İsmet Özel, Gabriela Mistral Nişanı'nı geri ver!
O nişanın sende bulunmaktan duyduğu acı, General Pinochet tarafından tutuklanarak cezaevi olarak kullanılan stadyuma koyulmuş, gitar çalıp şarkı söylemeyi sürdürdüğü için önce elleri kesilen ve sonra da işkence ile öldürülen Victor Jara’nın acısıdır. O nişanın sende bulunmaktan duyduğu acı, halkına İspanyolca şarkılar söylerken, şiirler yazarken, Franco’nun askerleri tarafından bir duvarın önünde gözleri bağlanarak kurşuna dizilen Federica Garcia Lorca’nın acısıdır! İsmet Özel, Gabriela Mistral Nişanı'nı geri ver!
İsmet Özel’in, İstiklâl Marşı Derneği adlı internet sitesinde, 1 Mart 2019 tarihli 'Yazmak Nedir? Veya Bir Sevgili Ne İşe Yarar?' başlıklı bir yazısına rastladım. Yazının bir yerinde şu satırlara yer veriyor: "Yıllar önce dinleyicilerim arasında Muhsin Yazıcıoğlu’nun da bulunduğu, bilhassa bulunduğu bir topluluğa Allah (Türkleri Diğer Milletlerden Üstün) Yarattı serlevhalı konuşmayı yapışımın akabindeki karşılaşmamızda Şili devleti eşhasından biri bana benim bu kadar ileri gidebileceğimi düşünmediğini ifade etti. Belli ki akıllarına benim bu kadar ileri gidebileceğim gelseydi bana Gabriela Mistral Nişanı vermeyeceklerdi."
İsmet Özel’e 1995’de, Şili devletinin en saygın nişanlarından biri olan, Gabriela Mistral Nişanı'nın verildiği törende, Türkiye’nin birçok saygın yazar, şair, akademisyen, siyasetçi ve bürokratından oluşan toplulukla birlikte, ben de oradaydım. Hatta yanımda Dünya Öykü Günü’nün kurucusu, yazar Özcan Karabulut ve yazar, sanat eleştirmeni İbrahim Karaoğlu da vardı. Bizi bu törene bir şair arkadaş çağırmıştı. Şili büyükelçiliğinin Ankara’daki geniş kabul salonunda gerçekleşen törenden sonra verilen kokteyl sırasında çok ciddi bir tartışma yaşanmıştı: Değerli dilbilimci Prof. Dr. Mustafa Canpolat, İsmet Özel’e son derece samimi ve biraz şakayla karışık olarak, “iyi bir şairsin, şiirlerin güzel ama fikirlerin problemli olmasa…” anlamına gelen sözler söyleyince, İsmet Özel adeta çıldırmıştı. Mustafa hocaya hiç hak etmediği ağır sözlerle saldırması, hocanın çok zor durumda kalması, bir köşede olayı izleyen bizleri çok üzmüştü. Zaten böyle bir nişanın niçin İsmet Özel’e verildiğini anlayamamış, çok şaşırmıştık. Çünkü daha iki yıl önce İsmet Özel’in Sivas katliamıyla ilgili sözleri, etkisini sürdürüyordu. Katliamdan altı gün sonra, 8 Temmuz 1993 günlü Milli Gazete’de yazdığı yazıda şu ifadelere yer verecekti: “…Aklıma takılan soru şu: Aziz Nesin gibilerinin kendilerini güvenlikte hissetmeleri için Sırp (veya Grek, Ermeni, Rus veya Amerikan) uçaklarını Sivas semalarında görmeleri mi gerekiyor?.”.
Evet, gerçekten bu nişanın İsmet Özel’e verilmesi gerçek değil, bir metafor olmalıydı. Kokteylde Mustafa hocaya çok öfkelenen İsmet Özel, söylenerek bizim bulunduğumuz köşeye geldi. Bizim de ona öfkeli olduğumuzu bilmiyordu. Ben hemen atıldım: “Eğer Pablo Neruda size bu nişanın verildiğini bilseydi, kendini bu pencereden aşağı atardı! (bulunduğumuz yer bir binanın sekizinci katıydı)” , İbrahim Karaoğlu: “Bu nişanı almış olduğunuz için utanmanız gerekir!”, Özcan Karabulut: “Yahu, şair arkadaşlarımızı yaktılar, sen utanmadan, bir şair olarak bu nişanı alıyorsun!” İsmet Özel neye uğradığını şaşırmıştı. O da bize, yüksek sesle cevap vermeye çalışıyordu. Şili büyükelçisi olduğunu sandığım bir adam, diğer konuklar, bağırışmalarımız karşısında şok olmuşlardı. Şilili yetkililer, Türkçe bilmedikleri için olayı anlayamıyor, şaşkınlık içinde etraflarına bakınıyorlardı. İsmet Özel böyle bir durumla karşılaşacağını hiç düşünmemişti. Doğrusu bizim de aklımızda böyle bir durumla karşılaşmak yoktu. Sanki Sivas’ta katledilen şair arkadaşlarımızın elleri, bizi bu törene gitmeye doğru itmişti. Ve İsmet Özel’e bu nişanın verilmemesi gerektiğini haykırmaya, arkadaşlarımızın hesabını sormaya…
Gabriela Mistral Nişanı' niçin İsmet Özel’e verilmemeliydi ve verilmiş olsa bile niçin İsmet Özel bu nişanı kabul etmemeliydi? Çünkü Gabriela Mistral, Şili edebiyatının en önemli şairlerinden biridir, hatta en önemlisidir. İsmet Özel’in tersine, özgürlükçü, devrimci şair Pablo Neruda’nın ustasıdır. 1889’da doğan Bayan Gabriela, ülkesi Şili’nin aydınlanma sürecinde mücadele etmiştir. Meksika devrimini desteklemiş, kadınların hak ve özgürlükleri için kendini diktacı yasaların önüne atmıştır. Diplomat, büyükelçi olarak birçok ülkede Şili adına görev yapmıştır. İkinci Dünya Savaşı sıralarında çoğunlukla Brezilya'da bulunmuş ve orada Stefan Zweig ve eşi Lotte'yle tanışmış, dostluk geliştirmiştir. New York'daki Columbia University başta olmak üzere çeşitli üniversitelerde Latin Amerika edebiyatı üzerine dersler vermiştir. Çeşitli üniversiteler tarafından fahri doktor unvanı verilmiştir. 1914'te Sonetos de la Muerte (Ölüm Soneleri) adlı şiiriyle Şili'de Juegos Floral Ödülü'nü kazanmış, 1945'te Nobel Ödülü'nü kazanan ilk Latin Amerikalı edebiyatçı olmuştur.
DEĞİLİM BİR BAŞIMA!
Gece, uzanıyor
Dağlardan denizlere.
Ama ben, senin beşiğini sallayan,
Değilim bir başıma!
Gökyüzü, uzanıyor
Ay düşüyor denize.
Ama ben, seni bağrına basan,
Değilim bir başıma!
Dünya, uzanıyor.
Bütün tenler hüzünlü anla.
Ama ben, seni kucaklayan,
Değilim bir başıma!
Gabriela MİSTRAL
Çeviri: Tuğrul Asi BALKAR
Din ve ırk referanslı yaklaşımlarıyla sık sık gündeme gelen İsmet Özel, Şili devleti tarafından verilen bu nişanı iade etmelidir. Her nasılsa, Türkiye’deki bazı İspanyol dili ve edebiyatı hocalarının, bu değerli nişan için 1995’de sadece romantik duygularla Şili hükümetine önerdiklerini düşündüğüm İsmet Özel, sanırım onları da bin pişman etmiştir. Düşünüyorum da, bu hocalar İsmet Özel ile Gabriela Mistral arasında, “şiir yazmak” dışında nasıl bir ilişki kurmuşlardır, bulamıyorum. Oysa öğretim üyeleri, bir toplumun en duyarlı, en geniş ufuklu ve olayları tahlil etme yetenekleri en gelişmiş bireyler olmalıdır. Elbette, üniversitenin arka sokağındaki kırtasiyeciye bastırdıkları kitaplarla akademik derece elde edenlerde bu özellikleri aramıyorum. Ama eski ve yerleşik, nitelikli bir üniversitenin öğretim üyelerinin, Şili hükümetini de vicdanlarını rahatsız edecek biçimde yönlendirmeleri anlaşılır gibi değil.
Gabriela Mistral Nişanı'nın İsmet Özel’e verildiği günlerde, bunun yanlış olduğunu söylemiştik ama sesimizi duyuramamıştık. O zamanlar sosyal medyanın da olmaması, bu skandalın patlamasını önlemişti. Ama bugün, madem ki İsmet Özel bu konuyu açmış ve çok ileri gittiği için nişanın kendine verilmeyebileceğini öne sürmüştür, biz de diyoruz ki, “evet, bu nişanın sana verilmesi çok büyük bir yanlıştı, İsmet Özel, Gabriela Mistral Nişanı’nı geri ver!” Eğer en kısa zamanda geri vermezsen, o nişan senin vicdanının ortasında bir kor gibi yanmayı sürdürecektir. Sana ait olmayan bu nişan, çok yanlış, çok ışıksız, çok sapkın düşüncelerle örülmüş bir kafa taşıyan ‘varlık’ tarafından sahiplenildiği için acı duymaktadır. Onun duyduğu bu acı, gerçekte Şili halkının özgürlüğü ve refahı için mücadele etmiş büyük şair Pablo Neruda’nın da acısıdır! Dostu Nazım Hikmet’in ölümünden sonra şu dizeleri yazan Neruda’nın da acısıdır:
“…
Niçin öldün Nazım?
ne yaparız şimdi biz
şarkılarından yoksun?
…
Al sana bir demet Şili kasımpatıları
al güney denizleri üstündeki ayın soğuk parlaklığını,
halkların savaşını, kendi dövüşümü
ve yurdumun kederli davullarının boğuk
gürültüsünü
kardeşim benim, dünyada nasıl yalnızım sensiz,
çiçek açmış kiraz ağacının altınına benzeyen
yüzüne hasret…”
.
O nişanın sende bulunmaktan duyduğu acı, General Pinochet tarafından tutuklanarak cezaevi olarak kullanılan stadyuma koyulmuş, gitar çalıp şarkı söylemeyi sürdürdüğü için önce elleri kesilen ve sonra da işkence ile öldürülen Victor Jara’nın acısıdır.
O nişanın sende bulunmaktan duyduğu acı, Nicanor Parra’nın da acısıdır,
O nişanın sende bulunmaktan duyduğu acı, Ariel Dorfman’ın da acısıdır,
O nişanın sende bulunmaktan duyduğu acı, Marcela Serrano’nun da acısıdır,
O nişanın sende bulunmaktan duyduğu acı, José Donoso’nun da acısıdır,
Ve o nişanın sende bulunmaktan duyduğu acı, halkına İspanyolca şarkılar söylerken, şiirler yazarken, Franco’nun askerleri tarafından bir duvarın önünde gözleri bağlanarak kurşuna dizilen Federica Garcia Lorca’nın acısıdır!
İsmet Özel, Gabriela Mistral Nişanı'nı geri ver!