Cahide Birgül: Kadın, lezbiyenlik ve polisiye
Cahide Birgül, edebiyatında hangi temel izlekleri kendisine başat seçti? Son yıllarda yeniden gündem olan kadın yazınına ne gibi katkıları oldu? Birgül'ü yazar ve yayıncı Sırma Köksal ve yıllar sonra romanlarını yeniden yayına hazırlayan yayıncı Öykü Özçinik'e sorduk.
DUVAR - Yazar Cahide Birgül 1 Aralık 2009'da vefat etti. Birgül kısa ömrüne birçok eser sığdırdı. Yazdığı Radyo Oyunları ve Arkası Yarın'lar TRT Ankara Radyosu'nda yayımlandı. 1993 yılı ilkbaharında İstanbul'a taşındı. Fotoğraflar, Düşlerin İçinde ve Biblolar adlı tiyatro oyunlarını yazdı. Deneme türü bazı yazıları Pazartesi dergisinde yayımlandı. Gölgeler Çekildiğinde, Geceye Uyananlar, Aklın Yolu Bindir-Talat Halman Kitabı, Ah Tutku Beni Öldürür müsün? ve Eflatun Koza romanlarını kaleme aldı.
Cahide Birgül, edebiyatında hangi temel izlekleri kendisine başat seçti? Son yıllarda yeniden gündem olan kadın yazınına ne gibi katkıları oldu? Birgül'ü yazar ve yayıncı Sırma Köksal ve yıllar sonra romanlarını yeniden yayına hazırlayan yayıncı Öykü Özçinik'e sorduk.
Cahide Birgül edebiyatının ana izlekleri nelerdir?
Sırma Köksal: Cahide Birgül’ün temel izleği kuşkusuz ki kadındır. Onun kadınları, şehirli, eğitimli ve kendi ayaklarının üstünde durabilen kadınlardır. Ancak dışarıdan bakıldığında göze çarpan bu “güç”lerinin ardında toplumsal koşullandırmaların etkisini sindirmişler ve kadınca bir dünyanın içinde kendileri de sinmişlerdir. Bu haliyle “kadın” dünyasının dile getirilmeyen sırları ve sığlıkları Birgül edebiyatında psikolojik gerilimin kuruluşunda sertçe dile gelir. Sıra dışı bir figür, bir başka “kadın”, bu dünyayı darmadağın etmeye yeter ama o dünya öylesine bir tutkalla kutsanmıştır ki, dağılmaz; çürür.
Öykü Özçinik: Cahide Birgül edebiyatının ana izlekleri söz konusu olduğunda aklımıza hızlıca üç şey gelecektir: Kadın, lezbiyenlik ve polisiye… Ama onun çok katmanlı anlatısı, bu üç ana temanın etrafında çatallanır ve birçok şeyi beraberinde getirir. Mesela eşya, mekânlar; bunlar Birgül edebiyatında adeta birer kahraman gibidir. Uzun tasvirlerle ya da edebi oyunlarla değil ama. Eşya, mekân, şehir, peyzaj, tüm bunlar Birgül’ün edebiyatında öyle yalın, süsten, gereksiz detaydan uzak, sade ama öyle yerinde bir vurguyla verilir ki, onun kasvetinin en büyük eşlikçisi bu atmosferi yaratan her bir unsuru tarifleme becerisidir. Örneğin küf kokusundan bahsetmez ama o boğucu evlerin kesif kokusunu solursunuz ya da bir gecekondu mahallesini öyle bir şekilde, kurgunun öyle bir yerinde tarif eder ki, evlerin yamru yumru yapısı, mahallenin topografyası, kömür kokusu; bunlar zihninizde dolaysızca beliriverir. Polisiye söz konusu olduğunda yine ayrı bir özelliği ortaya çıkar Birgül’ün: İnsan ve topluluk psikolojisi konusundaki (belki sezgisel diyebileceğimiz) bilgeliği. Onun romanlarındaki polisiye unsurun kökeni karmaşık bir olayın kurgusal bir dehayla açığa serilmesinden ibaret değildir. Birgül, gerilimli, gizemli bir hikâyenin içine girdiğinin mesajını dahi vermez okura ilk etapta. Bir süre sonra okur kendini bir çıkmazın içinde buluverir, derken bir karakter ya da uysal bir cümle sizi rahatlatacak gibi olur ama Cahide Birgül karakterleri, sıkıca kavrayıp arkalarında sakladıkları silahı bu tam da bu durumlarda ortaya çıkarır, okurun çözülme ya da katartik etki beklentisini bir anda alaşağı eder.
Birgül’ün bir diğer başarısı bugün pek meşhur olan orta sınıf aile yapısı eleştirisini asla didaktik olmayan bir tonda, hakaretamiz bir ifade kullanmaksızın, her karakterin çıkışsızlığını da deşifre ederek sunabilme yetisidir.
Cahide Birgül, kadın yazınında nasıl bir hatta oturur, neyi temsil eder?
Sırma Köksal: Gölgeler Çekildiğinde, sadece kadın edebiyatı da değildir; güçlü psikolojik gerilimiyle Türkçe edebiyatta pek el atılmamış bir alana, iki kadın arasındaki adı konmamış bu takıntılı ilişkiye bakışıyla cesur ve biricik bir kitaptır. Cahide Birgül’ün yeniden raflarda olması çağdaş edebiyatımızda bir halkanın kopmaması açısından çok önemlidir.
Öykü Özçinik: Birgül’ün kadın edebiyatındaki yeri, yukarıda sıraladıklarımızla yani onun edebiyatının temel izlekleriyle ilintilidir. Onun feminist yazını bir yandan patriyarkal aileye, diğer yandan heteronormatif cinsiyet rollerine, bir diğer yandan da tüm bunlara maruz kalan kadın öznenin kendiyle savaşımına yer verir. Birgül’ün edebiyatı tüm tekinsizliğine rağmen sahip olduğu dinamizmi bu mücadeleci tavra borçludur. Cahide Birgül, çağdaş Türkçe edebiyatın en güçlü kadın seslerinden biridir. Bu güç onun mücadelesinden, kendiyle ve dahil olduğu tüm toplumsal gerçeklerle yüzleşirken gösterdiği cesaretten, en karanlık köşelerden fırlayan mizahından ve eşsiz gözlem yeteneğinden kaynaklanır.