta bazı şeyleri göremesem de, yazdığım hikayenin sonunu bilerek başlarım yazmaya. Ama bu defa öyle olmadı.
'ÇOCUKLAR BU KİTAP İŞİNDEN ÇOK İYİ ANLIYOR'
Çocuklar nezdinde fantastik edebiyat nasıl algılanıyor sizce?
Bazı yetişkinlerde fantastik edebiyatı küçümseme, hatta kötü edebiyat olarak görme eğilimi ve yasaklama arzusu var. Ama bazı yetişkinler çocuk edebiyatından ne anlar, değil mi! Hangi türde yazılırsa yazılsın, bütün hikaye ve romanlar belli bir gerçeğe yaslanırlar bir kere. Çocukların fantastik edebiyatla buluşmasına engel olmak isteyenlere bunu hatırlatmakta fayda var.
Ayrıca sadece eğlenmek, sayfaların arasında sürüklenerek, nefes nefese birkaç saat geçirmek bile başlı başına şahane bir olay bence. Bundan daha güzel bir fayda düşünemiyorum bir insan için, yaşı kaç olursa olsun üstelik. Müthiş yaratıcı, uçmaya çok elverişli bir alan; hem yazar hem okuyucu açısından.
Siz hem çocuklara hem yetişkinlere yönelik eserler üretiyorsunuz. Hangisi daha zor?
Çocuklar çok iyi anlıyor bu kitap işinden, o yüzden sanki çocuklara yazmak daha zor. Çok iyi hayal etmek zorundasınız, en küçük bir mantık hatasını, en küçük bir boşluğu bile yakalıyorlar. Yetişkinler öyle değil sürüklenip gidiyorlar çoğu zaman. Ama çocuk okuyucu gözden kaçırmadığı gibi bunu söylemekten de çekinmiyor. Çocuklar yaratıcı yazar istiyor ayrıca. Yaratıcı olmak, onların yaratıcı bulacağı bir hikaye düşlemek de kolay değil.
Teknoloji bu kadar hızlı gelişir, doğal kaynaklar bu kadar tükenirken ve tüketim kültürü yerleşik bir kültüre dönüşmüşken yetiştirdiğimiz çocukların bu gidişatı durdurabileceğini, dünyayı daha iyi bir yere dönüştürebilecekleri söylemine nasıl yaklaşıyorsunuz?
Çocukluklarından bir şey kaybetmeden büyüyebilecek olsalardı bu söylemi gerçekçi bulabilirdim. O yüzden, hadi inşallah, diyeyim sadece.
Eksimus Serüvenleri yetişkinler dünyasına dair birçok mesaj taşıyor. Bu mesajlar çocuklar nezdinde ne kadar algılanıyor? İyi kitaplar, onları iyi insanlara dönüştürebilecekler mi?
Çocuklar arasında da iyi okuyucular ve vasat okuyucular var. Mesela geçenlerde bir okulda, dördüncü sınıf öğrencisi bir erkek çocuğu, Dünyayı Döndüren Kız adlı romanım hakkında öyle cümleler kurdu ki, ben o kadar güzel anlatamam romanın özünü ya da onu neden yazdığımı. Eksimus Serüvenleri’nde de sadece maceraya odaklanan okuyucu var, hayatına dokunan ya da ilgisini çeken mesajlara odaklanan okuyucu var. İkisi de kabulüm.