YAZARLAR

Kızılay’ın Becerikli Başkanı Bay Kınık

Görüldüğü üzere memleketin en etkili, yetkili isimleri Kınık karşısında etkisiz, yetkisiz olduklarını beyan ediyorlar. Neden? Çünkü adıyla müsemma, o bir “kerem” sahibi. Bir politikacıyı da, teknokratı da fazlasıyla aşan, gıpta ettiren yönetim bilgi, beceri ve performansına sahip. Kızılay’ın başından ayrıldığı gün, uluslararası holdinglerin onunla çalışmak için kıyasıya yarışa gireceğinden kimsenin şüphesi olmasın.

Kerem Kınık’ın sadece Kızılay başkanı olarak kalması büyük kayıp bence. Ülke yönetiminde daha etkin görevleri hak ediyor kesinlikle. Bu defa fırsat kaçırıldı, milletvekilliğine de, cumhurbaşkanlığına da aday gösterilemez, artık çok geç.

Onca tepki ve eleştiriye karşın hâlâ koltuğunu korumasına şaşıranlar, Kınık’ın dernek yöneticiliğini fazlasıyla aşan üstün niteliklerinden, becerilerinden haberdar değil. Yetkililer, politikacılar ise beceri ve nitelikleriyle kolay vazgeçilemeyecek bir paydaş gibi görüyor olmalılar.

Eleştirilere kayıtsız kalmaları onda herhangi bir görev kusuru görmediklerinden değil. Kamuoyunda Kınık üzerinden Kızılay’a yönelen tepki, ta ki kan stoklarının tükenmesi boyutuna ulaşınca, iki ayı bulan sessizlik sonrası, konuşmak zorunda kalınca da gayet alt perdeden, iradenin Kınık’ta olduğunu işaret ettiler.

Önce Cumhurbaşkanı Sözcüsü Kalın, “Çadır satma meselesi yanlıştı, bunu daha sonra Kerem Bey de söyledi. Kendi kurumunu ve arkadaşlarını savunmak için yaptığı ilk açıklama yanlıştı. … Zamanı geldiğinde umarım gereğini yapar arkadaşlar” dedi. Ardından Cumhurbaşkanı Yardımcısı üzüntüsünü bildirdi, “Burada yapacağımız iki şeydir; kişinin kendi inisiyatifi ile istifasıdır, olağanüstü genel kurula davet edilmesi ve yönetimin belirlenmesidir.” Onu Meclis Başkanı’nın açıklaması izledi: “Kızılay'ın satmak kelimesi ile bir araya getirilmesi beni rahatsız ediyor. İstifa meselesi kişinin kendisini ilgilendireceği husus. Şahsen tanıdığım iyi bildiğim arkadaşımız. Kurumların itibarı kişilerin düşünce ve değerlendirmelerin ötesinde bir şey.”

Ve nihayet kabineden Sanayi ve Teknoloji Bakanı da konuştu Kınık’ın görevde kalması için: “Kişisel olarak beni rahatsız ediyor. Kendisi çok yıprandı, bu süreçleri doğru yönetemediği aşikâr. Kızılay dernek statüsünde. Derneklerle ilgili nasıl usuller uygulanacağı mevzuatta belli. Kızılay Başkanı'nın görevden ayrılması gerekiyorsa buna kendisinin karar vermesi lazım. İstifa edecekse istifa etmesi lazım. Bu resmî bir makam değil. Başkanıyla ilgili kararları kendi kurulları verir.”

***

Görüldüğü üzere memleketin en etkili, yetkili isimleri Kınık karşısında etkisiz, yetkisiz olduklarını beyan ediyorlar.

Neden?

Çünkü adıyla müsemma, o bir “kerem” sahibi. Bir politikacıyı da, teknokratı da fazlasıyla aşan, gıpta ettiren yönetim bilgi, beceri ve performansına sahip. Kızılay’ın başından ayrıldığı gün, uluslararası holdinglerin onunla çalışmak için kıyasıya yarışa gireceğinden kimsenin şüphesi olmasın.

Bilindiği üzere kendisi bir hekim, tıp doktoru. Aynı zamanda Kızılay öncesinde de Sağlık Bakanlığı ve İBB’de yöneticilikler yapmış, İstanbul İl Genel Meclisi üyeliği ve Sağlık Komisyonu Başkanlığı görevlerini yürütmüş birisi. Kısaca, kıdemli profesyonel yönetici. İş dünyasına girdiğinde CEO’lar CEO’su olacak donanımda.

İNOVATÖR LİDER, START UPCI, PARA ÜRETME -DAĞITMA DAHİSİ

Becerikli Bay Başkan Kınık’ın Kızılay Genel Başkanlığını üstlendiği 2016’dan bu yana gösterdiği çok yönlü performans, her şey bir yana değme işletmeciye, ekonomiste parmak ısırtacak boyutlarda. O, kelimenin gerçek anlamıyla bir inovatör: Yenilikçi. Bir start-up canavarı, iş geliştirme, istihdam, kaynak yaratma ve dağıtma dâhisi… Tartışmasız bir lider. Örgütlenme, kadro yaratma ve yönetme ustası.

1868’de kurulan yardım derneği Kızılay için tüm bu niteliklerini seferber eden, kolları sıvayan Becerikli Bay Kınık, yardım ve bağışlarla zar-zor ayakta duran 150 yıllık o köhne dernekten, bünyesinde 11 şirket bulunduran devasa bir holding yarattı. Bu müthiş dönüşümü, bu inovasyonu genel başkanlığı üstlendikten sonra sadece iki yıl içinde başardı.

Kendisinden önce 2013 – 2015 döneminde Kızılay 214 milyon 145 bin TL bağış toplarken, Becerikli Başkan Bay Kınık 2016’dan 2018 sonuna dek üç yılda yapılan bağışları tam 32 kat arttırma başarısını göstererek; 6 milyar 899 milyon TL bağış sağladı! 2020’ye gelindiğinde kendi rekorunu egale ederek sadece o yıl kurum gelirlerini 6.85 milyar TL’ye çıkardı.

Unutulmasın ki, Kızılay bir dernek, işletme değil. Gelir-gider denk olmalı. Nitekim 2020 gideri: 5.28 milyar TL. 2021’de gelirler daha da artıyor, 7.94 milyara çıkıyor. Giderler de öyle: 7.89 milyar TL’yi buluyor. Becerikli Başkan Bay Kınık, holdingleşme süreci ve sonrasında Kızılay’a rekor gelir sağlıyor: 2017-2021 dönemi toplamı 27.8 milyar TL, giderleri 27.6 milyar TL. 

VERGİDEN KAÇINMA, KINIKLAMA VE KINIKSAMA

Kızılay’ın Becerikli Başkan Bay Kınık döneminde kaynak yaratma ve dağıtma performansına yakından bakıldığında iki temel yenilik dikkat çekiyor: Holding öncesi, yurt dışından derneğe neredeyse hiç bağış yok, yurt dışı kaynaklı gelir de yok. 2019’dan itibaren “dış kaynak”ta  büyük bir patlama gözleniyor, toplam gelirin yarısından fazlası; yüzde 60’ı dışarıdan sağlanıyor.

İkinci büyük keşif ise “şartlı bağış”. Bir şirket geliyor Kızılay’a, ben sana bağışta bulunuyorum, "bunun şu kadarının yaptıracağım şu caminin, yurt binasının vs ödemelerinde kullanılması şartıyla" diyor ya da "falanca vakfa devredeceksiniz"…

Kamuoyu Becerikli Başkan Bay Kınık’ı bu şartlı bağışlara getirdiği açıklamayla tanımıştı son deprem öncesinde. Şartlı bağış, hem kaynak aktarımı hem de bağışçı için vergi indirimi sağlıyor. Bunu “vergi kaçırma” olarak niteleyenlere karşı Kınık, durumun vergi kaçırma değil, vergiden kaçınma olduğu açıklamasını getirmişti.

2020’de TBMM Deprem Komisyonu'nda Başkent Gaz’ın Kızılay üzerinden Ensar Vakfı ve TÜRGEV’e 8 milyon dolar şartlı bağışı gündeme geldiğinde Kınık, “Bağışçı, bizim düzenli bağışçımız” demişti. “On yıldır, sürekli bütün yardımlarını, bağışlarını Kızılay üzerinden yapan bir değerli bağışçımızdı. Küstü biraz ama.” 

Tartışmalar bu kaynağı küstürüyor, gelir kaybına yol açıyordu!

***

Öte yandan aynı Komisyonda Kınık, Maraş depreminde yaşanacakları önceden haber veriyordu: ABD ve Japonya’yı örnek almamız gerektiğini belirtiyordu. Çünkü orada “bir afetten sonra beş gün boyunca hiç yardım gelmeden yurttaşların kendi başına ayakta kalacağına yönelik bir yaklaşım” geliştirilmişti. “Bu kültürün toplumumuzda da yaygınlaşması gerek. Devletimiz hizmet odaklı bir devlet olduğu için sorumlulukların büyük bir kısmını devlet kurumları üstüne alıyor ama bu hakkaniyetli değil”di.

Becerikli Başkan Bay Kınık’ın diğer eşsiz niteliklerini ayrıca ele almak gerekiyor. Burada andıklarımızın yanı sıra onun bir roman kahramanı olduğunu özellikle belirteyim.