Osmanlı Devrinde Zorbalar yeniden yayımlanıyor

Osmanlı Devrinde Zorbalar, 86 yıl sonra Gram Yayınları etiketiyle yeniden raflarda yerini alıyor. Ahmet Refik bu kitapta, zamanını aşan bir toplum gözleminden etkileniyor: İlmi, marifeti, irfanı, hatta haysiyet ve onuru mahveden en öldürücü hastalık, ilimden ziyade bağlılıkla ortaya çıkan cahillere karşı gösterilen saygı ve itibardır.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - İlk baskısı 1933 yılında yapılan Osmanlı Devrinde Zorbalar, 26 Nisan'da Gram Yayınları tarafından yeniden yayımlanıyor. Osmanlı Devrinde Zorbalar, Osmanlı tarihinde zorbaların ortaya çıkışlarını, güç ve nüfuz edinmelerini  kayıt altına alıyor.

Osmanlı Devrinde Zorbalar, Ahmet Refik, 64 syf., Gram Yayınları, 2019.

Yazar Ahmet Refik bu kitapta, zamanını aşan bir toplum gözleminden etkileniyor ve şu ifadelere yer veriyor: Halkın arzusu hak, adalet ve sükûnla istirahatken, kadısından şeyhülislamına bütün devlet ricali kendi menfaatleri peşinde devlet işlerini boşlamış ve meydan zorbalara kalmıştır. Böylece Kara Yazıcı’dan Dağlar Delisi’ne, Rum Mehmet’ten Katırcı Oğlu’na, Deli Birader’den Şaban Ağa’ya, Cellat Kara Ali’den Deli İlâhi’ye pek çok zorba kendi hakimiyetini kurmuş ve zalim kurallarını koymuştur.

'HAYSİYET VE ONURU MAHVEDEN EN ÖLDÜRÜCÜ HASTALIK CAHİLLERE KARŞI GÖSTERİLEN SAYGIDIR'

“Cahilliğin nüfuz sayesinde hâkim olması büyük bir felâkettir. İlmi, marifeti, irfanı, hatta haysiyet ve onuru mahveden en öldürücü hastalık, ilimden ziyade bağlılıkla ortaya çıkan cahillere karşı gösterilen saygı ve itibardır. Bu itibar ve hürmetin ise nüfuzla ortaya çıktığına şüphe yoktur. Bir zamanlar Anadolu’nun en muzlim noktasında türeyen bir cinci hoca, cahilliği ve ihtirası ile beraber, sırf bağlılığı sayesinde uzun müddet herkesin başvurduğu biri olmuştu. Halk hocanın kıymetsizliğine ve ehliyetsizliğine bakmıyordu; onun eteğini veya elini öperek kazanacağı mevkie, alacağı memuriyete bakıyordu. İhtimal ki emeline ulaştıktan sonra, “Hoca Efendi” ile alay bile edecekti. Fakat asıl içtimaî felâket, halkın hocaya yaltaklanmasında, memleketin siyasî idaresinde hiçbir kıymete sahip olmayan bir şahsı yaltaklanmasıyla, hürmetiyle, riyakârlığıyla büyültmesindeydi. Memleketi felâkete sürükleyen şahsiyetler ancak yaltaklanmanın olduğu, hırslı ve izzetinefisten mahrum bir muhit ortasında sivrilirler. Ve bu hal, memlekette ilim ve marifete karşı genç nesillerde büyük bir boşvermişlik husule getirir.”