Hikâyeler 'İncir Reçeli'ndeki gibi değil!
Hêvî LGBTİ Derneği'nin kolektif çalışması olan "Türkiye’den HIV Hikâyeleri (Ji Tirkiyê Çîrokên HIVê- HIV Stories From Turkey)", önyargıların aksine HIV virüsünün tokalaşmakla, aynı masada yemek yemekle, aynı odada bulunmakla, aynı sandalyeyi kullanmakla (…) geçmediğini anlatıyor. HIV ile yaşayanların ve yakınlarının deneyimlerinin yer aldığı kitapta sosyal izolasyon gözler önüne seriliyor.
DUVAR - Ahlaki faşizmle baş etmek, bir hükümeti devirmekten daha zor. Hüküm vermek, etiketlemek bir eziyet çektirme biçimi. Bir gerçekliğin yerine geçen hükmün muhattapları, yaşayanları ancak bilir.
Toplum tarafından kriminalize edilmeye müsait cinselliğin, cinsel yollarla bulaşan hastalıklara karşı verdiği tepki daha da ağır. Öyle ki İdil şu cümlelerle anlatmış: “Seks yaptığım için kendimi suçlu hissediyordum. Sanırım ahlaki bir boyuttan yaklaşıyordum. Çünkü toplumun bizlere öğrettiği bütün yanlış ahlaki mitler beynimin en derinlerinden, köşelerinden fırlıyordu artık.”
'HIV VİRÜSÜ TOKALAŞMAKLA, AYNI ODADA BULUNMAKLA GEÇMEZ'
Hêvî LGBTİ Derneği Kolektif çalışması olan, deneyimlerin Kürtçe, İngilizce ve Türkçe olmak üzere üç dilde aktarıldığı, Müzeyyen Araç ve Ercan Aydın’ın derlediği, “Türkiye’den HIV Hikâyeleri”nin anlatıcıları da bu sebeplerden dolayı tekrar tekrar vurguluyor. HIV virüsü tokalaşmakla, aynı masada yemek yemekle, aynı odada bulunmakla, aynı sandalyeyi kullanmakla (…) geçmez.
HIV pozitif olan insanlar hayatlarına tıbbi kontrol altında, evet, çoğuna göre daha özen gösterilen bir yaşam standardıyla sağlıklı bir şekilde devam edebiliyorlar. Tedaviyi aksatmadıkları, reddetmedikleri sürece çalışabiliyor, eğitimlerine devam edebiliyor, çocuk sahibi olabiliyorlar. Dünya Sağlık Örgütü yıllar önce HIV’i ölümcül olma kategorisinden çıkararak kronik hastalıklar listesine ekledi. 1996’dan bu yana uygulanan baskılayıcı ilaç tedavisiyle de virüs kontrol altına alınabiliyor. Düşünün tüm bu bilgiler umursanmadan “İncir Reçeli” diye bir film bile yapılmış. Oysa hikâyeler hiç öyle değil.
'ZEMİNİN İKİ KAT ALTINDA BİR ODA VERDİLER'
Filmi de çekilmiş yargının, hayata yansıyan sonuçları ise "Eziyetlerden eziyet beğen" der gibi...
HIV pozitif olan Meçasu anlatıyor: “Mesela röntgen çektireceğim, orada çalışan sağlık çalışanları söylenmeye başlıyordu. Göz muayenesine gittiğimde nereye dokunsam, temas etsem kızıyorlardı, orayı hemen temizliyorlardı. Hastanede ayakta bekliyordum.”
Hastanede vezne elemanı olarak çalışan bir kadın, herkes tahlil yaptırırken tesadüfen öğreniyor HIV pozitif olduğunu. Sonrasında işinden atılıyor. Hukuksal yollara başvurunca geri çağrılıyor. Fakat sonrası eziyet: “Zeminin iki kat altında bir oda verdiler, deterjanların olduğu yerde. ‘Yemeğe çıkamayacaksın, maske ve eldiven kullanacaksın’ dediler.”
'ÇAMAŞIR MAKİNESİNDE KIYAFETLERİMİ KENDİNİNKİLERLE KARIŞTIRMA'
Şimdilerde eşiyle çocuk yapma planları yapan biri ise ilk tanı konulduğu dönemi anlatıyor: “Bu süreçte en ağrıma giden, annemin bile benden huylanmasıydı. ‘Çamaşır makinesinde kıyafetlerimi kendi kıyafetlerinle karıştırma, ayrı yıka,’ diyordu. ‘Ev işlerinde eldiven giy, elin kesilir farkında olmazsın kanın bulaşır ve tuvalete otururken klozeti ayrıca sil’ diyordu.”
Bir başka kişi arkadaşının yaşadığı deneyimi aktarıyor: “Arkadaşımın ameliyat olması gerekiyordu ve doktoruna pozitif olduğunu söyledi. Doktor, bu ameliyatı yapamayacağını, ekibini ve kendisini riske atamayacağını söyledi. Trafik kazası sonucu gelen birinin pozitif olup olmadığını bilmediklerini, anında müdahale edildiğini, bu müdahale yapılırken sağlık ekibinin kendini korumakla yükümlü olduğunu, şimdi de bu yükümlülüğü yerine getirmeleri gerektiğini hatırlattık. Fakat aldığımız cevap: ‘Şu an bu durumdan haberdarım’ oldu.’”
'ÖZEL SAĞLIK SİGORTASI TANI KOYULDUKTAN SONRA SÖZLEŞMEYİ FESHEDEBİLİYOR'
HIV’le yaşayan biri politik arenadan çekilme nedenini şöyle anlatıyor: “Özellikle son dönemde o kadar çok kişi yok yere hapse atıldı ki, o kadar tedavi süreci eksik kalan, başka sebeplerden dolayı hasta birçok tutsak ilaçlarına erişim noktasında o kadar sıkıntı yaşadı ki… Bana ilacımı vermezlerse uzun dönemde sağlık problemi yaşamaktan korktum açıkçası.”
Ahmet, bir başka konuya değiniyor. Özel sağlık sigortası olan kişilerin tanı koyulduktan sonra sözleşmelerinin feshedilebildiğini söylüyor: “Her yıl poliçeniz yenilenirken bağlı olduğunuz İl Sağlık Müdürlüğü SGK’dan sizinle ilgili bilgileri aktarıyor.”
Tüm bu hikayeler dışında HIV’li olduğunu sır gibi saklamayı tercih etmek zorunda olanlar var: “Bu yıl itibarıyla altıncı yılıma girdim, kimseye söyleyemeden bu sır benimle ölene kadar gidecek mi bilemiyorum.” Bu ve benzer deneyimleri göze almak kolay değil.
Son cümleye varmadan, defaten belirteyim. İlaçlarını düzenli kullanan ve negatif seviyede olan bir kişi korunmasız bir şekilde ilişkiye girebiliyor, çocuk sahibi olabiliyor. Trans bir mülteci, geldiği ülkeye nazaran Türkiye’de korunmadan seks yapmanın çok fazla olduğuna dikkat çekiyor. Bütün ahlaki hükümlerden azade akılda tutmakta, korunarak seks yapmakta fayda var.