Zabel Yesayan: Ermeni Soykırımı'ndan sahneye

Politik bir meselenin sanatsal bir yol ile anlatılması, koşullar ne olursa olsun her zaman zordur. Üstelik de bu konu Ermeni Soykırımı’ndan saklanarak kurtulan ve sonrasında muhalif olduğu gerekçesiyle Sovyet rejiminin hışmına uğrayan Zabel Yesayan'ı odağına alıyorsa…

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Kuşkusuz ki Zabel Yesayan bir yazıya konu olunca, onun eşsiz mücadele azminden, gayretinden, dik ve onurlu duruşundan bahsedilmesi gerekiyor. Bu kişiliğe sebep olan varoluş biçiminin ilk sebebi bu topraklarda Ermeni kimliğiyle yaşamak dersek, ikinci sebebi muhakkak ki kadın kimliğine sıkı sıkıya bağlı kalmasıdır, demeliyiz. Bazen bu ikisinin sıralaması yer değiştirse de Yesayan’ı önemli kılan şey, varlık sebebine ölümüne dek bağlı kalması ve düşüncelerinden, yaşayışından asla taviz vermemesidir.

Ermeni Soykırımı’nın hemen arifesinde, Adana’da 1909 yılında yapılan ilk provada da bölgeye giden Yesayan, gördüklerini Yıkıntılar Arasında isimli kitapta yazıya döker. Yesayan’ın bu eseri, gerçekçi ve iç acıtıcı yönünden öte soykırım edebiyatının da eşsiz örneklerinden biridir. Öte yandan Zabel Yesayan, gerek Fransa’daki, gerek Osmanlı’daki, gerekse Ermenistan’daki yaşamında yazınsal olanla sıcak bağını hiç kaybetmeden, gördüklerini yazmaya devam edecektir. Ermeni sorunu, kadının toplumsal hayattaki rolü ve biçimlenişi üzerine yazılar kaleme alan Zabel Yesayan, var olduğu her yerde egemen erkek zihniyetinin ve bu zihniyetin devletteki temsilcilerinin –tehlikeli konularda yüzdüğü gerekçesiyle- hışmına uğramış ve bu uğurda yaşamını kaybetmiştir. Öyle ki ölüm yeri ve ölüm tarihi bile belli değildir.

'ZABEL' SAHNEDE

Bu zorlu yaşam biçimini “Zabel” ismiyle, 2017 yılında oyunlaştıran Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu tiyatrocuları ise bu yazının asıl konusunu oluşturuyor. Politik bir meselenin sanatsal bir yol ile anlatılması, koşullar ne olursa olsun her zaman zordur. Üstelik de bu konu Ermeni Soykırımı’ndan saklanarak kurtulan ve sonrasında muhalif olduğu gerekçesiyle Sovyet rejiminin hışmına uğrayan bir kadını odağına alıyorsa… Tarihe mal olmuş bir şahsiyetinin gerçekten sapmadan bir sanat eseri yolu ile aktarılması ve seyircide uyandırdığı his ise muazzam.

Ajitasyona kaçmadan ve adalet kavramının yanlışlarının arkasına sığınmadan estetik bir yolla biçimlenen bu oyunun yazarları ve yönetmenleri Duygu Dalyanoğlu ve Aysel Yıldırım… Oyunculuklarıyla da dikkat çeken ikilinin, Tiyatro Eleştirmenler Birliği Ödülleri’nde “Yılın Yerli Oyun Yazarı” ödülünü de aldığını eklemek gerek. Duygu Dalyanoğlu, “Zabel Yesayan’ın yaşam öyküsü hem çok yönlü bir kadın aydının yaşamından ilham alıyor, hem de 1890’ların sonundan 2. Dünya Savaşı’na uzanan bir dönemi feminist bir bakış açısı ile yorumluyor. Fakat bizce Zabel sadece geçmişi anlatan bir oyun değil, geçmişten günümüze de pek çok şey söyleyen bir oyun” sözleriyle oyunu ve Zabel’i tarif ederken, Aysel Yıldırım’ın oyunun seyirci üzerinde bıraktığı etkiye, “…bir kadının yaşamının en verimli, en üretken yıllarında sürgün hayatı yaşamaya, bir felaketin sonuçlarıyla boğuşmaya ve nihayet bir hücre köşesinde ölüme itilmesine bizim kadar seyircinin de üzülmesini istedik. Yani onu çevreleyen değiştirilebilir, dönüştürülebilir toplumsal koşullara, çelişkilere, felaketlere yabancılaştırmak istedik seyircimizi. Bunu yaparken de Zabel Yesayan karakteri nezdinde oluşan “direngen” duruşu, aktivist ruhu resmetmek istedik” sözleriyle değiniyor.

ZABEL YESAYAN'IN KADIN MÜCADELESİNDEKİ TAVRI

Konunun dikkate değer bir başka yönü, oyunun Yesayan’ın kadın mücadelesinin ve kadın varoluşunun odağında olması meselesine değinen yaşamı… Dalyanoğlu bu varoluşu sahnede ele alışlarını, “Bizler için feminist tiyatro alanında üretim yapmak bir gelenek… Feminist tiyatro yaparken oyunun metninin ve dramaturjisinin feminist bir yaklaşımı içermesi kaçınılmazdır. Fakat bunun yanı sıra oyunun üretim sürecinin nasıl kurgulandığının da oldukça belirleyici olduğunu düşünüyoruz. Örneğin Zabel’in hikâyesinin sadece kadın oyuncular tarafından icra ediliyor olması bilinçli bir tercih. Hem Zabel Yaseyan'ın hayat öyküsünü hem de onun yaşadığı dönemin çalkantılı toplumsal olaylarını kadınların gözünden anlatmamızı mümkün kıldı bu tercih. Ya da oyunu şekillendiren dekor, ışık, kostüm, organizasyon gibi alanlarında öncelikli olarak kadın sanatçılar çalıştı. Bunu üretken bir feminist çalışma ortamı kurmak itkisi ile yaptık.” sözleriyle açıklıyor.

Zabel, sahnede...

Zabel Yesayan’ın hayat mücadelesinden güç aldıklarını da belirten Dalyanoğlu, “Hem özel yaşamlarımızda hem de kamusal alanda kadın olmak sonsuz bir mücadele.” diyor ve ekliyor: “Oyunu izleyen kadın seyircilerin de Zabel’in ve onun hayatındaki başka kadınların hayat mücadelesinden ilham alacağı bir şeyler bulmasını ümit ediyoruz.”

Son olarak 23. Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyunculuk Ödülleri’nde Aysel Yıldırım’ın “Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu”, Duygu Dalyanoğlu’nun “Yardımcı Rolde Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu” olarak aday gösterildiğini de belirtmekte fayda var. Oyun, henüz sahnede sergilenmeye devam ederken, gidin ve görün, derim.