Diyarbakır’ın özlediği kitap fuarı
Salı günü başlayan ve Pazar günü biten TÜYAP Diyarbakır Kitap Fuarı hem yayıncıları hem de okurları memnun etti. Etkinlik sayısı ve katılım iyiydi. TÜYAP da okurun ilgisinden memnun olmalı ki önümüzdeki yıl gerçekleşecek kitap fuarının süresinin 9 güne çıkarılması gündemde...
DİYARBAKIR - TÜYAP, 4 yıl aradan sonra Diyarbakır’da kitap fuarı düzenledi. TÜYAP’ın kitap fuarı düzenlemekten vazgeçmesi üzerine Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi bu açığı gidermeye çalışmıştı. Ancak belediyeye kayyım atanınca, bu etkinlik de son bulmuştu. TÜYAP’ın 4 yıl sonra Diyarbakır’da Kitap Fuarı açması, hem yayıncıların hem de okurların yüzünü güldürdü.
Salı günü başlayan fuar, ilk bir iki gün sakin geçti. Bu durum duyurunun iyi yapılmamış olmasına bağlandı. Ayrıca şehir merkezine uzak olan fuar alanına ulaşımda da sorun vardı. Fuar için servis araçlarının sayısı, saatleri ve kalkış yerleri pek uygun değildi. Daha sonra sorun kısmen çözüldü ve özellikle okullardan gelen öğrenciler fuar merkezine hareketlilik kazandırdı.
Fuarın son iki günü olan cumartesi ve pazar günleri ise kitap fuarına yakışır bir kalabalık vardı. Yayınevi stantlarının önünde erken saatlerde birikmeye başlayan kalabalıklar, kapanış saatine kadar devam etti. Hem yayıncıların hem de okurun başlıca şikayeti ise havalandırmanın iyi olmaması oldu. Fuar alanı ve üst kattaki konferans salonları gerçekten havasız ve sıcaktı. Konferans salonundaki görevliler klimaların açık olduğunu ama etkinlikler kalabalık olduğu için yetersiz kaldığını söylediler. Etkinliklerin kalabalık olduğu doğruydu. Ama özellikle öğleden sonra gerçekleşenler bunaltıcı bir sıcak altında geçti ve son güne kadar buna bir çare bulunamadı.
YAZARLARLA 'MUHABBET' ETMEK
Kitap fuarları en çok yazarlarla, şairlerle güzelleşiyor. Onlarla sohbet etmek, yeni kitaplarını imzalatmak her okur için keyiflidir. Diyarbakır Kitap Fuarı'nda da çok sayıda şair ve yazar okurlarıyla buluştu. Diyarbakır dışından gelenlerden iki gün boyunca önünde uzayıp giden imza kuyruğundan dolayı Hasan Ali Toptaş’a ulaşmak mümkün olmadı. Ali Duran Topuz’la Diyarbakır’da sohbet edebilmek güzeldi. Feridun Andaç ile bir panele katılmak, Diyarbakır ve edebiyat hakkında konuşabilmek imkanını da verdi fuar. Manos Yayınevi’nin yazarları Hakkı C. Zariç ve Adnan Özyalçıner’di. Özyalçıner’le konuşma fırsatı bulsam, Yeni e dergisindeki küçük öykülerden aldığım lezzetti anlatmak isterdim.
İsmail Beşikçi, Turhan Günay, Selim Temo, Altan Öymen, Dilawer Zeraq, Fikret Başkaya, Barış Ünlü, Kadri Yıldırım... Daha kimler yoktu ki fuarda. Mıgırdiç Margosyan onur konuğu olduğu fuarın yıldızıydı. Hiç boş kalmadı: Ya kendisi ile ilgili bir paneldeydi ya da Aras Yayıncılık’ın standında kitaplarını imzaladı.
YAYINCILAR MEMNUN AYRILDI
İstanbul ve Ankara’dan gelen yayıncılar fuardan memnun ayrıldı. Hemen hepsi beklediği ilgiyi gördü. İlk bir iki gün duydukları, “Kitap satamayacak mıyız?” kaygısı, özellikle hafta sonu tamamen kayboldu. Diyarbakır’dan fuara katılan Kürt yayınevleri için de benzer bir durum söz konusu. Hem kendilerini gösterdiler hem de kitaplarının okura ulaşması olanağı buldular. Kürtçe kitaplara ilginin azlığından yakınan yayıncılar da vardı elbette ama durumun büsbütün 'umutsuz' olduğu da söylenemez.
‘KAMULAŞTIRILAN’ KİTAPLAR
Yayıncılar önceki yıllarda çok sayıda kitaplarının çalındığından şikayet etmişlerdi. Ancak onların “çalındı” dediğine muhatapları “kamulaştırma” diyor. Bu yıl, belki TÜYAP işi sıkı tuttuğu için, çok az ‘kamulaştırma’ olayı yaşandı. Yayıncılardan biri, “Bir iki olay oldu, gidip aldık kitaplarımızı. Eğer başkaları çaldıysa da biz göremedik” dedi. Ancak dediğine göre bu bir iki olay her yerde yaşanıyor ve Diyarbakır’a özgü bir durum değildi.
Ekonomik krizin kendini hissettirmeye başladığı şu günlerde birçok okur, almak istediği çoğu kitabı alamadan dönmüştür fuardan. Çünkü kitapların fiyatları sahiden de insanların bütçesini sarsacak kadar yüksek. On tane kitap alabilmiş insanlar kendilerini şanslı sayabilirler.
ETKİNLİKLERE KATILIM
Konferans salonu sıcaktı dedik ama buna rağmen etkinlikler, katılım açısından güzeldi. Kürsüye çıkanlar, en azından benim izlediğim etkinliklerde, doyurucu konuşmalar yaptılar. Konuşmacılara sorulan sorular da yerindeydi. Burada iki anma etkinliğinden ayrıca söz etmek istiyorum. Biri Evrim Alataş’la ilgiliydi. Lîs Yayınları’nın düzenlediği etkinlik adını Burcu Karakaş’ın hazırladığı kitaptan almıştı: Ne Olmuş Güldüysek/Evrim Alataş Metinlerinde Mizah. Konuşmacılar Burcu Karakaş, Nurhak Yılmaz ve Özgür Amed’di.
Karakaş ile Amed, Evrim’le tanışma fırsatı bulamamışlardı. Ancak ikisi de kitaplarını okumuştu ve Karakaş, Evrim’le arkadaşlık yapanlarla görüşerek kitabını hazırlamıştı. Nurhak Yılmaz ise Evrim’le gazetecilik yapmış ve son anına kadar yanında olmuş bir dostuydu. Nurhak Yılmaz’ın konuşması sırasında zaman zaman duygulanmasını ise sanırım en çok Evrim’le arkadaşlık yapma şansını bulabilmiş insanlar anlamıştır.
Bir diğer etkinliği ise Türkiye Yazarlar Sendikası düzenlemişti: “Bir Yazı İşçisi Veysel Öngören.” Hicri İzgören, Şeyhmus Diken, Ahmet Çakmak ve Aydın Alp’in konuşmacı olarak katıldığı programın kolaylaştırıcısı olmak görevi de bana düşmüştü. Dört konuşmacı yazılar yazmış, notlar almıştı Veysel Öngören’le ilgili. Diyarbakır’ın kültür sanat hayatına zenginlik katmış insanlardan biriydi Öngören. Onunla ilgili çok şey öğrendik söyleşi sırasında.
Bu iki etkinlikte Evrim Alataş, Veysel Öngören, Mıgırdiç Margosyan, Ahmed Arif, Hicri İzgören ve şehri güzelleştiren, zenginleştiren, tanınırlığına katkı sunan diğer sanatçılar ve yazarlar, bundan sonra da fuar gibi etkinliklerde hakkıyla yer alabilmeli diye düşünmüştüm. Bunun için sadece bir söyleşi ile yetinilmemeli, fotoğraflarla, videolarla ve başka etkinliklerle okurlara daha iyi tanıtılmalılar.
Fuar devam ederken şöyle bir duyum aldık: TÜYAP, Diyarbakır Kitap Fuarı’nı 9 güne çıkaracak. Bu gerçekleşir mi bilemeyiz ama hem yayıncıların hem de Diyarbakırlı okurun memnun kaldığı bir kitap fuarı gerçekleşti Diyarbakır’da. Ayrıca fuarın tanıtımı iyi yapılırsa ve ulaşım gibi kimi kolaylıklar sağlanırsa çevre illerden de çok sayıda okurun fuara katılım sağlayacağına hiç kuşku yok.
Fuar alanına kadar gelmiş insanların soluk alabileceği, çay içip sohbet edebileceği bir kafe ise, en başta okurları sevindirecektir. Belki önümüzdeki fuarda bu eksiklik de giderilmiş olur.
BİR DİLİM KARPUZ
Cumartesi günü, fuar merkezinin arka tarafında genç bir adam, dilimle karpuz satıyordu. Ben de aldım. Ancak parasını ödemeden, yanıma gelen arkadaşlarla sohbet ederek ayrıldım adamın yanından. Ertesi gün uğradım aynı yere ama bulamadım adamı. “Keşke” dedim, “Peşimden gelip alsaydı bir dilim karpuzun parasını.”