Gül Ersoy’dan aile, şiddet ve cinselliğin öyküleri

Yazar Gül Ersoy’un yeni kitabı ‘Sen Kimseyi Sevemezsin’, Doğan Kitap tarafından yayımlandı. Aile, şiddet ve cinselliğin katmanlı bir şekilde işlendiği öyküleri Ersoy ile konuştuk.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Gül Ersoy’u ilk olarak ‘Sahilden Bostancı’ kitabıyla tanıdık. Ne yapmak istediğini bilen, dille, edebiyatın zorlu meseleleriyle hemhal bir anlatıcı olarak okur katında karşılık buldu Ersoy. Uzun yıllardır senaryolar da kaleme alan yazarın yeni öykü toplamı ‘Sen Kimseyi Sevemezsin’ adıyla Doğan Kitap tarafından yayımlandı. Aile, şiddet ve cinsellik meselelerinin derinlemesine işlendiği öyküler hakkında konuştuğumuz Ersoy, “Öykülerimi dünya dertlerine kafa yorarak şekillendiriyorum” diyor.

İkinci öykü kitabınız ‘Sen Kimseyi Sevemezsin’ için kurgunun mevcut dünya dertleriyle buluştuğu bir edebiyatın sonucu diyebiliriz. Özellikle geride bıraktığımız yıllarda Türkiye’de yazar olmak hem oldukça şanslı hem de şanssız bir hal aldı. Anlatılacak, tartışılacak birçok mesele varken bunu kuracak dili bulmak bu gürültülü çağda daha da zorlaştı. Peki bu süreç sizin için nasıldı? Öyküleriniz nasıl ortaya çıktı?

Yıllardır düzenli olarak yazıyorum. Anlatacak, tartışılacak çok şey var, evet. Dil bunları aktarmak için bir araç. Öykülerimi dünya dertlerine kafa yorarak şekillendiriyorum. Kitabın yazım süreci iki yılı buldu. Türkiye’de yazar olmak zor fakat insan bir işi severek yapıyorsa üstesinden gelebiliyor.

‘BU GÜÇ KADINLARDA VAR’

Kadın sesini oldukça güçlü duyuyoruz bu öykülerde. Kimi yerde de anlattıklarıyla cinsiyetsiz bir yerde duruyor. Öykülerinizi kurarken kendi sesinize, kadın sesine ne kadar yer verdiniz?

İster istemez kadın sesinin daha çok duyulduğu öyküler yazıyorum. Kadınların söyleyecekleri daha fazla geliyor bana. Zor zamanlardan geçiyoruz, kadın olmak, ayaklarının üzerinde durabilmek, mücadeleye katılabilmek güç istiyor. Bu güç kadınlarda var. Dertleri büyük ama güçleri de fazla.

'Sen Kimseyi Sevemezsin', okurda uzun yürüyüşler yapma hissi uyandırıyor. Bazen sert bir kayaya çarpıyoruz: Rüzgara karşı tükürür gibi… Öyküleriniz şehirler geçiyor. ‘Gitmek’ mefhumu sizin için ne ifade ediyor?

Kitabın en başında da böyle bir bölüm var. Uzun bir yürüyüş sırasında anlatılan öykülerden oluşuyor kitap. Giden, dönen, kaybolan, kendini bulan, arayan kahramanlar var öykülerde. “Gitmek” benim için kişinin varoluşunu sorgulayan önemli mefhumlardan biri. Ben de çok gittim, çok döndüm, sorularımın cevaplarını böyle buldum.

Sen Kimseyi Sevemezsin, Gül Ersoy, 136 syf., Doğan Kitap, 2020.

‘EDEBİYATIN ADALETİ YARATMAYA KATKISI OLACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM’

Öykülerinizde tartıştığınız temalar var: İyi-kötü gibi… Edebiyat, adaleti yaratabilir mi yahut yalnızca ‘iyi’yi anlatıp ‘kötü’yü ifşa etmekle mi yetinir?

Edebiyatın adaleti yaratmaya katkısı olabileceğini düşünüyorum. İyiyi de kötüyü de anlatmak gibi bir derdi var yazarların. Öykülerimde iyiyi ve kötüyü sık sık sorguladım. Hayatın içinde, her iyinin içinde bir kötü, her kötünün içinde bir iyi var. Edebiyat objektif bir bakış açısıyla hayatı anlatmaktır.

Aile, cinsellik, şiddet… Öykülerinizin üç sac ayağı. Üç tehlikeli ve anlatması zor konu. Sizi bunları anlatmaya iten güdü nedir? Sahici bir şiddetin edebiyattaki yeri nedir?

Tüm meselelerin ana kaynağı ne diye düşündüğümde karşıma üç önemli konu çıktı. Aile, cinsellik ve şiddet. Tehlikeli ve anlatması zor konular olmalarına rağmen insanların sorunlarının kökeninde bu üçlü yer alıyor. Beni bunları anlatmaya iten güdü çevremdeki hikayelerin de bu tehlikeli üçlünün içinde geçmesiydi. Sahici bir şiddetin edebiyattaki yeri öykülerin derinlerinde gizlidir diye düşünüyorum.

‘RESİM VE MÜZİKTEN BESLENİYORUM’

Öykülerinizde dikkat çeken bir başka mesele de dil ile kurduğunuz ilişki. Akan, kanlı, terli bir dille karşı karşıyayız. Edebiyatınızı besleyen sanat disiplinleri nelerdir?

Resim ve müzik beni besleyen sanat disiplinleri diyebilirim. Müziğin ritmine göre yazarım. Notalar beni etkiler. Kafamdaki öykü için çalma listeleri hazırlarım. Dil müziğe benzer çünkü, bir senfoni çalıyorsa o coşku tüm benliğime yayılır. Resim de öyledir, duyularımızı çalıştırır, farklı ufuklar açar.

Önümüzdeki günlerde okurlarınızı neler bekliyor?

Bir roman yazıyorum. Zorlu bir roman, karakterler güçlü. Çok çalışmak gerekli, şu sıralar sadece romanla ilgileniyorum. Yarısına geldim, önümüzdeki yıl yine Doğan Kitap etiketiyle yayımlanacak. Bu sefer konusuyla şaşırtacağım gibi geliyor okuyucularımı.