KKTC'nin kuruluşunun 41'inci yılında 10 soruda Kıbrıs
Kuzey Kıbrıs'ta bugün KKTC'nin 41'inci kuruluş yıldönümü kutlandı. Güney Kıbrıs'ta ise protestolar vardı. Peki, bugüne kadar adanın iki yakasında neler yaşandı? Kıbrıs'ta bugüne nasıl gelindi?
LEFKOŞA - Bugün Kıbrıs'ın kuzeyinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) kuruluş yıldönümü kutlanıyor. Adanın kuzeyindeki kutlamalara Cumhurbaşkanı Yardımcısı, ana muhalefet lideri gibi Türkiye'den üst düzey yetkililer katılıyor.
KKTC'nin kuruluşunun 41'inci yıldönümünde adanın güneyinde deyim yerindeyse yas havası hakim. Her yıl olduğu gibi, Kıbrıslı Rumlar KKTC'nin kuruluşunu adanın güneyinde ve yurt dışında gerçekleştirilen etkinliklerle protesto ediyor.
Peki, 10 soruda Kıbrıs'ta bugüne kadar neler yaşandı?
1955'TEN 1974'E, ENOSİS'TEN ASKERİ CUNTAYA KIBRIS
KKTC'nin kuruluşuna giden yolda, 1955-1974 döneminde Kıbrıs'ta hangi gelişmeler yaşandı?
1955-1974 döneminde Kıbrıs'ta hem Türk hem de Rum toplumlarını derinden etkileyen önemli gelişmeler yaşandı. 1955'te Kıbrıs Rum toplumun sağcı kesimleri tarafından Britanya koloni yönetimini sonlandırmak ve adayı Yunanistan'a bağlama (Enosis) amacıyla, Yunanistan'daki bazı çevrelerce de desteklenen EOKA adlı silahlı örgüt kuruldu ve adada İngiliz yönetimine karşı başkaldırı başlatıldı. Buna karşılık, Kıbrıs Türkleri de Türkiye'nin desteğiyle 1956-1958 döneminde ilkin Volkan, sonrasındaysa Türk Mukavemet Teşkilatı'nı (TMT) kurdu.
1960 yılında Zürih ve Londra Anlaşmaları sonucunda Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu. Cumhuriyet, Türk ve Rum toplumlarının siyasi eşitliğine dayalı bir yapı öngörüyordu. Ancak bu yapı uzun süreli olmadı; 1963'te Kıbrıs Rum liderliği, anayasada Türk toplumunun haklarını kısıtlayan değişiklikler yapmaya çalıştı. Bu girişimler toplumlar arası çatışmalara yol açtı ve 'Kanlı Noel' olarak bilinen olaylar sonucunda birçok Kıbrıslı Türk hayatını kaybetti veya göç etmek zorunda kaldı. Kıbrıslı Türklerin büyük bölümü 1963-1974 döneminde, TMT ve Ankara'dan gönderilen subayların yönettiği gettolarda yaşamlarını sürdürdü.
1964'te Birleşmiş Milletler Barış Gücü (UNFICYP) adaya konuşlandırıldı. 1967'de Yunanistan'da Enosis hedefini destekleyen askeri cunta yönetimi iktidara geldi. Bu dönemde gerilim daha da arttı ve iki toplum arasında derin bir güven bunalımı oluştu.
1975'TE KIBRIS TÜRK FEDERE DEVLETİ İLAN EDİLDİ
Kıbrıs'ta 1974 yazında yaşanan savaş sonrasından 1983'te kuzeyde yeni devlet oluşumunun ilanına kadarki dönemde Kıbrıs meselesinde hangi gelişmeler yaşandı?
15 Temmuz 1974'te Kıbrıs'ta Yunanistan destekli bir darbe gerçekleşti ve aşırı sağcı Nikos Sampson liderliğinde Enosis yanlısı bir yönetim kuruldu. Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin toprak bütünlüğünü ve egemenliğini güvence altına alan garantörlük haklarına atıfta bulunarak 20 Temmuz 1974'te Kıbrıs Barış Harekatı'nı başlattı. Harekat sonucunda adanın yaklaşık üçte biri Türk kuvvetlerinin kontrolüne geçti.
Harekat sonrası Ankara, garantörlük anlaşmasının öngördüğü üzere, Kıbrıslı Rumlarla Kıbrıslı Türklerin üzerinde anlaşacakları yeni bir anlaşma temelinde, kontrolü altındaki toprakları Kıbrıs'ın uluslararası camiaca tanınan hükümetine devretmedi. 1975'te adanın kuzeyinde Kıbrıs Türk Federe Devleti ilan edildi. Bu dönemde BM gözetiminde toplumlar arası görüşmeler başladı. 1977 ve 1979 yıllarında Doruk Anlaşmaları imzalanarak iki toplumun federal bir çözüm üzerinde çalışması kararlaştırıldı. Ancak, müzakerelerde önemli bir ilerleme sağlanamadı ve taraflar arasında güvensizlik devam etti.
YÜZ BİNLERCE KIBRISLI, GÖÇ ETMEK ZORUNDA KALDI
1974-1983 döneminde Kıbrıs'ın kuzeyine göç eden Kıbrıslı Türkler hangi gelişmelerle karşı karşıya kaldı?
1974 sonrası, güneyde yaşayan Kıbrıslı Türkler kuzeye göç etmek zorunda kaldı. Aynı dönemde adanın kuzeyinde evlerinden zorla uzaklaştırılan yüzbinlerce Rum ise adanın güneyine göç etmek zorunda kaldı. Bu göçler sırasında insanlar evlerini ve mülklerini arkalarında bıraktı. Kıbrıslı Türkler, kuzeyde yeni bir yaşam kurmak için ekonomik ve sosyal zorluklarla mücadele etti. Konut sıkıntısı, istihdam sorunları ve altyapı eksiklikleri gibi problemlerin yanı sıra, toplumsal uyum ve yeniden yapılanma süreçleri yaşandı. Türkiye'den gelen yardımlar ve göçmenlerin çabalarıyla kuzeyde yeni yerleşim yerleri ve birçok açıdan sorunlu bir sosyoekonomik ve siyasi yapı oluşturuldu.
KIBRISLI RUMLAR HANGİ SORUNLARLA KARŞI KARŞIYA KALDI?
Aynı dönemde Kıbrıslı Rumların karşı karşıya kaldıkları başlıca sorunlar hangileriydi?
1974 harekatı sonucu yaklaşık 200 bin Kıbrıslı Rum, kuzeydeki evlerini terk ederek güneye sığındı. Bu kişiler mülteci durumuna düştü ve barınma, istihdam, sosyal hizmetler gibi alanlarda ciddi sorunlar yaşadılar. Ayrıca, kayıp kişiler sorunu ve ailelerin bölünmüşlüğü toplumda derin yaralar açtı. Ekonomik olarak da adanın önemli tarım ve turizm bölgelerinin kaybedilmesi güney ekonomisini olumsuz etkiledi.
Kıbrıs Cumhuriyeti 1974'ten sonraki süreçte dış yardımlarla ayakta kalmayı başardı. 1980'li ve 1990'lı yıllarda ada ekonomisi büyüme emareleri sergilemeye başladı. 1990'lardaysa Kıbrıs'ın Avrupa Birliği (AB) macerası başladı. Bu sürecin sonunda Kıbrıs Cumhuriyeti 2004'te AB üyesi oldu.
2010'li yıllarda Kıbrıs Cumhuriyeti ada açıklarında doğalgaz rezervlerini araştırmaya başladı. Aynı süreçte bölge ülkeleri ile savunma, enerji ve sosyokültürel alanlarda önemli işbirlikleri tesis edildi.
15 KASIM 1983'DE KKTC İLAN EDİLDİ
15 Kasım 1983'de KKTC ilan edilirken hangi gelişmeler yaşandı?
1983 yılında Türkiye'de iktidarda bulunan askerler, yönetimi sivil iktidara devrederken, Kıbrıs Türk Federe Devleti Meclisi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) bağımsızlığını ilan etme kararı aldı. Kıbrıslı Türk lider Rauf Denktaş'ın iktidardaki yerini garanti altına alan karar, uzun süren müzakerelerin sonuçsuz kalması ve Kıbrıslı Türklerin uluslararası platformda temsil edilememe endişesinin gölgesinde alındı.
KKTC'nin kuruluş ilanını Kıbrıs Rum tarafı ve uluslararası kamuoyu nasıl karşıladı?
KKTC'nin ilanı, Türkiye tarafından hemen tanındı, ancak uluslararası toplum tarafından tepkiyle karşılandı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), bu ilanı kınayarak tüm devletlere KKTC'yi tanımama çağrısında bulundu.
Kıbrıs Rum tarafı, KKTC'nin ilanını yasa dışı ve kabul edilemez olarak nitelendirdi. Uluslararası toplum, özellikle Birleşmiş Milletler ve Avrupa, bu kararı kınayarak adanın bölünmüşlüğünün derinleşeceği endişesini dile getirdi. KKTC, Türkiye dışında hiçbir ülke tarafından tanınmadı ve ambargo ve izolasyon politikaları devam etti.
Son dönemde, Ankara'nın desteğiyle KKTC tek taraflı adımlarla bazı Müslüman ve Afrika ülkelerinin yanı sıra Türk devletleri ile olan temaslarını yoğunlaştırmaya başladı. Yakın dönemde KKTC, Türk Devleti Teşkilatı'na gözlemci statüsüyle katıldı.
EKONOMİK VE SİYASİ İZOLASYON
1983'ten 2000'li yıllara kadar KKTC hangi gelişmeler ve sorunlarla karşı karşıya kaldı?
Bu dönemde KKTC, uluslararası tanınma eksikliği nedeniyle ekonomik ve siyasi izolasyon yaşadı. Ambargolar nedeniyle dış ticaret ve turizm gelirleri sınırlı kaldı. Türkiye'ye olan ekonomik bağımlılık her geçen yıl derinleşti.
Aynı süreçte iç politikada, demokratikleşme çabaları ve siyasi istikrarsızlık dönemleri yaşandı. Ayrıca, genç nüfusun iş ve eğitim olanakları arayışıyla yurt dışına göç etmesi sosyal yapıyı etkiledi. Kıbrıs sorununa yönelik çözüm arayışları zaman zaman ivme kazansa da kalıcı bir anlaşma sağlanamadı.
Yaşanan olumsuzluklara rağmen, Türkiye'nin desteğiyle, Kıbrıslı Türklerin bir kısmı Kıbrıslı Rumların kuzeyde bıraktıkları toprakları, mülkleri ve tesisleri kullanarak Kuzey Kıbrıs ekonomisini ayakta tutmaya çalıştılar. Son dönemde bu taşınmaz mülklerin bir kısmı yabancılara satılmaya başlandı. Bu şekilde Girne, Lefkoşa ve Trikomo (İskele) gibi bazı bölgelerde kayda değer yapılaşma dikkat çekmeye başladı.
ANNAN PLANI
2000'li yılların başlarında KKTC'nin Federal Kıbrıs'ın bir unsuruna dönüşmesini öngören Annan Planı nasıl oluşturuldu ve neden reddedildi?
Annan Planı, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan tarafından hazırlanan ve Kıbrıs'ta iki toplumlu, iki bölgeli federal bir yapı öngören kapsamlı bir çözüm planıydı. Plan, mülkiyet, toprak düzenlemeleri, güvenlik ve garantiler gibi temel konularda uzlaşılar içeriyordu. 2004 yılında her iki toplumda referanduma sunuldu. Kıbrıslı Türklerin yüzde 65'i planı kabul ederken, Kıbrıslı Rumların yüzde 76'sı reddetti. Rum tarafı, planın geri dönüşler, güvenlik ve yabancı askerlerin varlığı gibi konularda endişelerini gidermediğini belirtti.
Annan Planı'nın reddedilmesinden bugüne Kıbrıs meselesinde hangi gelişmeler yaşandı?
Annan Planı'nın reddedilmesinin ardından Kıbrıs Cumhuriyeti 2004'te Avrupa Birliği'ne tam üye oldu. Bu durum, Kıbrıslı Türklerin izolasyonunu derinleştirdi. Müzakereler çeşitli dönemlerde yeniden başlatıldı, özellikle 2008-2012 ve 2015-2017 arasında yoğun görüşmeler yapıldı. Ancak garantiler, toprak düzenlemeleri ve siyasi eşitlik gibi temel konularda anlaşma sağlanamadı. Doğu Akdeniz'de hidrokarbon kaynaklarının keşfi ve ilgili haklar konusunda yaşanan gerginlikler de sorunu daha karmaşık hale getirdi.
41'İNCİ YILINDA KKTC
Kıbrıslı Türklerin KKTC'nin ilanın 41'inci yılında karşı karşıya oldukları başlıca sorunlar neler?
Kıbrıslı Türkler, uluslararası tanınma eksikliği ve izolasyon nedeniyle ekonomik ve siyasi zorluklarla mücadele etmeye devam ediyor. Ambargolar, doğrudan ticaretin sınırlı olması ve seyahat kısıtlamaları günlük yaşamı etkiliyor.
Kuzey Kıbrıs'ın gündeminde bugün Türkiye'ye ekonomik, işsizlik, genç nüfusun göçü, birinci ve ikinci derecedeki kamu eğitimdeki aksaklıklar, sağlık sistemindeki sıkıntılar, kontrolsüz şekilde gelişen nüfus gibi önemli sorunlar yer alıyor. Diğer yandan kumar (özellikle bahis), kara para aklama ve uluslararası kamuoyunun da gündemine gelen yasa dışı faaliyetler gündemdeki yerlerini koruyorlar. Ayrıca, Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğü geleceğe dair belirsizlikleri artırırken, Doğu Akdeniz'deki enerji kaynakları konusunda yaşanan bölgesel gerilimler de güvenlik endişelerini arttırıyor.
KKTC'nin ilanından 41 yıl sonra Kıbrıslı Türkler derin bir ekonomik kriz ve güncel sorunlara yanıt veremeyen bir siyaset sistemiyle yollarına devam etmek için uğraş veriyor. Sosyal cephedeyse sınıfsal uçurumların yanı sıra Kıbrıslı-Türkiyeli ayrımı her geçen gün daha da derinleşiyor.