Hayatın her alanına öncülük eden kadınlar

Hayatın her alanına öncülük eden kadınların hikayesi: Kim demiş ki ben yapamam?

Google Haberlere Abone ol

DUVAR -  Türkiye’nin ilkleri başaran 41 kadının hayatlarının anlatıldığı 'Kim demiş ki ben yapamam?' adlı kitap Köstebek Yayınevi'nden çıktı. Kitapta Türkiye'de spordan sanata, sanattan bilime kadar hayatın her alanında öncülük eden kadınların hikayeleri yer alıyor. Hikayelerin bir bölümünde şunlara yer veriliyor:

CUMHURİYETİN İLK KADIN ÖĞRETMENLERİNDEN...

Refet Angın, ailenin en büyük çocuğuydu. Doğduğunda dünyada ve yurdunda savaş vardı. Annesi Halime Hanım, kuvvetli ve akıllı bir kadındı. Kızına okuma yazmayı o öğretti. Gelibolu’da güneşli bir öğle sonrasında, küçük Refet pencerenin önünde okumayı söktü. Sevinçten içi içine sığmıyordu. O yumuşak kış güneşinin altında karar verdi bundan sonra ne yapmak istediğine. Okula gidip öğretmen olacak, öğrendiklerini başkalarına öğretecekti. Ne var ki bunun için birkaç sene daha beklemesi gerekti. Cumhuriyet kurulduğunda Refet sekiz yaşındaydı. Kısa bir süre sonra Gelibolu’da açılan bir okula kaydoldu ve üçüncü sınıftan başlayarak okulu hızlıca tamamladı. Mezun olduğu yıl Mustafa Kemal Paşa, Gelibolu’ya geldi. Herkes gibi Refet de çok heyecanlıydı. Paşa yanına yaklaşıp “Büyüyünce ne olacaksın” diye sorduğunda, hiç düşünmeden “Öğretmen olacağım, Paşam” diye cevap verdi. Mustafa Kemal bu küçük kızın kararlılığından etkilendi, “O zaman tarih öğretmeni ol bari” dedi ona, “bizim yaşadıklarımızı gençlere sen anlat!” Refet büyüyüp yetişkin bir kadın olduğunda bile bu karşılaşmayı hiç unutmadı. Cumhuriyet’in ilk kadın öğretmenlerinden biri olarak göreve başladığında, henüz çocuk sayılacak kadar gençti. Ama zaten ülke de öyleydi: Yeni kurulmuş gencecik bir Cumhuriyet...

Yazan: Meltem Gürle Çizen: Zeynep Özatalay

TÜRKAN - Türkan Saylan (1935-2009) - Tıp doktoru, ÇYDD Kurucusu

Türkan Saylan’ın genel başkanı olduğu derneğin üyelerinden biri olan kadın, yeni başlayan ve daha sonra on binlerce yoksul kız çocuğunun okula gitmesini sağlayan Kardelenler Projesi’nde çalışmak istiyordu. Bu nedenle İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Bölümü’ne Türkan Saylan’la konuşmaya gitti. Odada, hocanın masasının bir köşesinde altıyedi yaşlarında önlerindeki kitabı okumaya çalışan dokuz-on yaşlarında iki kız çocuğu da vardı. Türkan Hoca davetsiz konuğu gülümseyerek karşıladı, oturması için ona yer gösterip biraz beklemesini istedi. Türkan Hoca, adları Sultan ve Neriman olan bu çocuklarla okulda olmaları gereken saatlerde hastane bahçesinde kâğıt mendil satarken karşılaşmış, babalarının işsiz olduğunu öğrenmiş ve onları alıp odasına getirmişti. Kadına, bir yandan babaya iş bulunmasını, bir yandan da çocukların uygun bir okula kaydolmalarını sağladığını anlattı. Yıllar sonra Neriman, öğretmen oldu. Sultan ise tıp fakültesinin son sınıfındayken Türkan Hoca çok hastaydı. Çalıştığı hastanede tedavi oluyordu. Bir gece, yandaki odada yatan lösemili çocukları palyaço kılığına girerek eğlendirmek isteyen bir grup tıp fakültesi öğrencisi onun odasına da doluşuverdi. Biri, palyaço burnunu çıkarıp Türkan Hoca’ya taktığında Türkan Hoca onu tanıdı; o, Sultan’dı. Hocanın yüzü mutlulukla aydınlandı.

Yazan: Gülsün Kaya

Çizen: Zeynep Özatalay

ZEYNEP - Zeynep Hanım (1884-1923) İlk Türk kadın gezgin, yazar

Bundan tam 133 yıl önce İstanbul’da doğan, Zeynep adında akıllı ve yaramaz bir kız vardı. Zeynep, kız kardeşi Melek ve anne-babası ile birlikte bir konakta yaşıyordu. Başka ülkelerden gelen yabancı öğretmenler iki kız kardeşe diğer derslerin yanında tam altı yabancı dil öğretmişti. Bu yüzden Zeynep ve kardeşi İngilizce, Fransızca, Arapça, Farsça, Rusça ve Yunanca masallar, romanlar okuyup, o dillerde mektuplar yazabiliyordu. Fakat küçük Zeynep yine de mutlu değildi. Çünkü o; okula gitmek, sokakta oynamak, Karagöz ve Hacivat eğlencelerini başka çocuklarla parklarda izlemek istiyordu. Ancak buna izin verilmiyordu. Çünkü o zamanlar kızların okula gitmesi ve yüzleri açık gezmesi yasaktı. Fakat Zeynep vazgeçmedi. İki kardeş bir gece İstanbul’dan trenle Fransa’ya kaçtılar. İki kız kardeş, Avrupa’ya gittikten sonra altı yıl boyunca Fransa, İspanya, İngiltere, İtalya, İsviçre ve Almanya’yı trenle gezip oralarda ünlü sanatçı, gazeteci ve yazarlarla tanıştılar. Onlara İstanbul’u ve kültürümüzü en iyi şekilde tanıttılar. Cesur ve akıllı bir genç kız olan Zeynep, kız kardeşi Polonyalı bir müzisyenle evlenince seyahatlerini tek başına sürdürdü. (...) Zeynep, Türk kadınlarının haklarına kavuştuğunu göremeden genç yaşta bu dünyadan ayrıldı ama kendisi tek başına seyahat eden ve gezilerini yazan ilk Türk kadını oldu.

Yazan: Buket Uzuner

Çizen: Elif Uludağ

Kim Demiş Ki Ben Yapamam?, Kolektif, Köstebek Yayınları, 2018.