Yalandan beslenen başkan
Edebiyat eleştirmeni olan Michiko Kakutani'nin ilk kitabı “Hakikatin Ölümü, Trump Çağında Yalancılık Sanatı” okurla buluştu. Kakutani kitabında, yapısızlaştırma ve postmodernizm üzerine okuru kısa bir gezintiye çıkarmasının yanında okura, birçok garip alışkanlığı olduğunu belirttiği bir 'Başkan'ın portresini sunuyor.
Özlem Karahan
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump en önemli siyasi meselelerden golf oyunu gibi en önemsiz gündelik mevzulara kadar hemen her konuda yalan söyleyen bir lider. Her şey hakkında, insanların gözleriyle görebildiği konular hakkında ve hatta birkaç dakika önce kendisinin söylediği şeyler hakkında yalan söylemekten çekinmiyor. Milyonlarca Amerikalı ise onun yalanlarına inanıyor veya onun bu bariz aldatmacalarını seviyor. Bu durum, Amerika’da şu anda gerçeklik perdesi yırtılmış gibi hissettiriyor.
New York Times’daki köşesinde yayımladığı yazılarıyla ABD’nin en başarılı edebiyat eleştirmenlerinden biri olan Pulitzer Ödülü sahibi Michiko Kakutani, uzun yılların birikimiyle kaleme aldığı ilk kitabında ABD Başkanı’nın yalanlarına ve bu yalanların başta ABD olmak üzere tüm dünyada yarattığı etkilere odaklanıyor.
Kitabın ismi “Hakikatin Ölümü”. “Trump Çağında Yalancılık Sanatı” alt başlığıyla yayımlanan kitap akıcı ve açık anlatımının yanı sıra güncel örnekleriyle okura hızlı bir okuma vadediyor.
'DAHA ÖNCE BULUNMADIĞIMIZ BİR KARANLIK NOKTAYA GETİRDİ'
Kakutani’nin savı şu: “Trump sadece yalanlarından dolayı yeni, farklı ve dehşet verici değil. Aynı zamanda, teknolojiyi yalanlarını büyütmek için kıvrakça kullanarak her şeyi daha tehlikeli hale getirme konusunda da usta. Tüm bunlar bizi ABD'de daha önce hiç bulunmadığımız bir karanlık noktaya getirdi.”
“Hakikatin Ölümü” sunduğu özgün argümanların yanı sıra alıntı ve imalarla da zengin bir içerik sunuyor. George Orwell, Hannah Arendt, Alexis de Tocqueville, T.S. Eliot, Gertrude Himmelfarb, Philip Roth, Neil Postman, Tom Wolfe, Masha Gessen, Tim Wu ve daha birçok ismin gerçeklik ve politika üzerine söylemleri ve fikirleri kitapta yerini alıyor. Sadece bu kadar değil. Yazar, ABD seçimlerine müdahale eden Rus hackerlardan Twitter trollerine birçok bilgi, fikir ve örnek sunarak yapısızlaştırma ve postmodernizm üzerine okuru kısa bir gezintiye çıkarıyor.
Kakutani, Trump’ın kronik kötülüğünü, tüm ifadelerin göreceli ya da ironik bir şekilde tersine çevrilebilir olduğunu iddia eden bir hilecilikle ilişkilendiriyor. Ayrıca hiç kitap okumayan, bir gün içinde saatlerce TV izleyip danışmanlarının hazırladığı brifingleri bile okumayan bir 'Başkan'ın portresini sunuyor. Kitaptan Trump’ın birçok garip alışkanlığını da öğreniyoruz. Örneğin, görüntüsüne takıntılı olan ABD Başkanı’nın televizyon röportajlarından sonra çekim videolarını sesini kıstırarak izlemeyi tercih ettiğini, söylemlerinden öte görüntü ve mimiklerine önem verdiğini anlatıyor Kakutani “Hakikatin Ölümü”nde.
Amerika Birleşik Devletleri'nde son zamanlarda şiddetli bir savaş sürüyor. Bu zengin ile fakirin ya da liberaller ve muhafazakarların, Demokratlar ile Cumhuriyetçiler’in savaşından çok daha önemli bir savaş: Gerçeği korumak için verilen bir savaş. Temeli daha uzun yıllara dayanan gerçeği manipüle etme mevzusunun Trump ile birlikte geldiği son nokta, haber medyasının parçalanmasından internetin bölücü etkilerine birçok farklı örnekle kitapta ortaya konuyor.
ABD Başkanı’nın konuşmalarıyla, sosyal medyada attığı ve imla hatalarıyla dolu tweetleriyle, iç ve dış politikada onarılması güç çatlaklar oluşturan yaptırımları ve tüm dünyayı etkileyen adaletsiz etiketlemeleriyle (“Gazeteciler yalan söylüyor!” şeklindeki çıkışlarının dünyadaki basın özgürlüğünü daha da kötü hale getirmesi gibi) bir yandan hukukun üstünlüğüne saldırmasını öte yandan siyaseti daha önce eşi benzeri görülmemiş bir cehalet ve saldırganlığa sürüklemesini anlatan kitap, bir yandan okuru altüst ederken diğer yandan da tüm bunlara oldukça aşina olduğunu hissettiriyor.