Rüzgara Karşı: İnanç, kararlılık ve cesaretin hikayesi

Juliana Buhring’in "Rüzgara Karşı" kitabı, bisiklete ilk kez 30 yaşındayken binmesine rağmen sekiz aylık antrenman ile Guinness Rekorlar Kitabı’na giren Buhring’in ilham verici hikayesini anlatıyor. Beş ay ve binlerce kilometre süren bu destansı yolculuk okura bir soruyu sorduruyor, insan isterse neleri başaramaz ki?

Google Haberlere Abone ol

Bisiklet tutkunlarına sorarsanız size en büyük korkularının bir daha bisiklet sürememek olduğunu söyleyeceklerdir. Selenin üstündeyken tek başınıza kendi kendinize yettiğiniz kadardır dünya. Bacaklarınızın pedalları itip çekebildiği kadarıyla gider ve dünyaya kafa tutarsınız. Kimi zaman yokuş çıkmaktır zafer. O yokuşun bitiminde pedal kesmeden devam edersiniz, zaferinizi kutlayamadan bir sonrakinin peşine düşersiniz. Kimi zaman hızlı ve tehlikeli bir iniştir, keskin bir virajdır; sağ salim kurtulup teker patlatmadan, çukurlara uğramadan sıyrılıp uzaklaştığınız. Araba ya da motorsikletinizi çalıştıran akaryakıt için benzin istasyonunda para vermek yoktur hayatınızda. O yakıt sizin yiyip içtikleriniz ve keskin iradenizdir. Bir pedal daha, sonra bir tane daha, durmadan ve bıkıp usanmadan, bir tane daha. Böyle böyle akar gider dünya ve siz mevsimine göre kavuran güneşin altındasınızdır ya da sulu sepken yağmur altında, sizi gerisin geri iten buz gibi bir rüzgar vardır karşınızda.

Juliana Buhring

Yazar Juliana Buhring dünyaya kafa tutan kadınlardan biri. Bisikletiyle dünya etrafında en kısa sürede tur atan kadın kendisi. Bu benzersiz serüveni kendi ağzından anlattığı gezi ve anı kitabı Rüzgara Karşı, orijinal adıyla This Road I Ride, dilimize Şeyda Odabaş tarafından çevrilip Garaj Yayınları tarafından yayınlanmış. Bu kitap yazarın ikinci kitabı. İlk kitabı Not Without My Sisters ile dünya çapında sansasyonel bir etki yaratmış. Çünkü Buhring, kendisi gibi tarikat evlerinde doğup büyüyen ve aynı çileli yollardan geçmiş dünyanın her yerindeki çocukların dramına dikkat çeken, farkındalık yaratan gizli kahramanlardan. Size anlatmaya çalıştığım dünya turunda bolca bahsettiği bu yaşamını kitabı okurken sıkça gözünüzün önüne getirme şansınız olacak.

ÖZGÜRLEŞME YOLUNDA

Tarikat evinde doğup büyüyen yazar bildiğimiz aile kalıplarına uymayan bir yaşam tecrübesine sahip. Bu da onu pek çoğumuzdan farklı bir insan yapmış. Vazgeçmeyen, pes etmeyen, gücü ve azmini o bitmez tükenmez inadından devşiren çok güçlü bir kadın Juliana. Onu ve kendisi gibi olanları bizden ayıran ve birbirlerinden ayrılmaz bağlarla bir arada tutan şey bu sıradışı -ama aslında bir o kadar da global olan- hayat tecrübeleri. Yüksek duvarlar ardında toplumdan izole bir yaşamdan kaçıp toplum denen curcunanın içinde sudan çıkmış balık gibi hisseden insanları düşünün. Kendilerine yardımcı olabilecek insanlar yine kendilerinden önce o tarikatı terk edip kendi başlarının çaresine bakmak zorunda kalan ağabeyler ve ablalar olsun. Başlarından geçenleri ve gelecekte onları neyin beklediğini kendilerinden iyi kim bilebilir ki zaten... Hayata sıfırdan başlamak tam olarak böyle bir şey olmalı. İşte böylesi sebeplerle Kız kardeşim Olmadan Asla kitabını beraber yazdığı ‘’kardeşleriyle’’ birlikte bir dernek kurup daha sonrasında Safe Passage/Güvenli Geçiş adında bir vakıfla birleşmişler. Amaçları tarikatlardan kurtulan gençleri dışarıdaki dünyaya hazırlayabilmek için kaynak ve destek bulmak. Dışarıda akan ve adına modern hayat dediğimiz hercümerç ile en yakın bağları, içinde bulundukları ve onları ana babadan yoksun büyüten, cemaat içinde birey olmaktan uzak, boyun eğip sürünün parçası olmayı kabul ettiren bir global misyoner yetiştirme okulu. İşte bu çocukların en büyük ortak noktası kim olduklarını tanımlayan şeyin geçmişleri olmasını reddetmeleri. Sizlere bu çocuklarla empati kurmak için pek bir şey bırakmadıysa bu, Juliana ve kendisi gibi olanların adına cehennem de diyebileceğimiz bir çocukluk ve gençlikle imtihan edilmiş olmalarından ve bizlerin de görece çok daha şanslı olmamızdan kaynaklıdır.

Rüzgara Karşı, Juliana Buhring, Çevirmen: Şeyda Odabaş, 232 Sayfa, Garaj Yayınları, 2019.

İşte böylesine ıstırap dolu bir ilk gençlik onu tarikat/cemaat içinde yediği asi damgasıyla bileyip şekillendirmiş ve kendisinden önce kaçış yolunu gösterenlerin peşinden sürükleyerek dünyanın farklı kıtalarında, farklı ülkeler ve toplumların kıyısında yaşadığı hayattan alıp İtalya’nın Napoli şehrine getirmiş. Bir özel okulda İngilizce öğretmenliği yapan yazar için, bir gece barda tanıştığı bir erkeğin kendi hayatını bu kadar radikal bir şekilde değiştireceğini düşünmek başlarda mümkün değilmiş. Aynı erkeğin dramatik ölümü ise kendisi için bir hayatın sonu ve azimli karakteri sayesinde bir diğerinin başlangıcı olmuş.

Hayatı boyunca hiç bisiklet sürmemiş bir insan düşünün. 30 yaşında bisikletin selesine oturup aylarca antrenman yaparak dünya turuna çıkmayı kafasına koymuş olsun. Bunun için en yakın dostlarının şüpheli ve şevk kırıcı yorumlarına bile göğüs gersin ve neyse ki içlerinden bir tanesinin bitmez tükenmez desteği sayesinde inancına tutunup yola çıkmaya karar versin. Hem de herkesin gittiği batıdan doğuya rotaların tam tersine. İşte bu yolculuğun kendi iç dünyasını değiştirdiği, yoluna çıkan 4 kıta ve 19 ülkenin ona kattıklarıyla kendisini bambaşka bir insana dönüştürdüğü, kendisine yeniden yaşama sevinci katmasına sebep olmuş. Sıfırdan başlamanın ne demek olduğunu herkes bilemez diyen yazar adeta bu mevhumun kitabını yazmış.

Burada sizlere Juliana’nın dünya çevresinde bisikletle en hızlı tur atan kadın olmak için değil ama; hazır yola çıkmışken ve bunu da başarmış hiçbir kadın olmadığını fark ettiği için Guinness Rekorlar Kitabı’na kaydettirme uğraşından da bahsetmek gerek. Erkek dominasyonu sebebiyle Guinness kurulu bile bu rekora göz diken Juliana’ya nasıl kriterler uygulayacaklarına sıkı tartışmalar sonucunda karar verebilmiş. Kitapta bu yazışmaların ve can sıkıcı süreçlerin dökümünü de göreceksiniz.

JULIANA'NIN YOLU TÜRKİYE'DEN DE GEÇİYOR

Kendisini destekleyen yüzlerce insanın şans dilekleriyle Napoli’den başlayan zorlu yolculuk Fransa ve İspanya’yı kat ettikten sonra onu Portekiz’den Amerika kıtasına taşıyor. ABD’yi doğu-batı yönünde aşıp Yeni Zelanda ve sonrasında Avustralya’nın doğu sahillerine ulaşan Juliana bu binlerce kilometre süren yolculuk boyunca zorlukların bin bir türlüsüne göğüs geriyor. Güney Asya’nın muson yağmurlarıyla ıslanıp Hindistan’a vardığında ise zorluklar adeta zirve yapıyor. Pedal basıp geçtiği binlerce kilometre yol boyunca kendisini en çok zorlayan ülke Hindistan. O zamana kadar defalarca patlayan lastikler, atan zincir ve kırılan vites kolları -ve tabii ki saksağanlar- kendisini Hindistan’ın insanları ve hijyen seviyesi kadar zorlayamıyor. Haftalar süren ızdırap sonunda bindiği uçak onu ülkemize getiriyor ve yolculuk bir anda bambaşka bir çehreye bürünüyor. Pakistan, Afganistan ve İran’ın bir kadının tek başına bisikletle seyahat etmesine izin vermediği için kalan mesafeleri rekor süresi içinde geçirebilmek adına Ankara’ya uçuyor mecburen. Ankara’dan Yunanistan sınırına kadar geçen sürede bahsedilen misafirperverlik ve sunulan yemeklerden sonra yolculuğun son çeyreğine pedal süren Juliana, Yunanistan’ın zorlu coğrafyası ve mükafat gibi manzaralarını aşarak yolculuğun son dilimlerine geçiyor. Henüz tamamlaması gereken beş bin kilometre yol zorunluluğu ve bunun için gerekli bir aylık süre gezgin yazarımızı son ve en büyük dayanıklılık sınavına tabi tutuyor. Beş ay ve binlerce kilometre süren bu destansı yolculuk okura bir soruyu sorduruyor, insan isterse neleri başaramaz ki?

Butik yayınevlerinin yayınladığı kitaplar büyük piyasanın hızı içerisinde gözden kayboluyor. Bazen iyi bir kitabın farkına yıllar sonra varıyorsunuz. Rüzgara Karşı, bu butik yayıncılık kültürünün gözden kaçan eserlerinden biri. Kulaktan kulağa yayılarak ikinci baskıyı yapabilmiş şanslı kitaplardan biri. Garaj Yayınları yakın zamanda Juliana Buhring’in ilk kitabı olan ve Türkçeye Kız kardeşim Olmadan Asla adıyla çevrilmekte olan kitabını yayınlamaya hazırlanıyor.