Akademisyenler anlatıyor: İmza ve Ötesi

Gazeteci Nurettin Öztatar, 'Barış Bildirisi' imzacısı akademisyenlerin ihraç sürecinde ve sonrasında yaşadıklarını 'İmza ve Ötesi' kitabında bir araya getirdi. İhraçların ardından akademinin durumunu da gözler önüne seren kitap, ihraç edilen 18 Mülkiyeli akademisyene yöneltilen sorular ve yanıtlarıyla başlıyor.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA- “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı “Barış Bildirisi” imzacısı bilim insanları ihraç edildikleri süreçte yaşadıklarını, bildiriyi niçin imzaladıklarını ve ihraçların ardından akademinin durumuna ilişkin düşüncelerini gazeteci Nurettin Öztatar'a anlattı.

Öztatar'ın 13 sorusunu 18 akademisyenin tek tek yanıtladığı 'İmza ve Ötesi' adlı kitap, Ütopya Yayınevi aracılığıyla okurlarla buluştu.

Söyleşilerin yanı sıra KHK ile ihraç edilen akademisyenlerin çeşitli mecralarda kaleme aldıkları yazıların bazıları da İmza ve Ötesi'nde derlendi. Kitabın kapağında ise ihraçlara karşı protestoların olduğu dönemde polislerin akademisyenlerin cübbelerine basarak Cebeci Kampüsü'ne girdiği anı ölümsüzleştiren tecrübeli fotomuhabir Ümit Bektaş'ın fotoğrafı yer alıyor.

MÜLKİYE'DEN İHRAÇ EDİLEN 18 AKADEMİSYEN İMZA VE ÖTESİ'NDE

Barış Bildirisi'ni imzalayan tüm akademisyenlerle bir çalışma hazırlamayı planlayan Öztatar kitabın gelişim aşamasında bunu Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültes yani Mülkiyeli akademisyenlerle sınırlı tutmaya karar verdi. Mülkiye'den mezun olan ve farklı üniversitelerde görev yapan akademisyenlerin de yer aldığı, 40'tan fazla öğretim üyesinin ihraç edildiği Mülkiye'de yaşanan değişimi de gözler önüne seren kitaba şu isimler katkı sundu: Elçin Aktoprak, Özlem Albayrak, Faruk Alpkaya, Aykut Çoban, Yücel Demirer, Dinçer Demirkent, Benan Eres, Ertan Ersoy, Banu Beliz Güçbilmez, Ahmet Haşim Köse, Murat Sevinç, Mustafa Şener, Yasemin Özgün, Ece Özatan, Aynur Özuğurlu, Ayşen Uysal, Barış Ünlü, Zafer Yılmaz.

BORATAV, ORAN, TİMUR VE EROĞUL DA KİTABA KATKI SUNDU

İhraç edilen Barış Bildirisi imzacısı akademisyenlerin yanı sıra akademiye katkılarıyla damga vurmuş Korkut Boratav, Baskın Oran ve Taner Timur ile 2016 yılında SBF Dergisi'nde gerçekleştirilen "Türkiye'de Bilimsel Özgürlük ve Üniversite" başlıklı söyleşiler de kitapta yer aldı. Öte yandan Cem Eroğul'un Birgün Gazetesi'nde yayımlanan "Üniversite, Aydınlanmış Birey, Kör Kalabalık" yazısı da kitap aracılığıyla yeniden okurlarla buluştu.

ÖZTATAR: UMARIM TÜRKİYE'DE YAŞANANLARIN ANLAŞILMASINA KATKI SUNAR

İmza ve Ötesi, Haz. Nurettin Öztatar, syf. 304, Ütopya Yayıncılık, Ekim 2018.

Nurettin Öztatar, çalışmasına dair şunları söyledi, "11 Ocak 2016’da açıklanan 'Bu Suça Ortak Olmayacağız' başlıklı bildiri ve sonrasında yaşananların, Türkiye’nin hem akademi hem de siyasi tarihi açısından gelecekte bir milat olarak değerlendirileceğini düşünüyorum. İmza metninin açıklanmasının ardından başlayan saldırılar üzerine gelişmeleri kitaplaştırma ihtiyacı duydum. Kitapta Ankara, İzmir, İstanbul, Mersin, Eskişehir ve Kocaeli’de, üniversitelerden atılan Mülkiyeli bilim insanlarının ilk anda süreci hem bireysel hem siyasal anlamlarıyla nasıl değerlendirdiklerini ortaya çıkarmaya çalıştım. Umuyorum kitap, üç yıldır Türkiye’de yaşananların anlaşılmasına katkı sunar."

Akademisyenlerle söyleşilerle başlayan kitabın ilk sorusu, "11 Ocak 2016'da Barış için Akademisyenler tarafından kamuoyuna açıklanan Bu Suça Ortak Olmayacağız başlıklı bildiriyi niçin imzaladınız?" oldu. İmzacıları hedef alan organize suç örgütü yöneticisi Sedat Peker’in "kanlarında duş alacağım" gibi tehditlerinin ardından akademisyenlerin ne hissettikleri, imza dolaşıma girdiğinde imzalayan sayısı bin 128 iken sonraki süreçte 2 bin 212'ye çıkmasının etkisinin olup olmadığı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sözlerinin ardından başlatılan soruşturmaların ve tutuklamaların akademiye bakışlarını nasıl etkilediği de Öztatar'ın akademisyenlere yönelttiği sorular arasında yer aldı.

'DAYANIŞMA ÇOK ETKİLİ OLDU'

"Soruşturma, dava, üniversiteden ihraç hatta cezaevi gibi tehditlerle karşılaştınız. Bu tehditlerin neredeyse tamamı gerçekleşti. Bu durum çevrenizde, ailenizde nasıl bir etki yarattı? İmzanızı çekmeyi düşündünüz mü? Duygu dünyanızı nasıl etkiledi?" sorusuna Aynur Özuğurlu, "İmzamı çekmeyi hiç düşünmedim" yanıtını verdi. Aileler açısından daha zor bir süreç olduğunu ifade eden Özlem Albayrak ise "Hep gerçekçi olmaya çalıştım kendi adıma ama aramızdaki dayanışma ve dışarıdan, demokratik çevrelerden verilen destek de çok etkili oldu" dedi. Zafer Yılmaz ise "Kuşkusuz işini kaybedecek olma düşüncesi ve sonrasında da kaybetmek beni sarstı. Ama imzamı çekmeyi bir an bile düşünmedim" sözleriyle soruyu yanıtladı. Yasemin Özgün ise Öztatar'ın bu sorusuna, "Kendi adıma yaşlı annemin olan bitenden çok fazla etkilenmesinden çok endişe duydum. Haberleri izleyen,/ gündemi takip eden biridir annem. Her haber izlediğinde tansiyonu yükseliyor, sabaha kadar uyumuyordu. İmzamı çekmem gerektiğini söyleyen yakınlarım oldu, çatışmalar yaşadım. İmzamı çekmeyi hiç düşünmedim" dedi.

'BU LİSTEDE OLMASAYDIM NE HİSSEDERDİM?'

"Akademiden atılabileceğinizi öngörüyor muydunuz? Adınızı KHK ile ihraç edilenler listesinde gördüğünüzde ya da haber aldığınızda neler hissettiniz? Listelere kendiniz de baktınız mı?" sorularının da yöneltildiği akademisyenlerden Murat Sevinç, "Adımı KHK'de görünce, arkadaşlarımın adını gördüğümdeki kadar kötü hissetmedim kesinlikle. Yanınızdaki insana yapılan alçaklık daha yaralayıcı..." yanıtını verdi. Ahmet Haşim Köse ise ihracını daha öncesinden öğrendiğini belirterek, "Devlet ü Âlâ'nın bazı görevlileri istenmeyen kanallardan haber gönderdiler. Emekli olayım diye..." dedi. Dinçer Demirkent ise Resmi Gazete'ye arkadaşlarının haber vermesi üzerine baktığını ifade ederek, "Hocalarımı, arkadaşlarımı orada görünce ilk düşündüğüm bu listede olmasaydım ne hissederdim sorusu oldu" açıklamasını yaptı.

Kitabın son bölümünde ise ihraçlara yönelik kararlar ile açıklamalar yer alıyor.