Koray Feyiz’den ‘Fora’, ‘Mağlup’ ve ‘Mis’
Şair Koray Feyiz'in şiir kitapları "Fora", "Mağlup" ve "Mis", Artshop Yayınları tarafından yayımlandı. Okurun, Koray Feyiz şiirinin diline ve imgelem ağına girdiğinde buna benzer başka sırların da olduğu sürprizlerle karşılaşacağını söyleyelim. Bu tür sürprizlerle ifade edilen sırlar, ilk bakışta “özel”, “nevi şahsına münhasır” izlenimi verse de açımlandığında kaynağının insanın ortak sorunlarıyla alakalı olduğu anlaşılmakta…
Şiirin tanımı söz konusu olduğunda konu uzadıkça uzar. Ama şair için öyle dallanıp budaklanacak bir tanımlama çeşitliliği yoktur. Şairi tanımlayan belli başlı nitelikler vardır. Zamanla birlikte sosyal, kültürel koşullar, çevreler değişse de şairin tanımı pek değişmez. Şair sessiz kalmaya tahammül edemeyendir örneğin… Buna karşın her şairin sessizliğini bozma aralığı farklıdır. Her şairin bir ses, kendine özgü bir ses olmasının yanına şunu da ekleyelim: Şairler korosu yoktur, olması da imkânsızdır diyebiliriz. Akımların, poetikaların bir araya getirdiği iddia edilenler için de geçerlidir bu… O ortaklık içinde bir araya gelenlerin bile her birinin ayrı sesi vardır.
Şairlerin koro oluşturmasını beklemek abestir. Bu her şeyden önce şiirin doğasına da aykırıdır. Şiir kopya, suret ve benzeri yollarla çoğaltılmış yapıt değildir. Şiir yaratıya dayalı, “asıl” olabildiği kadarıyla şiirdir.
Koray Feyiz, kendi sesiyle şiir yazan bir şair… İlk kitabı, 1987’de yayımlanan Mezarlar Eskimedi. O tarihten itibaren yazmayı sürdüren ve çeşitli dergilerde yazdıklarını yayımlayan şairin, okurla buluşan diğer şiir kitapları şunlar: Bir Mektupta İki Yalnızlık (1988), Ben O Issız O Yorgun Şehir (1995), Uhrevi Zorba (1995), Düşle Gelen (1995), Seni Bağışladım Çünkü Beni Çok Üzdün (1999), Su Yarası (2010), Büyülü Bir Yay Çalışması (2015), Yok (2016), Karganın Mürekkebi (2019)…
Pandemi sürecinde, koşulların oluşturduğu engellere karşın şiirin alanının korumasına yönelik çabaları takdirle karşılıyoruz, yeri geldikçe de ifade ediyoruz. O çabayı sürdürenlere Koray Feyiz de aynı anda çıkan üç kitabıyla katılmış bulunuyor. Artshop Yayınları Feyiz’in üç kitabını; Fora, Mağlup, ve Mis isimleriyle okurla buluşturdu.
Koray Feyiz, şiir anlayışı itibarıyla her ne kadar seksenli yıllarda yazmaya başlasa da aslında tipik bir doksanlı yıllar şairi izlenimi veriyor.
ŞİİRDE DOKSANLAR
Doksanların şiirine ilişkin çok şey söylendi, hâlâ da çok şey söylenebilir. Bu dönemin şiiri bir yönüyle, bir zamanların Unkapanı’ndaki Plakçılar Çarşısı'na benzer. Plakçılar Çarşısı'nın özelliği bir tür “sesler pazarı” olmasıydı. Şiirde doksanlı yıllar da bir tür “sesler meydanı” gibiydi… Şiir çabası, uğraşı içinde olan herkesin kendi sesini aradığı ve tabii duyurmak istediği; bireyselliğin, başına buyrukluğun ve buna bağlı bir tür nihilizmin benimsendiği; seksenlerden başlayarak geriye doğru eski kuşakların normlarının, formlarının, kurallarının, kaidelerinin umursanmadığı bir dönemdi. Doksanlar, bir anlamda şiir ortamında kuşaklar arası hiyerarşiyi, vesayetçi yaklaşımı reddeden tavrın belirginleştiği süreç olmuştur. Dergi, yayın tarzının değişmesi, fanzinlerin ortaya çıkması, şiirde bir “yeraltı”nın oluşumu da bu süreçte başlamıştır. Bununla ilişkili olarak, usta çırak ilişkisinin de bu dönemde koptuğu söylenebilir. Son yirmi yılın şiirsel dalgalanmasını, iniş çıkışlarını, arayışını, deneyimini doksanları görmezden gelerek ya da bilmeden anlamak zordur.
Koray Feyiz için doksanlı yıllar şairi izlenimi veriyor dedik, ama aslında sözü dolandırmanın bir anlamı yok. Çünkü Koray Feyiz’in şairliği de, şiiri de hemen hemen tüm yönleriyle doksanlı yılların içinde biçimlenmiş bir ses olarak dikkati çeker.
Şairin dönemselliği, yapıtlarının zaman aşırı oluşu kadar önemlidir. Şiirin maddi gerçeklikle olan bağını gösterdiği gibi hayatla, dünyayla kurduğu sahici ilişkiyi de kanıtlar. Feyiz’in üç kitabının da künyesinde yayımlandığı tarih aynı. O nedenle kitapları isimlerinin alfabetik sırasına göre okuduk. Değinirken de bu sıralamayı esas alacağız. Buna göre değineceğimiz ilk kitap Fora olacak.
FORA
Fora, denizci terimi olarak bilinir ve yelken açma ya da emir kipinde yelken açtırma anlamına (yelken aç) gelir. Bir anlamı daha vardır foranın; ayakkabıcılıkla ilgili. Sözlükler ayakkabının üstüyle pençesi arasına konulan parçaya da fora denildiğini belirtiyor. Kitaba isim olduğuna göre metaforik çağrışım ve bağlantıları nelerdir? Şiirleri, acaba oluşturduğu anlam aralığı içinde hangi izlek, tema, konular üzerinden tümlemekte?
Koray Feyiz’in kırk beş şiirden oluşan yapıtına ismini de veren şiirin, “Fora”nın tamamı bir hayli uzun. Şiirin son betiğinin final dizelerini aktaralım. “Fora” şiiri kitaba ilişkin sorularımıza birebir karşılık olmasa da yaklaşık yanıtlar içeriyor diye düşünüyoruz…
ellenmiş elmaların hatırası sözsüz diline basıldı
ve boynunun etrafında kayıp bir inek çıngırağı
dünyaya düşen varlığını duyurdu işte
fora
Alıntıdaki bölümde bulunmayan, ama şiirde yer alan “ben olmuş muydum” dizesinin şiirin olduğu kadar kitabın da rotasını çizdiğini söyleyebiliriz. Bununla birlikte “Fora”nın varlığa, varoluşa bakışa eşlik eden kara mizah, ince alay yüklü bir yelkenli duygusu uyandırdığını da belirtelim… “Fora”nın sözcük olarak ayakkabıcılıktaki anlamından çok denizcilikteki karşılığının şiirlerin kurucu metaforu olduğunu, dolayısıyla kitabın bir tür başlama, “yola düşme” girişimiyle ilgili göründüğünü söyleyebiliriz. O nedenle belki, kıyıdan uzaklaşan bir geminin ardından değil de sanki giden geminin içinden yazılmış şiirler izlenimi edindik.
MAĞLUP
Şairin bir diğer kitabı Mağlup, elli sekiz şiirden oluşuyor. Bu özelliğiyle üçlünün en hacimli kitabı. Aslında içerik olarak da hacimli olduğunu söyleyebiliriz.
Mağlup'u insan varlığı ve varoluşunun en evrensel, en temel sorunuyla, aşkla ilgili olarak okuduğumuzu, öyle anladığımızı belirtelim. Mağlup için aşk ve nefret, aşk ve gurur, aşk ve itaat temalarından oluşuyor ve âşığın aşkla imtihanını; mağlubiyetle sonlanan macerasını izlek ediniyor diyebileceğimiz gibi... Özetleyerek aşkla hesaplaşma ve bu düellodan mağlup çıkma kitabı olduğunu da söyleyebiliriz. Kitaba ismini veren şiirden birkaç betik paylaşalım:
ev boyundaki topuklarını vuruyor yere
nadiren
geriye bir bakış
sürüklenmeyi kafasına takmıyor
yana doğru devrildiğinde
ilk renklerin paltosunu kazıyor
aşkta gurur olmaz
ama şimdi kaçtığın
ve tırmandığın için
ve atladığından
ayakta kalışlardan ki
oturur kambur
kısa halatın sonunda
MİS
Mis ya da Koray Feyiz’in ayrılık şiirleri... Sonra söyleyeceğimizi baştan söylemiş olduk. Mis, kitap olarak daha çok ayrılıkla, sevgiliden kalan hatıralarla yüzleşme, ayrılıkla başlayan hayatla hesaplaşma şiirleri izlenimi veriyor. Sevgiliyle birlikte, sevdiklerinden kopuşun da dile getirildiği şiirlerin ön plana çıktığı bir kitap da diyebiliriz. Mağlup, aşkla hesaplaşma olduğu kadar yüzleşen de bir kitaptı. Mis'te şair, sevgiliyle, sevilenlerle temasın kesildiği, bir daha da sağlanmasının mümkün görülmediği bir mesafeden konuşuyor. Belki bunu kopuş mesafesi diye ifade daha doğru olur. Bu anlamda bir iç kitap, iç dökümü şiirleri de diyebiliriz. Geri dönüşü olmayan ayrılık seremonisine ve bu törenselliğe eşlik eden madrigal. Aşka ağıt... Kitabın ilk şiiri de olan “Karımın Mezarı”nı okuyalım:
siyah karıncaların
ölülerini sevme biçimleri ne güzel
onları
çelikten sırtlarında savaşçılar gibi
taşıması
uğraşarak
kaldırarak
sürükleyerek geçen saatler
(bizim için olduğu kadar dehşetengiz değil bu)
karımı düşünüyorum
karımın mezarının başında
otlar kapamış mezartaşının üzerini
ismi kaybolmuş
ve bir karınca çakısını
çıkartıp otları kesiyor
toprağını mendiliyle süpürüyor
bu şekilde mi unutulacağız
derken
üzerine kapanıp ağladım karımın mezarının
Kitaplarda yer alan şiir sayısıyla şair, bir anlamda tarih düşüyor. Örneğin Mağlup'taki elli sekiz şiir, şairin kitapta yer alan şiirlerin yazıldığı dönemdeki yaşına işaret ediyor. Fora ve Mis'te de şair bu tutumunu sürdürerek kitapları oluşturan şiirlerin toplam sayısının arkasına, özgeçmişine ilişkin sırlar yerleştirmiş.
Okurun, Koray Feyiz şiirinin diline ve imgelem ağına girdiğinde buna benzer başka sırların da olduğu sürprizlerle karşılaşacağını söyleyelim. Bu tür sürprizlerle ifade edilen sırlar, ilk bakışta “özel”, “nevi şahsına münhasır” izlenimi verse de açımlandığında kaynağının insanın ortak sorunlarıyla alakalı olduğu anlaşılmakta…
Koray Feyiz’in üç kitabını, bir başka deyişle iç kitabını aynı zamanda şairin yaşama ses verme, sessizliğe tepki kayıtları olarak da değerlendirmek mümkün.
Şairin çabasına, emeğine kayıtsız kalınmaması gerektiğini düşünüyoruz…