Dünyayı değiştirmek isteyen bir Miryalının hikâyesi
Ayşe Güren'in kaleminden "Miryalı Sarp Sakin'e Göre Dünya" Can Çocuk tarafından yayımlandı. Sedat Girgin'in resimlediği kitap, yavaş ve sakin gezegen Mirya'dan geldiklerini düşünen ama Dünya'da doğup büyüyen beş arkadaşın maceralarını anlatıyor.
Gökhan Yavuz Demir
İçinde yaşadığımız dünyanın kuralları, alışkanlıkları, yeme içme âdetleri, eğlenme tarzları, yaşama biçimleri bizim için ne kadar normal, doğal ve bildik ise herhâlde dışarıdan gelen bir yabancı, gözlemci, misafir, mesela bir Miryalı için de o kadar tuhaf olsa gerek. Düşünsenize o Miryalının aramızda yaşayacağı uyum sorunlarını. Evde, sokakta, okulda, gündelik hayatın her anında sudan çıkmış balığa dönerdi muhtemelen. Ayşe Güren bizim için o beş Miryalı arkadaşın, “Miryalı Ters Beşler”in hikâyesini oturup yazmış ve serinin daha önce basılmış ilk iki kitabı Gökten Yağan İkizler Aşkına ve Dinozor Kuşları’nı, yeni yazdığı üçüncü kitap İnsan Kurtçukları ile birlikte Miryalı Sarp Sakin’e Göre Dünya adlı tek kitapta toplamış. Öyle ki bu kitabı bir Miryalının bile yavaş ve sakince okuması mümkün değil.
Mirya, Sarp’tan öğrendiğimize göre Mars ile Dünya’nın arasında sakin sakin dönen küçük yeşil bir gezegen. Yalnız, Dünya’nın tersine, doğudan batıya dönüyor. Dünya’dan dört kat daha küçük, dört kat daha yavaş ve kırk kat daha yeşil üstelik. Sarp ve “Miryalı Ters Beşler”in diğer üyeleri Ege, Sarkis, Suzi ve Dicle bu dünyada, şehrin göbeğindeki sıradan hastanelerde doğmuşlar. Ancak bu dünyada yaşarken kendilerine sürekli hatırlatılan yapmaları gereken şeyler karşısındaki isteksizlikleri yahut tam tersine kendilerinin yapmaları gerektiğini düşündükleri ama kendilerine yasaklanan şeyleri düşününce bu dünyadan değil de uzaklardaki Mirya’dan geldiklerini anlamışlar. Önce Mirya’ya çarpıp, oradan zıplayıp Dünya’ya düşen bir göktaşı marifetiyle dünyamıza gelmiş pek çok Miryalı'dan sadece beşi onlar. Ve dünyanın hızı ve bitmeyen işleri karşısında hafif şaşkın ve bolca da şikâyetçiler. Hiç bu dünyanın işi biter mi!
Bir Miryalının her gün en az kırk dakika, hiçbir şey yapmadan gökyüzünü seyretmesi gerekir. İyi de odanı temizlemek, temiz çamaşırları dolaba yerleştirmek, duş almak, okula gitmek, ders çalışmak, ödev yapmaktan vakit bulup da on beş dakika gökyüzünü seyredebilirsen şükret! İşte bir Miryalının Dünya’da en sevmediği şey de bu vakitsizlik ve hiç bitmeyen iş yükü zaten. İşte bu sebeple dünyalılar, hiç çalışmak istemeyen, sırt üstü uzanıp hayatın keyfini çıkarmayı seven Miryalıları hayalci olmakla suçluyorlar.
Biz dünyalılar hep daha çok kazanmak, hep daha yüksek notlar almak ve hep daha fazla yükselmek için çalışırken; Miryalılar sadece idare edecek kadar, mesela bir dersten geçer not alacak kadar çalışmayı tercih ediyorlar. Dünyalılar kendi gezegenlerindeki kendi hayatlarının hızından ve vakitsizlikten sürekli yakınırken, bütün tercihleriyle hayatı daha da hızlandırıp, sonra daha da vakitsiz kaldıkları bir yaşama mahkûm ediyorlar kendilerini. Bu da bizlere dışarıdan bakan Miryalılar için, bu gezegenin insanlarının şikâyet ettikleri şeyleri değiştirme yeteneğinden neredeyse yoksun oldukları anlamına geliyor. Oysa Miryalıların Dünya’yı değiştirmeyi düşleyebilecek kadar bol vakti olduğu için her Miryalı, en azından “Miryalı Ters Beşler,” dünyayı değiştirmek için çabalıyor. Bu Miryalılar, şüphesiz biz dünyalılardan daha akıllı!
Kendilerine dayatılan ve daima “doğrusu” ve “normali” olarak yaldızlanan her türlü ön kabulü reddeden Miryalılar, kitaptaki toplam on üç hikâyede sürekli meraklarının, ilgilerinin, heveslerinin ve hayallerinin peşine takılıp kendi varoluşlarını daha anlamlı kılıyorlar.
Belki de ödevlerin, etütlerin, kursların, özel derslerin arasında kaybolup gitmemek için hepimizin yapması gereken, bir Miryalı gibi doğrulara ve normallere inat “tersine” bir hayat sürmeye cesaret etmektir. Bunun için bir Miryalıyla tanışmak yerine Miryalı Sarp Sakin’in hikâyelerini okumakla işe başlayabiliriz. Miryalı değilsek bile tersine bir dünyalı olmak kendi elimizde. Mirya’ya gidemiyorsak, bu dünyada bir Mirya düşleyebiliriz, daha az ödev ve daha fazla merakla...